Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/462 E. 2021/28 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/462 Esas
KARAR NO : 2021/28

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2020
KARAR TARİHİ : 14/01/2021

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 16/10/2020 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkil bankadan kredi kullanan borçlu …’in kredi taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle hesabı kat edildiğini ve İstanbul —-.İcra Müdürlüğü—- dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, bu takibe ilişkin yapılan itiraz üzerine İstanbul —İcra Mahkemesi— dosyasında yapılan yargılama sonucunda —- tarihli bilirkişi raporu ile — takip tarihi itibariyle borç miktarı hesaplandığını,———-dosyasında ihalenin feshi davasının sonuçlanması ve ihalenin kesinleşmesi sonrasında ——işlemlerinin tamamlandığını, ——–bedelle alacağa mahsuben satın alınan taşınmazın banka kayıtlarına alınarak bu bedelde diğer ödemeler ile birlikte riskten düşüldüğünü, —- tarihinde tüm ödemeler ve gayrimenkul tescil bedeli ile dosya borcunun kapatıldığı ve fazladan yapılan 19.550,51 TL tahsilatın ——— hesabına iade edildiğine ilişkin bilgilendirme mektubu iadeli taahhütlü posta ile gönderildiğini, borçlu tarafından açılan Gebze—. Asliye Hukuk mahkemesinin —. Sayılı dosyasından açılan tapu iptali yolsuz tescil davasında , müvekkil Banka tarafından alacağa mahsuben satın alınan taşınmazın 115.000-TL bedel ile tesciline ilişkin işlem iptal edilmiş ve taşınmaz satış ile 3.kişiye devredildiğinden taşınmazın rayiç bedelinin davalıya iadesine karar verildiğini, Kredi riskinin kısmen davalı borçlu ödemesi, kısmen de taşınmaz satışı ile kapatılmış bulunduğundan, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte icra emri iptal edilmiş bulunduğundan ortada kesinleşmiş bir müvekkil banka alacak tutarı bulunmadığını, müvekkil banka davalının alacak taleplerine karşı temel sözleşmeden kaynaklanan kredi alacağını talep ile, takas mahsup hakkını kullanabilecek ise de taraflar arasındaki kredi alacağının ve dolayısı ile banka tarafından kullanılabilecek takas, mahsup hak miktarının tespiti açısından bu davanın açılması gerektiğini, davalının müvekkil bankadan kullandığı krediye ilişkin borç miktarının, 12/02/2010 takip tarihi, —— taşınmaz tescil tarihi ve dava tarihi itibarı ile tespitine yargılama giderinin, vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 14/01/2021 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında;”bizim açtığımız dava her ne kadar konu kısmında tahsil ifadesini kullanmış isek de tespit davasıdır, ancak ilerleyen aşamalarda eda davasına dönüştürme ihtimalimiz bulunmaktadır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 24/11/2020 havale tarihli dilekçesinde özetle; davaya konu kredi borcu temerrüt oluşmadan kapatılmış olduğundan hukuki bir yararı ve dayanağı bulunmayan haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının kredi sözleşmesinden kaynaklı olarak 12/02/2010, 14/07/2014 ve dava tarihi itibari ile davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, alacağın tespiti davasıdır.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu —. İcra Hukuk Mahkemesi’nin — Esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp ve tetkik edilmiştir.
İstanbul Anadolu—. İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı uyap üzerinden dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
Gebze İcra Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp ve tetkik edilmiştir.
Gebze —–. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —–Esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp ve tetkik edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141), toplanan/sunulan deliller, dosya içerisine celp edilen takip dosyaları ve icra hukuk mahkemesi dosyası, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davanın tespit davası olduğu, 14/01/2021 tarihli duruşmada davacı vekili tarafından bulunulan beyanda dava dilekçesinin konu kısmında banka alacağının tahsili talebi yazmış iseler de; davalarının tespit davası olduğunu bildirdikleri, dava dilekçesinin netice-i talep kısmından da 3 farklı tarihe ilişkin alacağın tespiti talep edilmesi nedeniyle davanın tespit davası olduğu anlaşılmıştır, dava açılabilmesi için hukuki yararın bulunması hususu HMK 114/1 h uyarınca dava şartı niteliği taşımaktadır, tespit davası neticesinde verilecek hüküm mahiyeti itibari ile takibe konu edilebilecek nitelikte değildir, tespit hükmünde sadece alacağın varlığı tespit edilmekte bu hükümde davacıya tahsil imkanı vermemektedir, davacı tarafça açılacak eda davasında ise aynı yargılama neticesinde verilecek hüküm hem tespit hem tahsil niteliğini haiz olacaktır, davacı tarafça eda davası açılması halinde tahsil imkanı kazanma durumu varken tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır, nitekim Yargıtay ——— Karar sayılı ilamında bu hususu “Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h, 115). ” ifadeleri ile vurgulamıştır. Eldeki davada davacının tahsil imkanı sağlayan eda davası açma imkanı varken tespit davası açtığı bu nedenle tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı ve hukuki yararın dava şartı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin terkin sınırı altında kaldığından tahsiline yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı