Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/45 E. 2020/239 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/45 Esas
KARAR NO: 2020/239
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 22/02/2020
KARAR TARİHİ: 18/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ——- model —– marka araç, — tarihinde ———– mevkiindeki sol şeritte seyrettiği sırada, havanın yağışlı ve yolda su birikmesi kaynaklı olarak meydana gelen tek taraflı kaza sonucunda bariyerlere çarparak kullanılamaz hale geldiğini, meydana gelen olay sonrasında müvekkil aracında oluşan zararın ——– poliçe nolu sigorta poliçesi uyarınca tazmin edilmesi istemiyle davalı sigortacısına başvurmuş, kendisine verilen ———- tarihli yanıtta , kazanın beyan edilen şekil ve tarihte meydana gelmediği iddiası ile bu isteminin reddedildiğini, ———araç verilmediği gibi, aracını servisten alması istenmiş, aracının tamir de edilmediğini, bunun üzerine, önce ——– başvurulmuş, ancak ——– süresinde incelemeyi bitiremediğinden dolayı mahkemede yargılama yapılması için yargılamadan el çektiğini, , daha sonra arabuluculuk yoluna da başvurulmuşsa da anlaşma sağlanamadığını, davalı şirketin yükümlü olduğu ——– ödememesi sebebiyle, müvekkilin zararının arttığını, — otopark ücreti ödediğini, ancak—- haldeki aracı daha fazla otoparkta tutamayacağından en sonunda aracı hasarlı şekilde —– tarihinde —– satmak zorunda kaldığını, poliçe limitinin ise —- olduğunu, satış tarihinde aracın ——- ise ———olduğunu, bu durumda aradaki farkın davalı şirket tarafından müvekkilime ödenmesi gerektiğini, davalı şirketin iddiasının doğru olmadığını, zira kazanın beyan edilen şekil ve tarihte meydana gelmediği iddiasına ilişkin , hiçbir somut bilgi ve delil de sunulmadığını, kazanın otoyolda meydana geldiğini, herhalde müvekkilimin hasarlı aracı çekici ile oraya getirmiş olmasının beklenemeyeceğini, müvekkilin , alkollü olmadığının da ölçüm tutanağında görüldüğünü, Müvekkil ile davalı şirket arasında imzalanan poliçede gerekse de ———- belirtilen şekilde gerçekleşen hasarların teminat dışı olduğuna dair herhangi bir hüküm olmadığını, müvekkil poliçede ve genel şartlarda belirtilen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, primlerini zamanında yatırdığını, zamanında yapılan bildirime rağmen ve diğer bütün şartları gerçekleşmişken davalının zararın tazmininden imtina etmesi poliçe ve genel şartlar hükümlerine, dahası kanun hükümlerine aykırı olduğunu, ——— taşıt araçlarının ve sahiplerinin kendilerine gelen zararları karşılamak üzere yapılan sigorta türü olduğunu, ———– aracı hasara uğrayan sigortalıya kendi sigorta şirketine başvurma hakkını da verdiğini, Yasalarda yer almamış olmakla birlikte, sigorta ettiren, aracı ve eylemlerinden sorumlu oldukları kişiler ve aracı kullananlar da yararlanacağını, sigorta ettirenin ya da aracı kullananın kusuru tazminat tutarını etkilemeyeceğini, aracın gerek hareket halinde iken gerekse durduğu yerde oluşan hasarları sigortacının ödemekle yükümlü olduğunu, poliçe limitinin ——–olduğunu, müvekkilin sigortalı aracında meydana gelen zararın ——— arasında imzalanan poliçe hükümleri gereğince davalı .——–tarafından tazmin edilmesini sağlamak amacıyla mahkemenize başvurmak zorunluluğu doğduğunu ve tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket tarafından ——- sayılı ——– teminat altına alınmış bulunan davacıya ait ——— plakalı aracın hasar bedeli ve otopark ücretinin tahsili talebiyle ikame edilen işbu dava haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, somut uyuşmazlığa bakmaya Tüketici Mahkemeleri görevli olup davanın usulden reddi gerektiğini arz ve talep etmiştir. .
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, ——— poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. (HMK 114/I-c maddesi)
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.( HMK 1 maddesi)
Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında resen araştırılır. (HMK 115 maddesi)
Ticari davalar TTK. 4. maddesinde mutlak ve nispi ticari davalar düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kamumda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava söz konusu olup mahkememizin görev alanı içinde kalacaktır.
TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakmakla görevlidir.
——– tarihinde yüıürlüğe giren. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde. Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak . 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Konulması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlık; taraflar arasında davalı sigortaya kaskolu davacıya ait —— plakalı aracın —- tarihinde ———- mevkiindeki sol şeritte seyrettiği sırada, havanın yağışlı ve yolda su birikmesi kaynaklı olarak meydana gelen tek taraflı kaza sonucunda bariyerlere çarparak kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle araçta oluşan hasar bedelini ve iddia ettiği zararları ———- kapsamında davalıdan talep edip edemeyeceği, oluşan zararın poliçe kapsamında olup olmadığı, davalının bu zararlardan sorumlu olup olmadığı ihtilaf konusu olduğu anlaşılmıştır şeklinde belirlenmiştir.
Açılan davanın TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari dava niteliği bulunmamaktadır.
Benzer bir davada ——–Hukuk Dairesi’nin ——— karar sayılı ilamında ; ” Davacı vekili, müvekkiline ait davalıya ——— aracının karıştığı kazada hasarlandığını, aracının ———poliçesini düzenleyen davalı —— şirketinin hasardan sorumlu olduğunu ileri sürerek hasar bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1401 maddesinden itibaren sigorta ile ilgili düzenlemenin bulunduğu, yine 1453. maddeden itibaren ———– ilişkin düzenlemelerin bulunduğu, 1459 maddesi ve devamında da tazminat ilkelerinin düzenlendiği, ——— ayrıntılı şekilde Ticaret Kununu’nda düzenlendiği, dava konusu olayın kaza sigortasından dolayı olduğu, Tüketici Kanunu 3. maddesinin (l) bendindeki sigorta sözleşmesi kapsamına girmediği ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması gerektiği ve Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ——- poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
——— tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Davacı ile davalı ——arasında kurulan———- ilişkin sözleşmenin 6502 sayılı TKHK’nın 3. maddesi anlamında bir tüketici işlemi olduğu, davacının somut olayda aracını kiraya vermiş olsa dahi TTK’nun 11. ve 12. maddeleri anlamında ticari işletme yürütmediği ve tacir olmadığı, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu, mahkemece tarafların iddia ve savunmalarına göre davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesi ile davanın görevsizlik nedeni ile usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklinde karar vermiştir.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
Celp ve tetkik olunan araç tescil bilgilerine göre kaza tarihinde aracın davacı —– kayıtlı olduğu, ——– plakalı aracın kullanım amacının hususi olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle ———–maddeleri uyarınca Tüketici istekleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli olup mahkememiz görevli olmadığından davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli———— NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/06/2020