Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/432 E. 2021/22 K. 13.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/432 Esas
KARAR NO : 2021/22

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2019
KARAR TARİHİ : 12/01/2021

DAVA :
Davacı vekili Mahkemeye sunduğu 30/10/2019 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; —— süresi içinde arızalandığını, cihazda ses—— görüşüldüğünü,— verildiğini, çözüm bulunamayınca servise yönlendirildiğini, servisten verilen cevabın telefonun yetkisiz kişilerce müdahale edilmiş olduğu ve bu sebeple garanti kapsamı dışında kaldığı şeklinde olduğunu, telefonu kurcalamadığını ve daha önce de hiçbir servise göndermediğini, telefonda çizik dahi olmadığını, garanti süresi varken yetkisiz kişilere telefonu kurcalattırma hayatın olağan akışına aykırı bir hareket olduğunu, netice itibariyle —- veya sonradan kimi firmalar tarafından da uygulanan —– işlem yapılmış telefonu sattığını, bunu satarken de, ürünleri ticari maksat sağlamak adına, bunu bildirmediğini ve mağdur ettiğinive bu yolla haksız kazanç sağladığını,—– aynısı yaşayan birçok mağdurun olduğunu, mahkemeden mağduriyetimin giderilmesi için; ürün bedelinin tarafına iade edilmesini veya bu ürünün gerçekten yeni ve kullanılmamış ürün ile değiştirilmesi için karar verilmesini avukatlık ve mahkeme masraflarının da ilgili firmaya yüklenilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkemeye sunduğu 03/01/2020 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davacının huzurda ikame etmiş olduğu davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, uyuşmazlık konusu ürünü satın alma işlemi davacıdan tamamen bağımsız, ayrı bir tüzel —– tarafından yapılmış olup bu husus ekteki fatura ile de sabittir.(EK-1) Özel hukukun temeli olan sözleşme Sayın Mahkemenin de malumu olduğu üzere kural olarak karşılıklı birbirine uygun irade beyanları ile meydana gelip faturadan da anlaşılacağı üzere somut olayda telefon satımı —– arasında gerçekleşmiştir. Bu nedenle satın alınan ürün ticari işletme için satın alınmış olduğundan tüketici mevzuatından yararlanamayacağını, kabul anlamına gelmemekle dava konusu ürün ticari veya mesleki amaçla satın alınmamış olsa dahi, bahsedildiği üzere dava konusu ürün müvekkil şirketten 13.04.2018 tarihinde satın alındığını ve sonrasında davacı taraf ürünün konuşma esnasında ses dalgalanmalarının olduğu iddiası ile teknik servise başvuruda bulunduğunu, teknik servis tarafından yapılan incelemede, üründe kullanıcı hatası sonucu yetkisiz müdahale tespit edildiğini ve dolayısıyla ürün garanti kapsamı dışında kalmış olduğundan cihaz işlemsiz olarak davalıya teslim edilmiştir. Tüm iizah edilen sebeplere binaen, (müvekkil şirketin fazlaya ilişkin her türlü talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla); huzurda görülmekte olan işbu haksız davanın öncelikle usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde satım sözleşmesinden satılanın ayıplı olup olmadığı, satılanın kullanımından kaynaklı bir kusur bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı ayıp iddiasına dayalı ayıplı malın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 227.maddesindeki; ” Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1.Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
2.Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Dava—–sayılı dosyası esasına kaydı yapılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan yargılama sonunda(Ay. m.141), toplanan/sunulan deliller, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinde;” İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde yapılan düzenleme karşısında arabuluculuğun dava şartı olduğu uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmamış olması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK’nın 7155 sayılı yasa ile eklenen 5/A maddesinin 1. Fıkrasında; ” Bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ifadelerine yer verilerek ticari davalar bakımından arabuluculuk özel bir dava şartı haline getirilmiştir.
Davanın tarafların tacir olması ve dava konusu satım sözleşmesinin tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olması nedeniyle davanın ticari dava olduğu, davacı tarafça telefonun ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi talep edilmiş ise de; talebin niteliği gereği alacak istemini taşıdığı ve davanın açıldığı tarih itibariyle zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu anlaşılmıştır.
Davacının davayı açarken arabuluculuk tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dosyaya sunmadığı, 12/01/2021 tarihli duruşmada davayı açmadan önce arabuluculuğa başvurmadığını beyan ettiği bu şekilde arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 105,50 TL karar ve ilam harcından alınması gerekli 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 46,20 TL’nin davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—– uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.