Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/421 E. 2021/514 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/421
KARAR NO: 2021/514
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA : Tespit, Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 02/10/2020 – 03/11/2020
KARAR TARİHİ: 05/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tespit, Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA :
DAVA : Davacı vekili — tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirket —-kayıtlı olduğunu, davalı şirket ortaklarından —- yevmiye numaralı vekaletname ile, —-kendisine ait şirket hisselerinin üçüncü şahıslara satışı dahil olmak üzere ortaklıktan doğan haklarını kullanması konusunda vekil tayin ettiğini, iş bu vekaletnameye dayanarak—— imzalamış oldukları ——adedini, her türlü hak ve yükümlülüğü ile devir etmiş ve satıs bedelini de nakden ve defaten müvekkilimizden tahsil ettiğini, sözleşmeye gore, devre konu —- hisselerinin şirket nezdinde ortaklık pay defterine kaydı ve devir keyfiyetini —- hususunda müvekkilimiz—– yetkili kılındığını, aradan geçen zaman içinde, devralınan hisselerin şirket pay defterine işlenmesi hususunda, muhtelif zamanlarda müvekkilim davalı şirketin tasfiye memuruna sozlu olarak müracaatta bulunmuş ise de, şirketin tasfiye halinde olması sebebiyle, şirket pay defterine hisse devrinin işletilmesi mümkün olmadığını, davalı şirket adına kayıtlı taşınmaz mallarla ilgili açılmış olan —– davalarından doğan tazminat bedelleri Mahkemelerce hüküm altına alınmış, ödeme aşamasına gelindiğini, müvekkilinin devraldığı ve bedelim ödediği hisselere düşen tazminat bedellerinin halen şirkette hisse sahibi görünen hisselerini devretmiş olan —- adına banka hesabına yatırılması durumunda müvekkilim telafisi güç zarara uğrayacağını, bu nedenle müvekkilimin devraldığı şirket hisselerinin tespitini ve davalı şirket pay defterine işlenmesine karar verilmesini talep etme zorunluluğunun doğduğunu beyanla müvekkilinin —– devraldığı, şirket ortağı —- müvekkilim adına tespitine ve şirket pay defterine işlenmesine, dava sonuçlanıncaya kadar şirket adına kayıtlı taşınmazların —- davalarından doğan tazminat bedellerinin idare tarafından ödenmesi durumunda, şirket tasfiyesinden bakiye kalan, müvekkilin devraldığı; hisseye düşen bedel üzerine “İhtiyati Haciz” konulmasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı Tasfiye Halinde — kararı ile tasfiyeye girdiğini, —- tarihli ilamı ile — devamına karar verildiğini, tasfiye memuru olarak da —- seçildiğini, tasfiyenin henüz tamamlanmadığını, şirketin hükmi şahsiyetinin devam ettiğini, şirketin sermayesi—- kuruş olup bugüne kadar hiç sermaye artışı yapılmadığını, itibari değeri —- davalı olarak gösterilmediğini—– açılmadığını, husumet vekaleten yöneltilemeyeceğini, dava dilekçesinde davacı olarak bulunmayan —– dosyaya taraf olarak eklenmesi usul ve yasaya aykırı olup hükümsüz olduğunu, davanın konusunun anonim şirket hisselerinin aidiyetinin tespiti ile tescil davası olduğu ve davalılardan —— şirket hissedarı olmadığını, davalı şirketin ise sözleşmede taraf olarak bulunmadığı gerçeği karşısında dava dinlenebilir bir dava olmaktan uzak olduğunu, davacı tarafın dayandığı —– incelendiğinde; devir tarihi——her türlü hak ve yükümlülüğü ile devir ettim ve satış bedelini nakden tahsil ettim” ifadesi bulunduğunu, devir tarihi itibariyle sözleşmede kullanılan para birimi geçerli bir para birimi olmadığını——–olduğunu, devir bedeline ilişkin belge sunulmadığını, sözleşmenin geçerli olmadığını, belge altındaki imzalara ve sözleşmenin taraflarına bakıldığında tarafların kimliklerinin tespiti ile imzalarının tasdikine ilişkin hiçbir bilgi ve belge bulunmadığından davacı ile sözleşmenin tarafı olan …’nin aynı kişiler olduğu ispatlanamadığını, sözleşmede tarafların —– bulunmadığı gibi, imza beyanlarının da bulunmadığını, bu haliyle de belgeyi geçerli bir sözleşme olarak kabul etmenin mümkün olmadığını, bahsi geçen vekaletnamenin—— bulunan dava dışı —– sahibi bulunduğu hisselerin devrine tasfiye kaldırıldıktan sonra yapılması koşulu ile yetki verildiğini, başka bir deyişle —— tasfiyesi devam ettiği sürece şirket hisselerinin devrine muvafakati bulunmadığını beyan ettiğini, şirketin ilk tasfiyeye girdiği ve ilan ile tescil edildiği —– tarihinde tasfiye hiçbir suretle kaldırılmamış ve tasfiyesi halen devam ettiğini, davacının temliknameye dayanak yaptığı vekaletname tasfiyenin kaldırılması şartına bağlanmış olmakla tasfiye kararı kaldırılmadan yapılan hisse devirlerininde geçersiz olduğunu, davalılardan … Hisse devri sözleşmesini kendisine verilen vekaletnamedeki yetkilerini aşarak imzaladığını, verilen vekaletnamedeki yetki sınırlı yetki olup, ancak tasfiye kaldırıldıktan sonra geçerli olabileceğini, —- vekâletname verildiği zaman —- hukuki ve fiili ehliyetinin olup olmadığına ilişkin özel veya resmi sağlık kuruluşlarından alınmış bir sağlık raporu bulunmadığını, vekaletname sözleşme eki yapıldığından, —– tarafından da içeriği ve varlığının bilinmediğini, davacı vekilinin geçersiz hisse devrine dayanarak pay talep etmesi mümkün olmadığını, ——geçersiz sözleşme ile devredilen payları pay defterine kayıt etme yükümlüğü bulunmadığını, tasfiye haline giren şirketin ehliyeti tasfiye gayesiyle sınırlandırıldığını, tasfiye haline giren şirkette organlar varlıklarını sürdürmeye devam etmekte olduğunu, ancak organların yetki ve görevleri tasfiye sürecinde şirketin borç ve alacaklarının ödenmesi, elindeki mal ve demirbaşların nakde çevrilmesinin sağlanması vs. ile sınırlı olduğunu, tasfiye halindeki bir şirkette ortakların hisse devir işlemleri tasfiye gayesiyle bağdaşmayacağından bu durum ancak tasfiyenin kaldırılması ile değerlendirilebileceğini, davacı vekilinin talebine konu alacağın miktarının belli olmadığını, bu nedenle öncelikle davacı vekilinin alacak talebinde bulunduğu hisselerin miktarı ile hisselerin dava tarihindeki değerinin açıklaması, devir bedelini bildirmesi ve bu bedelin dava tarihindeki karşılığı üzerinden dava harcını yatırması gerektiğini, henüz tasfiye tamamlanmadığı gibi şirketin sermayesinin —– olduğu, tasfiye bakiyesi de bulunmadığı için davacı vekilinin talep ettiği gibi müvekkilinin devraldığını iddia ettiği hisselere düşen bedele ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün olmadığını, tasfiyeye giren şirketlerde kayıt kabul davası açılamayacağını, davacı vekilinin talebi zamanaşımına uğramıştır. Davanın dayanağı —–” adlı belgenin düzenlenme tarihi, davacının hakkının doğduğunun iddia edildiği tarih — tarihli dilekçe ile davalı vekili olduğunu iddia eden —-müvekkili olduğunu ve davalı olduğunu iddia ettiği ——– tebligat yapılmadan taraf olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, yapılan tüm işlemler şirket hissedarı olan —– bilgisi dışında resmi kurumlar yanıltılarak haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu, yapılan ve davaya konu olan işlemler sebebi —— arasında menfaat çatışması doğduğunu, mahkemenin bu belgeler—– yaşını göz önünde bulundurarak kendisine kanuni temsilci atanması için gerekli işlemleri yapması gerektiğini,—- hissedarlarından olan dava dışı —– aldığını iddia eden başka kişiler de bulunmakta olup, bu yöne ilişkin —— dosya ile de dava açıldığını, hisselerin —–olup olmadığı ve ne kadar hissenin kime ait olduğu tartışmalı olduğunu, haliyle tescil taleplerinin dinlenmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine, ihtiyati haciz talebinin reddine, —- davalılar arasından çıkartılmasına, usulüne uygun davaya dahil edilmeyen —— davaya dahil olmadığı için tebligatların kendisine yapılmasına yönelik talep ve dilekçesinin reddine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı —- davaya cevap vermemiştir.
BİRLEŞEN DAVA:—–
DAVA : Davacı vekili—- tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı—– ve ortaklık payını müvekkil davacıya her türlü hak ve yükümlülükleri ile birlikte devrettiğini, şirketin tasfiye halinin kaldırılması durumunda pay devrinin müvekkil davacının münferit başvurusu üzerine —– işlenmesinin kararlaştırıldığı; tasfiyenin kaldırılamaması durumunda satışı yapılan hisselere düşen hak ve alacakların işbu sözleşme ile müvekkil davacıya devir ve temlik edildiğini, sözleşmeyi —– beyanda ve taahhütte bulunmaya, imzalamaya, hisselerin bir kısmı veya tamamını tasfiye kaldırıldıktan sonra dilediği kimse veya kimselere dilediği bedel ve şartlarla devir etmeye, devir bedellerini talep, tahsil ve ahzu kabza, sulh ve ibraya, devir senet ve sözleşmelerini tanzim ve imzalamaya” yetkili olduğunu, Müvekkilinin davalı şirket ve davalı —- İhtarname ile devir sözleşmesinin şirket kayıtlarına alınmasını, tasfiye halinin kalkması halinde devir keyfiyetinin sözleşmeye uygun şekilde şirket ortaklık pay defterine işlenmesini, aksi halde tasfiye bakiyesinden devir konusu hisselere isabet eden tasfiye payının müvekkili Davacıya ödenmesini ihtar ve ihbar ettiğini; Davalı —– ise temlikname tarihinden önceki tarihi taşıyan iki temlikname daha olduğu, bütün bunlara ilaveten temlikname lehtarı olduğunu iddia eden yeni bir şahsın kendisinden görüşmek üzere randevu istediği hususlarını müvekkiline ihbar ederek görevini yapmadığını, akabinde müvekkilinin aynı talebi davalı — bildirimde bulunmadığını, vekili —- ise vekil sıfatı ile kendisinin devre konu hisselerin pay defterine işlenmesi yetkisinin tasfiyenin kaldırılması hali ile sınırlı olduğunu ilettiğini, dolayısıyla müvekkilinin mal varlığına geçmiş hisselere düşen hak ve alacakları hiçbir şekilde kullanamadığını,—–davacıya devrinin ve müvekkilinin temlik alacağı olduğunun tespitini ve ödenmesini, şirketin tasfiyeden çıkması beklenmeksizin davalı şirket pay defterine davalı tasfiye memuru tarafından kaydı ile hükmen tescilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı—-cevap dilekçesinde özetle:—–hisselerin 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi konusunda ihtiyati tedbir kararı talebinin kabul edilemez olduğunu, tasfiyeye giren şirketlerde kayıt kabul davası açılamayacağını, tasfiye sonuçlandırılıp tasfiye bakiyesi hesabının yapılmasından sonra ancak kayıt kabul davası söz konusu olabileceğini, tasfiye bakiyesinin hesaplanması, kesinleşmesi ve ortaklara ödenecek bir bakiye kalması halinde pay devri ve kayıt kabul söz konusu olabileceğini, aksi takdirde tüm bu işlemler yapılmadan tasfiye halindeki bir şirkette pay devri ve kayıt kabulü mümkün olmadığını, verilen vekaletname de özellikle tasfiye kaldırıldıktan sonra ibaresi bulunmakta olduğunu, tasfiye memurunun geçersiz hisse devir sözleşmesine dayanarak hisse devrini pay defterine işlememekte haklı nedeni bulunmakta olduğu, davacının davasının dayanaksız olduğu, yetki aşımlarının olduğu, hisse devir girişimlerinde bir takım usulsüz işlemler yapıldığı ve devir sözleşmesinin geçersizliği konusunda bu kadar açık göstergeler olduğu, sadece belirli bir amaçla tasfiye halindeki bir şirketin ihya edilmesi durumunda, hisse devri yapılamayacağını, bu nedenle tasfiyesi devam eden—– hisseleri üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağını savunarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ihtiyati Tedbir talebinin reddine, bu dosyanın —–birleştirilmesine, feri müdahale talebinin kabulüne dair verilen ara karardan dönülmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
—- —- dilekçesi ile davalı şirkette pay sahibi olan—- vekaletname ile vekil tayin ——numaralı vekaletname ile vekaleten yetkilendirdiği —devraldığını iddia ettiğini, ancak davalı —vekaletname ile yetkilendirdiği kızı—-tarihli ——– davalı şirketteki —- devrettiğini ve bedelini de nakden aldığını, müvekkillerinin —- işlemin üzerinden iki yıl geçtikten sonra müvekkilinin devraldığı — işlemi olmamış gibi davacı —-devrettiğini ve bedelini de aldığını beyan ettiğini belirterek davaya müdahale talebinde bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Asıl Dava, davacının —— devraldığı, şirket ortağı— hisselerinin davacı adına tespitine ve şirket pay defterine işlenmesi istemine ilişkindir, birleşen— dava dosyasındaki dava ise; birleşen davacı —- payların devrinin tespiti ve şirket pay defterine tescili olmadığı takdirde, —- kapsamında devredilen hisseye düşecek ortaklık hak ve alacakları üzerinde davacının temlik alacağının olduğunun tespiti ile temliki ve ödenmesi talebine ilişkindir.
—-Dava, davacıya davalı —tarafından yapılan pay devrinin tespiti, davalı — defterine kaydı ve hükmen tescili, bu mümkün olmadığı takdirde — maddesi hükmü gereğince devredilen hisseye düşecek ortaklık hak ve alacakları —-davacının temlik alacağının olduğunun tespiti ile temliki ve ödenmesi talebine ilişkin bulunmaktadır. Dosyaya sunulan cevap dilekçesi, feri müdahale dilekçesi ve diğer beyanlardan eldeki dosyada feri müdahil konumunda bulunan —- tarihinde eldeki dava ile aynı mahiyet ve talepler doğrultusunda dava açılmış olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle, Mahkememiz dosyası ile —- sayılı dosyası arasında HMK 166/4. maddesi gereğince hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu anlaşıldığından, HMK 166/2.maddesi de göz önünde bulundurularak mahkememiz dosyasının —– birleştirilmesine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile dava dosyasının mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar vermiş ve dava dosyası —- tarihli üst yazı ile mahkememiz dosyasına gönderilmiştir.
—-dosyası incelendiğinde; davacı —tarafından mahkememiz dosyası davalısı — tarihli ortaklık payı hisse devir sözleşmesi ile ——- alınmış olması nedeniyle davalı şirketteki bu hisselerin kendi adına tesciline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Mahkememiz asıl dava dosyası ile birleşen—-dava dosyasındaki uyuşmazlığın konusu davacı — davalısı —– dava dosyası ve bu dava dosyasına birleştirilen dava dosyaları birlikte değerlendirilidiğinde uyuşmazlıkların konusunun tasfiye halinde davalısı —–hisselerin tespitine yönelik olduğu, dolaysıyla her iki dava dosyaları arasında hukuki ve fiili bağlantının gerçekleştiği, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte olması, yapılacak işlemlerin ortak ve benzer olması nedeniyle usul ekonomisi ilkeleri nazara alınarak HMK 166/1 maddesi gereğince iş bu dava dosyasının —– dosyası ile birleştirilmesine, ihtiyati haciz talebinin birleşen dosya üzerinden değerlendirilmesine ve mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. taraflar yönünden hukuki yarar bulunduğu gibi usul ekonomisi yönünden de menfaat olduğu anlaşıldığından HMK 166/1 maddesi gereğince davaların birleştirilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin iş bu dava dosyası ile —– Esas sayılı dava dosyaları arasında gerek fiilen gerekse hukuken bağlantının oluştuğu, her iki davanın konusu uyuşmazlıkların konusunun tasfiye halinde—— hisselerin tespitine yönelik olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte olması, yapılacak işlemlerin ortak ve benzer olması nedeniyle usul ekonomisi ilkeleri nazara alınarak HMK 166/1 maddesi gereğince iş bu dava dosyasının —– Esasında kayıtlı dava dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-İhtiyati haciz talebinin birleşen dosya üzerinden değerlendirilmesine,
3-Yargılamanın——- olan dava üzerinden yürütülmesine,
3-Mahkememiz esasının bu şekilde KAPATILMASINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/07/2021