Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/415 E. 2021/783 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/415 Esas
KARAR NO: 2021/783
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 30/09/2020
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil sigorta şirketi ile —- arasında — akdedildiğini, akdedilen bu sözleşme —- poliçeye bağlandığını, anılan sözleşme ile —– plakalı aracında meydana gelebilecek —- —- tarafından sigorta himayesine alındığını, —— tarihinde müvekkil şirket sigortalısı olan ve park halinde olan —- plakalı araca Davalı şirket sigortalısı olan —— makinesinin çarpması sonucu çift taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, anılan trafik kazası sonucu müvekkil şirket sigortalısı olan —- plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle yapılan onarımda toplam —hasar bedeli ortaya çıktığını, bu sebeple müvekkil şirket — tarihinde—- hasar bedelini sigortalıya ödediğini, bunun üzerine de —– gereğince sigortalının haklarına kanuni halef olunduğunu, müvekkil sigorta şirketi Davalı —- Davalının sigortalısının kusur oranı olan %100 oranında rücu etmiş ve buna bağlı olarak—– dosyası üzerinden dava şartı zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de vaka sayıları giderek artmakta olan Covid-19 virüs salgını nedeniyle tedbir amaçlı olarak toplantılar——- yoluyla gerçekleştirilmiş ve yapılan müzakereler sonucunda anlaşmaya varılamadığını, yukarıda belirtilen sebeplerle %100’lük kusur oranı üzerinden tazminat tutarı olan —- Davalı şirket tarafından müvekkil sigorta şirketine ödenmesi gerekmekte olup davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kaza —- tarihinde meydana geldiğinden,— yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra —– tarihinde ikame olunan, iş bu davanın reddi gerektiğini, dava konusu kazanın meydana geldiği yer karayolu olmadığından davacının hasar talebi haklı nedenle reddedildiğini, dava konusu kaza şantiye sahası içerisinde meydana gelmiş olup, şantiye sahasında meydana gelen kazalar bakımından müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, zira bilindiği üzere ——– bendinde trafik sigortasının geçerli olduğu yerler sayılmış ve devamla — uygulama yeri —– denildiğini, ———— yararlanılan yerler ile erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan —— hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da bu kanun hükümleri uygulanır.’’ denildiğini, bu hükümler çerçevesinde dava konusu kazanın —– meydana gelmiş olması ve ——- meydana gelen zararların teminat kapsamı dışında olması dolayısıyla davanın reddi gerektiğini, somut olayda, kazanın meydana geldiği yer inşaat sahasıdır, bu sebeple rizikonun teminat dışında kaldığı savunulmuş ise de, mahkemece bu savunma üzerinde durulmadığını, o halde mahkemece, yukarıdaki açıklamalar ışığında, kaza yerinin kaza tarihi itibariyle ——- sayılan bir yer olup olmadığı, bu suretle rizikonun teminat kapsamında kalıp kalmayacağı, gerektiğinde keşifte yapılarak saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğini,— tarihinde meydana gelen kazaya karışan —— bitiş tarihli —- sigortalı olduğunu, müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, bu nedenle kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafından sayın mahkemeye sunulmuş olan dava dilekçesinde ——- zararı bulunduğu belirtilmekte ise de; davacı yanın bu talebini kabul etmiyor, sayın mahkeme tarafından alınacak bilirkişi raporunun tarafımıza tebliğine dek itiraz hakkımızı saklı tuttuklarını, müvekkil şirketin ödeme tarihinden işleyecek olan faizle sorumlu tutulamayacağını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkil şirket ancak tüm belgeler ile birlikte kendisine başvuru yapıldığı tarihten işleyecek olan faizle sorumlu tutulabileceğini, müvekkil şirketin avans faiziyle sorumlu tutulamayacağını, davacı yan tarafından talep edilen tazminat taleplerinin avans faiziyle birlikte tahsili talep edilmiş ise de davacı yanın talebi ticari bir ilişkiye değil, haksız fiile dayanmakta olduğundan davacının ancak yasal faizi talep edebilmesi mümkün olduğunu, zira söz konusu zarar bakımından müvekkil şirket sigortalısı yasal faiz ile sorumlu tutulabilecek iken müvekkil şirketin avans faizle sorumlu tutulması hakkaniyete aykırı olacağını, öte yandan dava konusu kazaya karışan aracın ticari bir araç olduğu iddia edilmekte ise de aracın ticari olduğu ispatlanmış olmadığını, açıklanan nedenle davacı yanın avans faizi taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu:Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının sigortalısına ödediği bedeli davalılardan rücuen tahsilini isteyip isteyemeyeceği, kazadaki kusur durumu ve hasar miktarının ne olduğu hasardan davalıların sorumlu olup olmadıkları noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, trafik kazasından kaynaklı ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: 6102 sayılı TTK’nın 1472/1. maddesindeki “ Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. ” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER
Celp ve tetkik olunan —– tarihli kaza tespit tutanağının incelenmesinde kazanın davalıya sigortalı dava konusu iş makinesi ile davacıya sigortalı —– plakalı araç arasında meydana geldiği, sürücü görüşleri beyanında davalıya sigortalı iş makinesi sürücüsü — beyanında —- plakalı iş makinesi ile çalışırken geri geri geldiğim esnadaki arkadaki park halinde duran —— plakalı aracı göremedim ve arka sağ çamurluktan vurdum.” şeklinde olduğu, davacıya sigortalı —- plakalı araç sürücüsünün ise beyanında park halinde iken —- plakalı iş makinesi geri geri gelirken aracıma sağ taraftan vurmuştur, şeklinde olduğu görülmüştür.
Celp ve tetkik olunan —- tarafından tanzim edilen genişletilmiş— incelendiğinde; poliçenin —- tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının — olduğu, sigortalanan araç plakasının — olduğu, araç başına poliçe limitinin —- olduğu anlaşılmıştır.
Davalı —tarafından düzenlenen— incelenmesinde poliçenin —- tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının —-olduğu, sigortalı aracın iş makinesi olduğu ve iş makinesi plakasının —olduğu, poliçe limitinin —– olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ödeme dekontlarının incelenmesinde davacı tarafından sigortalısına — tarihinde — ödeme yapıldığı görülmüştür.
Celp edilen araç tescil bilgilerin göre —— adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Davacının hasar bedelinin tahsili için davalıya yapmış olduğu başvuruya davalı tarafından —— tarihinde gönderilen mail ile trafik sigortası genel şartları gereği talebinin reddedildiği, iş makinesi şantiye alanında çalışırken hasarın meydana geldiği şeklinde cevap verilmiştir.
Davacı tarafından sunulan hasar dosyasının incelenmesinde kazanın meydana geldiği ana ilişkin fotoğrafların sunulduğu görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak bir makine mühendisi bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş ve dosyaya sunmuş olduğu —– tarihli raporda özetle; kazanın geri manevra yapan iş makinesinin park halinde olan —-plakalı araca çarpması sonucu meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde iş makinesi operatörünün sevk ve idare hatasının etkili olduğu, iş makinesi operatörünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, park halinde olan —- plakalı araç sürücüsünün ise kusurunun bulunmadığı, hasara uğrayan —- plakalı—— tarihli hasarına ilişkin açılan hasar dosyası kapsamında hazırlanan eksper raporuna göre aracın—- —- kısımlarından hasarlı olduğu, onarımda değişmesi gereken parça bedeli olmaksızın gerekli işçilik bedelinin mevcut bilgiler kapsamında onarım zararı için — olarak hesaplandığı, davacı talebinin ise ——- olduğu yönünde rapor düzenlenmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
KTK madde 2/A: karoyu dışındaki alanlarda kamuya açık olanlar ile park, bahçe park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için.. Bu kanun hükümleri uygulanır.
2918 Sayılı KTK’nun madde 3 karayolu: trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2.maddesinde hiçbir ayrık durum gösterilmeden kural olarak; bu Kanunun, karayollarında meydana gelen trafik olaylarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir.
Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirgindir.
Diğer bir deyişle, kamunun yararlandığı tüm yollar kara yolu tanımı içindedir; köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Karayolunun sınırı, kamulaştırılmış, kamuya terk ve tahsis edilmiş karayolunda özel mülkle olan sınır çizgisine kadardır. Karayolu dışındaki alanların yalnız trafik için faydalanılan yerlerden olması gerekmez; kamuya açık olması yeterlidir. Ancak, bunun dışında sayılan——– yerlerde gerçekleşen zararlarda işletenin KTK’nun 85/1. maddeye göre sorumlu olabilmesi için bu yerlerden taşıt trafiği için faydalanılması gerekir. Trafiğe kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmamalı, karayolunda olduğu gibi, gelip gitme amacıyla kullanılmış olması yeterli sayılmalıdır ——
Karayolunun taşıt trafiğine açık veya kapalı olmasının önemi yoktur; ayrıca Kanunun uygulanması için, karayolu olarak kabul edilen yerlerin zeminin asfalt, beton veya toprak olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu, kural olarak, karayollarında ve Kanunun ikinci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yerlerde uygulanacaktır. Örneğin, deniz ve göllerdeki araba vapurlarında, gerek kontrollü, gerek kontrolsüz hemzemin geçitlerde, bir kamu kurumunun araçlara ayrılan park yeri veya bahçesinde, iki kara parçasını birbirine bağlayan köprülerde, bir işyerinin, otelin veya okulun park yerlerinde, hava alanlarının uçak pistleri dışında kalan ve motorlu araçların kullanılması için ayrılan yerlerde, otobanlarla, otobanların gişelerinde, otobüs terminalleri gibi yerlerde meydana gelen kazalarda Karayolları Trafik Kanunu uygulanacaktır——–
Diğer taraftan, KTK’nun 109/4. maddesi hükmüne göre de; motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Davacının sigortalısı araç fabrikanın ambar kısmında yükleme yaptığı sırada davalı şirkete ait aracın çarpması sonucu hasarlanmış; sigorta bedeli dava dışı sigortalıya ödendikten sonra davacı ödediği bu bedelin rücuen tahsilini talep etmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmemekte; karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika sahasının da 2918 sayılı KTK’nun 2/a maddesi gereğince karayolu ile bağlantısının olmasına; özel izinle girilmesinin, özel güvenliğinin olmasının KTK’nun 2. maddesinin uygulanmasına engel bulunmamasına göre, kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir ve Karayolları Trafik Kanunu uygulanır. ——-
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler(TBK m. 51).
Dava konusu kaza —- tarihinde meydana gelmiş olup işbu davada zamanaşımı—-zamanaşımı süresi —– tarihinde yargıda süreler durmuş olup, sürelerin — tarihinde işlemeye başladığı, bu aradaki —yıllık zamanaşımı süresinin — tarihinde dolacağı, davacı tarafın ise zamanaşımı süresi dolmadan — tarihinde zorunlu arabuluculuğa başvurulduğu, —– arabuluculuğa başvurulmasından son tutanağın hazırlanmasına kadar geçen sürede zamanaşımının duracağı ve hak düşürücü sürenin işlemeyeceği, arabuluculuk sürecinin —-tarihinde sonlandığı ve toplam arabuluculuk süresinin —- gün olduğu anlaşılmakla — yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı ve davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre,—- adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, —, Bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; —- tarihinde davacıya sigortalı — plakalı araç ile davalıya sigortalı—-plakalı iş makinesi arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, alınan bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı iş makinesi operatörünün % 100 oranında kusurlu olduğu, davacıya sigortalı—–plakalı araç sürücüsünün ise kazanın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmadığı, davacı şirket tarafından yapılan eksper raporuyla tespit edilen hasar tutarının hasar ile uyumlu olduğu ve davacı sigorta tarafından sigortalısına —- ödeme yaptığı ve yapılan ödemenin rücuen tazmini için davalı sigortaya başvuruda bulunduğu, davalı sigortanın başvuruyu—- tarihinde kazanın şantiyede olmasından dolayı hasarın poliçe kapsamında olmadığından reddine karar verildiği, davalı her ne kadar kazanın şantiyede olması nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını iddia etmiş ise de dosyada mevcut hasar anına ilişkin fotoğraflardan ve yukarıda belirtilen —- uyarınca —- uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmemekte; —— bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de—- meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin de — gereğince karayolu ile bağlantısının olmasına; özel izinle girilmesinin, özel güvenliğinin olmasının —-uygulanmasına engel bulunmamasına göre, kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerden olduğu, dolayısıyla poliçe kapsamında davalı sigortanın hasar tutarından sorumlu olduğu, davalının temerrütünün davacının başvurusunu reddettiği—— tarihinde gerçekleştiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın KABULÜ ile; — hasar tazminatının —– tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 54,40 TL harcın alınması gerekli olan 180,54 TL harçtan mahsubu ile bakiye 126,14 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 54,40 TL, 54,40 başvuru harcı, posta ve tebligat gideri 42,50 TL, bilirkişi ücreti 800,00 TL, olmak üzere toplam 951,30 TL yargılama masrafının davalı taraftan davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.643,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar acıkca okunup usulen anlatıldı. 28/10/2021