Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/411 E. 2022/16 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/411 Esas
KARAR NO : 2022/16

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2020
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 29/09/2020 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan —— isimli sözleşme ile davalı şirketin müvekkili şirketin —— olduğunu, davalı şirketin sözleşmeye istinaden müvekkili ——– tutarlı——tutarlı ürün satın aldığını, sözleşmenin 6.1maddesi uyarınca teslimatı yapılan ürüne ilişkin ödemenin 90 günlük çek ile yapılacağının öngörüldüğünü, davalı şirket tarafından—- tarihli bir adet—- çek ile ödeme yapıldığını, bakiye 58.036,23 TL ‘lik borcun tüm taleplere rağmen ödenmediğini, davalı şirketin olmayan bir iadeyi var gibi göstermek suretiyle——- tutarlı iade faturası kestiğini, müvekkili tarafından e faturaya noter aracılığıyla itiraz edildiğini, bakiye alacağın ödenmemesi üzerine davalıya ———- numaralı ihtarnamesi ile —— tarihinden itibaren sözleşme uyarınca hesap edilecek %13,75 reeskont faizi ile birlikte ödenmesinin istenildiğini, buna rağmen davalının borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhine —– sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 01/12/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin nihai tüketici olmadığını, davalı gibi ——– aldığı malların satışını yapan bir işletme olduğunu, davacının icra takibine dayanak olarak gösterdiği faturalara konu malların ayıplı çıktığını, malların ayıbı konusunda davacıya —- bilgi verildiğini, davacının ayıplı malları ayıpsız olanları ile değiştirileceği vaadinde bulunmuşsa da çeşitli oyalamalarla bu vaadini yerine getirmediğini, davacı şirket yetkilileri ile bu hususta yapılan görüşmelerden de hiçbir netice elde edilemediğini, müvekkilinin davacının ayıplı malları sebebiyle ziyadesiyle mağdur olduğunu, müvekkilinin bu malları sattığı müşterilerinden —- gelen çok yoğun şikayetler ve mal iadeleri sebebiyle çok zarar ettiğini, davaya konu ayıplı malların tamamının müvekkiline ait depoda halde durduğunu, davacının ayıplı ürünleri iade alamaması üzerine müvekkili tarafından iade faturası kesildiğini, davacının akde aykırı davrandığını, ayıplı ifanın söz konusu olduğunu beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde —– faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiği ve ürün bedellerinden ——- uyuşmazlık dışı olmakla davalı tarafından iade faturası kesilip kesilmediği, teslim alınan ürünlerin iade edilip edilmediği, ürünlerin ayıplı olup olmadığı, takibe itirazın haklı olup olmadığı olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
UYAP üzerinden Mahkememize gönderilen ———– alacaklısı tarafından takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-karşı davacı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı-karşı davacı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı-karşı davalı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Celp ve tetkiki edilen —– dosyaya sunulan vergi inceleme raporu incelendiğinde; Davacı-karşı davalı şirketin, davalı-karşı davacının mükellefi olduğu —- tarafından taraflarına teslim edilen malların bedelleri ödenmesine rağmen faturaların düzenlenmediği” şeklindeki ihbarı/şikayeti neticesinde idarenin bu ihbar/şikayetle sınırlı incelemeler yapmak suretiyle davalı-karşı davacı şirkete, davacı-karşı davalı şirketten tahsil ettiği bedellere karşılık teslim edilen mallara ilişkin söz konusu faturaların düzenlenmemesi gerekçesiyle ——cezaları kesmiş bulunduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından 03/09/2021 havale tarihli kök raporunda özetle; Davalının ——- kanuni ticari defterlerinin kendi adına delil vasfına haiz olduğunu, dosya içerisinde, davalı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen ürünler için taraflar arasında imzalanmış sözleşmenin 8.maddesine uygun olarak düzenlenmiş bir tutanağın ve ayıplı olduğu iddia edilen ürünler için davacıya yöntemince ve süresinde yapılan bildirimin kanıtlarının dosyada olmadığını; yasal olarak yapılması gereken risk değerlendirme sonucunda çıkacak kontrollere ilişkin kayıt olmadığını, icra inkar tazminatı isteminin mahkemenin takdirinde bir husus olduğunu, davacının —– davalıdan 58.036,23 TL alacağı bulunduğunu, davacının ihtarnamesinin tebliğ tarihinin dosyaya kazandırılarak eklenecek 3 gün sonrası ile takip tarihi arasındaki devredeki süre — tarihi belirsiz olması sebebiyle miktar gösterilmeyerek formülde gün sayısının boş bırakıldığını, davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren talebindeki faizin cinsiyle bağlı kalınarak faiz yürütülebileceğini beyan ve rapor etmiştir.
——— Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından mahkememize sunulan 08/03/2021 tarihli talimat raporunda özetle; davacının——- Kurulunun düzenlemelerine göre usulüne uygun tutulduğunu, ——— tasdiklerinin süresinde yapıldığını, iddia olunan alacağın/faturanın ticari defterlere kayıtlı olduğunu, iade/fiyat fark/indirim faturası adı altında bir faturanın ticari defter kayıtlarında yer almadığını, ticari defterlerdeki fatura kaydının belgesinin var olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafça, davalıya ürünlerin teslim edilmesine rağmen bedelin tam ve eksiksiz ödenmediği, bedelin tahsili için icra takibi başlatıldığı ve takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durması nedeniyle eldeki davanın açıldığı iddia edilmiştir.
Davalı tarafça, davacı tarafından teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğu, bu nedenle davacıya iade faturası kesildiği, davacı tarafından haksız takip yapıldığı iddia edilmiştir.
Taraflar arasında sözleşmenin bulunduğu ve sözleşmeye konu ürünlerin teslim edildiği konusunda bir ihtilaf bulunmamakta, temel uyuşmazlık davacının ifasının ayıplı ifa olup olmadığı bu kapsamda davalı tarafından kesilen iade faturasının haklı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.
Satım sözleşmesinde ayıp, TBK’nın 219. Maddesinde; ” Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Satım sözleşmesinde alıcının satılanı muayene külfeti ise, TBK’nın 223. Maddesinde ; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Satım sözleşmesinde ayıp kural olarak tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. Ancak taraflar yapacakları bir sözleşme ile ispat şekli belirleyebilirler. Taraflarca yapılacak sözleşme ile ispat şekli belirlendiği takdirde diğer tarafın aksi yönde kabulü veya muvafakati olmadığı takdirde artık belirlenen şekil kuralına göre ispatın sağlanması gerekmektedir.
Taraflar arasında imzalanan —————- başlıklı sözleşmenin 8. Maddesinde; teslimi yapılan ürünlerin hemen kontrol edilmesi ve ürünlerde ayıp bulunması halinde—– ve —-birlikte sağlayıcıya bildirilmesi koşulu öngörülmüştür. Bu madde ile ürünlerdeki ayıbın—–ile birlikte tutulacak tutanak ve fotoğraflarla kanıtlanabileceği taraflar arasında kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Sözleşmenin 8. Maddesi gereği ayıp iddiasının tanıkla ispat edilemeyeceği kanaatine varılmış ve davalı tarafın tanık dinletme talepleri reddedilmiştir.
Dosya içinde; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8. Maddesine göre tutulmuş bir tutanak ve fotoğraf sunulmamış, ürünlerin incelenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ise de ürünlerin davalı tarafından imha edilmesi nedeniyle incelemesi mümkün olmamış, davalı tarafından imhaya ilişkin tutanakların dosyaya kazandırılması talep edilmiş ise de imha tutanakları ile ürünlerin teslim anında ayıplı olup olmadığının tespiti mümkün olmayacağından tutanakların celbinin yargılamaya katkısı bulunamayacağı kanaati ile talep yerinde görülmeyerek reddedilmiş ve davalı tarafça ayıp iddiasının taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8. Maddesine göre usulüne uygun olarak ispat edilemediği kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı tarafından davalı aleyhine çekilen—–yevmiye numaralı ihtarnamenin davalıya ——- tebliğ edilmiş olması ve ihtarnamede verilen 3 günlük mehilin——dolmuş olması nedeniyle temerrüdün—- tarihinde gerçekleştiği—–işletileceği bildirildiğinden temerrüt tarihinden takip tarihi olan 02/07/2020 tarihine kadar % 13,75 oranında reeskont faizinin uygulnması gerektiği ve bu kapsamda davacının takip tarihi itibarıyla işlemiş faiz alacağının 133,00 TL olduğu, taraflar arasında ödemeye ilişkin belirli veya kesin vade belirlenmediğinden davacı tarafın temerrüdün daha önce gerçekleştiğine ilişkin iddialarına itibar etme imkanı bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle; taraflar arasında ürünlerin teslimi ve ürün bedelleri hususunda bir ihtilaf bulunmaması ve davalının ayıp iddialarını ispatlayamaması nedeniyle, davalının icra takibine itirazının 58.036,23 TL asıl alacak ve 133,00 TL işlemiş faiz yönünden yerinde olmadığı ve iptalinin gerektiği, alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatının şartlarının oluştuğu, davacının takip talebinde yasal faiz talep etmesi nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalı/takip borçlusunun,—– dosyasına vaki itirazının —– asıl alacak ve 133,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 58.169,23 TL bakımından İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
3-Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 3.973,54 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 734,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.238,56 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- hesaplanan 8.362,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 619,00 TL talimat masraf ücreti, 121,00 TL posta ve tebligat giderinden oluşan toplam 2.894,4‬0 TL yargılama giderinden haklılık durumuna göre hesaplanan 2.714,64 TL ile peşin harç olarak yatırılan 734,98 TL olmak üzere toplam 3.449,62 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya —-haklılık durumuna göre hesaplanan 1.261,74 TL’nin davalıdan ve 58,26 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.