Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/372 E. 2020/686 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/250 Esas
KARAR NO: 2020/669
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/07/2020
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil şirket—–olarak faaliyet gösterirken —— davalının müvekkil şirkete ticari ilişki sebebiyle faturalardan kaynaklanan cari hesap ekstresi uyarınca — borcu bulunması sebebiyle —– tarihli ihtarname ile iş bu borcun ödenmesinin talep edildiğini, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı için dava konusu olan —–sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını ve davalı borçlu tarafından başlatılmış olan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, fakat davalı tarafla yapılan görüşmeler çerçevesinde — tarihli protokol ile borcun taksitler halinde —– üzerinden ödenmesi hususunda anlaşıldığını, fakat davalı protokol ile kararlaştırılan ödeme tarihlerinin hiçbirisine uymamış olup —– yılı mart ayında borcun son taksitinin de ödenmesi gerekirken ilgili ödemelerin gecikere yapılmış olup halen bakiye borç bulunmadığını, davalı tarafından protokole uyulmamış olması sebebiyle protokolde kararlaştırılan rakamında müvekkil açısından bağlayıcılığı kalmadığını, davalının kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiği ve itirazın aksine müvekkil firmaya borçlu olduğu itiraz sonrası imzalanmış olan protokolle ve ödemelerle de sabit olduğunu, davalı tarafından protokole uyulmamış olması sebebiyle takip sonrası vekil olarak hesaba parça parça gönderilen toplam ——ödeme icra dosyasına beyan edilmiş olup yapılan ödemenin TBK 100. Maddesi uyarınca güncel icra dosya borcundan düşülmesi sonrasında güncel bakiye icra dosya kapak hesabı dava tarihi itibarıyla herhangi bir anlaşmaya varılamadığını, davalı tarafından başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edilmiş olduğundan takip sonrası yapılan ödemelerin TBK 100. Madde uyarınca icra dosya borcundan düşülerek bakiye borç üzerinden itirazın iptalini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar —- tarihinde “borç tasfiye ve sulh protokolü” yapmış olup, borcun miktarı ve ödenmesi konusunda gayri kabili rücu anlaşmış olup, birbirlerini ibra ettiklerini, işbu protokole göre; taraflar kendi aralarında anlaşarak, takip konusu borcun — tarihli kapak hesabının —-olduğu konusunda gayri kabili rücu mutabakata vardıklarını, taraflar birbirlerini protokolde belirtilen miktar sabit kalmak kaydıyla ibra ettiklerini, tarafların protokolde belirtilenin dışında herhangi bir borcu/alacağı olmadığını, davalı müvekkil borcunu eksiksiz olarak ödediğini, davalı müvekkil –tarihinde — tarihinde — tarihinde—- tarihinde —- tarihinde — olmak üzere toplamda —–kararlaştırıldığı üzere ödediğini,
borcun , dava tarihinden önce ödenmiş olduğunu, davanın kötü niyetli olarak ikame edildiği ortada olduğunu, protokolün bağlayıcılığının kalmadığı iddiası gerçek dışı olup, hukuka aykırı olduğunu, taraflar işbu protokolle bağlı olup, davalı müvekkil protokoldeki borç miktarını eksiksiz ödediğini, bilindiği üzere, ülkemizde ve dünyada vuku bulan salgın sebebiyle tüm ödemelerde gecikmeler olduğunu, bu sebepten ödenecek miktarın bir kısmı pandemi dönemine denk geldiğinden, mücbir sebeplerden dolayı ödemelerin geciktiği ve ertelendiği aşikâr olduğunu, TBK md. 117/1’e göre, “muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer”. buna göre borçlunun temerrüde düşmesi için edimin ifası mümkün olmalıdır, borç muaccel olmalıdır, borçluya ihtar yapılmış olmalıdır, alacaklı edimi kabule hazır olmalıdır, borçlunun edimi ifadan kaçınma hakkı bulunmamalıdır, ifa etmeme borca aykırı bir davranış olmalıdır, mücbir sebep, borçlunun davranışı ile zarar arasındaki illiyet bağını keseceğinden, alacaklı, temerrüt nedeniyle uğradığı zararların giderilmesini isteyemeyeceğini, davalı müvekkil mücbir sebebin nispeten ortadan kalkması ve yeni normale dönüşün gerçekleşmesi ile ödemelerini tamamladığını, alacak likit olmadığından %20 icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, davacı taraf icra takibine konu ettiği cari hesap alacağı için ——- müvekkil şirketten talep ettiğini, .davacı alacağın varlığını ispat edemediğini, alacağın likit olmadığını, alacaklı fatura içeriği malları taraflarına teslim etmediğini, davacının açtığı icra takibine itirazın iptaline ilişkin davanın hukuki bir yararı bulunmadığını, taraflar arasında yapılan borç tasfiyesi ve sulh protokolüne göre borç ödendiğini, protokol davacı tarafından feshedilmemiş olup, kötü niyetli olarak icra kapak hesabının tümünü istemek dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, bu nedenlerle sayın mahkeme’den davacı şirketin itirazın iptali talebinin reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından düzenlenen ve ödenmediği iddia olunan fatura bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. (HMK 114/I-c maddesi)
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.( HMK 1 maddesi)
Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında resen araştırılır. (HMK 115 maddesi)
Ticari davalar TTK. 4. maddesinde mutlak ve nispi ticari davalar düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kamumda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava sözkoııusu olup mahkememizin görev alanı içinde kalacaktır.
TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakmakla görevlidir.
Dava, hizmet sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın taraflarından olan davalı tacir ise de, davacı üniversite tacir olmadığı gibi, dava konusu ihtilaf da TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan değildir. Bu itibarla davanın görülmesi gereken mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı kanunla değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra 24.4.2013 tarihinde açılmıştır. Görev, 6100 sy. HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu durumda mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.—–
Somut olaya bakıldığında ise; davacı üniversite olup, 6102 sayılı TTK’nun yukarıda ifade edilen yasa hükümleri de incelendiğinde, davacının tacir sıfatını taşımadığı , ticari işletmesi olmadığı ve yine taraflar arasındaki uyuşmazlığın da ticari nitelikte bulunmadığı açıktır. Bu nedenle, somut olayda; 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanamayacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı kuşkusuzdur. Bu durumda davaya bakmaya Genel Mahkemeler görevlidir. Bu nedenle, mahkemece; yukarıda belirtilen yasa hükümleri ve açıklamalar uyarınca davada genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunun gözetilmesi ve görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davaya bakılıp neticelendirilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.—–
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, iddia ve savunma hep birlikte değerlendirildiğinde; tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar davalı tacir ise de davacının tacir olmadığı, dava konusu ihtilafın da TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan olmadığı, uyuşmazlığın her iki taraf içinde ticari iş niteliğinde olmadığı anlaşıldığından iş bu davada görevli Mahkemenin 6100 sayılı HMK.’nın 4/1-a maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu kanaatine varılmakla görev dava şartı olduğundan HMK.nın 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine, karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli —— NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——-Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/12/2020