Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/343 E. 2023/162 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/343
KARAR NO : 2023/162

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 03/09/2020 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili —– ile dava dışı —— arasında imzalanan 10.08.2018 tarihli 9.000.000,00 TL’lik, 29.09.2017 tarihli 2.500.000,00 TL’lik iki adet genel kredi sözleşmesine istinaden adı geçen firmalara kredi kullandırıldığını, borçluların krediye ilişkin yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemesi nedeniyle —— Noterliğinin 16.10.2019 tarih, ——yevmiye no.lu ve 12.11.2019 tarih, ——-yevmiye no.lu ihtarnamelerinin borçlu ve kefillere keşide edildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını, —— İcra Müdürlüğünün—— Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi açıldığını, davalı borçlu tarafından herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin itiraz ettiğini ve takibin durdurulmasını talep ettiğini, yetki itirazının yerinde olmadığını, kredi sözleşmesine istinaden yetkili mahkemelerin ——-Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, itirazın yasa, usul ve içtihatlara aykırı olup, hukuki dayanaktan yoksun bu itirazlarla kötü niyetli olarak icra takibinin durdurulmasının amaçlandığı,——İcra Müdürlüğünün ——- Esas sayılı dosyasında icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin takip talebinde yazılı şartlarla aynen devamına ve takip talebinde belirtilen gayri nakdi risklerin depo edilmesine, davalıların inkar olunan alacağın ve % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili 30/10/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazının yersiz olduğu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, sözleşmeden doğan para alacakları için kanunda öngörülen bu özel yetki kuralları, borçlunun ikametgahının (yerleşim yerinin) bulunduğu yerde takip yapılmasına (genel yetki kuralı) engel teşkil etmeyeceğini, icra hukukunda; usul hukukunda olduğu gibi, yetki kural olarak kamu düzeni ile ilgili olmadığını, borçlunun, MK gereğince (m. 19-22) ikametgahı (yerleşim yeri) sayılan yerdeki icra dairesi genel yetkili icra dairesi olduğunu, her ilamsız takip hakkında, başka kesin yetki hükmü bulunmadıkça borçlunun takip tarihindeki ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinde yapılabileceğini, borçlunun yetki itirazının yersiz ya da usulsüz olduğundan bahsedilemeyeceğini, yetki itirazı yapıldığı takdirde bu hususun incelenerek ilamsız takipte kesin yetki/ kesin yetki olmayan haller araştırılarak yetki itirazının yerinde olup olmadığı noktası aydınlanacağını, TBK 20 ve 201.maddeleri incelendiğinde davacının müvekkil borçlu ile imzaladığı genel kredi sözleşmesinde yer aldığını belirttiği yetki hususu genel işlem koşulu olduğunu, söz konusu madde hakkında müvekkil borçluya bilgi verilmediğini, genel işlem koşulu TBK md. 21 uyarınca yazılmamış sayılacağını, genel yetki kuralları çerçevesinde yetkinin belirlenmesi gerektiğini, sözleşmenin yapıldığı yer ve borçlunun ikametgahı —–olduğunu, yetkili mahkemenin——mahkemeleri olduğunu, nedenle yetki itirazımız nazara alınarak ——İcra Müdürlükleri ve—— Mahkemelerinin yetkisizliğine karar verilmesi gerektiğini, İcra ve İflas Kanunu`nun Üçüncü Bap`ında ilamsız takibe ilişkin yasal düzenlemeler yer aldığını, kanunun ilamsız takipte itirazın şekli ve süresini düzenleyen 62. maddesi; ‘İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.’ hükmünün amir olduğunu, Ödeme emrine (borcun tamamına) itirazın geçerli olabilmesi için ödeme emrine itiraz edebilme ehliyetinin varlığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde itirazın yapılması ve itiraz iradesinin ortaya konulması, gerekli ve yeterli olduğunu, borca itirazın geçerli sayılabilmesi için, borçlunun itirazında sebep bildirmesi de gerekmemekte olduğunu, borçlunun dilekçesinden genel olarak itiraz iradesi çıkarılabiliyorsa, bu geçerli bir itiraz olarak kabul edilmesi gerektiğini, kuşkuya düşülmesi halinde, borçlu lehine edilmesi gerektiğini, zira, itirazın geçerli sayılmaması durumunda, borçlu borcu kabul etmiş sayılacağından, gerçek iradesine aykırı bir durumla karşı karşıya kalabileceğini, kuşku bulunan hallerde, itiraz hakkı süreyle kısıtlanan borçlunun çıkarı, alacaklınınkine göre daha çok korunmaya değer olduğundan, borçlunun pek açık olmayan bildirimlerinin, bu bildirimden çıkarılacak gerçek irade de gözetilerek geçerli bir itiraz bildirimi olarak kabul edilmesi yasanın düzenleniş biçimine ve amacına da uygun olacağını, söz konusu itirazın haklı olduğunu, takip talebinde talep edilen faiz miktarı da son derece fahiş olduğunu, ayrıca bahse konu faiz miktarı genel işlem şartı olduğundan; genel kredi sözleşmesine TBK md. 20 ve md. 21 uyarınca yazılması gereken bir husus olduğunu, davacı yanın borçlunun müteselsil kefil olduğu bu nedenle borçtan sorumlu olmadığı iddiasının yersiz olduğunu belirtmiş ise de; kefalet sözleşmelerinde TBK uyarınca kefilliğin hangi tarihe dek süreceği belirtilmesi gerektiğini, borçlunun genel kredi sözleşmesini görüp inceleme imkanı olmadığı halde borçlu tarafından bu hususun sözleşmede ayrıca belirtilmediğinin kendilerince beyan edildiğini, müvekkili borçlu yönünden müteselsil kefalet hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek davacının itirazın iptali talebinin ve icra-inkar tazminatı talebinin reddini, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı asıl borçlu dava dışı——-ile yapılan genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan ve geri ödenmeye kredi alacağının davalı kefilden tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, İİK.nun 67 vd. maddelerine dayanmaktadır.
Yapılan yargılama sırasında, davalı vekili 16/12/2022 tarihli UYAP üzerinden gönderilen kabul beyanı konulu dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkil aleyhine açılan mahkemenin—— Esas sayılı davasını kabul ettiklerini, kabul beyanı doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Dava vekilinin dosya kapsamındaki vekaletnamesi incelendiğinde vekilin davayı kabul yetkisinin bulunduğu görülmüştür.Davacı vekili 22/02/2023 tarihli duruşmada davalı tarafın kabul dilekçesi doğrultusunda davalı taraftan vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmiştir.
Davayı kabul, davalının, davacının açtığı davada ileri sürdüğü talep sonucuna kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olup, HMK 308. maddesinde düzenlenmiştir. Kabulün mahkemeye yönelik olarak yapılması gerekir ve kabul davalının tek taraflı irade beyanı ile tamamlanır; ayrıca davacının kabulüne gerek yoktur(HMK309/2 m.). Kabul de kesin hüküm sonuçlarını doğurur. (HMK 311/1 m. ) Bu açıklamaya göre davalı vekilinin kabulü usulüne uygun olarak yapıldığından kabul nedeniyle davanın kabulüne, davacı vekilinin vekalet ücreti talebi bulunmadığı dikkate alınarak duruşma açıldıktan ve yapılan yargılama sırasında kabul beyanı vuku bulduğundan karar ve ilam harcının 2/3 ‘nün alınması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı açıklandığı üzere;
1.Davalının kabulü nedeni ile DAVANIN KABULÜNE, Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının —–sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın İPTALİNE takibin DEVAMINA ayrıca asıl alacak miktarı yönünden takip tarihinden itibaren yıllık %33 temerrüt faizinin ve faizin %5 —— uygulanmasına,
2-Hükmolunan asıl alacak 9.155.661,65 TL üzerinden %20 oranında 1.831.132,33‬ TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacı banka harçtan muaf olduğundan ve başlangıçta harç alınmadığından dava değeri üzerinden hesaplanan 664.910,45 TL karar ve ilam harcının kabul beyanı davanın ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan Harçlar Kanunu md. 22 uyarınca 2/3 ‘sine isabet eden 443.273,63 TL harcın harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Arabuluculuk aşamasında ——- tarafından ödenen arabulucu ücreti 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 250,00 TL, bilirkişi ücretleri toplamı 3.800,00 TL olmak üzere toplam 4.050,00 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yargılama sırasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf beyanı nazara alınarak lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalıya iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı ve vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —— Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.