Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/313 E. 2021/466 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/313 Esas
KARAR NO : 2021/466

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2020
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 21/08/2020 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında—yönelik sözleşme yapılmış olduğunu, hak ediş bedelinin 40.740,60 TL olarak imzalanmış olduğunu ancak müvekkili tarafından 37.212,33 TL irsaliyeli faturanın düzenlenmiş olmasına rağmen davalının ödeme yapmadığını, bu kapsamda icra takibi yapıldığını ancak davalının itirazı ile takibin durdurulduğu bu nedenle itirazın iptal edilerek takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17/06/2021 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde taraflar arasındaki sözleşme nedeniyle davacının edimini yerine getirip getirmediği, getirmiş ise davalının fatura bedelini ödeyip ödemediği, davacı tarafından yapılan takibe davalının itirazının haklı olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen— dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 20/02/2020 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 28/02/2020 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilince dosyaya sunulan 02/07/2019 tarihli fatura incelendiğinde, davalıya yönelik olarak — düzenlendiği ve açık fatura niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilince dosyaya sunulan 02/07/2019 tarihli — Sözleşmesi incelendiğinde; taraflar arasında imzalandığı ve sözleşme konusunun konusunun—- anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu 12/04/2021 Havale tarihli raporunda özetle; dava konusunun; taraflar arasındaki uyuşmazlığın fatura alacağı konusu olup davalı tarafın faturalara itiraz etliği görülse de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 21/2; ” bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul elmiş sayılır” maddesi gözetildikte, dosyadan somut olayda malı müşavir bilirkişinin saptamasına göre, tebliği müteakip 8 günlük süre içerisinde davalı taraf faturaya itiraz etmediğini, davacı tarafin 2019 hesap dönemine ilişkin tutulması —–, kanuna uygun, eksiksiz olarak tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yetkili makamlarca zamanında yapıldığı tespit edildiğini, davalı tarafın müzekkere ile celbi istenen ——- gelen —tarihli cevap yazısında davalı tarafa —formlarının gönderildiği mali müşavir bilirkişi tarafından görüldüğünü, davalı yanın — formunda; davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen 1 adet KDV hariç 31.535,- TL bedelli faturaların davalı tarafından—bulunulduğu, takibe konu edilen faturalardan yukarıda belirtilen işbu 1 adet faturanın da içerisinde yer aldığı tespit edildiğini, tüm bu hususlar dikkate alındığında, ilk seçenekte davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan kaydi bakımdan, asıl alacak olarak 37,212,13 TL tutarında alacaklı olduğu, bu esasa nazaran sayın mahkemenin hüküm kurmakta muhtar bulunduğu; buna karşılık davalının maddi ilişkiye dair savunmalarıyla itirazları ve davalının faturayı alıp ona itiraz etmemiş olmasına ilişkin yukarıda özeti ver bulan Yargıtay içtihatları itibariyle ve teknik bilirkişinin tespit ettiği /yukarıda andığı donelerin nakıs oluşu, davacının — sözleşmede yer bulan esaslara göre —-” olarak zikredilen hususlara uygun olarak edimini yerine getirdiğini davacının ispat edemediği muhterem mahkemece belirlenecek olursa bu ikinci seçenekte davanın reddi gerekeceğinin değerlendirilebileceğini, çekişmenin ve icra inkar tazminatı talebi gibi hususların, bundan başka davacı lehine hüküm kurulması seçeneğinin mahkemece benimsenmesi alternatifinde, davacının takip öncesinde (asıl alacak olarak yukarıda zikredilen meblağ dışında…) işlemiş faiz isteyip isteyemeyeceği hususunun (TBK md 117 ile TTK md 1530’un somut uygulama bakımından değerlemesinin yapılması da dâhil,..) hukuki takdiri ve tavsifi 6100 sayılı HMK’nm md. 266/c.2 ve md. 279/4 ahkâmıyla 6754 sayılı Kanun’un md. 3/3 hükmüne nazaran tamamen mahkemeye ait olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Tüm dosya kapsamından davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı faturaya konu işin yapılıp yapılmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davalının ticari defterlerini kabul edilebilir bir mazeret bildirmeksizin bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ibraz etmediği, davacının ise kendi ticari defterlerine göre davalı taraftan 37.212,33 TL alacaklı olduğu, davacının ticari defterlere delil olarak dayandığı ve tarafların ellerinde bulunan belgeleri -ticari defterler dahil- — bulunduğu, — verilen kesin süreye rağmen davalının ticari defterlerini ibraz etmediği, HMK’nun 220′ inci maddesinde, bir tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesinin sonuçlarının düzenlendiği, karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılması gerektiği ve tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, ticari defterlerin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı ticari defterlerindeki kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkemenin kabul edebileceği(— — Karar sayılı İlamı –Esas ve — Karar sayılı ilamı) davacının ticari defterlerinin Türk Ticaret Kanunu’na ve —(TTK’nın 18. Maddesinin birinci fıkrasına — eklenen “bu Kanun hükümleri uyarınca” ibaresinin gerekçesinden) usulüne uygun tutulmuş olması ayrıca alacağın dayanağı faturanın mevcut olması karşısında belgeleme ve kaydın belgeye—(TTK’nın 64/2. Maddesi ve gerekçesinden) uygun olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, ayrıca davalı tarafından vergi dairesine —- formlarında takibe konu faturanın da bulunduğu bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin ispat edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, taraflar arasında ticari ilişki bulunması ve takibin bu ilişkiden kaynaklı para borcu olması nedeniyle TBK 89. Maddesi gereği ifa yeri olan davacının yerleşim yerinde takip yapıldığı anlaşılması nedenleriyle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, aksine bir sözleşme olduğu veya taraflarca vade belirlendiği iddia ve ispat edilmediği gibi icra takibinden önce davalı/takip borçlusu temerrüde düşürülmediğinden takip tarihine kadar işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz(3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davalının icra dairesinin yetkisine itirazının REDDİNE,
2-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
3-Davalı/takip borçlusunun, —–dosyasına vaki itirazının 37.212,33 TL alacak yönünden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
4-Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 2.541,97 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 440,67 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.101,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca hesaplanan 5.581,85 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— uyarınca hesaplanan 1.753,63 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti ve 137,50 TL posta ve tebligat giderinden oluşan 2.591,90 TL yargılama giderinden haklılık durumuna göre hesaplanan 2.475,25 TL ile peşin harç olarak yatırılan 440,67 TL olmak üzere toplam 2.915,92 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca —– nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen — haklılık durumuna göre hesaplanan 1.260,59 TL’sinin davalıdan ve 59,41 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.