Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/266 E. 2021/400 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/266 Esas
KARAR NO : 2021/400

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalılar arasında—-düzenlendiğini, bu kapsamda————– anlaşma yapıldığını, anlaşma kapsamında davalıya —– fatura düzenlendiğini, davalılar tarafından ——– olan ve teslim—— tarihinde icra takibine ikame edildiğini, davalılar —— tarihinde icra takibine itiraz edildiğini, takibin durdurulmasına ve davacının daha fazla zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, —–başvuru yapıldığını, ancak — tarihinde uzlaşma sağlanamayarak — imzalandığını, tüm bu nedenlerle icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın % 20 sin oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacı tarafından davalıya takip konusu faturalar nedeniyle cari hesap şeklinde işleyen bir ticari ilişki bulunup bulunmadığı ve davacının cari hesap ve fatura bedeli olarak davalıdan dava değer kadarı kadar alacaklı olup olmadığına yönelik açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşıldı.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,———– ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen—— dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 24/10/2019 tarihli takip talebi ile davalı takip borçluları hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliğ üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Takip dosyası içerisindeki takibe dayanak faturanın incelenmesinde düzenleyenin davacı şirket olduğu ve davalılardan —- fatura bedelinin 70.675,20 TL olduğu görülmüştür.
Celp ve tetkik olunan davacı tarafından davalı—– sevk irsaliyesinin incelenmesinde sevk irsaliyesi içeriği ile yukarıda belirtilen fatura içeriğinin aynı olduğu, ——- teslim alan kısmında .—– bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekili dava dilekçesinde deliller kısmında delil olarak ticari defter ve kayıtlarına dayanmıştır.
Davalı ….—— incelenmesinde sevk irsaliyesi altında imzası bulunan diğer davalı ….— olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce ön inceleme duruşması yapılmış ve uyuşmazlığa konu fatura tarihini kapsayacak şekilde tarafların –mali müşavir bilirkişi aracılığıyla rapor alınmasına karar verilmiş olup, davalının davaya cevap dilekçesi sunmaması ve ön inceleme duruşmasına da katılmaması nedeniyle davalıya işbu duruşma zaptının HMK 219 ve devamı maddeleri uyarınca ihtaratlı olarak tebliğine karar verilmiştir.
Bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu 11/02/2021 tarihli raporunda özetle; davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, takibe konu faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davacı tarafından faturanın —- bildirildiği, davalı tarafın ise ticari defter ve kayıtlarının inceleme günü ibraz etmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. ———–çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde —kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine ——-belgenin var olduğu —-kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.—-
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, — kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporu, takip konusu fatura ve sevk irsaliyesi, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, takip konusu tutarın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve faturanın usulüne uygun olarak davacının —- olarak — bildirdiği, davacı ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil teşkil ettiği, davalıya usulüne uygun olarak bilirkişi inceleme günü ihtaratlı olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını incelemeye ibraz etmediği, davacının dava dilekçesinde ticari delil olarak ticari defter ve kayıtlara dayandığı, yukarıda—–uyarınca ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun olarak tutan davacının takip konusu fatura nedeniyle alacağını ispatlamış sayılacağı, kaldı ki davacı tarafından düzenlenen takip konusu faturaya ilişkin sevk irsaliyesi altında davacı ….—- babası olduğu anlaşılan ….—– ve imzasının bulunduğu, davalılaran davaya cevap vermediği gibi icra takibine itiraz dilekçelerinde de sevk irsaliyesi altındaki—– bir itirazlarının bulunmadığı, davacının takip konusu fatura içeriği mal ve hizmetin davalıya teslim edildiğini ispatladığı, davacı tarafından her ne kadar …– davalı olarak gösterilmiş ise de taraflar arasındaki ticari ilişkinin davacı ile davalı .— gerçekleştiği , faturanın ve sevk irsaliyesinin — düzenlendiği, …— irsaliyesindeki ürünleri teslim alan kişi olduğu, dolayısıyla davacı ile davalı … arasında bir ticari ilişki bulunmadığı, adına herhangi bir fatura düzenlenmediği anlaşılmakla ..—husumet yönetilemeyeceği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak … yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, … yönünden açılan davanın ise kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1…. yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-…—-yönünden açılan davanın kabulü ile, davalının —- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına,
3-Asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalı … — alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 4.827,82-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 1.206,96-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 3.620,86-TL harcın davalı … —————alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden ——– hesaplanan 9.988,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalı — alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 1.206,96-TL Peşin/nisbi Harcı, 750,00-TL Bilirkişi ücreti, 114,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.125,86TL’nin davalıdan … —– alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … yönünden yapılan 57 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenmesi gereken 1.320,00 TL’nin davalı ..— tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.