Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/253 E. 2021/835 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/253 Esas
KARAR NO : 2021/835

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 21/07/2020
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 21/07/2020 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkette— ve davalının sigortalı olduğu —araç 16.08.2018 tarihinde
———çalışma yapmak üzere için davalı tarafından görevlendirilmiş olan—- sevk ve kontrolünde iken aracın — borusunun patlaması neticesinde — sevk ve idaresinde bulunan —– plaka sayılı araca çarparak maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, sigortalıya ait —- sayılı aracın ——– bulunmaksızın, davalı şirket çalışanının kullanımında /
kontrolünde iken — sırasında patladığını, bu durum, —- aracında maddi hasar ve
değer kaybı meydana gelmesinin yegane nedeni olup, kazanın davalı tarafından —- plaka sayılı
aracın düzenli bakım ve kontrollerini ağır ihmali ile yerine getirmemesinden ve davalı —
ağır kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin sabit olduğunu, basiretli tacir davalının, aracın düzenli bakım ve kontrollerini ağır ihmali ile yerine getirmemesi ve hukuken fiillerinden sorumlu bulunduğu kişinin mesleğinin gerektirdiği zararlı sonucun doğmaması için gereken dikkati, tedbiri, özeni göstermemesi nedeniyle kazanın meydana gelmesinde ağır kusurlu olduğunu, kaza sonucu —-
araçta maddi hasar ve değer kaybı meydana geldiğini, ilgili hasarlara ilişkin —tarihinde 8.189,00-TL ödeme yapıldığını, kazazedenin, kalan zararlarının tahsili için— sayılı dosyasından başvuruda bulunduğunu, ——kesinleşmesi sonucu, başvurucu —–kapsamında hükmü icraya koymuş ve müvekkili şirketimiz mezkur kazaya ilişkin olarak —-
tarihinde icra dosyasına 18,191.97 TL ödeme yaptığını, sigortalının ve/veya sigortalı araç sürücüsünün asli ve ağır kusurlu olduğunun sabit olduğunu beyan ile, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalıya ait —- sayılı araç kaydı üzerine ihtiyatî tedbir şerhi konulmasını, hakIı davanın kabulü ile, 27.149,80 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsilini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmilini, karar verilmesini saygıyla vekaleten arz ve talep etmiştir.
Davacı vekili 23/11/2021 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 04/09/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını,— tarafından talep edilen alacak için zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı — şirketinin müvekkili—- aracın — patlaması —- araçta oluşan maddi hasarlı kazadan dolayı—- plakalı aracın zararı ve değer kaybına ilişkin olarak ödediği tazminat miktarını müvekkil şirketten geri istediğini, davacının söz konusu kazanın oluşmasında müvekkilinin aracını kullanan — ağır kusurlu olduğunu iddia ettiğini, davacının iddiasının aksine müvekkilinin aracına düzenli bakım ve kontrollerini yaptırdığını, her sene müvekkili şirket araçlarına hem kendi şirketindeki kadem biriminde hem de ilgili —- ve kontrolleri düzenli olarak yapıldığını, kazanın olduğu —— kontrollerine ve yapılan işlemlere ilişkin belgeleri , faturaları ekte sunduklarını,
mahkemenin gerekli görmesi halinde önceki yıllara ait aracın bakım ve kontrollerinin belgeleri, faturaları sunulacağını, aksine müvekkili şirket aracını—- ağır kusurlu davranışı bulunmadığını,
yeterli tecrübe ve deneyime sahip olduğunu, müvekkili tarafından ———verildikten sonra araçlar kullandırıldığını, aracı kullanan ———, davacı, dava dışı —- plakalı araç malikinin açmış olduğu davaları müvekkil i şirkete ihbar etmediğini, —- plakalı araç malikine yapılan ödemenin, araçtaki hasarların neler olduğunun,——-tarafından ödenen tazminat miktarının fahiş olup olmadığının da bilirkişi marifetiyle incelenmesini talep
ettiklerini, izah edilmeye çalışıldığı üzere haksız ve hukuki mesnetten uzak davanın reddi gerektiğini, davacı yan davasını ispat edecek hiç bir delil de sunmadığından davanın reddini talep ——-beyan ile,
davanın yetki ve zamanaşımı yönünden reddini, ayrıca davanın esası yönünden de haksız ve hukuki mesnetten uzak davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, vekil olarak arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili 23/11/2021 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde 16/08/2018 tarihinde meydana gelen kazada davalının kusurlu olup olmadığı davacının dava dışı şahsa ödediği tazminatı davalıya rücu edip edemeyeceği, edebilecek ise ne kadarını rücu edebileceği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği; Sigorta şirketi tarafından zarar görene ödenen tazminatın rücuan tahsili talebiyle açılan rücuen tazminat davasıdır.
DELİLLER :
Dosyada mübrez trafik kazası tespit tutanağı incelendiğinde; 16/08/2018 tarihinde dava dışı — kontrolündeki —- plakalı araç ile dava dışı ——- plakalı aracın kaza yaptıkları anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez —- tarihinde düzenlenen —-incelendiğinde; —– plakalı aracın —— sigortalı olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez ———- tarihli rapor incelendiğinde; —- aracın hasar onarım süresinin—- olduğu, toplam hasar tutarının 8.849,99 TL olduğu ve rayiç değerinin 50.000,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu 25/04/2021 tarihli kök rapor incelendiğinde; mevcut verilerin değerlendirilmesi sonucu; 16/08/2018 tarihinde meydana gelen olayda; kusur yönünden: dava konusu araç sürücüsü ——
—– dava dışı —– kusursuz
olduğu, davalının maliki olduğu araç sürücüsü — sayıl—- yönetimindeki —-meydana gelen patlamanın-arızanın hasar ile neticelenen sonuç üzerine %100 oranında etken olduğu, söz konusu kazaya ait——
kazaya karışan araç sürücülerinin MUTABAKATLA sonuçlanan kusur durumu
değerlendirmesi dikkate alındığında; —– sürücüsünün
kusursuz (%0) olduğu, — sürücüsünün %100
kusurlu olarak tespit edildiği,
hasar ve değer kaybı yönünden:
16/08/2018 tarihinde meydana gelen kaza sonucu, olaya ait trafik kazası tespit
tutanağındaki tespitlerin,—- araçta meydana gelen hasar ile uyumlu olduğu, araçlardaki hasarın durumunun kazanın oluş şekline alınan darbelere uygun olduğu, —— sayılı aracın toplam hasar tutarının —sayılı aracın değer kaybı tutarının 4.755,00 TL olabileceği, dava konusu— araçta toplam ——16.133,72 TL olduğunu beyan ve rapor etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu 22/09/2021 tarihli ek rapor incelendiğinde; tarafların kök rapora vaki itirazlarının bağlandığı uyuşmazlık konusunun yukarıda değerlendirme başlığı altında (1) sayılı bentte tanıtılarak, bağlandığı mevzuatın (2) sayılı bentte tanıtıldığı; somut olay özelinin (3) sayılı bentte yapılan irdelemesinde, davacıya
—– meydana gelen—- arızanın poliçe genel şartları B.4.a maddesinde rucu sebebi olarak görülen kasıt ya da kasta
yakın ağır kusur kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, rucu şartlarının oluşmadığı; Mahkeme’nin bilirkişi heyeti görüşünü uygun görmemesi halinde, zarar
gören —– plakalı araç işleteninin —nezdinde açtığı başvurulara dayalı ödeme olması sebebiyle, ferilerinde dikkate alınması gerekeceği; buna göre,—- ücretlerinin—– kapsamında aktardığı
768,17 TL’yi tespit edilecek ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte
tahsilinin mümkün bulunduğu;
yukarıda hesaplanan toplam tutarın 27.066,05 TL olduğu; davacının isteminden 83,75 TL eksik çıkma nedeninin, icra dosyasında fazla yatan tutar olması ve kendisine iadesine karar verilmesinden kaynaklandığını rapor etmiştir.
Bilirkişi heyetinin kök ve ek raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafından davalı aleyhine — davacının maliki olduğu —– plakalı aracın— patlaması neticesinde —hasara neden olduğu, bu nedenle—-aracın malikine hasar ve değer kaybı bedelinin ödendiği, ödenen bedelin davalı işletenden rücuen tazminin gerektiği iddiası ile eldeki davanın açıldığı, davalı tarafından kazanın meydana gelmesinde ağır kusurlarının bulunmadığı iddiası ile davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Dava, — tarafından üçüncü kişiye ödenen tazminatın —- genel şartlarının B.4.a maddesi uyarınca işletenden rücuen tahsili istemine dayalı tazminat davasıdır.
Dosya kapsamında bulunan ve dosya kapsamına uygun olması nedeniyle hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; kazanın meydana gelmesinde —– patlamasının tam etkili olduğu, dosyaya sunulan belgelerden davalının maliki olduğu aracın trafiğe çıkmasını engelleyen kusuru olduğu ya da muayenesinin bulunmadığı hususunda bir delil bulunmadığı, bu kapsamda davalının ağır kusurundan söz edilemeyeceği şeklinde görüş mütala ettiği anlaşılmıştır.
—— hakkını düzenleyen genel şartların B.4. maddesinde ; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin Kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin Kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasına veya azaltılmasına sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir;
a-Tazminatı gerektiren olay sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise…” ifadelerine yer verilerek —- tazminatı sigortalısına ancak sigortalının veya sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusurlarının bulunması ve zararın bu kasti hareket veya ağır kusur sebebiyle meydana gelmesi gerektiği hususu düzenlenmiştir. Burada aranan şart kasıt veya kasta yakın ağır kusurdur, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin her türlü ihmali durumunda rücu imkanı bulunmamakta, kasta yakın ağır kusur aranmaktadır, eldeki uyuşmazlıkta kazaya beton borusunun patlaması suretiyle sebebiyet veren aracın trafiğe çıkmasına engel bir durum bulunmadığı, muayenelerinin yapılmış olduğu, bu nedenle işletenin ağır kusurunun bulunmadığı tespit edilmiş, davacı tarafça —- bakımının yapılıp yapılmadığının araştırılması talep edilmiş ise de; —düzenli bakımının yapılmamış olmasının ihmal teşkil edebileceği ancak kasıt ya da kasta yakın ağır kusur teşkil edemeyeceği değerlendirilerek davacı tarafın bilirkişi raporuna itirazı yerinde görülmemiş ve rücu şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 463,66 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 59,30 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı harçlar kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan ‭404,36‬ TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan— avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca —- arabulucuya hazine tarafından- davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.