Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/236 E. 2022/144 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/236 Esas
KARAR NO: 2022/144
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/07/2020
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekilinin —harç makbuzu tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, cari besap tutarının tahsil edilememesi üzerine davalı şirket aleyhine — dosyasından icra takibi başlattığını, davalı şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığı gerekçesiyle icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, müvekkili şirketin kayıtlarında, davalı şirketin müvekkil şirkete ——- borcunun bulunduğunu beyanla davalının icra takibine yaptığı itirazın iptalini, davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili —- tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında eser sözleşmesine dayanan bir ticari ilişki bulunduğunu, davacı şirket, yapmış olduğu yapılarda kullanılmak üzere müvekkili şirkete mobilya siparişi verdiğini, tarafların — yılları kayıtlar ve yazışmaları incelendiğinde müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklı olduğunun anlaşılacağını, müvekkili şirketin — yılları cari hesapları incelendiğinde davacı şirkete toplamda—– tutarında iş yaptığını, müvekkili şirketin söz konusu işler için —- ödemede bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılarak davacı şirkete teslim edilen işleri davacı şirket tarafından cari hesaplarda gösterilmediğini, bu nedenle müvekkili şirketten alacaklı olduğunu iddia ettiğini, davacı şirketin iddia ettiği alacağın dayandırıldığı müvekkile yapmış olduğu fazla ödemelerin hangi işlere karşılık ödendiğinin ve dolayısıyla müvekkilin ödemesini almış olduğu halde yapmadığı işlerin listesinin bildirilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, davacı şirketin müvekkil şirkete eksik ödemede bulunduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete bir borcunun bulunmadığını beyanla, davanın reddini yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu :Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında cari hesaba dayalı olarak davacının davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olup olmadığı, taraflar arasında yapılan bir eser sözleşmesine istinaden davalının borçlu olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu tespit edildi.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen —-dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında —– alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın ——- yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların tüm delilleri celp olunmuş , ön inceleme duruşması yapılmış ve ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle rapor alınmış olup, bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu — tarihli raporunda özetle; davacı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğunu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin — öncesinden süre geldiği, davalının — tarihi itibariyle —- yılına devir ile başladığı, ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde davacı tarafından davalıya yapılan ödemelerin ve davalıdan yapılan tahsilatların davalıya ait satıcılar hesabına alacak ve borç olarak kaydedildiği, davalı tarafından davacı adına —yıllarında düzenlediği faturaları tablo şeklinde sunulduğu, fatura listesinden de görüleceği üzere davalının davacıya ——— davalı faturası düzenlendiği ve davalının alacağına işlenmiş olduğu, bu faturalar için davacı tarafından —— yapılan ödemelerde de aralarındaki davalı cari hesabına borç olarak işlendiği, — tarihinde davalıya verilmiş olduğu görülen çeklerden sonra bu cari hesabın davalı/borçlu durumuna geçtiği, —sonunda bu hesapta yer alan —bakiye davalı borcunun ——- aktarıldığı, — yılındaki cari hesap işlemlerinde yer—— sonra satıcılar hesabında oluşan —davalı alacağını —rihinde davalının ———-davalı borcundan düşüldüğü ve takip tarihi itibariyle kalan davalı borcunun hesapta —yılına devrettiği ve ticari defter ve kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan —- alacağı bulunduğu yönde rapor tanzim edilmiş olup, bilirkişi inceleme ara kararı ihtaratlı olarak davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı ticari defter ve kayıtlarını incelemeye ibraz etmemiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde davalı tarafa ticari defterleri sunması için kesin süre verildiğini ancak verilen kesin sürenin usulüne uygun olmadığını belirterek ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiği yönünde beyanda bulunmuş olup, her ne kadar bilirkişi ara kararı ile verilen kesin süre usulüne uygun ve TTK’nın ticari defterlerle ilgili TTK’nın 80-81-82-83-84-85-86 maddeleriyle HMK’nın 219 ve sonraki ilgili maddeleri hükümlerinin uygulanmasına ilişkin ihtaratlı şekilde olduğu anlaşılmış ise de davalı vekili cevap dilekçesinde taraflar arasında bir eser sözleşmesi olduğunu iddia etmesi nedeni ile davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi hazırlamış olduğu raporunda özetle; davalı şirketin ——- yevmiye defterlerinin kapanış kaydının bulunmadığını ve — kebir defterini incelemeye sunmadığını bu nedenle —defterlerinin TTK nın ilgili maddeleri uyarınca kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırılmadığı, Vergi Usül Kanunu’nun 215-219 madde hükümleri ile muhasebe sistemi uygulama tebliğlerine uygun olmadığını, —yılı ticari defterlerinin ise usulüne uygun olarak tutulduğunu, davalı şirketin kayıtların cari hesap olarak davacı şirkete—icra takip tarihi itibariyle —borçlu olduğu, taraflar arasında —öncesinde de ticari ilişkin olduğu, —-alacaklı olarak devir ettiği, davacının davalı adına tuttuğu cari hesap dökümüne göre de davacının davalıya — borçlu gözüktüğü ve tarafların cari hesapları—devir rakamı olarak birbirini doğruladığı, davalının —yılında davacıya — tutarında fatura düzenlediği, karşılığında —- ödeme aldığı ve cari hesapta davacıya —tutarında borçlu kaldığı,—- ödeme aldığı ve — sonu olarak cari hesaplarında davacıya — borçlu olduğu , davalı cari hesabı ile davacı cari hesabı arasında —- fark bulunmakta olup, davacı kayıtlarında davalıdan tahsil ettiğini belirttiği — tutarındaki ödemenin davalı kayıtlarında yer almadığı, farkın bundan kaynaklandığı, davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu cari hesap dökümünde davacıya —yıl sonunda ise —- borçlu olduğu ve bu cari hesap dökümünün davalı ticari defterlerindeki tutarı teyit ettiği yönünde rapor tanzim edilmiş rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda ; dosya kapsamındaki tüm deliller; icra dosyası, cari hesap ekstresi , taraflarca düzenlenen faturalar, alınan bilirkişi raporları, iddia ve savunmalar hep birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında —- yılı öncesinde başlayan bir ticari ilişki bulunduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde olduğu , davacının—yılları cari hesaba dayalı olarak alınan bilirkişi raporuna göre usulüne uygun olarak tutulduğu anlaşılan ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi itibariyle cari hesaba dayalı olarak —–alacaklı olduğu , davalı ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporuna göre ise davalının davacıya cari hesap şeklinde işleyen ticari ilişki kapsamında kendi ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacıya—- borçlu göründüğü, davacı ile davalı defterleri arasında — fark bulunduğu, bu farkın ise davacının davalıdan tahsil ettiğini bildirdiği —- tutarındaki ödemenin davalı kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, davalı her ne kadar cevap dilekçesinde davacı ile arasında bir eser sözleşmesi olduğunu ve davalının davacıdan alacaklı olduğunu beyan etmiş ise de ticari defter ve kayıtlarına göre davalının davacıya takip tutarı kadar borçlu olduğu, cevap dilekçesi ekinde sunulan — dökümünde bulunan —- yıllarına ait rakamların bir bölümünün davalı ticari defterlerinde yer almadığı ayrıca davalının —ticari defter ve kayıtlarının da usulüne uygun olarak tutulmadığı gibi davalının ——- sunmuş olduğu hesap dökümünün de içeriğinin ticari defterlerle uyuşmadığı ve kendi ticari defterlerindeki kayıtların aksinin davalı tarafça ispatlanamadığı kanaatine varılmakla davacı ve davalı ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle—-alacaklı olduğu , davacı her ne kadar icra takibi ile takip öncesi döneme ilişkin —– işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de cari hesap dayanağı asıl alacağın ödenmesi yönünde davalının temerrüdüne ilişkin bir ihtarının olmadığı bu hali ile davalı temerrüdünün takip tarihi itibariyle gerçekleştiği ve davacının takip öncesi işlemiş faiz talebenin usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmiş bir ihtarı olmaması nedeni ile yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın asıl alacak yönünden kabulüne, işlemiş faiz talebi yönünden ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; davalının—- esas sayılı dosyasına vaki itirazın—– asıl alacak yönünden iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
3-Hükmolunan alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 7.163,56-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 1.367,52-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 5.796,04-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T —— göre hesaplanan 13.912,49 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre red edilen kısım üzerinden hesaplanan 5.100,00 -TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvuru harcı, 1.367,52 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet ücreti, 835,00 TL tebligat, bilirkişi, posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 2.264,72 TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 2.083,54 -TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 750,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 60,00 TL lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davalı üzerinde bırakılmasına,
9-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’ nin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesap edilen 1.214,40 TL’sinin davalıdan alınarak, 105,60 TL’ sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10- Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——-Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/02/2022