Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/19 E. 2021/241 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/19 Esas
KARAR NO : 2021/241UL
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 18/02/2016
KARAR TARİHİ : 17/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dilekçesine özetle; Müvekkili şirket —— tarihinde imzalanan anlaşma ile müvekkili şirketin ——- hareketli merdiveni montaj yükümlülüğünü üstlenmiş olduğunu, davalı firmanın da sözleşmeyle belirlenen iş ve ekipman bedelini ödemeyi kabul ettiğini,
Müvekkili şirketin bütün yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalı şirket tarafından borcun tamamının ödenmediğini, bunun üzerine davalı şirket aleyhine —– dava açıldığını, bu davanın —tarihinde kabul edilerek davalı şirketin —— mahkeme masrafını ödemesine karar verildiğini, akabinde işbu kararın dilekçesinin ekinde sunulan icra emri belgesinden de görülebileceği üzere —— tarihinde kesinleşerek kanuni olarak yürürlüğe girdiğini,
Davanın sonuçlanmış olmasına rağmen söz konusu borçların ödenmemesi üzerine ——–numaralı kararının tenfizine karar verilmesi zorunluluğunun doğduğunu,
—- yayınlanan ve — tarihinde yürürlüğe giren —————- makamlar tarafindan tanzim edilmiş, verilmis veya onaylanmış ve resmi mühür taşıyan belgeler ile bunların tasdikli orneklerinin diğer — —– topraklarinda hukuken gecerli olabilmesi için başkaca bir işleme gerek bulunmamaktadır. düğünü şekli, belirlemek —— numaralı kararının tenfizine, dava masraf ve vekalet ücretinin davalı taraf yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikli olarak usule ilişkin itirazları bulunduğunu, dava dilekçesinin ekleri arasında herhangi bir kesinleşme belgesi bulunmadığını, bu sebeple de davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, MÖHUK’un 53. Maddesinden anlaşılacağı üzere kesinleşme belgesinin varlığı bir dava şartı olduğunu ve davanın bu dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi gerektiğini, ayrıca davacının dava dilekçesi ve eklerinden anlaşılacağı üzere söz konusu yabancı mahkeme kararının henüz kesinleşmediğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, yabancı mahkeme kararının—— aykırı olup olmadığının görevli tenfiz mahkemesi tarafından resen incelenmesi gerektiğini, belirtmiş olup, mahkemeden öncelikle davanın görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesini ve davacının haksız ve hukuka aykırı tenfiz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir.
Mahkememizce — tarihli kararı ile; “…5718 sayılı Milletler Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında kanunun 51/1 maddesine göre; tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.”6102 sayılı TTK’nun 5. Maddesinde yapılan 6335 sayılı Kanunla 6102 sayılı TTK’nun 5. Maddesinde yapılan değişiklik uyarınca ——- tarihinden itibaren Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi haline dönüştürülmüştür. Görev kamu düzenine ilişkin olup mahkemece davanın her safhasında gözetilmelidir. Somut olayda dava —- tarihinden sonra açılmıştır. Bu durumda mahkememizce görev hususu re’sen incelenmiştir. 5718 sayılı MÖHUK’un 51/1 maddesi uyarınca davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu sonucuna varılarak —— mahkememizin görevsizliği nedeniyle…” gerekçesi ile davanın usulden reddine ve talep halinde dosyanın —– Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi nedeni ile talep üzerine —- Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmiştir.
—- tarihli kararı ile yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafça temyiz incelemesi talebi üzerine ——- kararı ile işbu davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması nedeni ile kararın bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak görevsizlik kararı verildiği, dava dosyasının mahkememize tevzi edildiği anlaşıldı.
Yabancı bir mahkeme tarafından verilen kararın —– kesin delil, kesin hüküm etkisi gösterebilmesi ve icra edilebilmesi için yabancı mahkeme kararının —– tenfiz edilmesi gerekmektedir. Tenfiz edilen kararlar MÖHUK 57/1 maddesi uyarınca Türk Mahkemeleri’nden verilmiş ilamlar gibi icra olunur. Tenfiz kararı verilebilmesi için öncelikle MÖHUK 50/1 maddesinde öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar; Yabancı bir mahkeme kararı olmalı, Hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş bir karar olmalı ve kararın verildiği ülke hukukuna göre kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta talebin hukuk davasına ilişkin olarak verilmiş yabancı bir mahkeme kararı olduğu hususunda ihtilaf yoktur. Davalı taraf tenfize konu kararın usulüne uygun kesinleşmediği yönünde itirazda bulunmuştur. Kesinleşme şerhine ilişkin ülkeler arasında usul yönünden farklılıklar mevcuttur. Bazı ülkeler kesinleşme şerhini ayrı bir mahkeme kararı şeklinde yazarken bazı ülkeler de kesinleşme şerhini mevcut mahkeme kararının altına yazarak veya mühürleyerek kesinleşme şerhini koymaktadırlar. Bunlara ek olarak başkaca yöntemlerde farklı ülkelerce kullanılmaktadır. Uyuşmazlığa konu —–tarihinde verilen kararın — göre mahkemenin — tarihinde kararı verdiği ve verilen kararın da —— tarihinde yürürlüğe girdiğinin ifade edildiği görülmüştür. Dosya kapsamına davalı taraf itirazı doğrultusunda kararın temyiz edildiğine dair bir bilgi ve belge de sunmadığına göre — göre kararın——— tarihinde kesinleşmiş olduğu kabul edilmiştir.
Tenfiz kararının verilebilmesi için diğer yasal koşullardan biriside kararın kamu düzeni müdahalesi gerektirebilecek herhangi bir unsur taşımaması gerektiğidir. Kaldı ki bu yönde de davalı yanın bir itirazı mevcuttur. Kamu düzeni müdahalesi konusunda hakimlere takdir yetkisi verilmiştir. Ancak bu takdir yetkisinin —— varlık nedeni ve temel prensipleri dikkate alınarak kullanılmalıdır. Kamu düzeni müdahalesi, karara uygulanan hukukun salt —— maddi ve usulü hükümlerinden farklı veya aykırı olduğu gerekçesi ile kamu düzeni müdahalesinde bulunulamaz. Kamu düzeninin sınırları —– hukuktaki kamu düzeninin çerçevesi, —- temel değerlerine, —- adap ve ahlak anlayışına, – dayandığı temel adalet anlayışına,—- dayandığı genel siyasete, —- yer alan temel hak ve özgürlüklere, —— alanda geçerli ortak prensip ve özel hukuka ait iyi niyet prensibine dayanan kurallara medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine ve toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılıklar şeklinde çizilebilir…” şeklinde belirlenmiştir. Ortaya konulan bu prensip doğrultusunda davalı yanın kamu düzenine aykırılık nedeni ile itirazları irdelendiğinde; taraflar arasındaki — tarihli eser sözleşmesinde; sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar için —- uygulanacağının hükme bağlandığı, dolayısıyla bu madde uyarınca —– uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı açıktır. Davalı taraf —— görülen davada yanlış uygulanması ya da yabancı hukukun uygulanmaması hususundaki itirazını tenfiz davasında değil, somut uyuşmazlığa konu kararın verildiği —— yargılama aşamasında ileri sürmesi gerekirdi. Tenfiz davalarında davanın esasına girilerek esasa ve usule ilişkin hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığı veya hangi hukukun uygulanacağı konularına girilmez. Bunun tek istisnası uygulanan hukuk sonucunda çıkan kararın bizim ülkemizdeki kamu düzenimize zarar veriyor olması halinde ilgili kararın kamu düzenine zarar veren kısmı uygulanmaz. Yine davalı taraf tenfize konu kararı veren mahkemenin yetkili olmadığı yönünde itirazı mevcuttur. Taraflar arasındaki eser sözleşmesi incelendiğinde; tarafların bir yetki anlaşması yapmadıkları görülmüştür. Sözleşmenin 14. Maddesi’nin başlığında; tahkim ifade edilmesine rağmen, içeriğinde tahkim değil uyuşmazlıkların taraflar arasında görülme ile çözümleneceğinin ifade edildiği, bu durumda hem —– mahkemelerinin münhasır yetkisine giren bir durum olmadığı gibi, hem de yetki anlaşmasına ya da tahkim anlaşmasına aykırı bir durum bulunmamaktadır. Davalı tarafın savunmasına konu ettiği diğer bir itiraz da kararın gıyapta ve savunma haklarına riayet edilmeden verilmiş olduğu yönündedir. MÖHUK 54/1 – ç hükmü; “o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak, tenfiz istemine karşı — Mahkemesi’ne itiraz etmemiş olması…” şeklinde yer almaktadır. —- Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararın —- incelendiğinde; davalının tiflisteki davada temsil edildiği anlaşılmaktadır. İlgili kararın “Davalının pozisyonu” bölümünde davalının hangi sebeplerle davayı kabul etmediği ortaya konulmuştur. Dolayısıyla —– Mahkemesi’nde devam eden davaya davalının katıldığı ve savunmasını yaptığı anlaşılmaktadır.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillere ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davaya konu kararın kesinleştiği, kamu düzeni müdahalesini gerektirecek bir durumun mevcut bulunmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere
1.DAVANIN KABULÜ İLE; davaya konu ———- nolu kararının TENFİZİNE,
2.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca yatırılması gereken maktu 59,30 TL harcın peşin olarak yatırılan 27,70 TL den mahsubu ile eksik 31,60 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
3.Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca davanın kabulü yönünden hesaplanan maktu 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4.Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 27,70 TL Peşin harç, 1.500,00 TL bilirkişi gideri, 205,00 TL posta giderinden oluşur toplam 1.760,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve temyiz harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile Yargıtay ‘ya temyiz yolunun açık olduğu, Yargıtay dilekçesinde temyiz edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın temyiz edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/03/2021