Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/159 E. 2022/611 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/159
KARAR NO: 2022/611
DAVA:Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2020
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili —- tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili —– hali hazırda —- —–, —–yetkililerinin de aralarında bulunduğu —- —tarafından yönetildiğini, şirket kayıtlarında—– yapılan araştırma ve bu araştırmalar sonrası tanzim edilen rapor ile davalının —– arasında müvekkili —– görevini ifa ettiği dönemde farklı zamanlarda gerçek bir işleme dayanmayan ve kardeşinin eşine ait olan —– şirkete—- karşılığında şirket hesaplarında —– ödeme yaptırdığını, adı geçen şirketten hiçbir mal ve/veya hizmet alımı olmadığını, müvekkili —- —– de olmadığının tespit edildiğini, —– kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde, şirkete verdikleri zarardan sorumlu olduklarını, davalının, adı geçen firmadan hiçbir hizmet alınmadığını bilmesine rağmen söz konusu ödemeleri yaptırmasının açıkça iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, davalının bu eylemleri ile müvekkili şirkete telafisi imkansız zararlara uğrattığını ileri sürerek — zararın, her bir ödeme tarihinden—– maddesi gereğince —– —— için —- uygulanan —– tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı her ne kadar —– de —– da görüleceği üzere, müvekkilinin şirketi temsil ve ilzam konusunda herhangi bir yetkisinin bulunmadığını, —ve——— —–edildiğini, hukukun en —– birisinin yetki kimdeyse sorumlu o olduğunu, müvekkilinin —- davacı şirkette ——- getirdiğini, dava dilekçesinde tamamen soyut ifadelerle ve herhangi bir ödeme —– ibraz edilmeksizin, müvekkilinin sözleşme yapmadan gerçek bir işlemeye dayanmayan faturalara karşı ödeme yaptığından ve şirketi zarara uğrattığından söz edildiğini, müvekkilinin şirketi temsil ve ilzama yetkisi olmadığından herhangi bir işlem nedeniyle sözleşme yapmasının da, sözleşme yapılmaması nedeniyle sorumluluğunun da doğmasının da herhangi bir yere ödeme yapması/ödeme yapılması talimatı vermesinin de mümkün olmadığını, davacı şirket kasasından/hesaplarından davaya konu bir takım ödemeler yapılmışsa bu ödemelere ait ödeme belgelerinin/banka dekontlarının dava dilekçesine eklenmesi gerektiğini, olduğu iddia edilen bir iç denetim raporunun delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili tarafından davacının ——şikayet dilekçesinde iddia ettiği şekilde ödeme yapılması için yazılı veya sözlü bir talimat vermesinin söz konusu olmadığı gibi böyle bir yetkisinin de olmadığını, müvekkilinin davacı şirkette görevde olduğu dönemde davacı şirket kasasından, hesaplarından bahsedilen ödemelerin de yapılmadığını, muhtemelen davacı şirketin, şirket bünyesinde olağanüstü şartlarda yapılan bir takım işlemlerin bedelini müvekkiline ödetmek istediğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalının davacı şirkette kayyım olarak görev yaptığı dönemde —— gerçek bir işleme dayanmaksızın —— olmamasına rağmen düzenlenen —– adet fatura karşılığında toplamda —- ödeme yapmış olması nedeniyle davacı şirketin zarara uğradığından bahisle davalıdan tahsili istemine ilişkin olup —-maddelerine dayanmaktadır.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası ve davacı şirkete ait tüm—– bilirkişi incelemesi yaptırılarak kök ve ek rapor alınmıştır. Alınan raporların birbiri ile uyumlu dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Davalı taraf tüm savunmalarında davacı şirkette temsil ve ilzama yetkili olmadığını yapılan ödemelerden ve benzeri işlemlerden sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüştür. Dosya kapsamındaki delillere,——– raporu kapsamı ve tarafların iddia ve savunmalarından davacı şirkete —- kapsamında ———- atandığı, davalının da iş bu —- tarafından—- olarak davacı şirkete atandığı, davalının —- tarihinde davacı şirkette —– olarak göreve başladığı, —- kararı ile iş sözleşmesinin feshedildiği — tarihine kadar görevini sürdürdüğü görülmüştür. —- ilişkin olan görev yönünden incelendiğinde—— kararı da dikkate alındığında davalının —–göre davacı şirkette çalıştığı dönemde şirkete temsil ve ilzama yetkili kişi organ ——- davacı ile davalı arasında hizmet akdinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin ticari ilişki nitelikli olup, mahkememiz görev alanına girdiği sonucuna varılarak davanın esasına girilmiştir.
TTK 553.maddesi;—— —ihlal ettikleri takdirde, —- hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. —— veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.—- Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu —- gösterilerek geçersiz kılınamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. İlgili yasal düzenlemeye göre —– sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini “kusurlarıyla” yerine getirmedikleri ve sonuç olarak kusurları nedeniyle oluşan zarardan kişisel bakımından sorumlu olacaklardır. Bu konuda davalının kusurlu olduğunu iddia eden davacı, yani zarar görenin davalının kusurlu olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Zararın tutarı da yine davacı tarafından ayırıcı kanıtlanmalıdır.
İspat yönünden dosyaya sunulan deliller incelendiğinde;
—- tarihli raporunda;—- olarak atandığı —- iş sözleşmesinin fesih edildiği güne kadar görevini sürdürdüğü görülmüştür. —-arasında toplam —-faturanın muhatabı olan firmanın —- kardeşinin eşi olan —- tarihinde kurulmuştur.—— —-firmaya ait faturalara karşılık bir sözleşme ya da mal ve hizmet alımı olmadığından gerçek olmayan faturalar ile şirket —- — zarara uğratılmıştır… Gerçek bir işleme dayanmayan faturalarla gerçekleştirilen —— para çıkışı ile oluşan——– tahsili için ———— hakkında — tahsili için —– başlanılması gerektiği düşünülmektedir….” şeklinde belirtildiği, ——- havale tarihli bilirkişi raporunda; —- tarihinde şüpheli — ——-tarafından kurulduğunun anlaşıldığı,—–düzenlenen cari hesap —– nereden oluştuğu anlaşılamayan,—- aldığı,—- adet fatura toplamı— eklendikten sonra —– borçlu olduğunun görüldüğü, —- tutarında fatura düzenlendiği halde banka masrafları dahil —- ödeme yapıldığı, —- tarafından düzenlenen faturalar üzerinde —- bulunduğu, — firmasından —- görüşmesinde ise —çalıştıklarını hatırlamadığını, faturanın sahte olabileceğini belirttiği,—- tarihinde yapılan yazışmalarda hiçbir şirketin—- temsil veya talepte bulunma yetkisi olmadığının bildirildiği, çalışanların ifadelerinden —— ödemelerin —— talimatı ile —–tespit edilmiştir…” şeklinde belirtildiği, —-kapsamında tam olarak incelenmesi neticesinde;—- kullanılan ——mükellef —– tarafından kurulduğu ve bu şirkete ait olduğu, —– satılan —– tahsilatı için müşterilere bildirilen, aynı —– ödeme seçenekleri içinde yer alan —- üzerinden —- yönlendirilen — tamamının —–olduğu, bu —- —dolayısıyla —- aşındırmak amacıyla —- olarak kurulduğu——suç duyurusunda bulunulması gerektiği…” şeklinde belirtildiği, Görülmüştür.
Mali bilirkişi aracılığı ile davacı şirkete ait tüm ticari defter, kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda; davacı şirketin —– yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, davalının davacı —— olarak görev yaptığı dönemde dava dışı —— tarafından tanzim edildiği faturalar ve iş bu faturalara istinaden yapılan ödemelere ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı tespit edilmiştir. Dava dosyasına sunulan ——–hesaplarından—- gönderildiği anlaşılan davacının davacı şirketin zararına sebep olduğunu ileri sürdüğü ödemeler ilişkin olarak, davacı şirketin kayıtlarında dava dışı —— yapılan incelenmesinde; toplam —-borç kaydettiği, karşılığında —alacak kaydetmek suretiyle —- alacaklı gözüktüğü, taraflar arasında bir —– bulunduğu, dava dışı——- ödenmesi için gönderilen ödemeye ilişkin dava konusu ödemelerle ile örtüşen herhangi bir kaydın bulunmadığı, bir başka anlatımla dava dışı —- şirketine yine dava dışı —- üzerinden ödeme yapıldığına ilişkin davacı şirket defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı tarafça dosyaya sunulan dekontların incelenmesinde; —– arasında muhtelif tarihli oldukları, muhtelif bedelli olmak üzere — karşılığında ———hesap numaralı hesabından dava dışı —— açıklamalı olarak gönderildiği görülmüştür.
Yine davacı tarafça dosyaya sunulan—– olup, muhtelif bedelli olup toplam— tutarlı olduğu, bu faturaların dava dışı — yine dava dış—- görülmüştür.
Tüm irdelenen deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalının davacı şirkette — tarihleri arasında —–olarak görev yaptığı dönemde dava konusu dava dışı —– tarafından tanzim edildiği belirtilen faturalar ve iş bu faturalara istinaden yapılan ödemelere ilişkin olarak davacının ticari defter ve dayanak kayıtlarında herhangi bir kaydın bulunmadığı ve dava dışı —– yine dava dışı —– üzerinden ödeme yapıldığına ilişkin davacı şirketin defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı, davacı tarafından talep edilen bedelin dava dışı ——- hesabına gönderildiği, bu durumda somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan dekontlarda görüleceği üzere yapılan ödemelerin—–hesabından yapıldığı anlaşıldığından haksız fiil sorumluluğunun unsurlarından olan “zarar” unsurunun davacı şirket nezdinde değil dava dışı üçünü kişi —–nezdinde gerçekleştiği ve bu kapsamda ilgili ödemelerin davalının talimatı ile gerçekleştirilmiş ve ödemelerin karşılığında hizmetler verilmemiş olsa dahi iş bu ödemeler sebebiyle uğranılan zararın tazminini talep edebilecek olan şirket davacı şirket değil dava dışı —– olduğu, davacının aktif husumet sıfatının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı taraf dava dışı ——–kendisi arasında organik bağ olduğunu, ödemenin dava dışı şirket hesabından yapılmış olsa dahi —- perdesinin aralanması ile kendisinin de bu zararı davalıdan tazmin etme hakkının bulunduğunu iddia etmiştir.
—– aralanması, bir şirketin uğradığı zararın esasen başka bir şirket nezdinde doğduğu, başka bir anlatımla şirketlerin aslında bir bütün olarak tek bir —- iddiası olarak adlandırılmaktadır. —- aralanması —– durumlarda başvurabilir.——– tarihli kararında belirtildiği üzere; ” …istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır… Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı, şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve — benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazzalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, —– yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir…”
——düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde iki tüzel kişiliğin esasen —- kabulü için öncelikle; tüzel kişilik perdesine sığınılarak bir alacaktan veya sorumluluktan dürüstlük kuralına aykırı biçimde kurtulmaya çalışılmalı, zarara yola açan eylemin tazmini için başka bir yola başvurma imkanı bulunmamalı, şirketlerin adreslerinin, ortaklık yapılarının, temsilcilerinin, faaliyet alanlarının aynı olduğu tespit edilmeli, her iki şirket arasındaki ilişkiler zinciri net bir şekilde ortaya konarak şirketlerin bağımsız şirket vasfında olmadığı ve işlemlerin tek bir iktisadi işletmeden ancak farklı tüzel kişilikler üzerinden yürütüldüğü ortaya konulması gerekir. Bu durumda davacı şirket ile dava dışı—— arasında —– dava dışı şirketin nezdinde oluşan zararın kendisine ödenmesini isteyemeyeceği, borçlu değil, alacaklı olduğunun iddia ettiği açıktır. Ödemeler—– dava dışı şirket tarafından yapılmış olup, davacı şirket kayıtlarına girmemiş ve bilançoda zarar gösterilmemiştir. Bu nedenle ilgili zarar dava dışı şirket nezdinde doğmuştur. Ayrıca ilgili zararın ödeme yapan tarafından sorumlularına yöneltilecek husumet sonucu tahsil edilebilir. Bu nedenle —- olmasının zarar unsurunun davacı şirket nezdinde doğduğunun kabulü için yeterli olmadığından davacı tarafın bu yöndeki iddiası da mahkememizce —– görülmeyerek aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE,
2.Davacı şirket harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3.Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4.Arabuluculuk aşamasında —– tarafından ödenen arabulucu ücreti —- davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5.Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ‘nin 13/4 maddesi uyarInca 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
5.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarInca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2022