Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/145 E. 2021/330 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/145 Esas
KARAR NO : 2021/330

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 13/05/2020
KARAR TARİHİ : 20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava —— özetle; müvekkili davalı şirket ile anlaşarak —- ——- üstlendiğini, —bir şekilde zamanında alıcısına teslim edildiğini, müvekkili —- faturanın düzenlendiğini ve davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirket tarafından faturaya itiraz edilmediğini, faturanın bir kısmının ödendiğini, bakiye 1.076,40 Euro’nun ise ödenmediğini, davalı şirket hakkında—dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek ——- dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki taşıma ilişkisinden kaynaklanan takibe konu navlun faturasından ödenmeyen bakiye kısmın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Celp ve tetkik olunan——esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacı alacaklı tarafından davalı borçlu —— alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının süresi içerisinde takibe itirazı üzerine takibin durduğu ve huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Takibe konu faturaların incelenmesinde davacı tarafından davalı adına———- alacağına ilişkin fatura düzenlendiği görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya ait emtianın taşınmasına ilişkin tüm gümrük ——- dosyaya ibraz edilmiş olup, tarafların tüm delilleri celp olunarak uyuşmazlık konusu hakkında davacı ve davalının ticari defterleri üzerinde bir mali müşavir ve bir taşıma uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, işbu ara karar duruşmada hazır olmayan davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi heyeti dosyaya sunmuş olduğu 29/01/2021 tarihli raporunda özetle; davacı ve davalının ——– kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olduğu, her iki şirketinde ———- bedelli bildirimde bulundukları anlaşılmıştır. Davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesinde ibraz edilen ticari defterlerin TTK hükümleri uyarınca açılış kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı, birbirini teyit eder nitelikte olduğu, davacı tarafından davalı adına——–faturayı davalı şirkete borç kaydettiği, davalı şirketten —– tutarına davalı— alacak kayıt ettiği, davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı—- durumda bulunduğu, davalı şirketin ise ticari defterlerini incelemeye ibraz etmediği yönünde rapor düzenlenmiş olup taşıma uzmanı bilirkişi ise raporunda davalının—– —- tamamlayıp davacı taşıyıcının sorumluluğu ——- yerinde —- tahsil edilmeden alıcısına teslim edileceğini belirten—– tarafından ödenmiş olduğunu— —- faturaya bağlanan ——- kalan cari hesap bakiyesi olduğu yönünde rapor tanzim edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme,———— defterlerinin ibrazına ——— talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi —— —-uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter— delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları — mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. —— alınarak ve talep edildiğinde incelemeye — kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının—-ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı —- ve bu isteğin — olduğuna mahkemece ————-belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu — bir belgede —-olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine— etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse,——- içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin —– açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar —— ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin —- olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki —-defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın—– lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar—–elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndak——- olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama— birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda—–varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.——
Yapılan yargılama sonucunda ; dosya kapsamındaki tüm deliller icra dosyası, ——-, taşımaya ilişkin belgeler, iddia ve savunmalar hep birlikte değerlendirildiğinde ; davacı ile davalı arasında —- ilişki bulunduğu, davacının davalıya ait emtianın —- yapıldığı ve navlun bedeli olarak davacı —— konu fatura ve daha öncesindeki ticari ilişki kapsamında —- faturasının hem davacı hem de davalı tarafından usulüne uygun olarak——bildirildiği, faturanın tarafların —- bildirilmekle kabul edildiği, dosyada —- evraklarından davacının—- navlun fatura bedeline istinaden—- davacıya ödendiği, her ne kadar davalıya ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmesi için 23/06/2020 tarihinde ara karar tebliğ edilmiş ise de davalı ticari defterlerini incelemeye ibraz etmemiş olup davalı tarafından yapılan 2.600,00 Euro bedelli ödemenin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ödenmeyen bakiye kısım tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, davalının ise takibe süresi içerisinde davalı alacaklıya herhangi bir borcu olmadığını, borcun tamamını birikmiş faize , faiz oranına ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durduğu, davalı her ne kadar takibe itiraz etmiş ise de yapmış olduğu kısmi ödeme sonrası bakiye kısmın ödenmemesine ilişkin bir gerekçe veya bir delil dosyaya ibraz etmediği gibi yapılan ödeme—-olması ile davacıdan —- olduğu, mali müşavir bilirkişi tarafından da yapılan incelemeye defterlerini ibraz etmeyerek ödeme yapılmamasının nedeninin veya gerekçesinin tespitine de imkan tanımadığı, bu durumda davacının yukarıda belirtilen—uygun olarak tutulduğu anlaşılan ticari defter ve kayıtlarına—–bakiye fatura alacağını ispatlamış olduğunu kabulü gerekmiştir. Davacı her ne kadar takip talebinde 30,86 Euro işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de davacının takip tarihinden önce davalıya temerrüte düşürdüğüne ilişkin bir ihtarname bulunmamakla birlikte taraflar arasında kesin vade konusunda bir anlaşma da olmadığı anlaşılmakla takipte işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davalının temerrütünün takip tarihi itibariyle gerçekleştiği, tarafların tacir olması nedeniyle kabulüne karar verilen alacağa—- alacağın faturaya dayalı olması, likit ve belirlenebilir olması sebebiyle icra inkar tazminatı hüküm ve koşullarının da oluştuğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile; davalının—– sayılı dosyasına yaptığı itirazın 1.076,40 Euro yönünden İPTALİNE,
2.Asıl alacağa takip tarihinden itibaren —— cinsinden açılacak mevduat hesabına uygulanacak en yüksek faiz oranının uygulanmasına,
3.Hükmolunan asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Başlangıçta peşin olarak alınan 108,3 TL harcın alınması—- harcının davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
5.Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu —— yargılama masrafının, davacı davasında — dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1524,78 TL yargılama masrafına, peşin harç 108,30 TL, eklenerek sonuç olarak 1.633,08 TL’nin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 43,71 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,
6.Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden— ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları ——- — davanın kabul ve ret oranlarına göre 1.283,21 TL sinin davalıdan, 36,29 TL sinin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.