Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/140 E. 2021/116 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/140 Esas
KARAR NO: 2021/116
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 05/05/2020
KARAR TARİHİ : 09/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı taraf arasında hava taşıma işi gerçekleşmiş ancak müvekkil şirket hakettiği navlun alacağını alamadığını,——-navluna ilişkin fatura davalı tarafa gönderilmiş ve davalı tarafça kabul edilmiş, faturanın bir kısmı müvekkil şirkete ödendiğini, yapılan eksik ödemeye ilişkin, navlunun ödenmeyen kısmı için —– Sayılı dosyası ile icra takibine geçilmiş; navlun alacağının ödenmeyen kısmı — vadesinde ödenmediğinden doğan —— vade farkı faturası alacağı müvekkile ödenmediği gibi, alacağın varlığına rağmen borca haksız itiraz edildiğini, davacı müvekkil şirket hava yolu ile taşıma işini gerekli özen ve dikkatle, hasarsız ve gecikmesiz yerine getirmiş olmasına ve yükler alıcılarına teslim edilmiş olmasına rağmen, davalı taraf malların bedelinin alıcısı tarafından ödenmediği gerekçesi ile navlunu ödemekten imtina ettiğini, borç miktarı kesilen takibe konu faturalarla sabit olduğunu, faturaların yapılan taşımalara ilişkin olan navlun bedellerinden ibaret olduğunu, işbu navlun bedelleri davalı şirkete fatura edilmiş ancak bu bedeller her yol denenmiş olmasına rağmen sunulan delillerden de anlaşıldığı üzere davalıdan tahsil edilemediğini, sonuç itibariyle, davacı müvekkil alacağını temin etmek için yasal yollara başvurmuş, davalı şirkete karşı ——– Sayılı dosya ile icra takibi başlatılmış; ancak davalı şirket bu bedelleri ödemekle yükümlü olmasına rağmen icra takibine hiçbir borcu bulunmadığı iddiasıyla haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş ve icra takibi durduğunu, işbu nedenler ile tarafımızca itirazın iptali davası açma zorunluluğu hasıl olduğunu ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
Dava: Dava İİK. 67. Maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki taşıma ilişkisinden kaynaklanan takibe konu navlun faturasından ödenmeyen bakiye kısmın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Celp ve tetkik olunan —- sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine — fatura alacağı, —- işlemiş faiz, — alacağı ve—- işlemiş faiz olmak üzere toplam —— alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının süresi içerisinde takibe itirazı üzerine takibin durduğu ve huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Takibe konu faturaların incelenmesinde davacı tarafından davalı adına — tarihli fatura ile —- tutarında navlun alacağına ilişkin fatura düzenlendiği, yine davacı tarafından — tarihli fatura ile davalı adına vade farkı açıklaması ile —– tutarında fatura düzenlendiği görülmüştür.
Davacı tarafından dosyaya sunulan —– tarihli dekontun incelenmesinde davalı tarafından davacı hesabına nakliye bedeli açıklaması ile — karşılığı—– ödeme yapıldığı görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya ait emtianın taşınmasına ilişkin tüm gümrük belgeleri , konşimento, ilgili belgeler dosyaya ibraz edilmiş olup, tarafların tüm delilleri celp olunarak uyuşmazlık konusu hakkında davacı ve davalının ticari defterleri üzerinde bir mali müşavir ve bir taşıma uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, işbu ara karar duruşmada hazır olmayan davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi heyeti dosyaya sunmuş olduğu —- tarihli raporunda özetle; davacı şirket tarafından davalı adına —- bedelli toplam — tutarında fatura düzenlendiği, — karşılığının — olduğu, davalı şirket tarafından — karşılığı nakliye bedeli açıklamasıyla—- tarihinde davacı hesabına —- tutarında— yapıldığını, usulüne uygun olarak tutulduğu anlaşılan davacı defter ve kayıtlarına göre — navlun faturası ve—- bedelli vade farkı faturalarının davalı şirkete borç kayıt ettiği, davalı tarafından yapılan —- tutarlı havalenin davalı şirkete alacak kayıt edildiği, bu işlemler neticesinde davacı şirketin icra takip tarihi itibariyle davalı şirketten— karşılığı —— alacaklı durumda bulunduğunu, davalının ise ticari defter ve kayıtlarını incelemeye ibraz etmediğini, taşıma yönünden yapılan değerlendirmede taraflar arasındaki ticari ilişkinin temelinin —- olduğunu, davacının icra takibine konu ettiği— tutarındaki alacağında davalının —- teslim şekli ile yani navlun ücretini de satış fiyatına dahil edip—– davacının sorumluluğu altında —- meşruhatlı——-kayden —— gönderdiği —faturaya bağlanan —- havayolu navlun ücreti ve konşimento bedelinden kalan ——bakiye olduğu yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir——
Yapılan yargılama sonucunda ; dosya kapsamındaki tüm deliller icra dosyası, navlun faturası, taşımaya ilişkin belgeler, ödeme dekontu, iddia ve savunmalar hep birlikte değerlendirildiğinde ; davacı ile davalı arasında taşıma ilişkisinden kaynaklı bir ticari ilişki bulunduğu, davacının davalıya ait emtianın —– taşınması konusunda bir anlaşma yapıldığı ve navlun bedeli olarak davacı tarafından —- tutarında fatura düzenlendiği, davacının taşıma işini gerçekleştirdiği ve davalının bu fatura bedeline istinaden davalıya——- ödemede bulunduğu, davacının ödenmeyen bakiye kısım ile birlikte ödenmeyen kısma ilişkin düzenlemiş olduğu vade farkının tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, davalının ise takibe süresi içerisinde davalı alacaklıya herhangi bir borcu olmadığını, borcun tamamını birikmiş faize , faiz oranına ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durduğu, davalı her ne kadar takibe itiraz etmiş ise de yapmış olduğu kısmi ödeme sonrası bakiye kısmın ödenmemesine ilişkin bir gerekçe veya bir delil dosyaya ibraz etmediği gibi yapılan ödeme ile davacıdan hizmet aldığını zımnen kabul etmiş olduğu, mali müşavir bilirkişi tarafından da yapılan incelemeye defterlerini ibraz etmeyerek ödeme yapılmamasının nedeninin veya gerekçesinin tespitine de imkan tanımadığı, bu durumda davacının yukarıda belirtilen —- kararına göre usulüne uygun olarak tutulduğu anlaşılan ticari defter ve kayıtlarına göre —– tutarındaki bakiye fatura alacağını ispatlamış olduğunu kabulü gerekmiştir. Davalı her ne kadar ——- tutarında vade farkı faturası düzenlemiş ve bu fatura bedelinin de tahsilini talep etmiş ise de taraflar arasında vade farkı alınacağına ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi bu yönde oluşmuş bir teamülde bulunmadığı, —- tutarındaki asıl alacağa ilişkin de her ne kadar icra takibi ile—– tutarında işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de bu faiz yönünden davalıya usulüne uygun olarak gönderilmiş bir ihtarname olmadığı gibi her iki tarafın katılımı ile düzenlenmiş bir kesin vade sözleşmesi de olmadığı, bu nedenle davacının işlemiş faiz ve vade farkı alacağı talebinin yerinde olmadığı, davalının temerrütünün takip tarihi itibariyle gerçekleştiği, tarafların tacir olması nedeniyle kabulüne karar verilen alacağa ticari faiz uygulanması gerektiği, alacağın faturaya dayalı olması, likit ve belirlenebilir olması sebebiyle icra inkar tazminatı hüküm ve koşullarının da oluştuğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın Kısmen kabulü kısmen reddi ile,
2-Davanın—-sayılı dosyasına vaki itirazın —– yönünden iptaline,
3-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
4-Hükmolunan alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 196,82-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 54,40-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 142,42-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (Madde-13) göre hesaplanan 2.881,34-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 54,40-TL Peşin Harcı, olmak üzere toplam 163,20TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan; 1.500,00-TL Bilirkişi ücreti, 27,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.527,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.313,01-TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2021