Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/99 E. 2023/275 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/99
KARAR NO : 2023/275

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2019
KARAR TARİHİ : 29/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 29/03/2019 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı —-arasında 01.08.2011 tarihli —–Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli —- Bayilik Sözleşmesi imza edildiğini, bu sözleşmeler gereği tarafların müvekkilin 5 yıl süre ile davalı ——Ofisinin bayiliğini yapması konusunda anlaştığını ve bu sözleşmeler kapsamında müvekkili tarafından davalı şirkete 19.09.2011 tarihli —–numaralı 3.455.925 TL peşin satış destek primi açıklamalı ve 19.09.2011 tarihli —–numaralı 314.175-TL ciro prim bedeli açıklamalı iki adet fatura tanzim edildiğini, taraflarca imza edilen işbu sözleşmelerin yine tarafların anlaşması sonucu karşılıklı olarak sonlandırılmış ve taraflar arasında imzalanan 10.06.2013 tarihli Borç Ödeme Protokolü çerçevesinde müvekkili şirketin davalı şirkete olan tüm borçları 3.000.000 TL ile sınırlandırıldığını, müvekkili şirketin borç ödeme protokolüne göre tüm borçlarını zamanında tam ve eksiksiz ifa ettiğini bu doğrultuda müvekkili şirketin muhataba olan tüm borcunun 03.07.2018 tarihi itibariyle sona erdiğini, anılan ve toplam bedeli 3.770.100 TL olan faturaların sözleşmelerin imzalandığı tarihte peşinen müvekkili tarafından 5 yıllık süre için tanzim edilmişse de sözleşmelerin normal bitiş süresinden erken feshedilmiş olması sebebiyle tarafların sözleşmelerin 3 yıl + 1 aylık süresi açısından birbirlerine karşı herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, müvekkilinin Borç Ödeme Protokolü’nün imzalandığı sırada davalıdan sözleşmelerin ifa edilmeyen kısmına ilişkin kendisi adına iade faturası kesilmesini talep ettiğini, bu talebinin karşılıksız bırakıldığını, ifa edilmeyen 3 yıl + 1 aylık süre için müvekkiline muhatap firma tarafından keşide edilmesi lazım gelen faturanın Vergi Usul Kanunu uyarınca borç ödeme protokol tarihi olan 10/06/2013 tarihinde keşide edilmesi gerekirken, davalı tarafından yaklaşık iki sene sonra 29.05.2015 tarihinde keşide edildiğinin ortaya çıktığını, davalı şirkete—– Noterliği 13.07.2018 tarih—–yevmiye nolu ihtar ile süresinde keşide edilmemiş fatura nedeniyle müvekkilinin vergisel yükümlülüklerinin olacağını ve bu zararların kendilerinden tazmin edileceğinin ihtar edildiğini, davalı tarafından geç tanzim edilen fatura nedeniyle 2015 Mayıs KDV beyannamesi ile 2015-2016-2017 yılları Kurumlar Vergisi Beyannameleri hakkında düzeltme talebini—-Vergi Dairesi Müd.’ne 13.09.2018 tarihinde —– numaralı başvuru ile ilettiğini, ancak cevap yazısı ve KDV Kanununun 29. maddesinin 3. fıkrası gereği keşide edilen faturanın KDV ve Kurumlar vergisi yönünden verilen düzeltme beyannamelerini uygun bulmadığını, Vergi Dairesinin ilgili yazısı üzerine müvekkili firmanın bu durumu faturayı geç keşide eden davalıya —- Noterliği 05.12.2018 tarihli —- yevmiye numaralı ihtar ile bildirildiğini ve oluşan zararın ödenmesinin talep edildiğini, davalının söz konusu ihtara —- Noterliği 09.01.2019 tarihli —— yevmiye nolu ihtarname ile cevap verdiğini ve ödemenin yapılmayacağını taraflarına ilettiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalması kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL zararın işlemiş faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili 01/04/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkilinin arasında yaklaşık 20 senedir süregelen ticari ilişki ve bayilik ilişkisi sonucunda, davacının müvekkili şirkete borçlandığını ancak bu borçları vadesinde ödemediğini her defasında temerrüde düştüğünü, davacının hem ticari ilişki kapsamında doğan borçlarını hem de bu protokol ile mutabık kalınan borcu ve faizi ödemediğini, bu nedenle taraflar arasında 16.08.2011 tarihli borç ödeme protokolü imzalandığını, davacının yine bu protokolde mutabık kalınan borçlarını ödemediğini, 10.06.2013 tarihli borç ödeme protokolü imzalandığını, davacının yapılmış olan protokoller uyarınca borçlarını zamanında ve eksiksiz olarak ödemediğinden müvekkili şirket ile davacı arasında 10.06.2016 tarihinde yapılan borç ödeme protokolü ile 27.03.2008 ve 16.08.2011 tarihli protokollerde yer alan borçları yeniden yapılandırıldığını ve şirket alacağının çok büyük bir kısmından vazgeçtiğini, davacı tarafından protokoller uyarınca yapılacak olan ödemelerin 30.06.2018 tarihinde tamamlanabildiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğini, davacının taleplerinin vergi hukukuna aykırı olduğunu, davacının iddia edilen zararının nedeninin fatura olamayacağını, davacı tarafın söz konusu faturaya itiraz etmediğini, davacının iddia ettiği zararın tek sorumlusu kendisi olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek öncelikle davanın usulden reddine, haksız ve kötü niyetli olarak ikame olunan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve Otogaz Bayilik Sözleşmesi’nin fehsedilmesinden sonra borç ödeme protokolüne göre davacının borçlarının ödemesi ile ilgili davalının düzenlenmesi gereken faturaları süresinde düzenlenmediğinden bahisle davacının bu faturaların geç düzenlenmesinden dolayı kurumlar vergisini fazladan ödediğinden bahisle davalıdan tazminat istemine ilişkindir.Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası ve taraf şirketlere ait ticari defter, kayıt ve dayanak belgeler üzerinde raporlar alınmıştır.
Taraflarca dosya kapsamına sunulan delillerden;
Davacı şirket ile —–arasında 2001 ve takip eden yıllarda yapılan muhtelif sözleşmeler, en son akdedilmiş bulunan 01.08.2011 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli Otogaz Bayilik Sözleşmesi, 01.08.2011 tarihli Borç Ödeme Protokolü ve ilgili sair sözleşmeler çerçevesinde davacı şirketin davalıya olan borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin olarak 10.06.2013 tarihinde sözleşme imzalandığı, sözleşmenin 3.maddesinin “Borç Tutarı ve Ödeme Planı” başlıklı olup, davacının bu protokol hükümlerini eksiksiz yerine getirmesi ve davalı şirkete belirlenen ödeme planına (5 taksit halinde olup, ilk taksidin 30.06.2014 ‘de başladığı, 5. Taksidin 30.06.2018 ‘de olmak üzere birer yıl arayla tespit edildiği, her bir taksidinde 600.000,00 TL’den oluştuğu) göre ödemede bulunması halinde davalıya olan borçlarının KDV dahil 3.000.000,00 TL ile sınırlandırıldığı,—–Noterliği’nin 13.07.2018 tarih ve—— yevmiye sayılı ihtarnamenin davacı tarafından davalıya keşide edildiği, ihtarnamede özetle; Borç Ödeme Protokolü kapsamında tüm borçların eksiksiz ifa edilerek 03.07.2018 tarihinde sona erdiği, toplam 3.770.100,00 TL olan faturaların sözleşmelerin imzalandığı tarihte peşinen 5 yıllık süre için tanzim edildiği, ancak sözleşmelerin süresinde erken fesih edilmiş olması sebebiyle tarafların sözleşmelerin 3 yıl + 1 aylık süresi açısından birbirlerine herhangi bir sorumluluğunun kalmadığı, bu sebeple ifa edilmeyen 3 ay + 1 ‘lık süre için 2.374.895,00 TL tutarında iade faturasının kesilmesi gerektiği, aksi takdirde kendisine ödenmeyen paranın vergisinin ödeme yükümlülüğünde kalarak mağdur olduğunu, muhatabın haksız yere vergi avantajı sağladığını, ihtarın tebliğinden itibaren 5 gün içinde faturanın tebliğinin ihtar edildiği,
—– Noterliği’nin 05.12.2018 tarih ve—— yevmiye sayılı ihtarnamenin davacı tarafından davalıya keşide edildiği, ihtarnamede özetle; taraflar arasında akdedilen 01.08.2011 tarihli sözleşmeler kapsamında iki adet fatura tanzim edildiği, sonrasında imzalanan 10.06.2013 tarihli borç ödeme protokolü çerçevesinde borçların 3.000.0000,00 TL ile sınırlandırıldığı, 03.07.2018 tarihi itibariyle ödemelerin yapıldığı, toplam 3.770.100,00 TL olan faturaların sözleşmelerin imzalandığı tarihten peşinen kendisi tarafından 5 yıllık süre için düzenlenmişse de sözleşmelerin süresinden erken feshedilmiş olması sebebiyle tarafların sözleşmelerin 3 yıl + 1 aylık süre açısından birbirlerine herhangi bir sorumluluğunun kalmadığı, faturanın VUK uyarınca 10.06.2013 tarihinde keşide edilmesi gerekirken 29.05.2015 tarihinde keşide edildiğinin, temel faturanın yasal süresi içerisinde keşide edilmemiş olması sebebiyle 325.895,00 TL’nin KDV indirim hesaplarına yazılamayarak indirim hakkının kaybedildiği ve temel faturanın da işletme giderine yazılmamış olması sebebiyle % 20 ‘si 362.105,00 TL kurumlar vergisinin fazla ödendiği bildirilerek toplam 688.000,00 TL’nin ödenmesinin talep edildiği,—– Noterliği’nin 09.01.2019 tarih ve —— yevmiye sayılı ihtarnamenin davalı tarafından davacıya keşide edildiği, ihtarnamede özetle; 10.06.2013 tarihinde imzalanmış olan borç ödeme protokolüne ilişkin sonraki ödemesi gerçekleştirilen 3.000.000,00 TL tutarın zaten davacı tarafça ilgili yıllarda ticari mal alımı dolayısıyla oluşan borçlar kapsamında gider olarak yazıldığı, davacı şirketçe ilgili faturaya istinaden gider yazılabilecek bir tutarın olmadığı, aksine 10.06.2013 tarihinde imzalanmış olan protokolde davacının mevcut borçlarının yani davalı şirketin alacaklarının bir kısmından davalı tarafça feragat edilmesi sebebiyle davacının kayıtlarında feragat edilen kısmın gelir olarak dikkate alınması gerektiği, aksinin muhasebe ve vergi mevzuatına aykırılık teşkil ettiği… hususlarının ihtar edildiği,Davacı tarafından —– Dairesi Müdürlüğü’ne hitaben yazılan 13.09.2018 tarihli dilekçe ile davacının davalı ile 01.08.2011 tarihinde yapılan 5 yıllık sözleşmenin karşılıklı mutabakat sağlanarak 10.07.2013 tarihinde fesih edildiği, fesih sonucunda davalının davacıya 2.136.425,28 TL tutarındaki iade faturasını 10.07.2013 tarihinde düzenlenmesi gerekirken 29.05.2015 tarihinde düzenlediği bu nedenle Mayıs 2015 dönemi KDV beyannamesi ile 2015-2016-2017 dönemleri kurumlar vergisi beyannamelerinin düzeltilerek verildiği ve gerekli işlemlerin vergi dairesi tarafından yapılmasının talep edildiği, ancak —– Vergi Dairesi Müdürlüğünün davacıya hitaben yazdığı 28.09.2018 tarihli ve —–sayılı yazısında KDV ve Kurumlar Vergisi yönünden verilen düzeltme beyannamelerine istinaden düzeltme talebinin uygun görülmediğinin bildirildiği,
Görülmüştür.
Davacı şirketin ticari defter, kayıt ve dayanak belgeleri talimat mahkemesi aracılığı ile mali bilirkişiye incelettirilmek suretiyle alınan 10.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacının düzenlediği 19.09.2011 tarihli peşin satış destek primi açıklamalı 3.455.925,00 TL ve ciro prim bedeli açıklamalı 314.175,00 TL tutarındaki faturaların davalı borcu olarak kayıtlarına işlendiği, davalının 29.05.2015 tarihinde tanzim ettiği nakdi yardım iadesi açıklamalı 2.136.425,28 TL tutarındaki faturanın ise davacı kayıtlarında yer almadığı, davalıya ilişkin hesabın 05.09.2013 tarihine kadar mevcut olduğu, hesapta borç alacak bakiyesinin olmadığı, 29.05.2015 tarihinde düzenlenen KDV dahil 2.136.425,28 TL tutarındaki faturanın indirilecek KDV muavin kayıtlarında ve Maliye Bakanlığı’na verilen BA formlarında görülmediği, davacının bu faturayı 2013 yılında kayıtlarına alabilseydi VUK ‘a göre kurumlar beyannamesinde gider olarak gösterebilecek ve % 20 kurumlar vergisi ödemeyeceği, kar beyan ettiği dönemde zarar beyan edebileceği, bu tutarın hesaplamasının da (1.810.529,80x%20=) 362.105,96 TL olduğu, ayrıca faturanın KDV ‘si olan 325.895,38 TL tutarın VUK çerçevesinde indirim yapılamadığından KDV ödemek zorunda kaldığının bildirildiği görülmüştür.—— arasında 10.06.2013 tarihinde Borç Ödeme Protokolü yapıldığı, taraflar arasında 2001 yılı ve devamında muhtelif sözleşmeler en son yapılan 01.08.2011 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve Otogaz Bayilik Sözleşmesi’nin karşılıklı feshinden sonra 01.08.2011 tarihi itibariyle hesaplarda 8.748.544,65 TL davacı borcu mevcut olduğu, devamı dönemlerde davalının faturaları, davacının ödemeleri ve protokol hesaplarına borç/alacak virmanları mevcut olduğu, davacının tanzim ettiği iki adet 19.09.2011 tarihli peşin satış destek primi açıklamalı 3.455.925,00 TL ve ciro prim bedeli açıklamalı 314.175,00 TL tutarındaki faturaların davacı alacağı olarak kayıtlara işlendiği, davalının 29.05.2015 tarihinde tanzim ettiği 2.136.425,28 TL tutarındaki e-faturanın davacı borcu olarak kayıtlarına alındığı, ancak bu e-faturanın davacı kayıtlarında bulunmadığı, protokol kapsamında davalının alacaklarının tahsiline yönelik 2014 ve devamı yıllara ilişkin kayıtların talimat yolu ile alınan rapor kapsamında mevcut olmadığı, davalıda ise ödemelere ilişkin 03.07.2018 tarihine kadar davacı ödemelerinin davalının düzenlediği fatura ve 16.726.463,56 TL tutarın kanunen kabul edilmeyen gider hesabına virmanı ile birlikte hesap bakiyesinin sıfır (0) TL olduğu tespit edildiği, davalı taraf tanzim ettiği faturanın davacıya ulaştığına ilişkin sistemden alınan raporu dosya kapsamına sunduğu, 29.05.2015 tarihli faturanın 02/06/2015 tarihinde iletildiğinin görüldüğünün tespit edildiği, bilirkişi heyetine dahil edilen vergi konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda da; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında vergiyi doğuran olayın Vergi Usul Kanunu’nun 3, 219, 227, 229, 231 ‘nci maddeleri ve Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1, 8/1, 10/a, 20, 29 maddeleri ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1, 6 ‘ncı maddeleri, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ‘nun Ticari Kazancın Tarifi Başlıklı 37, 38, 40 ve 41 ‘nci maddeleri, TTK.nun 21 ‘nci maddesi birlikte değerlendirilmek suretiyle; 01.08.2011 tarihinde,—–ile davacı şirket arasında 5 yıllık süre için Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzalandığı, Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi Kapsamında davacı şirkete 19.09.2011 tarihli ve —— numaralı 2.928.750,00 TL matrah ve 527.175,00 TL KDV olmak üzere toplam 3.455.925,00 TL tutarında peşin satış destek prim bedeli ve 19.09.2011 tarihli ve —–numaralı 266.250,00 TL matrah ve 47.925,00 TL KDV olmak üzere toplam 314.175,00 TL tutarında ciro prim bedeli olmak üzere toplam iki adet fatura düzenlendiği, bu iki faturanın toplamı KDV hariç 3.195.000,00 TL ve 575.100,00 TL KDV olmak üzere toplam 3.770.100,00 TL olduğu, davacı ve davalı arasındaki mutabakat sonucu 10.06.2013 tarihinde düzenlenen protokol uyarınca Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin sonlandırıldığı, yapılan bu mutabakat sonucu —–firmasının kestiği ve kayıtlarına aldığı KDV hariç 3.195.000,00 TL ve 575.100,00 TL KDV olmak üzere toplam iki adet faturadan dolayı sözleşmenin sonlandırılması sonucu iadesi gereken 1.810.529,90 TL matrah ve 325.895,38 TL KDV olmak üzere toplam 2.136.425,28 TL olarak hesaplandığı, dolayısıyla taraflarca mutabık kalındığı anlaşılan 3 yıl 1 aylık süre açısından tarafların birbirlerine karşı herhangi bir sorumluluğunun kalmadığı, 10.06.2013 tarihinde vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği, davalı şirket tarafından 7 günlük süre içerisinde fatura düzenlenmediği, davacı tarafından Vergi Usul Kanunu ‘nun 232 ‘nci maddesi uyarınca fatura istemek ve almak zorunluluğu hükmüne uygun davranmayarak fatura talep edilmediği, davacı tarafından nakdi yardım iadesi açıklamasıyla düzenlenen 29.05.2015 tarihli KDV dahil toplam 2.136.425,28 TL ‘yi içeren e-faturanın davalı defterlerinde yer aldığı, söz konusu faturanın davacı defterlerinde yer almadığı, ilgili e-faturanın 02.06.2015 tarihinde sistem üzerinden davacı firmaya iletildiğinin görüldüğü, davacı tarafından VUK 219 ‘uncu maddesi hükmüne aykırı olarak kayıtlarına almadığı, TTK.nun 21/2 maddesi kapsamında davacının 8 günlük süre içinde faturaya itiraz etmediği, davacı tarafından 2015 Mayıs KDV beyannamesi ile 2015 – 2016 – 2017 yılları kurumlar vergisi beyannameleri hakkında düzeltme talebinin 13.09.2018 tarihli dilekçe ile vergi dairesine iletildiği, ancak 28.09.2018 tarihinde vergi dairesi tarafından yasa gereği davacı mükellefe verilen düzeltme talebinin reddine ilişkin karar verildiği, bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının davaya konu ettiği taraflar arasındaki 10.06.2013 tarihli protokol sebebiyle davalı tarafından faturanın bu dönemde tanzim edilmemesi sebebiyle uğradığını bildirdiği KDV ve Kurumlar vergisi zararlarının tazmini yönünden tek başına davalı şirketin sorumlu olmadığı, davacının vergi mevzuatından kaynaklı yükümlülükleri zamanında yerine getirmemesi nedeniyle meydana geldiğinin tespit edildiği bildirilmiş olup, yukarıda incelemesi yapılan tüm deliller ve bilirkişi raporları tüm halinde birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki şekilde davanın reddi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 1.707,78 TL harç ile tamamlama harcı 10.041,59 TL toplamı 11.749,37 TL harçtan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 11.569,47 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ‘nin 13/4 maddesi uyarınca 9.200,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk aşamasında —— tarafından ödenen arabulucu ücreti 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile—–Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.