Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/88 Esas
KARAR NO: 2023/836
DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 26/03/2019
KARAR TARİHİ: 20/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesini özetle;
Müvekkili şirketin, davalı——– şirketi ile imzalanan 15.05.2014 târihli “——– Sözleşmesi” ile davalı borçlu tarafından inşa edilen “———” adlı projede yer alan taşınmazın Zemin katında ve 1. Normal katında bulunan 7, 8, 10, 11, 12, 13,14, 15, 16, 17 ve 18 nolu 11 adet bağımsız bölümün, KDYV dahil 6.250.000,00 FL bedelle, satışı konusunda anlaşmış olduklarını,15.05.2014 tarihli sözleşmenin 11.1. maddesinde bağımsız bölümlerin tesliminin 30.06.2014 tarihinde yapılacağı, bu sürenin tazminat ödemeksizin 01.08.2014 tarihine kadar uzatılabileceğinin belirtilmiş olduğunu, bu durumda bağımsız bölümlerin en geç 02.08.2014 tarihinde teslim edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin satış bedellerini ödediği bağımsız bölümlerin teslim tarihinde, davalının sürdürdüğü ”———-” projesinin, dilekçe ekindeki fotoğraflardan da görülebileceği gibi bitirilmemiş olduğunu ve bağımsız bölümlerin 02.08.2014 tarihinde tesliminin yapılmamış olduğunu, Sözleşmenin 17. Maddesinde Temerrüt ve Gecikme Tazminatı hususunda; bağımsız bölümlerin teslim edilmemesi halinde, 01.08.2014 tarihinden itibaren aylık 20.000,00 USD kira kaybı tazminatı ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğunu, Davalı borçlu şirkete ——– Noterliğinin 24.03.2016 tarih, ———- yevmiye numaralı İhtarnamesi ile, teslim edilmemiş oalan bağımsız bölümler için aylık 20.000,00 USD’den, 01.08.2014 tarihinden başlamak üzere, 19 aylık kira hedeli tazminatı olarak toplam 380.000,00 USD ‘nin İhtarnamenin tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde müvekkili şirkete âdenmesinin talep edilmiş olduğunu, İhtarnamenin tebiiğine rağmen, İhtarnameye itiraz edilmiş olup, sulh yolu ile kira kaybının karşılanmayacağının anlaşılmış olduğunu, bunun üzerine, davalılar aleyhine ——— E sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, ancak davalı şirketin anılan icra takibine haksız ve dayanaksız olarak itiraz ederek takibi durdurmuş olduğunu, bu sebeple işbu davayı açma zaruretinin doğmuş olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla davalı tarafından ——— E. sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, 9420’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletinin davalı taraf üzerine bıraktlmasına karar verilmesini saygılarıyla arz ve talep etmektedir.Davalı vekili cevap dilekçesini özetle; TMK’nun amir ve kesin hükümleri gereğince, huzurdaki davaya konu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin Noter huzurunda yapılmadığı için bağtayıcı olamayacağını, Davacının avukatları eliyle incelettiği ve avukatları huzurunda imzaladığı sözleşmenin, niteliğine, noter huzurunda yapı!masının geçerlilik şartı olduğuna kesin ve somut olarak vakıf olduğunu, Davacının Sözleşmeyi imzaladığı gün gayrimenkullerin tapularınıt almış olduğunu, “———” projesinin teknik şartnameye göre tamamlanmış olup, inşaat projesinin sözleşmede belirtilen taplam inşaat süresine uygun olarak bitirilmiş olduğunu, Davatının 13.06.2015 tarihinde herhangi bhir ihtirazi kayıt koymadan bağımsız bölümleri ve anahtarlarını teslim almış olup, bu tarihten itibaren davacının fiilen bağımsız bölümleri kiraya verebilecek durumda olduğunu, ‘——–” projesinin bina, otopark, sosyal alanlar, yönetim ve çevre düzenlemesi ile kultanıma hazır ve kullanılmaktâ olduğunun, keşif yapılması halinde görülebileceğini, Binada pek çok bağımsız bölümün farklı şirketlerce kullanılmakta olduğunu, fiili durumun bu kadar açık ve net bir şekilde artadayken, davarının iddialarının hukuken ve fiilen mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmeye bağımsız bölümlerin dekorasyonunun dahil olmadığını, bağımsız bölümlerin sözleşmeden anlaşılacağı üzere davacıya ———– teslim edileceğinin kararlaştırılmış olduğunu, davacının 13.06.2015 tarihinde bağımsız bölümlerini imza mukabilinde hiçbir çekince belirtmeden teslim almış olduğunu, Davacının bağımsız bölümlerini kötü niyetle kullanmaktan imtina ederek, haksız ve mesnetsiz gerekçelerle huzurdaki davayı açmış olduğunu belirterek, anılan gerekçelerle, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, dava masrafları ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarıyla arz ve talep etmektedir.Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde;Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali ve alacak istemine ilişkindir. İptal sebepleri başlıklı TTK’nın 445. Maddesinde “(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” denilmektedir. İptal davası açabilecek kişiler başlıklı TTK’nın 446. Maddesinde “(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” denilmektedir. Genel kurul toplantısına hazır bulunan pay sahibinin kararların yasa, esas sözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle iptalini talep edebilmesi; 6102 sayılı TTK’nın 446/1-a maddesi ile olumsuz oy kullanılması ve muhalefetin toplantı tutanağına geçirtilmesi şartına bağlanmıştır. Özel dava şartı olan bu husus yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen incelenmeli ve kanun yolu dahil yargılamanın her aşamasında gözetilmelidir. Mahkememiz taraflar arasındaki tespit edilen tüm uyuşmazlık konuları ile ilgili olarak arabuluculuğa gitmeye ve sulh olmaya teşvik etmiş, ancak taraflar arabuluculuğa gitmedikleri gibi sulh da olmamışlardır. Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi heyet raproları düzenlemiş olduğu raporların usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş. Tarafların rapora yönelik itiraz ve beyanları alınarak mahkememizce değerlendirilmiştir.Somut uyuşmazlıkta butlanı talep edilen genel kurul kararının 3,4,5 numaralı maddeleri genel kurulu oluşturan pay sahiplerinin kararı olmadığından dolayı yokluk yaptırımına tabi olduğu, yokluk kurucu unsurların olmadığı hallerde gerçekleşmektedir. Anonim şirketlerde hukuki bir işlem olan genel kurul kararının meydana gelebilmesi için iki tane kurucu unsur gerekmekte olup; Birincisi genel kurul niteliğine sahip olan bir kurul, ikincisi de genel kurulu oluşturan pay sahiplerinin kararı olmalıdır. Bu iki unsurdan birinin eksik olması halinde karar hiç doğmamış sayılmaktadır. Her ne kadar 3,4 ve 5 numaralı maddelerin görüşülmesi ve oylaması (irade açıklaması şeklinde gerçekleşmiş) yapılmış olsa da sonucunda pay sahiplerinin kararı yer almamaktadır. Yani bir oylamanın yapılması karar alındığını doğrudan göstermemektedir. Altında pay sahiplerinin kararının yer alması gerekmektedir. Bu nedenle de davacının yok hükmünde olan kar payına ilişkin genel kurul kararına istinaden alacak talep edebilmesi mümkün değildir. Zaten söz konusu genel kurul kararında yetkisiz yönetim kurulunca dağıtılan kar payının dağıtılması kararının oylanması yapılmış olup, kar dağıtımının yetki gaspı ile yapılmış olduğu, yani butlan ile batıl olduğu ve bu yetki gaspını ortadan kaldırmaya ilişkin genel kurul kararının da kurucu nitelikteki ”karar” unsurunun eksik olduğu düşünülürse, davacının butlan ve yoklukla batıl kararlara istinaden alacak hakkı doğmayacağı açıktır. Davalı şirketin 2013 yılında kar dağıtılmamasına yönelik aldığı 6 numaralı genel kurul kararının içeriği itibariyle ancak iptali öne sürülebilecek olup, davacının süresinde iptal davası açmaması nedeniyle talebinin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalı şirketin 28.04.2016 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısında alınan 3,4,5 nolu kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine” fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 4.508,46 TL harçtan alınması gerekli olan 269,85 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 4.238,61 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu 44,40 TL başvuru harcı, 485,70 TL tebligat ve müzekkere gideri, 11.000,00 TL bilirkişi ücretleri olmak üzere toplam 11.530,10 TL yargılama masrafının davanın kabul/red edilen bölümleri gözetilerek takdiren davaya konu iptali istenilen genel kurul kararlarının kabul oranına (3/4) isabet eden 8.647,57 TL yargılama masrafına karar ve ilam harcı 269,85 TL eklenerek toplamda 8.917,42 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, red oranına (1/4) isabet eden 2.882,52 ‘sinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın yargılama sırasında bilirkişi gideri olarak yapmış olduğu 3.000,00 TL yargılama masrafının red/kabul edilen bölümleri gözetilerek takdiren davaya konu iptali istenilen genel kurul kararlarının red oranına (1/4) isabet eden 750,00 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kabul oranına (3/4) isabet eden 2.250,00’sinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Genel Kurul Kararlarının malul olduğunun tespiti istemli dava yönünden davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 17.900,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Genel Kurul Kararlarının malul olduğunun tespiti istemli dava yönünden davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 17.900,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kar payı alacağı istemli dava yönünden dava yönünden davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 41.600,00 TL nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekilleri yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içerisinde dilekçe ile başvurulacak İSTİNAF yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/12/2023