Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/69 E. 2019/695 K. 08.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1250 Esas
KARAR NO : 2019/396
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/11/2018
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile ticari ilişki içine girildiğini, taraflar arasında cari hesap bakiyesinde en son ——–TL borçlu durumda bulunduğunu, alacağın tahsili için yapılan girişimlerden sonuç alınamaması üzerine, taraflarınca alacağın tahsilinin temini için İstanbul Anadolu 13. İcra Müdürlüğü’nün ———-E. sayılı icra takip dosyası ile icra takibine geçildiğini, gönderilen ödeme emri borçluya tebliğ edildiğini ve davalı tarafından, yapılan icra takibine süresi içinde itirazda bulunulduğunu, yapılan itiraz nedeniyle takip durduğunu, ancak davalı tarafın söz konusu takibe kötü niyetle, haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini, hukuka aykırı ve haksız olan itirazın iptali için işbu davanın ikame edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmelere ve bu sözleşmeler uyarınca davacı müvekkilin edimini tamamen yerine getirmesine rağmen kendi edimini ifa etmeyen davalı sözleşmeye aykırı davrandığını, müvekkil ve davalının tüm ticari kayıtlarının ve hesap ekstrelerinin tetkiki halinde müvekkilin alacaklı olduğunun açıkça ortaya çıkacağını, bu nedenle söz konusu ödenmemiş cari hesap bakiyesinin tahsiline ilişkin icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca, davalının haksız itirazının iptali ile itiraz edilen asıl alacak tutarının % 20’sinden az olmayacak oranda davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama ücretinin ve vekil ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taraf iddia ettiği taraflar arasındaki borç ilişkisinin sebebini belirtmediğini, aradaki borç ilişkisini açıklamadığını, sadece alacaklı olduğunu iddia ettiğini ama bu alacağının neye dayandırdığını açıklamadığını, itirazın iptali davasında ispat yükü davacı taraftadır. buna rağmen davacı somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, itirazın iptali davasından hukuki niteliği gereği alacak davası olduğunu, alacak davasında ispat yükünün davacıda olduğunu, davacı tarafın düzenlediği fatura kendi tanzim ettiği belge olup huzurdaki davada müvekkil şirketin davacı yana borçlu olduğuna dair delil niteliği taşımadığını, faturalar niteliği itibariyle alınan bir mal veya hizmet karşılığı düzenlenen belge olduğunu, fakat faturalar kendi başına bir alacağına delil olmadığını, zira gerçek bir alışverişten ve bu alışverişin neticesi itibariyle bir para borcundan bahsedebilmemiz için satıcının sattığı malın ne olduğu, bu malı gerçekten satıp satmadığı, teslim edip etmediği gibi satıcıya yüklenen edimlerin yerine getirilip getirilmediği özetle arada hukuki sonuçlar doğurabilecek bir sözleşme olup olmadığı araştırılması gerektiğini, nitekim aradaki asıl sözleşme ilişkisinde taraflar eğer fatura düzenliyor iseler düzenlenen bu faturanın mal veya hizmetin sunulduğu tarihten itibaren 7 gün içerisinde düzenlenmesi gerektiğini, Bu süre geçtikten sonra düzenlenen faturalar hiç düzenlenememiş gibi hüküm ve sonuç doğuracağını, bu sebeple zamanında keşidecisi tarafından düzenlenmeyen davacı tarafça icra takibine ve işbu davaya konu fatura hiç bir hüküm ve sonuç doğurmayacağını, zira bir sözleşmeye dayanmayan faturanın soyut olarak muhatabına gönderilmesi ve muhatabın faturaya itiraz etmemiş olması onun kesinleştiği sonucunu doğurmayacağını, nitekim alacaklı olduğu iddiasında bulunan tarafın karşı taraftır ve fakat faturaları tanzim edenin de yine karşı taraf olduğunu, tarafların aralarında TTK kapsamında akdettikleri bir cari hesap sözleşmesi olmadığı için davacı yanın kendi tanzim ettiği cari hesabı ve buna dayalı alacak iddiasını da reddettiklerini, müvekkil şirket ——– istanbul anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde konkordato ilanı için başvuruda bulunmuş olup ——— esas sayılı dosyada———– tarihinde 3 ay geçici mühlet ve tedbir kararı verildiğini, bu mühlet içerisinde tüm takipler için durdurma kararı verilmiş dahası şirket yöneticilerinin her türlü tasarrufi işlemi kısıtlandığını, anılan geçici mühlet kararı tüm icra takiplerini durdurduğundan, işbu davaya dayanak icra takibini de kapsamakta olup takibin devamı bu nedenle de mümkün olmadığından sayın mahkemeniz nezdinde açılan davanın reddi gerekmektedir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır(TTK m.4). Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.(TTK m.5).
Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın, kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler. (HMK md.4/1-a)
Mahkememizce uyuşmazlık; taraflar arasındaki kiralama sözleşmesine istinaden düzenlenen faturalar nedeniyle davacının ödenmediğini iddia ettiği bakiye cari hesap ve faturalar nedeniyle davalıdan dava konusu takip tutarı kadar alacaklı olup olmadığı, İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali hüküm ve koşullarnın oluşu oluşmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından dosyaya sunulan jenaratör kiralama sözleşmesi başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; “sözleşme konusu işin tanımının bir adet stand-dy156kva dizel jenaratör grubunun kiraya verilmesidir” şeklinde olduğu, aylık kiralama bedelinin 1.350,00 TL + KDV olarak belirlendiği, ödemeyi düzenleyen 9. Madde de sözleşmenin imzalanmasında ve devam eden periyotların başında faturanın kesilmesine müteakip havale olarak yapılacağı düzenlenmiş ve sözleşmenin 18. Maddesinde bu sözleşmenin doğacak uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağı kararlaştırılmış ve sözleşme altında davacı ve davalı şirketlerin kaşe ve imzalarının olduğu görülmüştür. Ancak dosyanın incelenmesinde davalı tarafından HMK 17 kapsamında yetki itirazında bulunmadığı anlaşıldığından bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan yargılama sonunda(Ay. m.141); sunulan deliller, takip dosyası, jenaratör kiralama sözleşmesi, iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında jenaratör kira sözleşmesi yapıldığı ve bu kira sözleşmesine dayalı olarak davacı tarafından ödenmeyen cari hesap tutarı kadar davalıya karşı icra takibi yapıldığı, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğu ve huzurdaki itirazın iptali davası açıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin jenaratör kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı, kira ilişkisinden doğan her türlü davanın 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesinin görev alanında olduğu, her ne kadar 6102 sy TTK.nu 6100 sy HMK.dan sonra yürürlüğe girmiş ise de HMK.nun 4/1-a maddesi özel nitelikte bir düzenleme içerdiğinden görevin kira sözleşmelerinde görevli mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesine(HMK m.4) ait olduğu, mahkemenin görevli olmasının(HMK m.114/1-c) dava şartlarından olduğu, mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden(HMK m. 115/1) nazara alınacağı, tespit edilen dava şartı noksanlığının giderilmesinin mümkün olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama harç ve giderleri görevli mahkemede değerlendirilmek üzere Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/04/2019