Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/461 E. 2019/781 K. 08.08.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/461 Esas
KARAR NO : 2019/781
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 05/08/2019
KARAR TARİHİ: 08/08/2019
Davacı … ile davalı … aleyhine açılan Şirketin İhyası davasında dosya incelendi
TALEP:
Davacı mahkememize sunmuş olduğu talep dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 19 İş Mahkemesi’nin——— Esas sayılı dosyası ile açtığı davada verilen ara kararda davalı şirketin ticaret sicil kaydından terkin edildiğinin anlaşıldığı davacı sıfatı ile tüzel kişiliğin ihyası davası açmak için kendisine 1 aylık kesin süre verildiğini belirtmiş olmakla İstanbul Anadolu 19 İş Mahkemesinin——– Esas sayılı dosyasının sonuçlandırılması için davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibariyle ———–Müdürlüğü tarafından resen terkin edilen davacı şirkete tüzel kişilik kazandırılmak suretiyle ek tasfiye yapılmak üzere şirketin ihyasına karar verilmesi isteğine ilişkindir.
HMK 115 madde hükmü gereğince; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
HMK 114/1-b madde hükmü gereğince; tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları, kanuni temsilci söz konusu olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartı olarak belirtilmiştir.
Bilindiği üzere dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usulü işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildedir.
Dolayısıyla medeni hakları kullanma ehliyetinin ( fiili ) ehliyetine sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince, bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir.
Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir.
Ancak bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceğinden sıfat yokluğundan davanın reddine karar verme zorunda olduğu için taraf sıfatı usul hukukunda düzenleme alanındadır. Eş söyleyişle sıfat dava konusu sübjektif hak ( dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyetinin, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleri ile ilgili olduğu halde taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir ———–
O halde dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise davayı da bu kişi yada kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat dava konusu şey üzerinden hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı yada davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan, taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın durumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
Davacı tarafından, sicilden terkin edilip, hükmü şahsiyeti sona eren————- davacı olarak gösterilip, ihya isteminde bulunulmuştur.
Şirketin tasfiyesi, herhangi bir nedenle faaliyetine son verilmesi ve şirketin tüm hesaplarının kapatılması anlamına gelmektedir. Limited şirketler Kanun ve şirket ana sözleşmesinde yazılı hallerin meydana gelmesi veya ortaklar kurulu kararı ile sona ermektedir. Tasfiye süreci şirket kaydının ticaret sicilinden sildirilmesine kadar devam eder ve şirketin ticaret sicilinden kaydının silinmesiyle birlikte şirketin tüzel kişiliği de son bulur.
Şirketin tasfiye sürecini tasfiye memuru yürütür. Tasfiye süresince şirket ve şirketin yetkili organları hukuk düzenindeki yerini korur ancak, faaliyetleri tasfiyenin amacına uygun olarak sınırlandırılmıştır. Tasfiye halindeki şirketin tasfiye işlemleri bittiğinde ticaret sicilinden terkin edilir.
Türk Ticaret Kanunun Geçici 7. Madde hükümlerinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde madde metninde belirtilen halleri tespit edilen yada bildirilen Anonim ve Limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve Ticaret Sicilinden kayıtlarının silinmesi , ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir.
Ticaret sicilinden terkin edildikten sonra şirkete ait hak veya borçların ortaya çıkması halinde TTK.nun 547 madde hükmü gereğince ek tasfiye istemiyle şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemelerinden şirketin canlandırılması, bir başka ifadeyle şirketin ihyası bir davayla talep edilebilir.
Şirketin ihyası davasında, ihya gerekçeleri delilleri ile birlikte sunulmalıdır. Bu davayı, şirketin tasfiye memuru, son yönetim kurulu üyeleri, şirket ortakları veya şirket alacaklıları açabilir
Davacı şirketin sicilden terkin edilmesi ile birlikte hükmü şahsiyeti sona ermiştir. Bu şekliyle davada davacı şirketin aktif dava ehliyeti bulunmamakta, dava da tasfiye memuru, yönetim kurulu üyeleri, şirket ortakları veya şirket alacakları tarafından açılmadığı belirlenmiştir.
Bu itibarla davacı şirketin, davada aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
H Ü K Ü M : Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere ;
1.Davacı şirketin aktif dava ehliyeti bulunmadığından, davanın usulden reddine,
2.Alınması gereken 44.40 Tl Harç peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4.Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/08/2019