Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/460 E. 2022/580 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/460 Esas
KARAR NO:2022/580

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/08/2019
KARAR TARİHİ:13/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle: davalının— isimli hastanın müvekkili — için müracaat ettiğini, —- ameliyat ile ilgili yazılı onay alındığın, — evrakı, müvekkili hastaneye ulaştıktan sonra ameliyat işleminin yapıldığını, — onayı ekinde, ameliyat operasyonunda kullanılacak her Ürünün müvekkili firma tarafından belirtildiğini, ilgili malzemelerin — dahil davalı şirkete gönderilerek gerekli onay alındıktan sonra, ameliyat yapıldığını, ancak ameliyat bedelini davalının keyfi nedenle ödemekten imtina ettiğini, bunun üzerine ameliyata konu fatura edilen tutarın tahsili için —- sayıyla takip başlatıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle, iptaliyle —-inkâr ödencesine mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı —- müvekkili şirket nezdinde —- bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu zararına ilişkin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı ve zarar nispetinde olduğunu; davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmede, —-teminatı kapsamında yer alan anlaşmalı — yapılan tanı ve tedavilerinin sağlanmasına itişkin şartların usul ve esaslarının düzenlendiğini, sözleşmenin 4.1 maddesi uyarınca, tarafların sözleşmeden kaynaklanan taahhütlerinin ifasında uygulama esaslarına göre hareket etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini; Uygulama Esasları’nın 2.11. maddesinde, — sırasında verilen ön onayın hiçbir şekilde şirketin tahakkuk safhasındaki tazminat talebini değerlendirerek gerek teminat ve gerekse ödeme bakımından farklı bir sonuca varılmasına engel olmadığı gibi poliçe genel ve özel şartlarındaki haklarını kullanabilmek bakımından esas alınması gereken tahakkukun yapıldığı tarih olacağı düzenlemesi bulunduğunu, bu nedenle —-onayının mutlak bağlayıcı niteliği olmadığını, faturada yalnızca malzeme ücretleri bulunmakta olup, operasyona ait fatura edilmesi gereken kalemlerin Uygulama Esaslarının 3.4 maddesinde açıkça sayıldığını, faturalandırma sürecinde sözleşmede ücretlendirme bölümü altında yer alan maddeler doğrultusunda indirim katsayısı ile hesaplama yapılması gerektiğini; —- faturası değerlendirildiğinde, —-fazla fatura edildiğini; yine diğer ürünlerin de —setine dahil olduğunu, ayrıca fatura edilmemesi gerektiğini, buna göre, toplamda —- fatura edilmemesi gereken tutar olduğunu, bu tutarlarda müvekkilinin sorumlu olmadığından bahisle, yerinde olmayan davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Davacı vekili mahkememize hitaben sunmuş olduğu —tarihli dilekçesi ile; dava dosyasında yargılama devam ederken davalı taraf ile sulh olunduğunu, davalı taraftan yargılama gideri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, dava konusuz kaldığından HMK. madde 315 uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmişlerdir.Davalı vekili mahkememize hitaben sunmuş olduğu —- tarihli dilekçesi ile; davacı vekili ile sulh olmakla, huzurda bulunan davada vekalet ücreti ve yargılama gideri hususunda hiçbir taleplerinin olmadığını, davacı vekilinin sulh beyanı doğrultusunda gereğinin yapılmasını talep etmiştir.Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan —- tarihli dilekçede, —ile sulh olunduğu, yapılan kısmi ödeme nedeniyle açılan davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiği ayrıca davalı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin de olmadığının belirtildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin —-tahihli dilekçesinde, davacı vekili ile sulh oldukları bu nedenle davacı vekilinin sulh beyanı doğrultusunda karar verilmesini talep etmiş olduğu görülmüştür. Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde tarafların dilekçeleri ile sulh oldukları anlaşılmış olup HMK. m. 315’e hükmüne göre sulh sözleşmesine göre karar verilmesini talep etmediklerinden mahkememizce sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Ayrıca tarafların birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi de bulunmadığından taraflar lehine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1.Tarafların sulh olması sebebi ile davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından HMK’nun 315/1 maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken — harcın peşin alınan — mahsubu ile fazla alınan—davacı tarafa iadesine,
3-Davacı vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflar arasında sulh sözleşmesi imzalandığı ve davalı tarafça vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri bulunmadığı anlaşılmakla davalı lehine yargılama giderleri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine,Dair, tarafların yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren — hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile — istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.