Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/444 E. 2021/305 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/444
KARAR NO : 2021/305

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2019
KARAR TARİHİ : 14/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili 29/07/2019 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin—— beri müvekkili firmaya ait— —ve muhafaza edildiğini, aralarında 2014 yılından beri devam —bulunduğunu, en son sözleşmeni— yenilendiğini, sözleşmede belirtilen artırım oranları —-muaccel olan borç bulunmasına rağmen — ihtarlara rağmen müvekkiline ödeme yapılmadığını, davalı firmaya —tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnamede taraflar arasındaki sözleşmenin haklı sebeple feshedilerek bundan sonra rayiç bedel üzerinden hesaplama yapılacağının belirtildiğini, aynı ihtarnamede, muaccel olan borcun ödenmesi, aksi halde; muaccel olan ve devam eden 6 aylık ardiye depo ve ücret alacağı için hapis hakkının kullanılacağı ihtar edildiğini, borçlu şirket yapılan tüm bildirimlere rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine 97.350,00TL muaccel borç ve sözleşmenin feshinden sonra aylık rayiç değeri—alacağa karşılık —- Esas sayılı dosyasından hapis hakkı defteri tutulmuş ve sonrasında “Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi” yoluyla icra takibi yapıldığını, ödeme emri borçluya tebliğ edildiğini, borçlu tarafından icra takibine ve alacağa itiraz edildiğini, dava açmadan önce zorunlu — tarafların anlaşamadığını, bu nedenle eldeki davayı açtıklarını, davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini belirterek takibe yapılan itirazın iptali ile alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili 21/10/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin — olsa da —verilmesine yönelik bir sözleşme olmadığının tarafların kabulünde olduğunu, davacının davadaki beyanlarından ve müvekkili şirketin icra müdürlüğünce sunduğu itirazlarından taraflar arasındaki sözleşmenin —– sözleşmesi mi olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğunun görüldüğünü, Mahkemece asli unsurdan —– hareketle ve taraflar arasındaki ilişkide — özellikler gözetilerek sözleşmenin yorumlanması gerektiğini, hapis hakkının TBK’nun 574.maddesinde sadece— düzenlendiğini, genel saklama sözleşmesinden doğan saklama ücreti için hapis hakkı düzenlemesinin olmadığını, davacının toplam 667.290,00 TL alacak üzerinden rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapma hakkının olmadığını, bu nedenle davanın ve icra takibinin iptalinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere TBK’nun 574.maddesinin uygulanabileceği düşünülse bile hapis hakkı muaccel borçlarla sınırlı olup doğacak borçları kapsamadığını, bu nedenle takip 569.940,00 TL alacak talebi yönünden hukuka aykırılık bulunduğunu, — sözleşmesinden kaynaklı— ücretine, kira alacakları için düzenlenen hapis hakkı kıyasen uygulanamayacağını, davacı tarafın haklı olmayan hapis hakkı iddiasına— davacının muaccel bir alacağının bulunmadığını, genel saklama sözleşmesinde —sözleşmeyi fesih hakkının bulunmadığını, davacının sözleşmeyi fesih hakkı olduğu ve sözleşmeyi feshettiği kabul edilirse davacı fesih tarihinden sonraki dönem için ücret talebinde bulunamayacağını, taraflar arasındaki sözleşmenin, kabul anlamına gelmemek üzere ardiye sözleşmesi olarak kabul edilir ve davacının hapis hakkı olduğu düşünülürse bu hapis hakkının kullanımı özel olarak kiralar için düzenlenen İİK’nun 270.maddesindeki prosedüre göre yapılamayacağını, davacının uyguladığı artış oranı ve istediği alacak miktarının fahiş olduğu gibi aynı zamanda davacı sözleşmenin 3.2, 3.3. ve 3.4 maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ücretin tamamına hak kazanamadığını, davacının yerine getirmediği edim oranında ücretten indirim yapılması gerektiğini, taraflar arasında bir de —- bulunduğunu, dava konusu sözleşmedeki hizmete ilişkin hükümlerir —hükümlerin aynısı olduğunu, davacının hapis hakkı olmadığı gibi hapis hakkını kullanırken de zarar vermiş ve kötüniyetli davacının—talep ettiği bedeller fahiş ve tek taraflı olduğunu, sözleşmeye aykırı şekilde belirlendiğini, fesih bildiriminin sözleşmeye aykırı ve geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafça, davalı aleyhine yapılan icra takibine yapılan itirazın İİK. 67 ve devamı maddeleri gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından, yargılama sırasında 31/03/2021 tarihinde mahkememize dilekçe sunularak, taraflar arasında haricen akdedilen sözleşme uyarınca davadan feragat ve vazgeçme talepleri dikkate alınarak hüküm kurulmasını, taraf vekillerinin vekalet ücretlerinden feragat etmiş olması dikkate alınarak hüküm kurulması talep edilmiştir.
Davacı vekili — davalı taraf ile sulh olunduğu yönündeki beyanlarını tekrar ederek davadan feragat ettiklerini belirtmiş ve beyanı duruşma zaptında imza altına alınmıştır.
Davalı vekili —- tarihinde mahkememize dilekçe sunularak, davacı tarafın feragat beyanına bir diyeceklerinin bulunmadığını, taraflar arasındaki anlaşma gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı beyan edilmiştir.
Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir(HMK m.307). Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği gibi, hüküm ifade edebilmesi de karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir, ancak feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır(HMK m.309). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir(HMK m.310) ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur(HMK m.311).
Vekilin davadan feragat etmesi halinde, bu konuda vekaletnamesinde özel yetki bulunmalıdır(HMK m.74).
Feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir(HMK m.312).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, —- adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, feragat, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf dilekçe ile kayıtsız ve şartsız olarak yargılama sırasında davasından feragat ettiğini bildirdiğinden, feragat beyanının yasal şartları taşıdığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılarak davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1.DAVANIN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2.Davalı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3.Başlangıçta peşin olarak alınan 8.059,20TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 59,30 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı Harçlar Kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 7.999,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
4.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafça vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6. 6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca — arabulucuya hazine tarafından — davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7.-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; artan delil avansının davalıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.