Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/4 E. 2022/124 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/4 Esas
KARAR NO : 2022/124

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2019
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı şirket vekili —– harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhinde—— başlatılan icra takibinin muhataba tebliğ edildiği ve vekilince —- tarihinde yapılan borca itirazla takibin durduğunu, müvekkili ile davalı arasında—— tarihli — imzalandığını, müvekkilinin sözleşmeye istinaden——- —– borcunu üstlendiğini —- yerine getirdiğini, edimini ve borçlarını ————fatura düzenlediğini ve davalı şirkete teslim ettiğini, ancak bedelini tahsil edemediğini, davalının faturayı düzenleme tarihi ile aynı gün teslim aldığını, ancak süresinde itiraz ve iade etmediğini ileri sürerek davanın kabulü ile, davalının —–. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline ve takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle hükmedilecek meblağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı şirket vekili ———-davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında ——– sözleşme yapıldığını, sözleşmenin 4. maddesi gereği ——- yapılmasının taahhüt edildiğini, müvekkilin sözleşme gereği bütün edimlerini yerine getirmesine rağmen davacının üstlenmiş olduğu işi yerine getirmediğini, davacının davaya konu icra takibine konu ——- bedelli faturadan dolayı müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı faturayı gönderdikten sonra müvekkili şirket tarafından toplam ——-bedelli ——- teslim edildiğini, müvekkilinin davacı adına aldığı ——-tarihli —–düzenlediğini ve davacı şirkete teslim ettiğini, davacı şirket ile —- tarihine kadar devam ettiğini ve bu tarihten sonra müvekkili şirketin davacı şirketin—— borçlarından dolayı davacı şirkete borç tahakkuk edilmesi şeklinde sona erdiğini, cari hesap sonunda ise davacı şirketin ———— olduğunu, davacı tarafın işi süresinde ve gereği gibi yapmaması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, davacının yükümlülüklerini————– ihtarname ile uyarıldığını, davacı şirketin müvekkili şirkete sözleşmenin 15.2 maddesi gereğince cezai şart ödemesi gerektiğini ve cezai şart, ———– kesintisi faturalarının davacıya—— edildiğini, davacının herhangi bir ödeme yapmadığından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin————keşide edildiğini,———— yaptırmak zorunda kalındığını, davacı şirketin —– tarihli ihtarnameye ——– numaralı ihtarnamesi ile cevap verdiğini ve işin bir —– tarafından durdurulduğunu kabul ettiğini ileri sürerek haksız ve kötüniyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Mahkememizce usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmış olup, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık; ” taraflar arasında imzalandığı —– olan ———- tarihli ——- davacının sözleşmedeki edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiği iddiasına dayalı olarak davalı adına düzenlenen takip konusu faturalar nedeniyle davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olup olmadığı, davalının davacıya teslim edildiğini iddia ettiği çekler ve davalı tarafından davacıya düzenlenen faturalar nedeniyle sözleşme kapsamında davacıya başkaca bir borcunun bulunup bulunmadığı, davacının sözleşme kapsamında üstlendiği işi sözleşmede belirtilen sürede teslim edip etmediği ve sözleşmenin bu nedenle davalı tarafça feshinin haklı olup olmadığı hususunda olduğu ” şeklinde tespit edilmiştir.
Celp ve tetkik olunan ———— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının davacı borçlu aleyhine —– talebi ile —– ———irsaliyeli fatura takibe dayanak yapılmak suretiyle ———-işlemiş faiz olmak üzere toplam ——- alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız takip yapıldığı davalı borçlunun süresi içerisinde borca, faize ve her türlü ferilerine ayrıca yetkiye itirazı üzerine takibin durduğu, davalı borçlunun yetki itirazı ile birlikte yetkili icra dairesinin göstermediği bu haliyle yetki itirazının usulüne uygun yapılmadığı görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde her ne kadar huzurdaki davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını beyan etmiş ise de; davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği ve buna ilişkin icra dosyası içerisinde bulunmadığı, bu haliyle hak düşürücü süre davalı borçlunun icra takibine itiraz gerekçesinin davacı alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl olduğu anlaşılmakla açılan davanın süresinde olduğu, davalı borçlunun hak düşürücü süre itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Takibe dayanak yapılan —–düzenlenme ve ——– faturanın incelenmesinde davacı tarafından davalı adına düzenlendiği fatura açıklamasının “——-” şeklinde olduğu görülmüş olup fatura altında teslim alan kısmında davalı adına ——- isim ve imzasının olduğu görülmüştür.
Davalı şirketin —- incelenmesinde; davacı tarafından düzenlenen toplam —– olmak üzere bildirim konusu yaptığı görülmüştür.
Davacı şirketin ——— incelenmesinde davacının davalı — düzenlediği—— olarak bildirim konusu yaptığı görülmüştür.
Celp ve tetkik olunan davacı ve davalı arasında ———sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşme konusunun ———olduğu görülmüştür.
Mahkememizce tarafların tüm delilleri celp olunarak; bir mali müşavir, bir makine mühendisi ve bir nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi —- tarihli raporunda davalı şirket tarafından davacı adına düzenlenen faturaların incelenmesinde davalının davacı —– toplam —- tutarlı fatura düzenlendiği, bu faturaların bir kısmının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, bir kısmının ise faturalarda davalı adına ———- isim ve imzası olmakla bu faturaların ise davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, dava dışı ——- Tarafından davalı — adına —–bedelli fatura düzenlendiği, davacı ve davalının—— —- incelenmesinde davalı şirketin davacı şirketten aldığı —- olarak bildirim konusu yaptığı, davacı şirketin de aynı şekilde davalı adına düzenlediği ——konusu yaptığı, davacı ve davalının ——— birbiri ile uyumlu olduğu, davacı şirket defterlerinde yapılan incelemeye göre davacı şirketin icra takip tarihi itibari ile davalı şirketten —–alacaklı bulunduğu tespit edilmiş olup, davalı şirketin —– kayıtların incelenmesinde, davalı şirketin takip tarihi itibariyle davacı şirketten alacağı veya borcu bulunmadığı, davalı —— defterlerine göre, davalı —– icra takip tarihi olan 02/01/2018 tarihi itibariyle davacı şirketten — alacaklı bulunduğu, taraf ticari defterlerindeki farkın —-olduğu bu farkın davalı—— defterlerinde davacı şirkete borç kayıt edilen —— ödemesinden kaynaklandığı yönünde rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi heyetine her ne kadar bir——– ve bir nitelikli hesap uzmanı eklenmiş ise de;—— yapılan incelemede bilirkişi heyeti sözleşme konusu —– üzerinden—– zaman geçtiğini ve maddi delillerin hali hazırda incelenmesi ve tespit edilme imkanının bulunmadığını ve yapılacak bir keşif incelemesinin —– davaya ———- inceleme yapılmadığı yönünde rapor düzenlenmiş ise de; davacı vekilinin dava dilekçesi ile talebinin davalı adına düzenlenen takip konusu fatura bedelinin ödenmesi için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin olup, davacı vekilinin alacağını taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesine veya sözleşme kapsamında taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı ticari hesap alacağını dayandırmadığı sabit olmakla mahkememizce sözleşme konusu işin yapılıp yapılmadığı veya ticari hesap alacağı olup olmadığı yönünden keşif suretiyle rapor alınmasını davanın çözümüne katkı sağlamayacağı kanaati ile bu yönde inceleme veya keşif yapılmamıştır.
Mali yönden yapılan incelemede bilirkişi raporunda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturaların dökümü yapılmış olup, davacı ticari defter ve kayıtlarında davacının takibe konu ettiği ——- edilmesi ile davacının davalıdan—— alacaklı hale geldiği, —–faturasının kaydedilmesi ile—– alacaklı hale geldiği —–davalı tarafından davacıya verilen toplam—–tutarlı çeklerin davacı defterlerine kayıt edilmesi sonrası davacı alacağının —- olduğu ve taraflar arasındaki ticari hesap ilişkisinin bu şekilde devam ederken davalı tarafından düzenlenen———- faturanın davacı tarafından ticari defterlere işlenmesi sonucu davacının davalıya ——– hale geldiği ve devamında taraflar arasındaki ticari hesap ilişkisinin devam ettiği ve takip tarihi itibari ile davacının ticari hesaba dayalı olarak davalıdan—– alacaklı duruma geldiği görülmüş olup aynı şekilde davalı——– ve kayıtlarında da takip konusu faturanın kayıtlı olduğu ve bu faturaya istinaden davalı tarafça davacıya çek ile yapılan ödemeler ve düzenlenen faturalar sonrası davalının davacıdan —- alacaklı hale geldiğini, bu döneme kadar tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu ve bu dönemden sonra taraflar arasında ticari hesap ilişkisinin devam ettiği ve takip tarihi itibari ile davalının davacıdan —– alacaklı hale geldiği, tarafların ticari defterlerindeki mutabakatsızlığın takibe konu faturanın düzenlendiği tarihten sonraki döneme ilişkin davalı tarafından ticari defterlerine kaydedilen bazı faturaların davacı defterlerinden kayıtlı olmamasından kaynaklandığı ve bu mutabakatsızlığın dava konusu faturanın düzenlendiği dönem ile ilgisi bulunmadığı ve davanın dava konusu uyuşmazlığın çözümüne bir etkisi olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. Maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
2004 sayılı İİK’nın 67. Maddesinde; ” (Değişik madde: 18/02/1965 – 538/37 md.)
(Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./103. md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü yer almaktadır.
Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlardan biri İcra ve İflas kanununun 67. Maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İcra takibinde yer alan ve borçlu tarafından itiraza uğrayan kısım davanın konusunu oluşturur.
İtirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilamsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini sağlamak amacı ile açılır. Başka bir deyişle itirazın iptali davası; alacaklının, itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde, borçlunun itiraz ettiği alacağın tespiti ve ödetilmesi istemiyle açtığı bir davadır.
İcra ve İflas kanununun 68 ve 68 (a) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı yoktur.
İtirazın iptali davasının açılabilmesi için öncelikle davacının bu davayı açmakta hukuki bir yararı olacak, yetkili icra dairesinde yapılmış, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip olacak, borçlu tarafından süresi içinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olacak, dava alacaklıya itirazın tebliğinden itibaren 1 yıllık süre içinde açılmış olacak, itiraz icra mahkemesinde kaldırılmamış olacak ve kesin hüküm bulunmayacak.
İtirazın iptali davalarının en önemli niteliği, bu davaların icra takibine bağlı, takibin devamına ya da iptaline yol açacak davalar olmasıdır. Bu nedenle, bu davalarda takip talebinde takip dayanağı olarak gösterilen belgeye bağlı olarak yargılama yapılmalıdır. İtirazın iptali davalarının icra takibine bağlı davalardan olmasının doğal sonucu; davacının icra takibine konu edilen alacağının varlığını kanıtlamasının zorunlu olmasıdır.
İtirazın iptali davasının konusu, ilamsız icra takibine borçlunun yaptığı itirazın haklı olup olmadığıdır. Mahkeme itirazın haklı olup olmadığını tespit ederken icra takibinin dayandığı takibi esas almalıdır. Alacaklı takip yapılırken dayanmadığı bir belgeye dayanarak itirazın iptali davası açamaz. Aksi halde itirazın iptali davasının normal bir alacak davasından farkı kalmaz ve bu sonuç davanın takip hukuku sistemi içindeki yeri ile bağdaşmaz. İtirazın iptali davasının konusu itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamaktır. Takipte dayanılan belgeye itiraz haklı ise, takipte dayanılmayan bir belgeye istinaden borçlunun itirazının haksızlığına karar verilemez. Eğer takipte dayanılmayan belge davada hükme esas alınırsa icra takibine itirazında haklı olan davalı-borçlu itirazın iptali davasında haksız duruma düşer. Alacaklı takip sırasında dayandığı ve borçluya onaylı suretini ödeme emriyle birlikte tebliğ ettiği belgeye istinaden itirazın iptali davası açmalıdır. Takip sırasında dayanılan belge dışında bir belgeye istinaden itirazın iptali davası açılamaz.
İtirazın iptali davalarında iki tür icra inkar tazminatı bulunmaktadır. Bunlardan ilki, icra inkar tazminatı diğeri de kötüniyet tazminatıdır. İcra inkar tazminatı veya kötüniyet tazminatı borçlar hukuku anlamında bir tazminat olmayıp itirazın iptali davasına özgü, borçluyu haksız itirazlardan, alacaklıyı haksız takiplerden——–. İcra inkar tazminatına ancak itirazın iptali davasında hükmedilebilir. Alacak davasında bu tazminata hükmedilemez. Davacı-alacaklının açtığı davanın itirazın iptali davası olarak nitelendirildiği durumlarda; davayı kazanması halinde lehine—- hükmedilmesini isteyerek ve davayı kaybetmesi halinde, davalı tarafa—– ödemeyi göze alarak açtığı davalarda inkar tazminatına hükmedilir.
İtirazın iptali davasında, borçlunun itirazında haksız olduğu mahkemece tespit edilir ise, borçlu hükmolunan borç miktarının yüzde yirmisinden aşağı olmayacak şekilde tazminata mahkum edilir. Buna icra inkar tazminatı denir. Alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin kabulünde kanun koyucunun —– borçlunun borçlu olduğunu ve miktarını bildiği halde, borcunu inkar ederek takibi uzatmasını önlemektir. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle geçerli bir ilamsız genel icra takibi olmalı,—- günlük süre içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunmalı, alacaklının icra inkar tazminatını istediğini açıkça belirtmesi, itirazın kötüniyetle yapılmış olması ve borçlunun haksızlığına karar verilmiş olması gerekmektedir. Mahkeme, itirazın iptali davası hakkında yaptığı inceleme sonucunda, borçlunun ödeme —– yapmış olduğu itirazın haksız olduğuna karar vermesi gerekir. Haksızlık itirazın yapıldığı tarihe göre belirlenir. Borçlunun itirazının haksız olup olmadığını tespit edebilmek için takip konusu yapılan ve borçlunun itiraz ettiği alacağın likit ( belli veya belirlenebilir) olması gerekir. Alacak likit ise borçlu itirazında haksızdır, alacak likit değil ise borçlu itirazında haklıdır. Alacağın likit olması demek, takip konusu alacağın miktarının belli olması demektir. Yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını belirlemek için bütün unsular bilinmekte veya bilinebilecek durumdadır. Alacağın gerçek miktarını tespit etmek için alacaklı ve borçlunun anlaşmalarına veya böyle bir anlaşma olmazsa bir mahkeme kararına gerek yoktur. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda ise alacak likit alacaktır.
İcra ve İflas Kanununun 67/2 maddesinde; “… Takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red olunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü gereğince, itirazın iptali davasının alacaklı aleyhine sonuçlanması halinde borçlu lehine tazminata hükmedilecektir. Kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle, alacaklının takibinin geçerli olması, süresinde itiraz edilmiş bulunması, süresi içinde itirazın iptali davası açılmış açılması, davanın davalı-borçlu lehine sonuçlanması, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olması ( borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için alacaklının takibinin haksız olması yeterli olmayıp aynı zamanda davacı-alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötü niyetli olduğunun da kanıtlanması gerekmektedir) ve davalı-borçlunun kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş olması gerekmektedir.
Yargıtay ——– “İtirazın iptali davası, itiraz üzerine duran ilamsız icra takibinin devamını amaçlayan ve dayanağı olan icra takibine sıkı sıkıya bağlı olan bir dava türüdür. İİK.nun 58.maddesine göre takip talebinde borcun sebebinin gösterilmesi ve borç bir belgeye dayanıyorsa bu belgenin takip talebine eklenmesi gerekir. İİK.nun 60.maddesine göre de ödeme emrinin takip talebine uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Ödeme emrini alan borçlu borcun sebebine ve takibin dayandığı belgeye göre aleyhindeki ilamsız icra takibine itiraz edebilir. Bu durumda alacaklı süresi içerisinde ancak takip talebinde gösterilen belgeye dayanarak itirazın iptali davası açabilir. Başka bir anlatımla alacaklı, takibinde dayanmadığı bir belgeye itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak dayanamaz (——Karar sayılı kararları). Mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde iddia ve savunma değerlendirilip araştırma ve inceleme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.) , —- …Alacaklı bu davada genel —— alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir. İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebi ile sıkı sıkıya bağlantılı ele alınmak gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır… Bu davada ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. —- her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır… Genel hükümlere göre her türlü ispat olanağının varlığı, takip talepnamesinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece İcra hakimliğinin —–nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır.” ) —-… Davacı, davalı aleyhine başlattığı icra takibinde takip dayanağı olarak borç miktarı, borçluya ödenen değişik tarihlerdeki alacakların toplamı olarak göstermiş, herhangi yazılı bir belgeye dayanmamıştır. Davacı yargılama aşamasında birtakım—— tarihli kararı gereğince de alacaklı davacı itirazın iptali davasını açarken takipte dayanak olarak göstermediği delillere dava aşamasında dayanamaz. Kaldı ki davacının ibraz ettiği fotokopi belgeler dahi davacının iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Davacı davasını yazılı bir belge ibraz ederek ispatlayamamıştır…” )
—-takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceğini hükme bağlamaktadır. Anılan kanun hükmü uyarınca alacaklı-davacı lehine tazminata hükmedilebilmesi için davacı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır. Eldeki davada davacının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının kötü niyetinden söz edilemeyeceğinden aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. ) —– tazminatı verilebilmesi için alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olması gerekir (İİK md 67/2). Alacağın ispat edilememiş olması tek başına kötü niyetin göstergesi değildir. Somut olayda davacının kötü niyetinin ispatlanamamış olması karşısında aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.
Tüm dosya kapsamından davanın; davacı ile davalı arasında imzalanan eser sözleşmesine istinaden düzenlenen takibe dayanak hak ediş faturasının tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmış olup, Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, icra dosyası, bilirkişi raporu, sözleşme, iddia ve savunmalar, hep birlikte değerlendirildiğinde davaya konu takibin ——, icra dosyasında takip dayanağı belgenin davacı tarafından davalı adına düzenlenen —– fatura olduğu, takip talebinde borcun sebebi ve dayanağının da bu fatura olduğu, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğu, davalı cevap dilekçesinde takibe dayanak yapılan faturanın davacıya verilen çekler ile ödendiğini ve iş bu faturadan dolayı davalıya borçlu olmadığını iddia ettiği, taraflar arasında bir eser sözleşmesi imzalanmış ve sözleşme kapsamında taraflar arasında bir cari hesap ilişkisi olduğu, gerek ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelenmesi ile gerekse tarafların dava , cevap dilekçeleri kapsamında sabit olduğu, ancak davacının alacağını taraflar arasında imzalanan sözleşmeye veya cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağa dayandırmadığı ve alacağını takibe konu ettiği bir adet faturaya dayandırdığı, alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde davacı ve davalının takibe konu faturayı ticari defterlerine kayıt ettiği, takip konusu faturanın ticari defterlere kaydedilmesi sonrasında taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin devam ettiği ve bilirkişi raporundan dökümü yapılan cari hesap ilişkisine göre davalının davacıya yapmış olduğu ödemeler sonrası davacının davalıya bir dönem borçlu hale geldiği, ancak takip tarihi itibariyle cari hesaba dayalı olarak davacının davalıdan alacaklı hale geldiği, davalının davacıdan cari hesaba dayalı olarak alacaklı hale geldiği döneme kadar davacı ve davalı defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu ve her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, birbirinin teyit ettiği anlaşılmakla davalının takip konusu fatura bedelini davacıya ödediği ve iş bu takip konusu faturadan dolayı davacıya borçlu olmadığı, İtirazın iptali davalarında alacaklının takip talebinde belirttiği sebepler ile ve belgeler ile bağlı olduğu, takip talebinde sunmadığı ve dayanmadığı belgeleri itirazın iptali davasını açtıktan sonra sunup ileri süremeyeceği ve bu haliyle davacının takibe konu ettiği fatura bedeli davalı tarafça ödenmiş olmakla iş bu dava konusu icra takip nedeniyle davalıdan takibe konu faturadan kaynaklı bir alacağının bulunmadığı, ancak cari hesaba dayalı olarak alacaklı olduğu fakat davacının takibinde cari hesaba dayanmadığı ve cari hesabın itirazın iptali davasının konusu olmadığı, davalının cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talebinde bulunmaması nedeniyle kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıda şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın reddine,
2-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.684,36 TL olarak yatırılan harçtan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcı çıkarıldıktan sonra kalan mahsubu ile bakiye‭ 2.603,66 TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —— uyarınca —- ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı yana verilmesine,
6-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca —– arabulucuya hazine tarafından ödenen—— davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.