Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/371 E. 2021/704 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/371 Esas
KARAR NO : 2021/704

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/06/2019
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 28/06/2019 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; —— Şirketin —- kapsamında bulunduğunu—- tarihihde dizinin dönmesi, aşırı âdet kanaması, karın ağrısı sebebi ile, tedavi görmüş olup söz konusu tedavi giderleri müvekkil şirket tarafından karşılandığını, bu esnada sözü edilen sigortalının davalı nezdinde de aynı süre için teminat sağlayan geçerli bir sigorta poliçesi bulunduğu Müvekkil tarafından tespit edildiğini, sigortalının müşterek sigortalı olduğu| hususu 14.03.2019 tarih ve —sayılı yazı ile davalı şirkete bildirildiğini, söz konusu yazı ile davalı şirketin sigorta limiti ve teminat tutarının bilinmemesi nedeni ile Müvekkil şirket tarafından karşılanan 37.522,14TL’lik tutarın, davalı şirketin poliçesinin aynı limitli olması durumunda % 50′ sinin limit ve teminatlarının farklı olması halinde ise davalı şirkete isabet edecek tutarın bildirilen hesaba ödenmesi talep edildiğini, ancak davalı şirket tarafından Müvekkil Şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, huzurdaki davaya konu olayda, davali şirket TTK 1467. Maddesi (a) fıkrası kapsamında çifte sigortaya muvafakat etmiş bulunduğunu, hal böyle olunca her iki şirketin de poliçesinin eki olan Sağlık Sigortası Genel Şartlarının 12. Maddesi ile TTK 1466. Maddesi uyarınca; tamamı müvekkil şirket tarafından karşılanan tedavi masraflarının her iki sigortacı tarafından sigorta edilen bedel oranında karşılanması gerektiğinin aşikar olduğunu, anılan nedenlerle davalı şirketin, müvekkil şirketi poliçe limit ve teminatı kapsamında ve sigorta edilen bedel oranında tazmin etmesi gerektiğini, neticeten; davalı … şirketinden fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000, -TL tazminatın müvekkilin ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline, yargıldma giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunduğu 24/01/2020 tarihli ıslah dilekçesindeki beyanında; toplam 18.761,07 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili 30/09/2021 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 30/08/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: öncelikle ifade etmek isteriz ki, dava dilekçesinde, kendi ——- nezdinde de sigortalı bulunduğunu, söz konusu poliçe şartları, uyarınca, —- sigortalının, poliçe teminatları kapsamında olduğu tespit ediledek mahiyetteki bir rahatsızlığına ilişkin olması halinde, yatarak tedavi ve ameliyatları için, yurt içi kurumlardaki tedavileri bakımından, istisnalar eklenerek % 100 oranında teminat verilmiş olup, ameliyat ve tedavi gideri dışındaki tetkik, fiziki tedavi ve sarf malzeme giderleri için ise farklı mahiyette teminatlar tanımlanmış bulunduğunu, TTK’nun çifte sigortayı düzenleyen 1467. maddenin belirtmiş olduğu istisnalar özellikle (a) bendinde belirtilen sigortacı şirketlerinin onayı bulunmadığından dava konusu uyuşmazlıkta anıları hükümde atıf yapılan müşterek sigorta hükümlerinin davamızda uygulanması mümkün olmadığını(Bu nedenle davacı yanın rücu hakkı bulunmamaktadır.), sigortalı tedavi giderlerinin ödenmesi hakımından kendisi için en uygun poliçeye müracaat ettiğini, bu kapsamda sigortalının bu yönde bir izni olup olmadığına bakılmaksızın menfaati bakımından müracaat etmeyi tercih etmediği diğer poliçesinden bir tazminat ödemesi yapmak, hasarsızlığını etkilemek ve —– ile daha sonra yüksek prim ödemek zorunda bırakmak şeklindeki uygulama, sigortalının seçimde bulunma hakkına, tüketici olarak haklarına aykırılık olacağını, somut olayda yürürlükte olan poliçelerde aynı tedavi giderlerinin —- bakımından “çifte sigorta” hükümleri uygulanması gerektiğini, söz konusu madde uyarınca kanun koyucu tarafından genel olarak değerinin tamamı sigortalanmış menfaat bakımından çifte sigorta yasaklanmış olup, poliçeler incelendiğinde maddenin (a) hükmü gereğince sonraki sigortacının buna onay vermesi şartı getirildiğini, müvekkili şirketin bu yönde —– uygulama alanı bulmadığını, dava dilekçesinde dayanak yapılan Sağlık Sidortası Genel Şartlarının 12. Maddesi —– tarafından temin edilmiş olması halindel bu masrafların sigortacılar arasında teminatlar oranında paylaşılacağını” düzenlemektedir. Madde başlığından da anlaşılacağı üzere TTK’nun—1466, Maddesinin genel şart hükmü olarak tekrarlanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla — uygulanması halinde dahi, davacı — kendi — bir ödeme yapmış olup almadığı hususu ile, rücu hakkı bulunup bulunmadığı hususunun yine müvekkil —- poliçesi kapsamında (poliçe özel koşulları ve —nazara alınmak suretiyle) sorumlu olup olmadığı hususlarının) da incelenmesi gerekeceğini, kabul anlamına gelememek kaydı ile, talep edilen tedavi giderlerinin müvekkil — kapsamında ödenmesi gerekip gerekmediğini, teminat yapısı da incelenmesi gerektiğini, sonuç olarak, davacı yanın tüm haksız istemlerinin ve nihai olarak müvekkil şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki —-dava dışı sigortalısına yapmış olduğu —- davalı …— yapmış olması nedeniyle —– teminat sağlayan poliçe bulunup bulunmadığı, çifte sigorta veya müşterek sigorta şartlarının bulunup bulunmadığı, davalı tarafın çifte sigortaya muvakafat edip etmediği, çifte sigorta bulunması halinde bunun geçerli olup olmadığı, müşterek sigorta hükümlerinin eldeki davaya uygulanmak imkanının bulunup bulunmadığı, sigorta poliçelerinin teminat kapsamı ve rücu şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği; Dava, davacı tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi; 6102 sayılı TTK’nın 1472/1. maddesindeki “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının— karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar,— eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin—- ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik—- incelendiğinde—- kapsadığı anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik——- tarihleri arasında geçerli olduğu, dava dışı ———- bağlamında, yatarak tedaviler ve ameliyatlar kapsamında limitsiz %100 ödemeli; anlaşma harici kurumlarda %100 ödemeli brüt 50.000,00 TL tutarlı teminat verildiği anlaşılmıştır.
—– —- kapsamında bulunan dava dişi —– dönmesi, aşırı âdet kanaması, karın ağrısı sebebi ile gördüğü tedavi giderlerinin davacı … — karşılandığı, dava dışı—- —- tedavileri—, dava dişi —– tutardan, Davalının poliçe teminat limiti içinde olması bakımından —-tarihti yazı ile temerrüde düşürüldüğü, tarafların diğer taleplerinin beyan ve rapor etmiştir.
Hesap bilirkişisinin mahkememize sunduğu 03/03/2020 tarihli raporunda özetle; davacı ——– dönmesi, —- sebebi ile—davacı … şirketince —– davalı—— ——“————– bulunduğu, dava ———— olduğu, davacı …— dava dışı ———- Davalının — teminat — davalı —düşürüldüğü, tarafların diğer taleplerinin —–olduğu, davalı … açısından anlaşmalı—- anlaşma — edebileceğini, davacının — başvurusunun davalıya 22.03.2019 tarihinde tebliğ edilmesine ve yazıda 29.03.2019 tarihine—- temerrüt tarihinin — olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Hesap bilirkişisi birinci ek raporunda özetle ; davalı itirazlarının ayrı ayrı incelenerek iştirak edilmediğini, —- davalı açısından da, anlaşmalı kurum olduğunun belirlenmesine göre, poliçedeki teminatlar dikkate alındığında, anılan tedavi yönünden eş teminat olduğu— işleyecek faiziyle birlikte (— Şartlarının 12. maddesi dikkate alınarak), rucü edebileceği sonucuna varıldığına ilişkin kanaatlerini bildirdiğini beyan ve rapor etmiştir.
Hesap bilirkişisi ikinci ek raporunda özetle ; davalının ıslah dilekçesiyle ileri sürdüğü takas/mahsup talebine, davacının ileri sürdüğü zamanaşımı def’i ile savunmanın genişletilmesine muvafakatleri olmadığı anlatımlarının nihai takdir ve değerlendirilmesinin Mahkeme’ye ait olduğu, kök raporda açıklanan nedenlerle, olayda çifte sigorta bulunmayıp, ———- Poliçe Genel Şartları madde—- davacının davalıya rucu edebileceği tutarın bundan önceki ek raporda gösterildiği üzere, 18.761,07 TL; buna karşılık davafının takas ve mahsubuna konu edebileceği tutarın 5.996,95 TL olduğu, Mahkemece takas definin benimsenmesi halinde, mahsup sonrasında kalan —- itibaren işleyecek faiziyle birlikte rucu edebileceği sonucunun ortaya çıktığına ilişkin kanaatlerimi bildirdiğini beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi kök raporları ve ek raporlar taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava dışı —— davacı şirket hem de davalı şirket nezdinde düzenlenen poliçelerle —— davalı … tarafından düzenlenen poliçenin başlangıç tarihinin —-, sigorta bedelinin anlaşmalı kurumlarda yapılacak tedaviler bakımından sınırsız, anlaşma harici kurumlarda yapılacak tedaviler bakımından 25.000,00 TL olarak belirlendiği; davacı … tarafından düzenlenen poliçenin başlangıç tarihinin —— olduğu, sigorta bedelinin limitsiz olarak belirlendiği, her iki sigortanında——–olarak düzenlendiği, dava dışı——–edildiği, davacı tarafından tedavi gideri olarak toplam 37.522,14 TL’nin karşılandığı, zararın zaman bakımından her iki sigortanın çakıştığı dönemde meydana geldiği, çözülmesi gerekli uyuşmazlığın her iki sigorta poliçesininde geçerli olup olmadığı, davacı tarafça ödenen bedelin bir kısmın veya tamamının davalı … tarafından karşılanmasının gerekip gerekmediği olduğu anlaşılmıştır.
Alınan bilirkişi raporları arasındaki farklılığın hukuki nitelendirmeye ilişkin olması hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olması nedeniyle yeniden bilirkişi raporu alınmamıştır.
6102 sayılı yasanın 1519. maddenin 2. Fıkrasında; ” Sigortalının —- zararların sigortacı tarafından karşılanması —– sigortalarına ilişkin hükümler ile 1500 ilâ 1502 nci madde hükümleri ——- hakkında da uygulanır.” şeklinde yapılan düzenleme uyarınca konunun—-altında düzenlenen birden çok –yönünden irdelenmesi gerekmektedir.
Aynı menfaatin birden fazla sigortacı tarafından sigortalanması 6102 sayılı TTK’nın 1465 v.d. Maddelerinde ;”MADDE 1465- (1) Aynı menfaatin, —– farklı tarihlerde sigorta ettirilmesi hâlinde sigorta ettirene sigorta bedelinden daha fazlası ödenmez.
(2) Birden çok sigortada, sigorta ettiren, sigortacılardan herbirine hem rizikonun gerçekleştiğini hem de aynı menfaat için yapılan diğer sigortaları bildirir. Bu hükme aykırılık hâlinde 1446 ncı madde hükmü uygulanır.
bb) Müşterek sigorta
MADDE 1466- (1) Bir menfaat birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda, aynı süreler— edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsi, ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılır. Bu takdirde sigortacılardan her biri, sigorta bedellerinin toplamına göre, sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olur.
(2) Sözleşmelere göre sigortacılar müteselsilen sorumlu oldukları takdirde, sigortalı, uğradığı zarardan fazla bir para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her biri yalnız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olur. Bu hâlde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda oldukları bedeller oranındadır.
cc) Çifte sigorta
MADDE 1467- (1) Değerinin tamamı sigorta olunan bir menfaat, sonradan aynı veya farklı kişiler tarafından, aynı—– sigorta ettirilemez; sigorta ettirilmişse, — geçerli sayılır:
a) Sonraki ve önceki sigortacılar onay verirlerse; bu takdirde, sigorta sözleşmeleri aynı zamanda yapılmış sayılarak — — 1466 ncı maddede gösterilen — tarafından ödenir.
b) Sigorta ettiren, —– devir veya o haklardan feragat etmişse; bu takdirde, devir veya feragatin ikinci sigorta poliçesine yazılması şarttır; yazılmazsa ikinci sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır.
c) Sonraki sigortacının, ancak önceki sigortacının ödemediği tazminattan sorumluluğu şart kılınmış ise; bu hâlde önceden yapılmış olan sigortanın— yazılması gerekir; yazılmazsa, — sözleşmesi geçersiz sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
TTK’nın 1466. Maddesinin açık ifadesinden anlaşılacağı üzere — bir — aynı zamanda, aynı süreler için ve —edilmesi gerekmektedir. Eldeki davada — başlangıç ve bitiş zamanları aynı olduğundan—- gerekmektedir. Bu kapsamda tedaviyi yapan— davalı ..— anlaşmalı olması nedeniyle davacının davalıdan 18.761,07 TL talep edebileceği, davalının aynı poliçeden kaynaklı olarak dava dışı —– davacıdan talep edebileceği kısım yönünden takas mahsup defiinde bulunduğu, bu tedavi gideri yönünden de —uygulanması gerektiğinden davalının tedavi giderinin % 50’si olan 5.996,95 TL’yi davacıdan talep edebileceği bu kapsamda bu — mahsubuna karar vermek gerektiği, davacı tarafından takas —- defi dermeyan edilmiş ise de; Zaman aşımına uğramış borç talep ve dava edilebilir olamamasına karşın,— takas için dayanılabilmesi, Borçlar Kanununun 118/III maddesine göre, zaman aşımına uğrayan alacak, takas şartlarının tamamlandığı tarihte henüz zamanaşımına uğramamış idiyse, alacaklının — sayılı ilamı), eldeki uyuşmazlıkta takas şartlarının oluştuğu tarih itibarıyla davalı alacağının henüz zamanaşımına uğramamış olması nedeniyle zamanaşımı definin yerinde olmadığı, davacının başvurusunun davalıya —tarihinde tebliğ edilmiş olması ve başvuruda davalıya verilen sürenin—– temerrüdün 29/03/2019 tarihinde gerçekleştiği, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanması nedeniyle temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesi gerektiği, davanın reddedilen kısmının takas mahsup definden dolayı reddedilmesi nedeniyle bu kısım yönünden davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmetmemek gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davacının 18.761,07 TL alacağından, davalının 5.996,95 TL alacağının takas mahsubundan sonra kalan — işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişin istemin reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 871,92 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 85,39 TL ile tamamlama harcı olarak alınan 238,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 548,53 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte — ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan ve 44,40 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 151,70 TL posta ve tebligat giderinden oluşan yargılama gideri ile 85,39 TL peşin harç ve 238,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.519,49 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan ve 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ve 9,00 TL tebligat masrafından oluşan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca — davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.