Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/365 E. 2021/342 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/365 Esas
KARAR NO : 2021/342

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/06/2019
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı—- isimli kişiye müvekkili şirket tarafından — tarihinde şiddetli bacaklarında belirgin damar ve ağrı şikayeti sebebiyle tedavi gördüğünü, söz konusu tedavi giderlerinin müvekkili şirket tarafından karşılandığını, yapılan araştırmada adı geçen sigortalının davalı şirket nezdinde aynı süre için teminat sağlayan geçerli bir sigorta poliçesi bulunduğunun öğrenildiğini,— sigortalı olduğu hususunun, davalıya 02/04/2019 günü bildirildiğini, davalı şirketin poliçe limit ve teminat tutarının bilinmemesi nedeniyle % 50 sinin limit ve teminatların farklı olması halinde, davalı şirkete isabet eden tutarların bildirilen hesaplara ödenmesinin talep edildiğini ancak davalı şirketin ödeme yapmadığından bahisle şimdilik kaydıyla 5.000,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —– kapsamında talebin zaman aşımına uğradığını, dava dilekçesinde bildirilen—–şirket nezdinde, — bulunduğunu, poliçe kapsamında olduğu tespit edilebilecek mahiyette bir rahatsızlığına ilişkin olması halinde, yatarak tedavi ve ameliyatları için — tedaviler bakımından istisnalar eklenerek % 100 oranında teminat verildiğini, TTK’nın —düzenleyen 1467. Maddesinin belirtmiş olduğu, istisnalar, özellikle (a) bendinde belirtilen sigortacı şirketlerin onayı bulunmadığından, dava konusu uyuşmazlıkta anılan hükme atıf yapan — hükümlerinin davada uygulanmasının mümkün olmadığını, kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu olayda —- bulunduğu tespit edilecek olsa dahi TTK.m.1466/2 gereğince sigorta sözleşmesinde yazılı ödeme yapılmış olsa dahi, müvekkili şirkete rücu hakkı bulunmadığını, aksi bile kabul edilse, müvekkili şirketin poliçe şartlarının, limitlerinin ve katılım paylarının nazara alınması gerektiğini, öte yandan, sigortalının tedavi giderlerinin ödenmesi bakımından kendisi için en uygun poliçeye müracaat etme hakkı bulunduğunu, hasarsızlığını etkilememek ve hasar prim dengesiyle daha sonra yüksek prim ödemek zorunda kalmamak için, sigortalının seçimde bulunma hakkına aykırı olarak, davacının tercihte bulunamayacağını, sigortalının poliçe teminatından yararlanma ve herhangi bir ödeme talebi ulaşmadığı gibi, herhangi bir —- tedaviye konu belirtilen gider bakımından — istenmediğini, somut olayda yürürlükte olan poliçelerde aynı tedavi giderlerinin tamamın—- altına alan teminatlar bakımından çifte sigorta hükümlerinin uygulanması gerektiğini, TTK da —yasalandığını, istisnai olarak önceki ve sonraki sigortacının buna onay vermesi şartı getirildiğini, poliçeler incelendiğinde müvekkili şirketin bu yönde—- bir onayı olmadığının belirgin bulunduğunu, somut olayda, —- hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığını, —- sigortadan bahsedilebilmesi için poliçelerin aynı zamanda, aynı süre içerisinde ve aynı rizikolara karşı yapılması gerektiğini, —-her biri sigorta bedeliyle sorumlu tutulmakta olup, maddenin 1. Fıkrasına göre menfaatin tamamı tek bir sigortacı tarafından değil, sigorta bedelleriyle orantılı olarak teminat altına alındığını, dolayısıyla her bir sigortacının sigortalanan menfaat için bedeli oranında sorumlu olduğunu, maddenin 2. Fıkrasında ise, sigorta sözleşmesinde — arasında müteselsil sorumluluk kabul edildiği açıkça belirtilmiş ise bu durumda sigortacının her birinden riskin tamamının talep edilebileceğin, bunu karşılayan — sigorta bedeli oranında diğer sigortacılara rücu hakkı bulunduğunu, somuy olayda anılan şekilde bir müteselsil sorumluluk olmadığından davacı tarafın müvekkili şirkete bir rücu hakkı bulunmadığnıı, ——-genel şartlarının 12. Maddesinin TTK nün — düzenleyen 1466. Maddesinin genel şart hükmünün tekrarından ibaret olduğunu, somut olayda ise — değil —söz konusu olduğunu, kabulü anlamına gelmemek kaydıyla — hükükmlerinin somut olaya uygulanması halinde davacı şirketin—kapsamında geçerli bir ödeme yapıp yapmadığı hususu ile rücu hakkı bulunup bulunmadığı hususunun müvekkili şirketin temin etmiş olduğu — kapsamında koşulları var ise muafiyet şartları da nazara alınmak suretiyle sorumlu olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, tedavi evraklarının sunularak buna göre poliçe kapsamına uygunluk olup olmadığı yönünden denetleme yapılması gerektiğini, davacının kendi poliçe koşullarına göre ödeme yapmasının mutlak surette müvekkili şirketin tazmin sorumluluğu olacağı anlamına gelmediği ileride ortaya çıkacak takas ve mahsup haklarının saklı tutulduğunu, temerrüt koşulları da oluşmadığından bahisle yerinde olmayan davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının dava dışı sigortalısına yapmış olduğu —-ile aynı dönemde davalı — sigorta poliçesi yapmış olması nedeniyle her iki poliçe yönünden aynı süre için teminat sağlayan poliçe bulunup bulunmadığı,—sigorta şartlarının bulunup bulunmadığı, davalı tarafın –muvakafat edip etmediği, — bulunması halinde bunun geçerli olup olmadığı, —- hükümlerinin eldeki davaya uygulanmak imkanının bulunup bulunmadığı, — —- teminat kapsamı ve rücu şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava,— kapsamında ödenen tazminatın rücu davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi; 6102 sayılı TTK’nın 1472/1. maddesindeki “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin,kuralı uyarınca,–yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik olunan—-04/03/2018 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının — olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan —Tarafından tanzim edilen — incelenmesinde— tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalının — olduğu anlaşılmıştır.
—- bilirkişi raporunda özetle; gerek davalı gerek davacının düzenlediği——- altına almakla beraber başlangıç tarihlerinin aynı olmaması sebebiyle TTK.m.1466 anlamında — kabul edilmediği, gerek davalı gerek davacının — kapsamında düzenlediği poliçelerin tüm teminatlar açısında nilteliği bulunmadığı ancak dava dışı sigortalı— tarihinde şiddetli damar ve bacak ağrısı şikayetiyle hastaneye başvuru yaptığı ve tedavi gördüğü ve damar cerrahi işlemi yapıldığı, davacı sigorta şirketinin 03/02/2018 tarihinde 36.183,64 TL ödediği, yatarak tedavi ve ameliyatı yönünden teminat türlerinde çakışma meydana geldiği, davalının poliçesinin sonraki poliçe olduğu, TTK m.1467’deki koşullar sağlanmadığından sonraki poliçelerin geçersiz olduğundan rücu talebinin yasal ve akdi dayanağı bulunmadığı, mahkemenin bilirkişi görüşünü uygun görmemesi halinde davacının ödemesinin % 50′ sine isabet eden tutarın davacının teminat tablosunu dosyaya sunmadığı hasar ödeme talimatında limitsiz olduğu belirtilmesinin yer aldığı, dava dışı — tedavi gördüğü — davalı yönünden — 18.091,83 TL, anlaşmalı harici kurum ise 16.000,00 TL olduğu beyan ve rapor etmiştir.
Tarafların rapora itirazı üzerine ek rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi taraf itirazlarını karşılayacak şekilde rapor düzenlemiş ve kök raporda bir değişiklik olmadığı yönünde rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava dışı—şirket hem de davalı şirket nezdinde düzenlenen —, davalı — tarafından düzenlenen poliçenin başlangıç tarihinin 04/03/2017 tarihi, bitiş tarihinin ise 04/03/2018 tarihi olduğu, sigorta bedelinin anlaşmalı kurumlarda yapılacak tedaviler bakımından sınırsız, anlaşma — olarak belirlendiği; davacı — tarafından düzenlenen poliçenin başlangıç tarihinin 12/02/201 tarihi bitiş tarihinin ise 12/02/2018 tarihi olduğu, dava dilekçesi ekinde sadece—, poliçenin genel ve özel şartlarının sunulmadığı, teminat tür ve limitleri yönünden bu yönü ile denetlenemediği, her iki sigortanında — olarak düzenlendiği– tarihinde şiddetli bacak ve damar ağrısı şikayetiyle hastaneye başvurduğu ve müdahale gerçekleştiği ve davacı tarafından ameliyat ücreti, tıbbi malzeme ve—- hizmeti olmak üzere toplam 36.183,64 TL’nin karşılandığı, zararın zaman bakımından her iki sigortanın çakıştığı dönemde meydana geldiği, çözülmesi gerekli uyuşmazlığın her iki sigorta poliçesininde geçerli olup olmadığı, davacı tarafça ödenen bedelin bir kısmın veya tamamının davalı sigorta şirketi tarafından karşılanmasının gerekip gerekmediği olduğu anlaşılmıştır.
Hastalık ve sağlık sigortaları 6102 sayılı yasanın 1511 v.d. Maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan yasanın sigorta değeri kenar başlıklı 1514. Maddesinde; ” Sigortalının sağlığı,—- ile —-şeklinde düzenlenen — bir veya birkaç sigortacı tarafından, çeşitli bedellerle sigorta ettirilebilir.
Ödenecek bedelin menfaatten fazla olduğu durumlarda, aşan kısım sigortalının lehine yapılmış sayılır. ” şeklindeki düzenleme ile hastalık sigortası ile –şeklinde düzenlenen — sigortalarında menfaatin bir veya birden fazla sigorta şirketi tarafından çeşitli bedellerle sigorta ettirilebileceği düzenlenmiştir. Madde kapsamına zarar sigortası şeklinde düzenlenen —dahil edilmemiştir. Bu nedenle —şeklinde düzenlenen —- bu madde kapsamında birden — sözleşmesi ile teminat altına alınabileceğini söyleme imkanı bulunmamaktadır. Buna göre eldeki davada her iki sigortanın da — olması nedeniyle davacının ödediği bedeli TTK’nın 1514. maddesine ve bu maddeye istinaden düzenlenen sağlık sigorta genel şartlarının 12. Maddesine göre davalıdan talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
6102 sayılı yasanın 1519. maddenin 2. Fıkrasında; ” Sigortalının uğradığı —- giderleri için harcama yapılması gibi gerçek zararların sigortacı tarafından karşılanması öngörülen — ise, genel hükümler dışında, zarar sigortalarına ilişkin hükümler ile 1500 ilâ 1502 nci madde hükümleri sağlık sigortası hakkında da uygulanır.” şeklinde yapılan düzenleme uyarınca konunun zarar sigortaları başlığı altında düzenlenen birden çok sigorta hükümleri yönünden de irdelenmesi gerekmektedir.
Aynı menfaatin birden fazla sigortacı tarafından sigortalanması 6102 sayılı TTK’nın 1465 v.d. Maddelerinde ;”MADDE 1465- (1) Aynı menfaatin, aynı rizikolara karşı, aynı süre için, birden çok sigortacıya, aynı veya farklı tarihlerde sigorta ettirilmesi hâlinde sigorta ettirene sigorta bedelinden daha fazlası ödenmez.
(2) Birden çok sigortada, sigorta ettiren, sigortacılardan herbirine hem —-gerçekleştiğini hem de aynı menfaat için yapılan diğer sigortaları bildirir. Bu hükme aykırılık hâlinde 1446 ncı madde hükmü uygulanır.
bb) Müşterek sigorta
MADDE 1466- (1) Bir menfaat birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda, aynı süreler için ve aynı —- karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsi, ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılır. Bu takdirde sigortacılardan her biri, sigorta bedellerinin toplamına göre, sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olur.
(2) Sözleşmelere göre sigortacılar müteselsilen sorumlu oldukları takdirde, sigortalı, uğradığı zarardan fazla bir para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her biri yalnız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olur. Bu hâlde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda oldukları bedeller oranındadır.
cc) Çifte sigorta
MADDE 1467- (1) Değerinin tamamı sigorta olunan bir menfaat, sonradan aynı veya farklı kişiler tarafından, aynı rizikolara karşı, aynı süreler için sigorta ettirilemez; sigorta ettirilmişse, sigorta ancak aşağıdaki hâl ve şartlarda geçerli sayılır:
a) Sonraki ve önceki sigortacılar onay verirlerse; bu takdirde, sigorta sözleşmeleri aynı zamanda yapılmış sayılarak —– gerçekleştiğinde sigorta bedeli, 1466 ncı maddede gösterilen oranda sigortacılar tarafından ödenir.
b) Sigorta ettiren, önceki sigortadan doğan haklarını ikinci sigortacıya devir veya o haklardan feragat etmişse; bu takdirde, devir veya feragatin — poliçesine yazılması şarttır; yazılmazsa — sözleşmesi geçersiz sayılır.
c) Sonraki sigortacının, ancak önceki sigortacının ödemediği tazminattan sorumluluğu şart kılınmış ise; bu hâlde önceden yapılmış olan sigortanın— poliçesine yazılması gerekir; yazılmazsa, —- sözleşmesi geçersiz sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
TTK’nın 1466. Maddesinin açık ifadesinden anlaşılacağı üzere — söz edebilmek için bir menfaatin birden çok sigortacı tarafından, aynı zamanda, aynı süreler için ve aynı — karşı sigorta edilmesi gerekmektedir. Eldeki davada sigortalanan —aynı ise de sigortaların başlangıç ve bitiş zamanları faklı olduğundan — sigortadan bahsetme imkanı bulunmamaktadır.
TTK’nın 1467. Maddesi uyarınca; aynı menfaatin aynı veya farklı kişiler tarafından aynı süreler için sigortalanması durumunda–meydana gelmektedir. — sigortada — sigortadan farklı olarak aynı zamanda yapılma şartı bulunmamaktadır. Sigortalanan dönemlerin kesişmesi gerekmektedir. Çifte sigortanın 1467. Maddenin a, b ve c bentlerinde sayılan istisnalar dışında geçersiz olacağı düzenlenmiştir. Eldeki davada sigorta sürelerinin kesişmesi ve aynı menfaatin—- şirketi tarafından sigortalanması nedeniyle çifte sigortanın bulunduğu kanaati hasıl olmuştur. TTK’nın 1467. maddesinin a bendinde belirtilen sigortacıların onay vermesi, b bendinde belirtilen sigorta ettirenin haklarını — devretmesi durumlarının gerçekleşmediği ve c bendinde belirtildiği gibi önceki sigortacının ödemediği zarar bulunmadığı anlaşılmış bu nedenle anılan madde hükmü uyarınca — tarafından yapılan sigortanın — olması nedeniyle geçersiz olduğu ve davacının ödediği bedelin bir kısmını veya tamamını davalıdan talep edemeyeceği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
Davanın REDDİNE,
1-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 85,39 TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 223,57 TL’den Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla yatırılan 249,66 TL’nin davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3–Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan — uyarınca — ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca—- davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı