Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/360 E. 2021/343 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/360 Esas
KARAR NO : 2021/343

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/06/2019
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava—-kişiye müvekkili şirket tarafından — adı geçen sigortalının 06/06/2017 tarihinde şiddetli omuz ağrısı şikayeti sebebiyle tedavi gördüğünü, söz konusu tedavi giderlerinin müvekkili — karşılandığını, yapılan araştırmada adı geçen sigortalının davalı şirket nezdinde aynı süre için teminat sağlayan geçerli bir— bulunduğunun öğrenildiğini,—– olduğu hususunun, davalıya 23/08/2017 günü bildirildiğini, davalı—- ve teminat tutarının bilinmemesi nedeniyle % 50 sinin limit ve teminatların farklı olması halinde, davalı şirkete isabet eden tutarların bildirilen hesaplara ödenmesinin talep edildiğini ancak davalı şirketin ödeme yapmadığından bahisle şimdilik kaydıyla 5.000,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —-kapsamında talebin zaman aşımına uğradığını, dava dilekçesinde bildirilen—bulunduğunu,— olduğu tespit edilebilecek mahiyette bir rahatsızlığına ilişkin olması halinde, yatarak tedavi ve ameliyatları— bakımından istisnalar eklenerek % 60 ve % 100 oranında teminat verildiğini, TTK’nın — düzenleyen 1467. Maddesinin belirtmiş olduğu, istisnalar, özellikle (a) bendinde—şirketlerin onayı bulunmadığından, dava konusu uyuşmazlıkta anılan hükme — hükümlerinin davada uygulanmasının mümkün olmadığını, kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu olayda — sigorta bulunduğu tespit edilecek olsa dahi TTK.m.1466/2 gereğince sigorta sözleşmesinde yazılı ödeme yapılmış olsa dahi, müvekkili şirkete rücu hakkı bulunmadığını, aksi bile kabul edilse, müvekkili şirketin poliçe şartlarının, limitlerinin ve —– nazara alınması gerektiğini, öte yandan, sigortalının tedavi giderlerinin ödenmesi bakımından kendisi için en uygun poliçeye müracaat etme hakkı bulunduğunu, hasarsızlığını etkilememek ve —- dengesiyle daha sonra yüksek——-için, sigortalının —-bulunma hakkına aykırı olarak, davacının tercihte bulunamayacağını, sigortalının — yararlanma ve herhangi bir ödeme talebi ulaşmadığı gibi, herhangi bir —— bu tedaviye konu belirtilen gider bakımından —- istenmediğini, somut olayda yürürlükte olan— aynı tedavi giderlerinin tamamını —–altına alan teminatlar bakımından —- hükümlerinin uygulanması gerektiğini, TTK da— sigortanın yasalandığını, istisnai olarak önceki ve sonraki — buna onay vermesi şartı getirildiğini, — incelendiğinde müvekkili şirketin bu yönde —- bir onayı olmadığının belirgin bulunduğunu, somut olayda, —- hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığını, —–sigortadan bahsedilebilmesi için poliçelerin aynı zamanda, aynı süre içerisinde ve aynı — karşı yapılması gerektiğini, —- sigortacılardan —-bedeliyle sorumlu tutulmakta olup, maddenin 1. Fıkrasına göre menfaatin tamamı tek bir sigortacı tarafından değil, sigorta bedelleriyle orantılı olarak teminat altına alındığını, dolayısıyla her bir sigortacının sigortalanan menfaat için bedeli oranında sorumlu olduğunu, maddenin 2. Fıkrasında ise, sigorta sözleşmesinde sigortacılar arasında müteselsil sorumluluk kabul edildiği açıkça belirtilmiş ise bu durumda sigortacının her birinden riskin tamamının talep edilebileceğin, bunu karşılayan sigorta şirketinin sigorta bedeli oranında diğer sigortacılara rücu hakkı bulunduğunu, somuy olayda anılan şekilde bir müteselsil sorumluluk olmadığından davacı tarafın müvekkili şirkete bir rücu hakkı bulunmadığnıı,— 12. Maddesinin TTK nün ——-düzenleyen 1466. Maddesinin genel şart hükmünün tekrarından ibaret olduğunu, somut olayda ise ——–konusu olduğunu, kabulü anlamına gelmemek kaydıyla — hükükmlerinin somut olaya uygulanması halinde davacı şirketin kendi —–kapsamında geçerli bir ödeme yapıp yapmadığı hususu ile rücu hakkı bulunup bulunmadığı hususunun müvekkili şirketin temin etmiş olduğu—- kapsamında koşulları var ise muafiyet şartları da nazara alınmak suretiyle sorumlu olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, tedavi evraklarının sunularak buna göre poliçe kapsamına uygunluk olup olmadığı yönünden denetleme yapılması gerektiğini, davacının kendi poliçe koşullarına göre ödeme yapmasının mutlak surette müvekkili şirketin tazmin sorumluluğu olacağı anlamına gelmediği ileride ortaya çıkacak takas ve mahsup haklarının saklı tutulduğunu, temerrüt koşulları da oluşmadığından bahisle yerinde olmayan davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının dava dışı sigortalısına yapmış olduğu —- sigortası ile aynı dönemde davalı—-şirketinin sigorta poliçesi yapmış olması nedeniyle her iki poliçe yönünden aynı süre için teminat sağlayan poliçe bulunup bulunmadığı,—–veya —- şartlarının bulunup bulunmadığı, davalı tarafın —- sigortaya muvakafat edip etmediği,——bulunması halinde bunun geçerli olup olmadığı, —–hükümlerinin eldeki davaya uygulanmak imkanının bulunup bulunmadığı, —- teminat kapsamı ve rücu şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, sağlık sigortası kapsamında ödenen tazminatın rücu davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi; 6102 sayılı TTK’nın 1472/1. maddesindeki “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa,—–, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, —- uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik olunan—— incelendiğinde; poliçenin —- tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının—- olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan — – 01/02/2018 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalının — olduğu anlaşılmıştır.
—–bilirkişi 03/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; gerek davalı gerek davacının düzenlediği poliçelerin aynı—- almakla beraber başlangıç tarihlerinin aynı olmaması sebebiyle TTK.m.1466 anlamında —- kabul edilmediği, gerek davalı gerek davacının — kapsamında düzenlediği poliçelerin tüm teminatlar açısından —bulunmadığı ancak dava dışı sigortalı —– omuz ağrısı şikayetiyle hastaneye başvuru yaptığı ve tedavi gördüğü, yatarak tedavi ve ameliyatı yönünden teminat türlerinde çakışma meydana geldiği, davalının poliçesinin sonraki poliçe olduğu, TTK m.1467’deki koşullar sağlanmadığından sonraki poliçelerin geçersiz olduğundan rücu talebinin yasal ve akdi dayanağı bulunmadığı, mahkemenin bilirkişi görüşünü uygun görmemesi halinde davacının ödemesinin % 50′ sine isabet eden tutarın davacının teminat tablosunu dosyaya sunmadığı hasar ödeme talimatında limitsiz olduğu belirtilmesinin yer aldığı, dava dışı—–davalı— ise 33.728,80 TL, anlaşmalı harici kurum ise 12.000,00 TL olduğu beyan ve rapor etmiştir.
Tarafların rapora itirazı üzerine ek rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi taraf itirazlarını karşılayacak şekilde rapor düzenlemiş ve kök raporda bir değişiklik olmadığı yönünde rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava dışı —-hem davacı şirket hem de davalı şirket nezdinde düzenlenen—- yaptırdığı, —– tarafından düzenlenen—— başlangıç tarihinin 10/03/2017 tarihi, bitiş tarihini ise 10/03/2018 tarihi olduğu, —yapılacak tedaviler bakımından sınırsız, anlaşma harici kurumlarda yapılacak tedaviler bakımından 20.000,00 TL olarak belirlendiği; davacı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçenin başlangıç tarihinin 01/02/2017 tarihi bitiş tarihinin ise 01/02/2018 tarihi olduğu, dava dilekçesi ekinde sadece —-, poliçenin genel ve özel şartlarının sunulmadığı, ———– limitleri yönünden bu yönü ile denetlenemediği, —-sigortanında— düzenlendiği, — tarihinde omuz ağrısı şikayetiyle hastaneye başvurduğu ve müdahale gerçekleştiği ve davacı tarafından———- karşılandığı, zararın zaman bakımından— çakıştığı dönemde meydana geldiği, çözülmesi gerekli uyuşmazlığın her iki sigorta poliçesininde geçerli olup olmadığı, davacı tarafça ödenen bedelin bir kısmın veya tamamının davalı — şirketi tarafından karşılanmasının gerekip gerekmediği olduğu anlaşılmıştır.
—6102 sayılı yasanın 1511 v.d. Maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan yasanın sigorta– başlıklı 1514. Maddesinde; ” Sigortalının sağlığı,— — şeklinde düzenlenen — bir veya —-tarafından, çeşitli bedellerle sigorta ettirilebilir.
Ödenecek bedelin —– fazla olduğu durumlarda– lehine yapılmış sayılır. ” şeklindeki düzenleme ile — sigortası ile —– sigortası şeklinde düzenlenen —bir veya birden fazla— tarafından çeşitli bedellerle — ettirilebileceği düzenlenmiştir. Madde kapsamına– şeklinde düzenlenen —-sigortaları dahil edilmemiştir. Bu nedenle zarar sigortası şeklinde düzenlenen — madde kapsamında birden — sözleşmesi ile teminat altına alınabileceğini söyleme imkanı bulunmamaktadır. Buna göre eldeki davada her iki sigortanın da— davacının ödediği bedeli TTK’nın 1514. maddesine ve bu maddeye istinaden düzenlenen—— genel şartlarının 12. Maddesine göre davalıdan talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
6102 sayılı yasanın 1519. maddenin 2. Fıkrasında; ” Sigortalının ——-harcama yapılması gibi gerçek zararların —- tarafından karşılanması —- sigortalarında ise, genel hükümler dışında, —- ilişkin hükümler ile 1500 ilâ 1502 nci madde hükümleri —–hakkında da uygulanır.” şeklinde yapılan düzenleme uyarınca konunun zarar —- başlığı altında düzenlenen birden — yönünden de irdelenmesi gerekmektedir.
Aynı menfaatin birden fazla sigortacı tarafından sigortalanması 6102 sayılı TTK’nın 1465 v.d. Maddelerinde ;”MADDE 1465- (1) Aynı menfaatin, aynı rizikolara karşı, aynı süre için, birden— aynı veya farklı tarihlerde sigorta ettirilmesi hâlinde — ettirene sigorta bedelinden daha fazlası ödenmez.
(2) Birden —- sigorta ettiren, sigortacılardan herbirine hem —- gerçekleştiğini hem de aynı menfaat için yapılan diğer sigortaları bildirir. Bu hükme aykırılık hâlinde 1446 ncı madde hükmü uygulanır.
bb) —–sigorta
MADDE 1466- (1) Bir menfaat birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda, aynı süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsi, ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılır. Bu takdirde sigortacılardan her biri, sigorta bedellerinin toplamına göre, sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olur.
(2) Sözleşmelere göre —-sorumlu oldukları takdirde, sigortalı, uğradığı zarardan fazla bir para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her biri yalnız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olur. Bu hâlde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda oldukları bedeller oranındadır.
cc) —sigorta
MADDE 1467- (1) Değerinin tamamı sigorta olunan bir menfaat, sonradan aynı veya farklı kişiler tarafından, aynı —karşı, aynı süreler için sigorta ettirilemez; sigorta ettirilmişse, sigorta ancak aşağıdaki hâl ve şartlarda geçerli sayılır:
a) Sonraki ve önceki sigortacılar onay verirlerse; bu takdirde, sigorta sözleşmeleri aynı zamanda yapılmış sayılarak — gerçekleştiğinde —bedeli, 1466 ncı maddede gösterilen —- tarafından ödenir.
b) — ettiren, önceki —doğan haklarını—sigortacıya devir veya o haklardan feragat etmişse; bu takdirde, devir veya feragatin—poliçesine yazılması şarttır; yazılmazsa– sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır.
c) Sonraki sigortacının, ancak önceki sigortacının ödemediği tazminattan sorumluluğu şart kılınmış ise; bu hâlde önceden yapılmış olan sigortanın—poliçesine yazılması gerekir; yazılmazsa,—–sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
TTK’nın 1466. Maddesinin açık ifadesinden anlaşılacağı üzere —– söz edebilmek için bir menfaatin birden çok sigortacı tarafından, aynı zamanda, aynı süreler için ve aynı ——– sigorta edilmesi gerekmektedir. Eldeki davada sigortalanan— aynı ise de sigortaların başlangıç ve bitiş zamanları faklı olduğundan — sigortadan bahsetme imkanı bulunmamaktadır.
TTK’nın 1467. Maddesi uyarınca; aynı menfaatin aynı veya farklı kişiler tarafından aynı süreler için sigortalanması durumunda— meydana gelmektedir.– — sigortadan farklı olarak aynı zamanda yapılma şartı bulunmamaktadır. Sigortalanan dönemlerin kesişmesi gerekmektedir.—1467. Maddenin a, b ve c bentlerinde sayılan istisnalar dışında geçersiz olacağı düzenlenmiştir. Eldeki davada sigorta sürelerinin kesişmesi ve aynı menfaatin— —tarafından sigortalanması nedeniyle — sigortanın bulunduğu kanaati hasıl olmuştur. TTK’nın 1467. maddesinin a bendinde belirtilen sigortacıların onay vermesi, —- bendinde belirtilen —ettirenin haklarını ikinci sigortacıya devretmesi durumlarının gerçekleşmediği ve c bendinde belirtildiği gibi önceki sigortacının ödemediği zarar bulunmadığı anlaşılmış bu nedenle anılan madde hükmü uyarınca —- tarafından yapılan sigortanın— olması nedeniyle geçersiz olduğu ve davacının ödediği bedelin bir kısmını veya tamamını davalıdan talep edemeyeceği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
Davanın REDDİNE,
1-2-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 85,39 TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 490,60 TL’den Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla yatırılan 516,69 TL’nin davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3–Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan——-davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca arabulucuya—– davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.