Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/320 E. 2021/360 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/320 Esas
KARAR NO : 2021/360

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 19/06/2019
KARAR TARİHİ : 29/04/2021

DAVA :
Davacılar vekili Mahkememize sunduğu 19/06/2019 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin —— kararı öncesi şirketteki payının 146.331.972 paya isabet eden toplam itibari değerinin 1.463.320,00 TL olduğunu,– sonrası payının ise 915.200 paya isabet eden toplam itibari değerinin 9.152,00 TL olduğunu, müvekkili —kararı öncesi şirketteki payının 127,913 paya isabet eden toplam itibari değerinin 1.279,13 TL olduğunu,– payının ise– itibari değerinin 8,00 TL olduğunu, müvekkil—şirketteki payının 127.913 paya isabet eden toplam itibari değerinin 1.279,13 TL olduğunu, — payının ise 800 paya isabet eden toplam itibari değerinin — sermaye artırımına karar verilerek, davalı şirketin sermayesinin — yükseltilmesine, arttırılan sermayenin %25 ‘lik kısmının peşin ödenmesine karar verildiğini, müvekkillerinin de paylarına düşen % 25 ‘lik ödemeyi gerçekleştirdiklerini, davalı şirketin — alınan karar uyarınca, –toplantısının yapılmasına karar verildiğini, — toplantıya davacılardan — katıldığını,— Toplantısında da belirttikleri üzere, müvekkillerine gönderildiği iddia edilen– hükümlerinin uygulanacağına ilişkin — tebliğ edilmediğini, söz konusu bildirimin, yasa gereği yapılması gereken zorunlu bir bildirim olup, müvekkillerine yapılan tebligatlar usulsüz olduğundan, Yönetim Kurulu’nca alınan ıskat kararlarının da hükümsüz olduğunu, gerek içerik ve gerek dayanakları açısında usule aykırı olan — Yönetim Kurulu kararının — ve hükümsüzlüğüne karar verilmesini, — ilişkin —uygulamasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı şirket üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 29/04/2021 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 18/07/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacıların taleplerinin hukuki niteliği ve sebebinin — muhtaç olduğunu, davacı tarafın sunduğu delilerin hangi vakıayı kanıtladığını ve öne sürdükleri iddiaların hukuki dayanağının açıklamakla yükümlü olduğunu, davacı tarafların daha önce de —-kararlarının iptali ile ilgili davalar açtıklarının, yerel mahkemelerce reddedildiğini, davanın açılmasındaki hukuki yararın açıklanması gerektiğini, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacıların açmış olduğu iş bu davada — telafisi güç zararlar vereceğinden 1.000.000 TL teminat ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından sermaye artırım sürecinin sigorta mevzuatına ve TTK’ya ,ilgili ikincil —ve teammüllere uygun şekilde yürütüldüğünü, davacı tarafın iddia ve taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, —kadar ki sürecin şu şekilde özetlenebileceğini; müvekkili şirketin — toplantısında toplantıya katılan ortakların oy birliği ile sermaye artırım kararı aldığını, davacıların toplantı bildirimi yapılmış olmasına karşılık katılmadıklarını, 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde hiçbir ortak tarafından iptal davası açılmadığını ve ticaret sicilde tescil ve ilan edildiğini, davacı tarafların, karar sonucu pay sahiplerine TTK 461 uyarınca yapılan davete katılarak rüçhan hakkının kullanılacağının bildirildiğini, daha sonra yine Esas Sözleşmede belirlendiği üzere sermaye artırımında paylarına düşen tutarlarının %25’ini nakden ödeyerek kararın gereğinin yerine getirdiklerini, 10.02.2018 Genel kurulda alınan karar gereği esas sözleşmenin sermaye başlığı altında yapılan değişiklik ile sermayenin % 75 ‘lik kısmının ne zaman ödeneceğinin belirlenmesine ilişkin yetkinin Yönetim Kurulu’na bırakıldığını, Yönetim Kurulu’nun Esas Sözleşmede ve TTK 481 md. çerçevesinde kendisine verilen yetki doğrultusunda ortaklara bakiye sermaye taahhütleri için —– tarihli kararı ile ödeme çağrısı yaparak sermaye borçlarının 28.12.2018 tarihine kadar banka hesabına ödemeleri gerektiğinin —duyurduğunu ve — edildiğini, Bu çağrı üzerine müvekkili ortaklarının çoğunluğunun anılan tarihten önce taahhütlerinin ifa ettiğini, davacı tarafların da içinde bulunduğu ve birlikte hareket eden bir kısım ortakların, bakiye sermaye borcunun yerine getirmemiş ve ek süre talebinde bulunduklarını, ek süre talebi Yönetim Kurulu tarafından değerlendirilerek —– sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile ek getirilmezse — hükümlerinin uygulanacağını hususunun pay sahiplerine bildirildiğini, ek süre verilmemesinin gerekçelerinin, sigorta mevzuatı gereğince bu tutarın gecikmesizin ödenmesi ve tamamlanması gereken Asgari ödenmiş sermaye tutarı olduğunu, sermaye artırım kararı neticesinde artırılan tutarın, şirket kaynaklarına en kısa zamanda intikali kaçınılmaz olup, şirketin mali ve sermaye yeterliliği bakımından zorunlu olduğunu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 5 (3) maddesi ve ikincil mevzuatlar kapsamında acilen ulaşılması gereken — görüş ve onayı ile 10.583.392,00 TL olduğunu, sermaye yeterliliğine ilişkin, hesaplanan — tutarının gerekli —düştüğünü, sermaye yeterliliğinin karşılanmaması durumunda 5684 s. Sigortacılık Kanunu md.20 kapsamında yaptırımlar olduğunu, davacıların olumlu katkı vermek bir yana olumsuz yaklaşımlar sergilediklerini, ayrıca ortaklar arasında eşitsizlik kuralı gereği süre verilmediğini, — tarafından bu taahhüt ihlalleri ve buna karşılık,— tarih ve — sayılı Yönetim Kurulu kararı ile sermaye ödeme borcunun yerine getirmemiş pay sahipleri için 11.02.2019 tarihine kadar ek bir ödeme süresi verildiğini ve bu tarihe kadar ödeme yapılmaması halinde ıskat işleminin uygulanacağına karar verildiğini, pay sahiplerine iadeli taahhütlü mektup gönderilmek ve şirketin — yayınlanmak suretiyle bildirildiğini, davacı tarafların sermaye ödeme borcunun yerine getirmediğini, sermaye borcunun yerine getirmeyen pay sahipleri hakkında —ile ıskat kararının verildiğini, — kararının pay sahiplerine iadeli taahhütlü olarak bildirildiğini, müvekkili şirket tarafından yürütülen tüm sürecin yasa ve mevzuat ile Yargıtay kararlarına uygun olduğunu, şirketin — tarafından — işlemi ve sonuçları hakkında bilgi vermek için yasal olarak böyle bir gereklilik olmamasına rağmen 20.03.2019 tarihinde Olağanüstü Genel kurul toplantısı yapma kararı aldığını,— kararının alındığ—- davacı tarafların uzun zamandır müvekkili şirkette kayıtlı ve daha önceki işlemlerde kendilerine müteaddit defalar ulaşmış aynı adreslerine gönderildiğini, — davacıların vekillerinin katıldığını, toplantı tebligatının yanlış adrese ve usulsüz yapıldığına dair bir iddia da olmadığını, genel kurul toplantısı sona erdikten sonra, tutanağın yazımı ve kontroller sırasında davacı tarafların vekilleri söz alarak itirazları ve —- cevabı ile davacı tarafların adreslerine tebliğ yapıldığına dair tebliğ zarflarının —— teslim edildiğini, davacı tarafların şirket esas sözleşmesinde de yazan adreslerine gönderilen ve teslim edildiği hususunda —- rağmen gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarını, davacıların TTK md 483 “e göre verilmiş ek süreye ilişkin tebligatın kendilerine ulaşmadığını dair iddiasının kabul anlamına gelmemek ile birlikte, her halükarda — katılmak ile süreçten haberdar olduklarını, ancak yine de hiçbir şekilde sermaye borcu ödeme iradesi göstermediklerini, aksine —- istenebileceği 3 aylık hak düşürücü sürenin 1 gün kala huzurdaki davayı ve —-iptali davası açtıklarını, tebligatların ellerine geçmediğinden öteye başka —ortaya koyulmadığını, bildirerek, davanın usulden reddini, teminat gösterilmesine karar verilmesini, davanın maddi hukuka ilişkin şartının yokluğu nedeniyle esastan reddini, davacıların disiplin para cezasına mahkum edilmesini, yargılama ve vekalet giderlerinin davacılara yüklenmesini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 29/04/2021tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde sermaye artırımından sonra ıskata ilişkin — ve bildirimlerin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, tebilgatların usulsüz olup olmadığı, davacıların eldeki davayı açmakta husuki yararının bulunup bulunmadığı ve ayrıca dava şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ıskat işleminin mevzuata uygun olup olmadığı, davacıların şirket esas sözleşmesindeki — geçerli olup olmadığı, ayrıca adrese yapılan diğer tebligatlarda davacı tarafın haberdar olup olmadığı, ıskata ilişkin yönetim kurulu kararının butlanın ve hükümsüzlüğü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, — ilişkin yönetim kurulu kararının butlanının tespiti davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 483. Maddesindeki “Kanunun 482 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanabilmesi için, — — sahibine, 35 inci maddede yazılı — sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan yoluyla——— bulunulur. Bu ihtarda, — sahibinin temerrüde konu olan tutarı bir ay içinde ödemesi, aksi hâlde, ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve sözleşme cezasının isteneceği belirtilir.
Nama yazılı pay senetlerinin sahiplerine bu davet ve ihtar, ilan yerine, iadeli ——sitesi mesajı ile yapılır. Bir aylık —alındığı tarihten başlar.
—- pay sahibi, yeni pay sahibinin ödemelerinden açık kalan tutar için şirkete karşı sorumludur.
501 inci madde hükmü saklıdır.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Bilirkişi heyeti 09/06/2020 havale tarihli raporda özetle; dosyada bulunan tebligata —– tarihli yönetim kurulu kararının davalılara 02.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme vadesi olarak — öngörüldüğünü, bu durumda TTK m.483’te öngörülen 1 aylık sürenin somut olay bakımından gerçekleştiğini, davalılara gönderilen ödeme ihtarının içeriğine bakıldığında TTK m.482 ve 483’te öngörülen içeriğe uygun olduğunu, sonuç olarak 31.12.2018 tarihli yönetim kurulu kararına istinaden alınan 14.02.2019 tarihli yönetim kurulu kararının hukuka uygun olduğunu ve bu kararın usulüne uygun şekilde davalılara tebliği ile birlikte — hükümlerinin geçerlilik kazandığını beyan ve rapor etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti — havale tarihli raporda özetle; 31/12/2018 tarihli yönetim kurulu kararına istinaden 14/02/2019 tarihinde alınan ıskat kararının TTK m.482 ve 483 hükümlerinde emredici olarak düzenlenmiş olan usul ve esaslara uygun olarak alındığını,– — pay sahiplerine tebliğ edilen, bakiye sermaye borcunun ödenmemesi halinde ıskat yaptırımın uygulanacağı ihtarını içeren yönetim kurulu kararının davacı pay sahiplerine geçerli bir şekilde ulaştığının kabul edilmesi gerektiğini, — davalı şirket yönetim kurulu kararının — şartlarının oluşmadığını beyan ve rapor etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davalı şirketin — genel kurul toplantısında sermayenin 66.608,00 TL’den 10.650.000,00 TL’ye yükseltilmesine ve arttırılan sermayenin % 25’inin peşin ödenmesine karar verildiği kalan % 75’lik kısmın ne zaman talep edileceğine ilişkin –bırakıldığı, davacıların—- sermaye bedelinin % 25’lik kısmını ödedikleri, kalan kısmın ödenmesi için — tarafından 16/11/2018 tarihinde ortaklara çağrı yapıldığı ve — kalan sermaye borçlarını ödemeleri için 28/12/2018 tarihine kadar süre verildiği, bu —— sitesinde duyrulduğu ——- kayıtlı adreslerine sermaye borçlarını ödemedikleri takdirde — kararı verileceği ihtarlı olarak iadeli taahhütlü mektup gönderildiği anlaşılmıştır.
Davacılar iadeli taahhütlü mektubun ellerine ulaşmadığını bu nedenle — kararının– olduğunu beyanla — kararının butlanının tespiti talebiyle eldeki davayı açmışlardır.
Davalı şirketin yönetim kurulunun aldığı — kararından önce bakiye sermaye borcunun ödenmesi ihtarına ilişkin iadeli taahhütlü mektubun davacıların ellerine ulaşmadığı bu nedenle bir aylık ödeme sürelerinin başlamadığı — nedenle — iddiasının bulunduğu diğer usulü işlemlerle ilgili usule aykırılık iddiası bulunmadığından yalnızca iadeli taahhütlü mektubun davacılara gönderilmesinde usule aykırılık bulunup bulunmadığı hususunun incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bakiye sermaye borcunun ödenmesine ilişkin ihtaratın TTK 483. Maddesine uygun olarak–ve ayrıca davacılara iadeli taahhütlü mektupla gönderildiği anlaşılmıştır. —-gönderilen mektupların 02/01/2019 tarihinde —- çıkarılan mektubun ise kim tarafından alındığının okunamadığı, mektubun alınma— genel kurul tutanağında teslim alınma tarihinin –olduğu anlaşılmıştır. Davacılara iadeli taahhütlü mektubun gönderildiği adresin davacıların şirkette kayıtlı adresleri olduğu anlaşılmıştır.
İadeli taahhütlü mektubun davacıların şirkette kayıtlı adreslerine gönderilmiş olması ve aynı adrese gönderilen — toplantısına vekilleri aracılığıyla katılmış olmaları nedeniyle bakiye sermaye borcunun ödenmesine ilişkin mektubun kendilerine ulaşmadığı yönündeki iddianın hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıdığı, ——gönderilen mektubun — teslim içeriğinde teslim tarihi yazmasa 20/03/2019 tarihli —— vekili tarafından genel kurulda tebligatın usulsüz olduğu yönünde muhalefet şerhi konulmuş ise de teslim alma tarihine ilişkin muhalefet şerhi konulmamış olması nedeniyle teslim tarihinin 02/01/2019 olarak kabul edilmesi gerektiği, yine davacı — yönünden de mektubun gönderildiği adresin şirkette kayıtlı adresi olması nedeniyle mektubun eline ulaşmadığı iddiası hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıdığı, bu nedenlerle ıskat kararının usulüne uygun olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davacıların açtıkları davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90 TL karar ve ilam harcının terkin sınırının altında kalması nedeniyle tahsiline yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden — göre hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı — alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden— maktu vekalet ücretinin davacı — alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden — göre hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı — alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının davacı tarafa artan delil avansının davalı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.