Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/284 E. 2023/835 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/284 Esas

KARAR NO: 2023/835

DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)

DAVA TARİHİ: 25/06/2018
KARAR TARİHİ: 20/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 25.06.2018 tarihli dava yazısında özetle;
Davalı şirketin ——- esas sayılı dosyasıyla açılan davada, müvekkillerle birlikte müdahil ya da davalı sıfatıyla savunmada bulunduğunu; müvekkillerine ait arsada davalı şirket tarafından yürütülen kazı ve iksa çalışmaları sebebiyle ——– Apartmanı’nın hasar gördüğü iddiası ile açılan davada kabul kararı verildiğini; görülen davada davalı şirketin kazı ve iksa çalışmaları nedeniyle sorumlu olduğunun belirlendiğini; esasen davalının da ilgili belediyeye bu yöndeki ikrarını içeren beyanlarının mevcut olduğunu; TBK.m.61 gereğince inşaatın yapıldığı arsa üzerindeki bağımsız bölümlerin maliki olan müvekkillerinin müteselsil sorumluluğu kabul eden ilamın infazı için davacılar tarafından ——– E. Sayılı dosyasıyla başlatılan takip nedeniyle 807.217,66 TL, ——— E. Sayılı dosyasında 24.455,44 TL olmak üzere toplam 831.673,10 TL ödeme yapıldığı; anılan ödemelere rağmen dosyaların henüz infaz edilmediğini; başkaca bir ödeme yapmaları halinde talep haklarının saklı tutulduğunu; TBK.m.62/f.2 gereğince tazminatın kendi payına düşen fazlasını ödeyen kişinin, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu ve zarar görenin haklarının halef olduğunu; müvekkillerinin arsa sahibi sıfatıyla sorumlu tutulduğunu; kazı ve iksa çalışmalarını yürütenin davalı şirket olduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla icra dosyalarına ödenen toplam 831.673,10 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıda tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili 31.08.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İsteme dayanak kararın henüz kesinleşmediğini; davacılar ile müvekkili aleyhine açılan davada 5 dosyanın birleştirildiğini; müvekkilinin davalı olduğu dosyalarda ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğunu; bu dosyalarda mahkemelerin sadece ilk rakam üzerinden karar verdiğini; ——— ana dava olmak üzere ——– ve——– esas sayılı birleşen davalarda davacıların süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunmadığını; olay tarihinin 17.10.2002 olduğunu; 5 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçtikten sonra 2010 yılında verilen ıslah dilekçesine karşı davalıların zamanaşımı defini ileri sürmediğini; 818 sayılı BK’nın 143. maddesi uyarınca müteselsil borçlulardan birinin alacaklıya karşı müşterek olan defileri dermeyan etmediği takdirde, onlara karşı mesul olduğunu; yine 144. maddede de müşterek borçlulardan birinin kendi fiili ile diğerinin durumunu ağırlaştıramayacağı düzenlemesini bulunduğunu; ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def’inde bulunmayarak kusurlarıyla müvekkillerinin durumunun ağırlaştırdığını; ıslaha konu miktarlar yönünden rücu hakkını kaybettiğini; rücu davasına konu tazminat davasında tüm kusur müvekkillerine ait olmadığından tamamının rücu edilemeyeceğini; müvekkilini inşaatın temel kazı ve hafriyat işini yapmadığını; inşaatın temel kazısı duraylığının sağlanması amacıyla yapılan öngermeli ——— perdesinin yapılmasından sorumlu olduğunu; 12.06.2007 tarihli bilirkişi raporunda da bu durumun belirtildiğini; iksa çalışmaları ile yapılan değerlendirmede “bahse konu beton kazıkların derinlik tespitlerinin heyetimizce yaptırılarak, kazık derinliklerinin yeterli (proje kodlarına uygun) olduğunun belirlenmesi halinde, temel kazısının ve bina inşaatının devam ettirilmesinde, çevredeki binalara tehlikesi olmayacağı kanaatinin” mütalaa edildiği; yine 25.08.2003 tarihli tespit tutanağında iksa için imal edilen kazıkların——- Belediyesi imar işlerine verilen projeye uygun olduğunun belirtildiğini; gerekçeli kararın 12. sayfasında ——— Apartmanı’nda oluşan bu hasarı davalı tapu malikleriyle davalı her üç şirketin ve fenni mesul ——– yeterli önlem almadan yaptıkları temel kazısından kaynaklandığını açıkça belirtildiğini; müvekkilinin tek ve son kusurlu olmadığını; davacılardan ——- şirketi ile ——— ve ——-Şti.’nin sorumlu olduğunun gerekçeli kararda belirtildiğini; kazı çalışmasıyla ankraş ve kazıklı iksanın farklı şeyler olduğunu; davaya konu teşkil eden ——- ada, ——parseldeki mevcut eski binanı yıkımı ve sonrasında dozer iş makinesinin kazı çalışmasına başlaması ile oluştuğunu; müvekkili şirketin kazı çalışmaları ile sözleşme, taahhüt ve ilgisi bulunmadığını; kazı çalışmaların davacılar tarafından başka firmaya yaptırıldığından bahisle yerinde olmayan davanın reddini istemiştir.Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Dava, Tazminat (Rücuen Tazminat) davasıdır. Davacılar, davalı şirket tarafından yürütülen kazı ve iksa çalışmaları sebebiyle ——– apartmanında meydana gelen zararlar sebebiyle ——— esas sayılı dosyası kapsamında verilen hükmün ——— ve ——— esas sayılı dosyaları kapsamında ödendiğini ve ödenen tutarların rücuen tazminin talep etmişlerdir. TBK’nin 69. maddesi gereğince “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.” yapı malikinin sorumluluğu, giderim yükümlülüğü belirtilmiştir. Eser sözleşmelerinde kural olarak, iş sahibi ile yüklenici arasında bağımlılık ilişkisi bulunmamakta, yüklenici iş sahibinden bağımsız olarak üstlendiği işi sözleşme koşullarına uygun olarak tamamlayıp teslim etmeyi üstlenmektedir. Bu özellik dikkate alındığında bağımlılık ilişkisi, bir başka deyişle iş sahibinin adam çalıştıran sıfatı bulunmadığından eser sözleşmelerinin yerine getirilmesi ve işin yapımı sırasında yüklenicinin üçüncü kişilere zarar vermesi halinde iş sahibinin zarardan sorumlu tutulamayacağı kabul edilmektedir. Ancak bu kesin bir kural değildir. İş sahibi ile yüklenici arasındaki sözleşmede iş sahibine yükleniciye emir ve talimat verme, yapılan işi kontrol ve denetleme yetkisinin tanınmış olması halinde, iş sahibi ile yüklenici arasında bağımlılık ilişkisi kurulmuş olacağından iş sahibinin adam çalıştıran sıfatıyla zarardan sorumlu tutulması gerektiği ve sorumluluk türünün de 6098 sayılı TBK 61,62 ve 162 maddeleri (benzer düzenleme 818 sayılı BK 50 ve 51 maddeleri )uyarınca müteselsil sorumluluk olacaktır.Davalı ———Şirketinin ——– ada——–nolu parsel üzerine yapılan binanın derin temel kazısının öngörmeli ankraj ve kazıklı iksa projesinin ve tüm teknik sorumluluğunun,ayrıca fore kazık uygulamalarının bu şirket tarafından yapıldığı zararın davalı şirketin işlemlerinden kaynaklandığı dava dışı komşu bina maliklerinde zarar meydana geldiği dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında tespit edilmiştir. Somut olayda davacılara dava dışı yapı malikleri tarafından dava açıldığı uğranılan zarar kapsamında mahkeme ilamına dayalı olarak yapılan icra takibine ödeme yaptıkları anlaşılmakla davalı kusurlu eylemleri sebebiyle kusurlu sorumluluğu bulunmakta olup zamanaşımı itirazı yapılmaması davalının sorumluluğunu etkileceği görüşü hükümde dikkate alınmıştır. Mahkememizce yukarıdaki değerlendirmeler doğrultusunda dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyetinin yaptığı hesaplama hükümde dikkate alınmış, mahkememizce rapor olaya uygun ve kanaat verici bulunmuş, tüm bu açıklamalar ışığında ve sunulan hükme elverişli rapor doğrultusunda açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların Davasının KISMEN KABULÜ ile ;
124.895,72 TL’nin 6.368,60 TL’sine 05.12.2017 tarihinden, 15.678,88 TL’sine 13.11.2017 tarihinden bakiye kısmına 31.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 14.202,9 TL harcın alınması gerekli olan 8.531,63 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 5.671,27 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 35,90 TL, posta ve tebligat gideri 1.460,00 TL, bilirkişi ücretleri 16.000,00 TL olmak üzere toplam 17.495,90 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 2.627,43 TL yargılama masrafına, karar ve ilam harcı 8.531,63TL harç eklenerek sonuç olarak 11.159,06 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 14.868,47 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın yargılama sırasında tebligat ve müzekkere gideri olarak yapmış olduğu 50,00 TL yargılama masrafının davanın reddedilen kısma oranı sonucu bulunan 42,49 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye 7,51 TL’sinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 19.983,32 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 104.948,83 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dilekçe ile başvurulacak İSTİNAF yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİ ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/12/2023