Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/271 E. 2022/560 K. 07.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/271
KARAR NO : 2022/560

DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 23/08/2017
KARAR TARİHİ : 07/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili ——— tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; davalılar tarafından,—— ——- Korunmasına İlişkin —– müvekkiline dava açıldığını, dava sonunda ise davalılar aleyhine — masrafları ve avukatlık ücretinin yüklenilmesine karar verildiğini, her ne kadar——– yargılamalara giderlerine yönelik hüküm verilse de davacı sayısının —— olduğunu, davada bulunmayan ancak tahkimde aleyhine yargılama giderine hükmedilen iki şirket —— açılan dava öncesinde tasfiyeye uğradığını ve tüzel kişiliklerinin kayba uğradığını, dolayısıyla ——— halde olan yargılama giderlerinin sadece —– edileceğini, —– belirlenen gösterge niteliğindeki ——– çerçevesinde —– kararında belirtilen davalılar aleyhine hükmedilmiş olan —– —– —- ve — masrafı olarak davalılar aleyhine hükmedilmiş —- — yargılama gideri, — kararındaki —- davacıya bölünmek suretiyle iş bu davada —- davalıya tekabül edecek olan toplamda bütün davalılardan— bir davalıdan — alacaklarının bulunduğunu, bu sebeplerle fazlaya dair hakların tamamını saklı tutarak daha sonra artırılmak üzere — kararının kısmen tenfiziyle her davalıdan söz konusu alacağın — kısmının olmak üzere toplamda bütün davalılardan şimdilik —- alacağının avans faiziyle birlikte alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesini, ayrıca yargılama masrafı, yargılama harç ve giderlerini de kapsayacak şekilde yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar—– havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin usulen kabul edilebilir nitelikte olmadığını, —- heyeti kararının bu hükmü tenfiz edilebilirlik şartlarını taşımadığını, reddinin gerektiğini, —– kararının, ————– icra edilebilmesinin mümkün olmadığını, — kararında davalıların — davacılarının) yargılama giderlerinden ne oranda sorumlu oldukları açıkça belirtilmediğini, müvekkil şirket, yargılama gideri olarak ödemesi gereken tutarın ne olduğunu bilinemediğini, bu haliyle, —–ve——- olduğunu, hal böyle olmakla beraber davacının, kendisini — yerine—– yargılama giderlerini tüm davalılara eşit oranda paylaştırdığını, yargılama giderlerini davalılar arasında paylaştırmanın davacının üzerine vazife olmadığı gibi sayın mahkemenin de buna hak ve yetkisininde bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, —– Hukuku uyarınca,——– mahkemelerden veya —– tarafından hukuk davalarına ilişkin olarak verilen ilamların ya da kararların —- için yetkili —- mahkemeleri tarafından tenfiz kararı verilmesi gerektiğini, —– aykırı olması halinde kararın tenfiz edilmesinin mümkün olmayacağını, davaya konu — kararı ve bu kararın tenfizinin ———- ve kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, icra edilmesi mümkün olmayan bir karara ilişkin tenfiz hükmü verilmesi halinde ise icra aşamasında hangi borçlunun ne ile sorumlu olduğu tespit edilemeyecek bunun sonucunda müvekkillerin ve diğer davalıların haklarına haksız bir şekilde müdahale edilmiş olacağını, — kararından davalıların masraflardan eşit oranda sorumlu olduğu anlamı çıkarılamayacağını, masrafların davalılardan eşit olarak tahsil edileceği düşüncesinin ölçülülük ve orantılılık ilkelerine tamamen aykırı olduğunu, böyle bir uygulamanın büyük bir adaletsizliğe yol açacağını, müteselsil ve müşterek sorumluluk Türk Hukukunda istisna olup, tenfiz ile birlikte ilam niteliğinde sayılacak ve ilam gibi icra edilecek——–kararında da bu husus (müşterek ve müteselsil sorumluluk) açıkça belirtilmediğinden müteselsil ve müşterek sorumluluğa ilişkin hükümler işbu — kararı bakımından uygulama alanı bulunmayacağını,—— tarafından hükmedilen yargılama masraf ve — tutarlarının Müvekkil Şirketin de aralarında olduğu davalılardan eşit oranda tahsili mümkün olmadığı gibi, ———- kararında hangi tarafın ne oranla sorumlu olacağına da hükmedilmediğinden,– kararının hukuken icra edilebilir nitelik taşımadığının açık olduğunu, karardaki bu eksiklik ve —– —- yerine geçilerek bu hususta bir karar verilmesi yoluyla giderilmesinin düşünülemeyeceğini, Mahkeme’nin bu şekilde bir hüküm kurması, başta davanın esasına ilişkin hüküm kurmaya yetkili —- heyetinin yetkisinin ihlali anlamına gelecek ——- hakkı olmak üzere tarafların sahip olduğu hak ve özgürlüklere ve hukuka aykırılık teşkil edeceğini, —– davacılarının yargılama giderlerinden ne oranda sorumlu olduğunun açıkça belirtilmemiş olması— hukuku bakımından bir kamu düzeni ihlali halini teşkil ettiğini, tenfizi talep edilen —– ve—– düzenine açıkça aykırılık teşkil etmekte olması nedeniyle —- kararın tenfizinin mümkün olmadığını, davada kararın tazvihi ya da değiştirilmesi anlamına gelecek şekilde karar verilmeyeceğini, davacının — kararındaki bu belirsizliği hükmedilen yargılama giderlerini kendince davalılar arasında paylaştırmak suretiyle gidermeye ve bunu da mahkemeye tasdik ettirmeye çalışmakta olduğunu, paylaştırmayı ancak uyuşmazlığın esasına bakmaya yetkili — heyetinin yapabileceğini,— kararının kısmen tenfizinin mümkün olmadığını, — kararında adı geçen tüm kişilerin davaya dahil edilmelerinin gerektiğini, kararda aleyhine hüküm kurulan tüm kişilerin huzurdaki tanıma ve tenfiz davasında mecburi dava arkadaşları konumunda olduğunu,– davasınının —- davacılar arasında mecburi/ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş olmasının davalıların tamamı hakkında verilmiş olan —- kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkin huzurdaki dava bakımından sonuca etkisinin bulunmadığını, — kararının, aleyhine hüküm kurulan kişilerin tamamı hakkında verilmiş olması olduğunu, davalıların —- davasındaki talepleri bakımından aralarında mecburi/ihtiyari dava arkadaşlığı bulunup bulunmadığının, huzurdaki davada açısından hiçbir öneminin olmadığını, zira bu husus tamamen——— yargılamasını ilgilendirdiğini, davalıların — davasındaki talepleri bakımından aralarında mecburi/ihtiyari dava arkadaşlığı bulunup bulunmadığının, huzurdaki davada açısından hiçbir önemi yoktur. zira bu husus tamamen — yargılamasını ilgilendirdiğini, davada taraf olarak gösterilmeyen iki şirketin de ihya edilmesi ve taraf olarak huzurdaki davaya dahilinin sağlanmasının gerektiğini, aleyhine hüküm kurulan ancak davada taraf gösterilmeyen ———– davaya dahil edilebilmesi ve bu şirketlerin ihyası için davacı tarafa süre verilerek taraf teşkilinin tamamlanması ile yargılamaya devam edilmesi gerektiğini, davacı — teminatı göstermek zorunda olduğunu, yetkili mahkemelerin—– olduğunu belirterek uygun görülecek ve —– belirlenecek bir—- teminatın davacı tarafından yatırılmasına, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı yan tarafından ikame edilen davada delilleri Hukuk Muhakemeleri Kanun’a uygun bir şekilde gösterilmediğini, hangi delilin hangi vakıayı ispatlamaya haiz olduğunun açıklanması gerektiğini, davacı tarafından ikame edilen davada her bir davalıdan talep edilen tutar kısmi dava olarak ikame edildiğini, HMK gereğince davanın kısmi olarak ikame edilmesinin mümkün olmadığını, yargılamaya başlanmadan evvel harcın tamamlanmasına karar verilmesi gerektiğini, mevcut mevzuat gereğince davanın görülebilmesi için teminat tutarının belirlenmesi ve davacıya işbu teminat yatırılması için kesin süre verilmesi gerektiğini, davacı yan tarafından hem müvekkilimden hem de müvekkilim şirketten ayrı ayrı bir bedel talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, —– kararında müvekkilim ile müvekkilim şirket ayrı ayrı davalı olarak gösterilmiş ise de bahse konu —– konusu olayların, —— başvurusunda talep edilen hususlar, bu hususların talep eden kişiler ve verilen—- kararı göz önüne alındığında müvekkilim — aleyhine bir — tanıma yapılması hukuka aykırı olacağını, müvekkili —– — kararında hükmedilen tutarlardan sorumluluğunun bulunmasının söz konusu olmadığını, —–bu şekilde bir sorumluluk yüklenmesi mümkün olmadığını, —- kararında da şirket yetkililerinin de şahsen borçtan hükmedilen tutarlardan sorumlu olacağına dair herhangi bir hüküm bulunmadığını, müvekkili —- ikame edilen davanın yapılacak yargılama neticesinde reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından — ve tanınması talep edilen kararın gerek ——–mevzuata gerek ise başta anayasa olmak üzere——-olduğunu, kararın —- ve tanınmasının mümkün olmadığını, —-ve tanınması talep edilen kararın kesinleştiğine dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığını, kararın kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin bahse konu borçtan sorumluluğunun bulunmadığını, ödeyebilecek gücünün de olmadığını, müvekkili şirketin bahse konu borçtan sorumluluğunun bulunmadığını,— nezdinde yapılan başvuruda—–davalı şirketin davacı yandan farklı tutarlarda alacaklarının bulunduğunu, hükmedilen tutarların da tarafların alacakları cihetinde oranlanması gerektiğini, davacı yandan —alacağı bulunan bir şirket ile — alacağı bulunan şirketin aynı tutarda yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olması —– hukuk kurallarına da aykırı olacağını, ——- başvurusundaki alacak talebinin tüm alacaklara oranlanması ile alacağın hesaplanması gerektiğini, re’sen dikkate alınacak nedenler ile öncelikle davacı yan tarafından ikame edilen Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili mevzuat gereğince ikame edilen davadaki usulü eksikliklerin ve harcın tamamlanmasına, davacı yan tarafından ——- ve tanınması talep edilen kararın davanın ikame edildiği tarihte kesinleşmemiş olması halinde huzurda görülmekte olan davanın reddine, karar kesinleşmiş olması halinde bile açıklamış olduğumuz sebepler ile ikame edilen haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı ——— tarihli cevap dilekçesinde özetle; —–istenen kararın aslının ve —– ibrazı için davacı vekiline 2 haftalık süre verilmiş ise de dava dosyası kapsamına davacı tarafça herhangi bir karar aslı ve tercümesi sunulmadığını, tenfizi istenen kararın —— edilmediğini, yasal süresi içerisinde karar aslını ibraz etmeyen ve kararın —- davacı tarafın kötü niyetle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde işlem yürüttüğünün açık olduğunu, davacıya ilgili belgelerin sunulması için süre verilmesini, sunulmaz ise HMK’nın 115. maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, —–kararı ile ayrı ayrı davaların ele alınarak ——- hüküm ile tüm davalılar bir sayılarak karar verildiğini, tüm davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı oluştuğunu, davacı tarafın hiçbir usul kanununda yer almayan zorlama iddiaları ile yargılamayı kendince tamamen bertaraf ederek haksız ve dayanaksız —-kararını —– çabasının hukuken korunmayacağının açık olduğunu, bildirilen bütün davalıları ile bir bütün halinde ele alınarak hüküm tesis edilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde davalı gösterilen———– devrolduğunu, eldeki davaya konu edilen —– tenfiz edilmesinin mümkün olmadığını, —– davacılarının yargılama giderlerinden ne oranda sorumlu olduğunun açıkça belirtilmediğini, —- bakımından bir kamu düzeni ihlali halini teşkil ettiğini,—- kararında açıklık olmadığını, davacının —- kararındaki belirsizliği, hükmedilen yargılama giderlerini kendi hesap ve belirlemesine göre davalılar arasında paylaştırmak suretiyle gidermeyi talep ettiğini, —- kararının —- değiştirilmesi anlamına gelecek şekilde —- adeta yeni bir karar verilmesini talep ettiğini, bu durumun hukuken mümkün olmadığını, davanın redde mahkum olduğunu, —– adet —- davacısı aleyhine tek bir yargılama gideri hükmü öngördüğünü, bu hükmün tenfizinin sağlanması için açılan bu davada ise, tüm davalılar mecburi dava arkadaşları konumunda olduğunu, davacı tarafın tefrik talebi haksız ve kötüniyetli olduğunu,—-talebinin — ilamda aleyhine hüküm kurulmuş kişilerin tamamı hakkında ileri sürülmesi gerektiğini, davalılardan masraflardan eşit oranda sorumlu olduğu şekilde bir hüküm mevcut olmadığını, masrafların Davalılardan eşit olarak tahsil edileceği düşüncesi, —-aykırı olup böyle bir uygulamanın büyük bir adaletsizliğe yol açacağını, müteselsil ve müşterek sorumluluk —- olduğunu, davacı tarafın —— kararındaki mevcut belirsizliği ve kamu düzenine aykırlığı kendine göre yorumlayarak tüm davalıları eşit şekilde borçlu gördüğünü, talebin kabul edilebilir bir yönü olmadığını, Mahkemenin bu şekilde bir hüküm kurması, başta davanın esasına ilişkin hüküm kurmaya yetkili — yetkisinin ihlali anlamına gelecek ve adil yargılanma hakkı olmak üzere tarafların sahip olduğu hak ve özgürlüklere ve hukuka aykırılık teşkil edeceğini, tenfizi talep edilen —- düzenine açıkça aykırılık teşkil etmekte olup —kararın tenfizinin mümkün olmadığını belirterek resen dikkate alınacak nedenlerle haksız ve mesnetsiz olarak açılan işbu davanın müvekkil ve müvekkil şirket yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ——olan diğer davalı —- ortağı ve yetkilisi olduğunu, davacının dava dilekçesinin —– kısmında — kararının tanınması ve tenfizi isteminde bulunduğunu belirtmiş ise de, dava dilekçesinin netice ve talep kısmında eda hükmü verilmesini talep ettiğini, bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, davacının talebinin usulen kabul edilebilir nitelikte olmadığını,— kararının bu hükmü— şartlarını taşımadığını, reddinin gerektiğini, — kararının, —- edilebilmesinin mümkün olmadığını,—- kararında davalıların—– davacılarının) yargılama giderlerinden ne oranda sorumlu oldukları açıkça belirtilmediğini, müvekkil şirket, yargılama gideri olarak ödemesi gereken tutarın ne olduğunu bilinemediğini, bu haliyle, —- kararı —- —- düzenine açıkça aykırı olduğunu, hal böyle olmakla beraber davacının, kendisini —– heyeti yerine koyarak —- yargılama giderlerini tüm davalılara eşit oranda paylaştırdığını, yargılama giderlerini davalılar arasında paylaştırmanın davacının üzerine vazife olmadığı gibi sayın mahkemenin de buna hak ve yetkisininde bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Türk Hukuku uyarınca,—– mahkemelerden veya—– hukuk davalarına ilişkin olarak verilen ilamların ya da kararların —— icra edilebilmesi için yetkili — mahkemeleri tarafından tenfiz kararı verilmesi gerektiğini,——— kamu düzenine aykırı olması halinde kararın tenfiz edilmesinin mümkün olmayacağını, davaya konu — kararı ve bu kararın tenfizinin —Hukukuna ve kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, icra edilmesi mümkün olmayan bir karara ilişkin tenfiz hükmü verilmesi halinde ise icra aşamasında hangi borçlunun ne ile sorumlu olduğu tespit edilemeyecek bunun sonucunda müvekkillerin ve diğer davalıların haklarına haksız bir şekilde müdahale edilmiş olacağını, —- davalıların masraflardan eşit oranda sorumlu olduğu anlamı çıkarılamayacağını, masrafların davalılardan eşit olarak tahsil edileceği düşüncesinin ölçülülük ve —– tamamen aykırı olduğunu, böyle bir uygulamanın büyük bir adaletsizliğe yol açacağını, müteselsil ve müşterek sorumluluk—-istisna olup, tenfiz ile birlikte ilam niteliğinde sayılacak ve ilam gibi icra edilecek —- kararında da bu husus (müşterek ve müteselsil sorumluluk) açıkça belirtilmediğinden müteselsil ve müşterek sorumluluğa ilişkin hükümler ——– bakımından uygulama alanı bulunmayacağını, — hükmedilen yargılama ——— ücreti tutarlarının ———- aralarında olduğu davalılardan eşit oranda tahsili mümkün olmadığı gibi, —- kararında hangi tarafın ne oranla sorumlu olacağına da hükmedilmediğinden, —- hukuken icra edilebilir nitelik taşımadığının açık olduğunu, karardaki bu eksiklik ve ——– heyeti yerine geçilerek bu hususta bir karar verilmesi yoluyla giderilmesinin düşünülemeyeceğini, Mahkeme’nin bu şekilde bir hüküm kurması, başta davanın esasına ilişkin hüküm kurmaya yetkili ——–yetkisinin ihlali anlamına gelecek ve ——- hakkı olmak üzere tarafların sahip olduğu hak ve özgürlüklere ve hukuka aykırılık teşkil edeceğini, —- davacılarının yargılama giderlerinden ne oranda sorumlu olduğunun açıkça belirtilmemiş olması—– bakımından bir kamu düzeni ihlali halini teşkil ettiğini, tenfizi talep edilen — kararı —— düzenine açıkça aykırılık teşkil etmekte olması nedeniyle —- tenfizinin mümkün olmadığını, davada kararın —– değiştirilmesi anlamına gelecek şekilde karar verilmeyeceğini, davacının — kararındaki bu belirsizliği hükmedilen yargılama giderlerini kendince davalılar arasında paylaştırmak suretiyle gidermeye ve bunu da mahkemeye tasdik ettirmeye çalışmakta olduğunu, paylaştırmayı ancak uyuşmazlığın esasına bakmaya yetkili —- heyetinin yapabileceğini, — kararının kısmen tenfizinin mümkün olmadığını, —- kararında adı geçen tüm kişilerin davaya dahil edilmelerinin gerektiğini, kararda aleyhine hüküm kurulan tüm kişilerin huzurdaki tanıma ve — davasında mecburi dava arkadaşları konumunda olduğunu, — davasınının (tahkime başvuran) davacılar arasında mecburi/ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş olmasının davalıların tamamı hakkında verilmiş olan —- kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkin huzurdaki dava bakımından sonuca etkisinin bulunmadığını, — kararının, aleyhine hüküm kurulan kişilerin tamamı hakkında verilmiş olması olduğunu, davalıların — davasındaki talepleri bakımından aralarında mecburi/ihtiyari dava arkadaşlığı bulunup bulunmadığının, huzurdaki davada açısından hiçbir öneminin olmadığını, zira bu husus tamamen—— yargılamasını ilgilendirdiğini, davalıların — davasındaki talepleri bakımından aralarında — dava arkadaşlığı bulunup bulunmadığının, huzurdaki davada açısından hiçbir önemi olmadığını, bu husus tamamen — yargılamasını ilgilendirdiğini, davada taraf olarak gösterilmeyen iki şirketin de ihya edilmesi ve taraf olarak huzurdaki davaya dahilinin sağlanmasının gerektiğini, aleyhine hüküm kurulan ancak davada taraf gösterilmeyen—- Şirketi’nin davaya dahil edilebilmesi ve bu şirketlerin ihyası için davacı tarafa süre verilerek taraf teşkilinin tamamlanması ile yargılamaya devam edilmesi gerektiğini, davacı —- teminatı göstermek zorunda olduğunu belirterek mahkemece uygun görülecek —– belirlenecek bir —– teminatın davacı tarafından yatırılmasına, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ———havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinin ——— tanınması ve tenfizi isteminde bulunduğunu belirtmiş ise de, dava dilekçesinin netice ve talep kısmında eda hükmü verilmesini talep ettiğini, bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, davacının talebinin usulen kabul edilebilir nitelikte olmadığını, —– taşımadığını, reddinin gerektiğini, —- kararının, —mümkün olmadığını, —- davalıların (—- davacılarının) yargılama giderlerinden ne oranda sorumlu oldukları açıkça belirtilmediğini, müvekkil şirket, yargılama gideri olarak ödemesi gereken tutarın ne olduğunu bilinemediğini, bu haliyle, —-mevzuatına ve—– açıkça aykırı olduğunu, hal böyle olmakla beraber davacının, kendisini —- heyeti yerine koyarak —- yargılama giderlerini tüm davalılara eşit oranda paylaştırdığını, yargılama giderlerini davalılar arasında paylaştırmanın davacının üzerine vazife olmadığı gibi sayın mahkemenin de buna hak ve yetkisininde bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, —- uyarınca, —veya — tarafından hukuk davalarına ilişkin olarak verilen ilamların ya da kararların —- icra edilebilmesi için—- verilmesi gerektiğini, —- düzenine aykırı olması halinde kararın tenfiz edilmesinin mümkün olmayacağını, davaya konu — kararı ve bu kararın tenfizinin —— kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, icra edilmesi mümkün olmayan bir karara ilişkin—- verilmesi halinde ise icra aşamasında hangi borçlunun ne ile sorumlu olduğu tespit edilemeyecek bunun sonucunda müvekkillerin ve diğer davalıların haklarına haksız bir şekilde müdahale edilmiş olacağını,—- kararından davalıların masraflardan eşit oranda sorumlu olduğu anlamı çıkarılamayacağını, masrafların davalılardan eşit olarak tahsil edileceği düşüncesinin ölçülülük ve orantılılık ilkelerine tamamen aykırı olduğunu, böyle bir uygulamanın büyük bir adaletsizliğe yol açacağını, müteselsil ve müşterek sorumluluk —- istisna olup, tenfiz ile birlikte ilam niteliğinde sayılacak ve ilam gibi icra edilecek —— kararında da bu husus (müşterek ve müteselsil sorumluluk) açıkça belirtilmediğinden müteselsil ve müşterek sorumluluğa ilişkin hükümler işbu ——kararı bakımından uygulama alanı bulunmayacağını, —— tarafından hükmedilen yargılama masraf ve — ücreti tutarlarının Müvekkil Şirketin de aralarında olduğu davalılardan eşit oranda tahsili mümkün olmadığı gibi, — kararında hangi tarafın ne oranla sorumlu olacağına da hükmedilmediğinden, — kararının hukuken icra edilebilir nitelik taşımadığının açık olduğunu, karardaki bu eksiklik ve — heyeti yerine geçilerek bu hususta bir karar verilmesi yoluyla giderilmesinin düşünülemeyeceğini, Mahkeme’nin bu şekilde bir hüküm kurması, başta davanın esasına ilişkin hüküm kurmaya yetkili — yetkisinin ihlali anlamına gelecek ve — hakkı olmak üzere tarafların sahip olduğu hak ve özgürlüklere ve hukuka aykırılık teşkil edeceğini, —davacılarının yargılama giderlerinden ne oranda sorumlu olduğunun açıkça belirtilmemiş olması ——- bakımından bir kamu düzeni ihlali halini teşkil ettiğini, tenfizi talep edilen ——— düzenine açıkça aykırılık teşkil etmekte olması nedeniyle ——–kararın tenfizinin mümkün olmadığını, davada kararın ——değiştirilmesi anlamına gelecek şekilde karar verilmeyeceğini, davacının ——- kararındaki bu belirsizliği hükmedilen yargılama giderlerini kendince davalılar arasında paylaştırmak suretiyle gidermeye ve bunu da mahkemeye tasdik ettirmeye çalışmakta olduğunu, paylaştırmayı ancak uyuşmazlığın esasına bakmaya yetkili —- kısmen tenfizinin mümkün olmadığını, ———- kararında adı geçen tüm kişilerin davaya dahil edilmelerinin gerektiğini, kararda aleyhine hüküm kurulan tüm kişilerin —— davasında mecburi dava arkadaşları konumunda olduğunu, — davasınının (——- başvuran) davacılar arasında ——– dava arkadaşlığı bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş olmasının davalıların tamamı hakkında verilmiş olan — kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkin huzurdaki dava bakımından sonuca etkisinin bulunmadığını, —————- kararının, aleyhine hüküm kurulan kişilerin tamamı hakkında verilmiş olması olduğunu, davalıların —- davasındaki talepleri bakımından aralarında mecburi/ihtiyari dava —- bulunup bulunmadığının, huzurdaki davada açısından hiçbir öneminin olmadığını, zira bu husus tamamen —- yargılamasını ilgilendirdiğini, davalıların —- davasındaki talepleri bakımından aralarında mecburi/ihtiyari dava arkadaşlığı bulunup bulunmadığının, huzurdaki davada açısından hiçbir önemi olmadığını, bu husus tamamen —— yargılamasını ilgilendirdiğini, davada taraf olarak gösterilmeyen iki şirketin de ihya edilmesi ve taraf olarak huzurdaki davaya dahilinin sağlanmasının gerektiğini, aleyhine hüküm kurulan ancak davada taraf gösterilmeyen —- —- —- davaya dahil edilebilmesi ve bu şirketlerin ihyası için davacı tarafa süre verilerek taraf teşkilinin tamamlanması ile yargılamaya devam edilmesi gerektiğini, davacı —————– teminatı göstermek zorunda olduğunu belirterek mahkemece uygun görülecek ve —– cinsinden belirlenecek bir —– teminatın davacı tarafından yatırılmasına, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili —— tarihli ıslah dilekçesinde özetle;—-kararı gereğince —- harca tabi olduğunu, davanın açılışında maktu harcın ödendiğini, ek bir harçlandırmaya tabi tutulmadan davalarını ıslah ettiklerin belirterek —— kararının —– tenfizine karar verilmesini ve kararın tenfiziyle birlikte; —- belirtilen davalılar aleyhine hükmedilmiş avukatlık —- —- masrafı olarak davalılar aleyhine hükmedilmiş olan —- davalılara — kararına uygun olarak payları oranında yükletilmesini, alacağın —- kararındaki hüküm gereğince, kararda belirtilen alacak olan yargılama giderlerinin işbu davamıza taraf olmuş her davalı başına ayrı ayrı — edecek şekilde ödenmesine ilişkin kararın tenfizine; ayrıca kararın tenfiz tarihinden başlatılacak şekilde alacak miktarının 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiziyle birlikte alınarak müvekkile verilmesine; tenfiz davasına ilişkin olarak yargılama masrafı, yargılama harç, ücreti vekalet ve giderlerini de kapsayacak şekilde davalılara yüklenmesine karar talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, ——-kararının tenfizi talebine ilişkindir.
Tarafların tüm delilleri celbolunmuştur.
Davaya konu edilen ve tenfizi istenilen——” Davacıların— davalıya ödemesini emreder.” şeklinde olduğu görülmekle, karar kapsamına göre kısmen tenfiz mümkün olmadığı gibi her bir davacı yönünden ödenmesi gereken miktarın tam olarak yazılmadığı, bu haliyle —– kararında birden fazla kişi aleyhine hüküm kurulmuş olması halinde tanıma —– ilişkin ilamın kesin hüküm ve —- davalıların tümü açısından sonuç doğuracağından tenfiz talebinin —- kararında yer alan ve aleyhine karar verilen bütün kişilerin tamamı hakkında ileri sürülmüş olması gerektiği, dolayısıyla yabancı kararda aleyhine hüküm kurulmuş kişiler arasında HMK 59 – 60 ‘ıncı maddeleri anlamında bir mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu, bu itibarla mecburi dava arkadaşlarının tamamı hakkında değil de yalnızca biri veya bir kaçı hakkında açılan tenfiz davasının görülmesi hukuken mümkün görülmediğinden (— tenfize konu kararda taraf olan ancak tüzel kişilikleri sona erdiği bildirilen——– 9/4 maddesi de nazara alınarak TTK.nun 547 ‘nci maddesi uyarınca ihyası sağlanarak davaya dahil edilmeleri için davacı tarafa süre verilmiştir. Davacı tarafça adı geçer şirketlerin ihyası için ilgili mahkemelerde ihya davası açılmış olup, ——- esasa girilmiştir.
——————– sağlamak,—– kurulmuştur. —-kabul edilmiş günümüze kadar da bu kurallar bir çok kez yenilenmiştir. —- hazırlanırken; ——-kuralların yanı sıra ——– kuralları da dikkate alınmıştır.
Davaya konu edilen tanınması ve——- yeri ——
Dava konusu olan ——- —- kararının tanınması ve tenfzinde; — kararlarının tanınması ve tenfizinde — olduğu olduğu “—— nazara alınmalıdır.—– Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile bu Sözleşmeyi iç hukukumuza aktarılmıştır ——–
—– maddesine göre; “Bu sözleşme gerçek veya —–arasında —- uyuşmazlıklarda, tanınması ve icrası istenen —- —– verilen —- kararlarının tanınmasına ve icrasına uygulanır. Sözleşme aynı zamanda tanınması ve icrası istenen —- hakkında da uygulanır…”
Tanınma—— sonucunda verilen ———– kararıdır. ———- kapsamında —- şartı konusunda çekince koyduğundan, tanınması-tenfizi talep edilen—– kararının ——- —– olması halinde bu —- hükümleri uygulanacaktır. Dava konusu olayda ——- verilmiş ————— olduğundan,——— ——şartı gerçekleşmiştir.
—— kabulünde; sözleşmeyi yalnız —- hukuki ilişkilerden kaynaklanan ve kendi iç hukukuna göre ticari —-uyuşmazlıklar hakkında uygulayacağını beyan ederek——– koymuştur. —– konu olan ———— yatırım uyuşmazlığından kaynaklanan taleple ilgili olarak ticari iş kapsamındadır. Dolayısıyla ———— tanınması ve tenfizi davasında, tanıma ve———– uygulanacaktır.
————- her biri—— kararlarının ——- tanıyacak ve bunların öne sürüldüğü memlekette yürürlükte olan —— gereğince aşağıdaki maddelerde yazılı şartlar dairesinde icrasını temin edecektir, işbu sözleşmenin —–içine giren —— tanınması ve icrası ———-nisbetle ne oldukça daha ağır şartlar yüklenecek ne de daha——- açılan tanıma-tenfiz davasına —-kanunlardaki usul kuralları uygulanacaktır. Bu kapsamda —–yer alan üsüle ilişkin hükümler ve burada düzenlenmeyen konularda da —- hükümler dikkate alınacaktır.
İş bu davanın davacısı —- —— Hukuki yararı bulunan kişiler tanıma-tenfiz davasını açabilirler.
Davalılar ise kural olarak — kararında taraf olarak gösterilmiş ve aleyhine hüküm kurulmuş kişiler olması gerekir. — birden fazla kişi aleyhine hüküm kurulmuş olması halinde — ilişkin ilamın kesin hüküm ve icrai kuvveti davalıların tümü açısından sonuç doğuracaktır. Bu nedenle—— talebinin; —— yer alan ve aleyhine karar verilen bütün kişilerin tamamı hakkında ileri sürülmüş olması gerekmektedir. ——mahkeme kararlarının —– kapsamında yapılan bir çalışmada “..Bu nedenle, —— talebinin, —– aleyhine hüküm kurulmuş kişilerin tamamı hakkında ileri sürülmesi gerekir. Bunun anlamı, —– aleyhine hüküm kurulmuş kişiler arasında “—- bakımından HMK m. —- bir mecburi dava arkadaşlığının bulunduğudur. HMK m. 60’a göre, mecburi dava arkadaşları aleyhine birlikte dava açılması gerekmektedir. Bu itibarla, mecburi dava arkadaşlarının tamamı hakkında değil de yalnızca biri veya birkaçı hakkında açılan tenfiz davasının görülmesi hukuken mümkün ve doğru değildir..” denilmektedir. ——— davacılar —- kişidir. Bu kapsamda —– davalı gösterilerek —–davasının açılması gerekmektedir. —– davasında ise davacı vekili dava dilekçesinde; —— davası öncesinde — uğradığını ve tüzel kişiliklerinin sona erdiğini ifade ederek bunlar dışındaki— göstererek dava açmıştır. Bu nedenle yukarıda da mahkememizce yapılan işlem doğrultusunda her iki davalı yönünden taraf teşkili sağlanmıştır.
—– kararında; taraflar, ihtilaflı konunun ——– (——- uygulanacak hukuk olarak kabul edilmesi nedeniyle) esas alınarak çözülmesi gerektiği konusunda kesin anlaşmaya varmışlardır, denilerek usule uygulanacak hukuk bu şekilde belirtilmiştir.
Tanınması—– talep —– ——– verilen—– kararının hüküm kısmında; —– —– talep etmiştir. —————-bu konuda yaptığı değerlendirmede davalının talebini aşırı bularak ——– hüküm yer almaktadır: 1.2. fıkrada belirtilen haricinde, ——— kaybeden tarafca üstlenilecektir. ——– dava koşullarını göz önüne aldığında — olduğunu tespit etmesi halinde bu masrafların her birini taraflar arasında bölüştürebilir. 2. Madde 38, (e) fıkrasında anılan ——olarak,— davanın koşullarını göz önüne alarak hangi tarafın adı geçen masrafları üstleneceğini belirlemede serbest olacaktır..” 172. Bu hükme dayanarak, —kaybeden tarafın kazanan tarafın masraflarını, tüm ilgili koşullara göre değerlendirdiğinde —— karşılayacağı genel prensibiyle hareket edecektir. — davada, Davacılar kaybeden taraftır. Dolayısıyla, Davacılar —– olan ——– tümünden sorumlu olacaklardır. — tarafından katlanılan masraflarla ilgili olarak, her bir tarafın savunmasının niteliği veya diğer koşullarda Davalının —- bakımından Davalılara göre üç kat fazla masraf yapmasına ilişkin bir açıklama bulamayan —- masrafları arasındaki orantısızlığı not etmektedir. Sonuç olarak, —–kadar tazmin etmesinin makul ve uygun olduğunu değerlendirmektedir. ——— ücretini 700.000 USD ‘ye indirmiştir.”
Tanıma —- kararının hüküm kısmına ilişkin olarak verilecektir. Bu kapsamda————– dayanarak: – Davacıların tek bir tahkimde müştereken sunulan iddiaları hükme bağlama yetkisine sahip olmadığını beyan eder ve -Davacıların —– Davalıya ödemesini emreder. ————tarihli dava dilekçesinde; “… göre davacı vekilinin talebi: “——– verileri çerçevesinde —— hükmedilmiş olan —- —–ve toplamda———- yargılama gideri, —— suretiyle iş bu davamızda ——–davalıya tekabül edecek olan toplamda bütün davalılardan —— alacağımız bulunmaktadır. Bu sebeplerle fazlaya dair haklarımızın tamamını saklı tutarak daha sonra artırılmak üzere — kararının kısmen tanıma ve tenfiziyle her davalıdan söz konusu alacağın —– toplamda bütün davalılardan şimdilik 200TL’lik alacağımızın avans faiziyle birlikte alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesini, ayrıca yargılama masrafı, yargılama harç ve giderlerini de kapsayacak şekilde yargılama giderleri ile Ücreti vekaletin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederiz. ——- talep etmiştir.
Davacı vekili kısaca fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, daha sonra arttırılmak —– hükmedilen alacağın bölünerek tenfize karar verilmesini talep etmiştir.
—– tanınması ve tenfizi kapsamında; “— verilebitir mi bu kapsamda da, alacağın bölünerek kısmi tenfiz talebinde bulunulabilir mi, konusunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir. —- mukavelesinde veya—–uyuşmazlığa ilişkin olduğu —– —- veya ——– aşan hükümleri ————– bulunduğu; bununla beraber ——–bulunan meseleler hakkındaki ——–bunun dışında kalan hükümlerinden ayırt edebilecek durumda ise bunların tanınması ve icrası cihetine gidilebilir; —– suretiyle —— kararının bu durumlarda ——-imkan tanındığı görülmektedir.
Ancak bu madde kapsamında; “
——– taraflar arasında kararlaştırılan —— şartının kapsamında olmayan bir uyuşmazlığa ilişkin ise ve——- tabi tutulan——— ayrılabiliyorsa kısmi tanıma ya da———- mümkün olabilecektir ki somut uyuşmazlıkta bu durum bulunmamaktadır.
b- —– anlaşmasının kapsamını aşacak şekilde verilmişse, bu kısım—- tabi tutulan konulardan ayrılabiliyorsa kısmi tanıma ya da tenfiz mümkün olabilecektir ki yine somut uyuşmazlıkta bu durum da yoktur.
Kısmi tanıma ya da tenfiz konusunda MÖHUK hükümlerine bakıldığında; MÖHUK m. 61 (2) de, Mahkemece —- kararlarının tenfizinde 55 ‘inci —- hükümleri kıyas yoluyla uygulanır denildiğinden, bu maddeler —– kararlarının tenfizinde de uygulanacaktır. MÖHUK 56’ncı maddesinde da “Mahkemece ilamın kıismen veya tamamen tenfizine veya istemin reddine karar verilebilir” denilmektedir. Yine MÖHUK m. 52/c de de yabancı mahkeme kararlarının tenfizinde —-, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım ——- belirtilmesi gerektiği belirtilerek kısmi tenfizin mümkün olduğu ifade edilmiştir.
—-maddesine benzer şekilde, ——- sözleşmesinde veya şartında yer almayan bir hususa ilişkin ise veya sözleşme veya şartın sınırlarını aşıyor ise bu kısım hakkında …” — kararının tenfizi istemini reddeder denilerek, kısmi tenfize karar verileceği belirtilmiştir.
Ancak —-kapsamında da — talebinde bulunulması ve kısmi tenfiz kararının mahkeme tarafından verilmesi iki durumda söz konusu olacaktır.—- sözleşmesinde veya şartında yer olmayan bir konuya ilişkin olması halinde veya sözleşme veya şartın sınırlarını aşması halinde; aşmayan kısımlarla ilgili olarak kısmi tenfiz kararı verilebilecektir. Dolayısıyla — maddede ve— yollamasıyla, —- kararlarının MÖHUK 60 vd maddeleri uyarınca tanınması ve tenfizi taleplerinde de uygulanacağından bu kapsamda da kısmi tenfiz kararı verilmesi mümkün olacaktır.
Tenfiz davasında kısmi tenfiz kararı verilmesi mümkün olmakla birlikte burada kısmi tenfizden ne anlaşılması gerektiği önem taşımaktadır. MÖHUK 52/c maddesinde tenfizin hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğunun belirtilmesi gerektiği ve 56 ‘ncı maddesinde de hakimin kısmi tenfize karar verebileceği ifade edilmişse de burada kastedilen, tenfizi talep edilen kararın “Hüküm” kısmında yer alan birden fazla konudan hangisinin talep edildiğinin belirtilmesidir. Örneğin kararın hüküm kısmında hem esasa ilişkin maddi tazminata hükmedilmiş hem yargılama masraflarına ve avukatlık ücretine hükmedilmişse, sadece maddi tazminata ilişkin hükmün tenfizi ya da sadece yargılama masraflarına ilişkin hükmün tenfizi istenebilir. (Örneğin —- kararlarının tanınması ve tenfizinde de; —- kararında tarafların boşanmasına, —— ödenmesine ve velayete ilişkin üç ayrı hüküm varsa, —- davacı sadece boşanmayla ilgili hükmün tanınmasını ya da yardım nafakasına ilişkin hükmün tenfizini —- kapsamında isteyebilmektedir).
— ilişkin örnek olarak —- verildiği ve taraflar arasında birden fazla sözleşmenin söz konusu olduğu durumlarda, bu sözleşmelerden bazılarında —- şartının olmaması ihtimalinde; sadece — sözleşmeler icin —– yoluna başvurulabileceğinden, verilmiş olan —- kararın — şartı olan sözleşmelere ilişkin kısmının, kısmen tenfizine karar verilmesi durumu gösterilebilir. Nitekim —- kararının kısmi tenfizi konusunda — verdiği kararlarda da bu durumu vurgulamıştır.—- tarihli üç sözleşme bulunmaktadır.—- tarihli sözleşmede—-mevcut olmadığından bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın —- yoluyla çözümlenmesi mümkün değildir. Bu durumda —– kararının kısmen tenfizinin mümkün olup olmadığı sorunu ortaya çıkmaktadır. Kural olarak —- kararının kısmen tenfizine yasal yönden bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Dairemizin —- MÜÖHUK’nun 45/4. maddesi hükmüne göre mahkemenin —- kararı — sözleşmesinde veya şartında yer almayan bir hususa ilişkin ise veya sözleşme veya şartın sınırlarını aşıyor ise (bu kısım hakkında) ——kararının tenfizi istemi reddedeceği belirtilerek kısmi tenfizin mümkün olduğu kabul edilmiştir…”—- ” Davacı vekili, davalı ile aralarında alım-satım sözleşmeleri bulunduğunu, çıkan uyuşmazlıkların — kararlaştırıldığını,——–ile davalıdan alacaklı olduklarının belirlendiğini, kararın—- tarihinde onaylanarak kesinleştiğini iddia ederek —–tarihli —kararının tenfizini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında, davacı ile aralarında — tarihli sözleşmelerde —— bulunmadığını, — düzenine aykırı olduğunu ve kısmi tenfizin de mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmelerin birlikte yorumlanması sonucu –geçerli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı ile davalı arasında — bulunduğunda çekişme yoktur. —tarihli sözleşmede uyuşmazlıkların —- çözümlenmesi kararlaştırılmış olup, — tarihli sözleşmede anılan sözleşmeye atıf yaptığından bu sözleşmede de — mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, —– tarihli sözleşmede ise —- mevcut değildir. Bu halde, — tarihli sözleşmeden doğacak uyuşmazlıgın —- yolu ile çözümlenmesi mümkün değildir. M.Ö.H.U.K.nun 45/h maddesi hükmüne göre, mahkeme — sözleşmesinde veya şartında yer almayan bir hususa ilişkin ise veya sözleşme veya şartın sınırlarını aşıyor ise (bu kısım hakkında ) —- tenfiz istemini reddeder. Bu durumda, mahkemece açıklanan yasa hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” şeklindedir.
Bu kapsamda—- bu gibi durumlarda söz konusu olacak, davacının talepte bulunduğu gibi alacağın daha sonra arttırılmak üzere şimdilik toplamda 200 TL sinin tenfizine, fazlaya dair hakların da saklı tutulmasına ilişkin talebiyle ilgili olarak, kısmi tenfiz kararı verilemeyecektir.
—” kapsamında MÖHUK 55/2 m.den de bahsetmek gerekmektedir.— kararlarının tanınması ve tenfiziyle ilgili MÖHUK’un 61 ‘inci maddesi; “Tebliğ ve itiraz” la ilgili olarak MÖHUK’un 55’inci maddesine atıf yaparak burada da uygulanacağını belirtmiştir. MÖHUK m. 55/2’ye göre; “..Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya — ilamının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir” Bu kapsamda —–kararı kısmen yerine getirilmiş ise, kalan kısım için tenfiz talebinde bulunulabilecektir. Ancak somut uyuşmazlıkta —- verilen ——masrafları ve —- olarak belirtilen meblağın kısmen ödendiği konusunda dosyada bir itiraz bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu kapsamda da —— konusu olmayacaktır. Sonuç itibarıyla ——– kararının “Davacıların ———- Davalıya —-” şeklindeki hükmünün tamamının tenfizine karar verilmesi gerekmektedir.
——– göre, tenfiz davasında mahkemeye sunulması gereken belgeler:———-düzenlenmiştir. Buna göre;
“1-Bundan önceki maddede —– ve icranın temini için, tanıma ve İcra kararı verilmesini isteyen tarafın, bu husustaki isteği ile beraber aşağıdaki belgeleri de getirmesi icabeder:
a) — usulüne göre tasdik edilmiş aslını yahut da aslına uygunluğunu gösteren şartları ihtiva eden bir suretini,
b) II. madde hükmünde —- anlaşmasının aslını veya aslına uygunluğunu gösteren şartları ihtiva eden bir suretini.
2. Eğer — karar veya —- anlaşması ileri sürüldüğü memleketin —- yazılmamış bulunursa, hükmün tanınması ve icrasını isteyen tarafın, bu belgelerin —- çevrilmiş bir tercümesini ibraz etmesi lazımdır. Tercümenin —– yahut da —– tarafından onanması şarttır”
————– tanınması ve ——– sunulması gereken belgeler m. 61 ‘nci maddede düzenlenmiştir. Dilekçe ve inceleme usulü başlığı taşılan 61 ‘nci maddesi;
“1——– tenfizini isteyen taraf, dilekçesine aşağıda yazılı belgeleri, karşı tarafın sayısı kadar örnekleriyle birlikte ekler:
a) —— veya şartının, aslı yahut usulüne göre onanmış örneği.
b) —- usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneği.
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örnekleri.
2- Mahkemece —- kararlarının—- 55 ‘inci, 56 ‘ncı ve 57 ‘nci madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir.
—— kararının tanınması —— davada sunulması gereken belgeler benzer şekilde düzenlenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlıkta; ——- ve bu—— tarafından yapılan ———–sunulmuştur.
—- anlaşmasının dosyaya sunulması konusuna bakıldığında; dava konusu olayda ——– ——– Anlaşma kapsamında başvurulmuştur. Bu anlaşmanın— konusu ile ilgilidir. Anlaşmanın VII ‘nci maddesinin; “—- —- yatırımı ile ilgili olarak çıkan —–, —- şekilde yazılı olarak bildirilecektir.—-mümkün olduğunca karşılıklı iyi niyetli görüşmeler yaparak çözüme kavuşturacaktır.—– tarihinden itibaren altı ay içinde çözüme kavuşturulamaması halinde, yatırımcının ihtilaf konusu ev sahibi tarafın usul ve yasalarına göre adli mahkemesine götürmüş olması ve bir yıl içinde karar verilmemiş olması kaydıyla, söz konusu ihtilaf, yatırımcının kararına göre aşağıda belirtilen —- Makamlarına sunulabilir. a) ——- Kuralları uyarınca, bu amaçla kurulacak bir — mahkemesi (——— kararlan, uyuşmazlığın bütün tarafları bağlayıcı ve kesin olacaktır. Taraflar, söz konusu kararı kendi —- yasalanna göre yerine getirecektir. ” şeklinde düzenlenmiştir. İş bu sözleşmenin VII ‘nci maddesine göre göre uyuşmazlığın çözümünde bir kaç —- edilmiştir. Bu kapsamda da somut uyuşmazlıkta ———- kurallarına göre kurulan bir — mahkemesine başvurulmuştur. ————maddesinde yer alan — şartına atıfta bulunulmaktadır.
Dolayısıyla taraflar arasındaki ikili sözleşmede geçerli bir — maddesinde aranan bütün şartların gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Tenfiz davalarında—- —— kararının esasına girmeden —- kapsamında tanıma-tenfiz şartları olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
— tanıma ve tenfiz şartları V ‘inci maddede düzenlenmiştir. Buna göre; “1.Aleyhine —- kararı ileri sürülen taraf talepte bulunmaz ve zikri geçen kararın tanınması ve icrası istenen memleketin yetkili makamı önünde aşağıdaki hususları ispat etmez ise, — kararının tanınması ve icrası isteği reddolunamaz: (a) I. maddede —- olunan anlaşmayı akdeden tarafların haklarında tatbiki gereken kanuna göre ehliyetsiz olduğu, yahut da zikri geçen anlaşmanın taraflarca tabi kılındığı kanuna ve eğer bu babta sarahat mevcut değilse — kararının verildiği yer kanununa göre hükümsüz bulunduğu; veya (b) Aleyhine — hükmü öne sürülen tarafın hakemin tayininden veya——edilmemiş olduğu, yahut da diğer bir sebep yüzünden iddia ve müdafaa vasıtalarını ikame etmek, imkânını elde edememiş bulunduğu; veya (c) — kararının —- mukavelesinde veya —- şartında——edilmeyen bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu yahut —- mukavelesi veya — şartının şümulünü aşan hükümleri muhtevi bulunduğu; bununla beraber —- kararının hakemliğe tabi bulunan meseleler hakkındaki hükümleri bunun dışında kalan hükümlerinden ayırt edebilecek durumda ise bunların tanınması ve icrası cihetine gidilebilir; yahut (d) — mahkemesinin teşekkülünün veya hakemlik usulünün tarafların anlaşmasına ve anlaşma olmayan hallerde hakemliğin cereyan ettiği yer kanunu hükümlerine uygun bulunmadığı; veya (e) —- kararının taraflar için henüz —–veya, bunun, verildiği memleket kanunu yahut tabi olduğu kanun yönünden yetkili bir makam tarafından iptal veya hükmünün icrasının geri bırakılmış bulunduğu. 2. — kararının tanınması ve icrası istenen memleketin yetkili makamı tarafından aşağıdaki hallerin bulunduğu görülecek olursa, tanıma ve icra isteği —— reddolunabilir: (a) Tanıma ve icra isteğinin öne sürüldüğü memleketin kanununa göre uyuşmazlık konusunun hakemlik yolu ile halle elverişli bulunmaması; veya (b) — kararının tanınması ve icrasının zikri geçen memleketin amme intizamı kaidelerine aykırı olması”
Dava konusu somut uyuşmazlıkta bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hususu mahkememizce irdelenerek; II ‘nci maddede derpiş olunan anlaşmayı akdeden tarafların haklarında tatbiki gereken kanuna göre ehliyetsiz olduğu, yahut da zikri geçen anlaşmanın taraflarca tabi kılındığı kanuna ve eğer bu——–mevcut değilse — kararının verildiği yer kanununa göre hükümsüz bulunduğuna ilişkin hususla ilgili olarak, — anlaşmasını kabul eden tarafların ehliyetsiz olduğuna ilişkin bir iddia bulunmamaktadır. Yine —- anlaşmasının geçerli olduğu ve —- kararının verildiği yer kanununa göre hüküm ifade ettiği anlaşılmaktadır.——– kapsamında bir tenfiz engeli bulunmadığı,
Aleyhine —— hükmü öne sürülen tarafın hakemin tayininden veya hakemlik prosedüründen usulü dairesinde haberdar edilmemiş olduğu, yahut da diğer bir sebep yüzünden iddia ve müdafâa vasıtalarını ikame etmek, imkânını elde edememiş bulunduğuna ilişkin hususla ilgili olarak davalıların —— yargılamasında — tayininden ve —– edildikleri, iddialarını dile getirerek savunma haklarını kullandıkları yargılamada temsil edildikleri —- Kararında yer aldığı, —- davasında — karşı dava açan 22 davacı bulunduğu ve bunların hepsinin de yargılamada savunma haklarını kullandığının karardan anlaşıldığı, buna göre—— kapsamında da bir tenfiz engeli bulunmadığı,
—- kararının — —- veya — şartında —— edilmeyen bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu ———- şartının ———- — bulunduğu; bununla beraber — kararının —- bulunan meseleler hakkındaki hükümleri bunun dışında kalan hükümlerinden ayırt edebilecek durumda ise bunların tanınması ve icrası cihetine gidilebileceğine ilişkin hususla ilgili olarak; —– Kararının taraflar —- uyuşmazlığına ilişkin olduğu, kararın taraflar arasında – yolunun da kararlaştırıldığı “——uyuşmazlıkla ilgili olarak verildiği, kararda ——anlaşması kapsamı dışında kalan konularda karar verilmediği, buna göre ——- maddesi “1/c” bendi kapsamında da —— bulunmadığı,
— mahkemesinin teşekkülünün veya hakemlik usulünün tarafların anlaşmasına ve anlaşma olmayan hallerde hakemliğin cereyan ettiği yer kanunu hükümlerine uygun bulunmadığına ilişkin hususla ilgili olarak; “—– Diğer ——- teşekkülünün yer aldığı ve tarafların bu kapsamda — başvurdukları, hakemlik usulünün bu maddede yer alan hükümlere göre belirlendiği, buna göre — Mahkemesinin oluşumu, hakemlik usulünün tarafların anlaşmasına uygun olarak gerçekleştirildiği, buna göre —- kapsamında da tenfiz engeli bulunmadığı,
— kararının taraflar için—- olmadığı veya, bunun verildiği memleket kanunu yahut tabi olduğu kanun yönünden yetkili bir makam tarafından iptal veya hükmünün icrasının geri bırakılmış bulunduğuna ilişkin hususla ilgili olarak — bendinde, —– kararlarının tanınması ve tenfizi için bağlayıcı olmaları gerektiği kabul edildiği, kararın kesinleşmesinden farklı olarak, kararın taraflar için bağlayıcı olması tanıma ve tenfiz için yeterli olduğu, “— — Anlaşma”nın VII ‘nci maddesinin 3 ‘üncü fıkrasında;— bütün tarafları bağlayıcı ve kesin olacaktır. Taraflar, söz konusu kararı ——— taraflar için kesin ve bağlayıcı olduğu, buna göre ——– koşulunun gerçekleştiği,
—- maddesinde yer alan, “tahkime elverişlilik” ve — Sözleşmeye göre, tanıma ve tenfiz isteğinin öne sürüldüğü memleketin kanununa göre uyuşmazlık konusunun hakemlik yolu ile çözüme elverişli bulunmaması durumunda talebin reddedilmesi gerektiği, ——- konusu yatırım uyuşmazlığından kaynaklanmakta olup, yatırım uyuşmazlığı konusu tanıma-tenfiz talebinin ileri sürüldüğü, davanın açıldığı yer olan —- kanunlara göre —– yoluna başvurulabilecek ve tahkime elverişli bir konu olduğu, bu nedenle— kapsamında bir tenfiz engelinin bulunmadığı,
Tespit edilmiştir.
——— göre; — tanınması ve tenfizinin talep edildiği ülkenin kamu düzeni kurallarına aykırı olmaması gerekmektedir. — düzenine aykırılık, iç hukuktaki emredici hükümlere aykırılık kavramından daha dar ve sınırlı bir anlama sahiptir. Kamu düzeni zamana, yere göre değişen, içeriğinin tesbiti zor, her bir somut olaya göre değişiklik gösteren bir kavramdır. Kamu düzeni kavramı —– çerçevesi, —— kanunlarının dayandığı— — temel hak ve özgürlüklere, —- alanda —– ve özel hukuka ait ——— dayanan kurallara,—- — benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilebilir.—— kararındaki hükmün tenfizi sonucunda ortaya çıkan hukuki sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde—–reddedilecektir. —– kararının hüküm kısmı —- giderleri ve avukatlık ücretine ilişkindir. ——– kararındaki bu hükmün tenfizi sonucunda ortaya çıkan hukuki sonuçların kamu düzenine aykırı oluşturmayacağı, bu kapsamda ———- kapsamında da bir——bulunmadığı, davalı tarafın savunmalarında ileri sürdükleri—- kararında yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin hangi davalıdan hangi oranda alınacağına ilişkin bir açıklama bulunmadığı, bu nedenle icra kabiliyetinin bulunmadığı yönündeki itirazlarına mahkemece haksız çıkan dava arkadaşlarının yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olduklarına karar vermemiş ise yargılama harç ve giderleri bu dava arkadaşları arasında paylaştırılacağı ilkesi uyarınca—— bir çok kararı doğrultusunda) mahkememizce itibar edilmeyerek tanıma ve tenfizi talep edilen ———– kararının,—- — ücretine ilişkin sonuç kısmının —kapsamında yasal şartların gerçekleştiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜ ile ——– dava nolu ——- kararının TANINMASI VE TENFİZİNE,
2-Davanın tenfiz davası olması nedeni ile niteliği gereği tahsil hükmü verilmesine yer olmadığına,
3.Başlangıçta peşin olarak alınan 31,40 TL harcın alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 49,30 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4.Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 31,40 TL, peşin harç 31,40 TL posta ve tebligat gideri 1.746,25 TL olmak üzere toplam 1.809,05 TL yargılama masrafının HMK.nun 326 ‘ncı maddesi uyarınca davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5.Davalı——– olarak yapılan tebligat ve müzekkere masrafının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6.Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—- davalılardan müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
7.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.