Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/266 E. 2023/99 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/266
KARAR NO : 2023/99

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/05/2019
KARAR TARİHİ : 01/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —- tarihli dava dilekçesinde özetle; davanın konusu çeklerin —– keşide tarihli, —- keşide tarihli, —– bedelli çek olduğunu, davalı tarafça bankaya ibraz edilen ve icra takibine konu edilen çeklerdeki imzaların müvekkil şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığının çıplak gözle dahi anlaşılabileceğini, davaya konu çeklerin imzasız olarak kaybedildiğini, kaybolan iki çekin davalı tarafça tahsil amaçlı olarak—- dosyaları icra takiplerine konulduğunu, davalı tarafından icra takibine konulan çeklerin müvekkili şirketin rızası hilafına imzasız ve boş olarak kaybedilen çek koçanından olduğunu, başkaca çekler çıkması halinde dava açma haklarını saklı tuttuklarını, müvekkili şirketin rızası hilafına imzasız ve boş olarak elinden çıkan çekler üzerindeki keşideci imzası, keşideci müvekkil şirket yetkilisine, lehtar – ciranta imzasınında lehtar – ciranta müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkili şirketlere ait imza sirküleri örneklerindeki imzalar ile çekteki keşideci ve lehtar – ciranta imzası aynı olmadığını, müvekkili şirketin yetkili temsilcisi, yani çek keşide etmek de dâhil, her türlü temsil ve ilzam yetkisi münferiden,—-olduğunu, müvekkili şirkette,——– kimsenin temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığını, yine müvekkili şirketlerden——– yetkili temsilcisinin, —–keşide etmek de dâhil, her türlü temsil ve ilzam yetkisi münferiden, ——- müvekkil şirkette ——- kimsenin temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığını, müvekkili şirketleri———— iştigal etmekte olması nedeniyle şirketlerin yetkilisi tarafından kullanılmak üzere yanında bulundurulan çeklerin şirket yetkilisi tarafından muhtemelen iş yerinde kötüniyetli kişiler tarafından ele geçirilerek davalı şirkete ulaştığını, bu şirket tarafından çeklerin bankaya ibraz edilerek takibe konulduğunu, çeklerdeki keşideci ve lehtar-ciranta imzası olarak görünen imzaların, müvekkil şirketlerin yetkililerine ait olmadığını, kötü bir taklitten ibaret olduğunu, yaptırılacak imza incelemesinde de bu hususun tespit edileceğini, müvekkili şirketlerin davalı ile herhangi bir ticari ilişkisi ve borcu da bulunmadığını, müvekkili şirketin söz konusu çeklerin kaybolduğunu farkettiğini ve muhatap bankaya gerekli başvuruyu yaptığını, buna rağmen çekler karşılıksız işlemine tabi edilerek yazıldığını, —– içtihatları ile de sabit olduğu üzere, sahtecilik iddiası mutlak def’ilerden olup, üçüncü şahısların iyi niyetini korunmadığını, müvekkil şirketler tarafından, sahte imza atılıp şekli unsurları tamamlanan çeklerdeki imzaların müvekkil şirketler yetkilisine ait olmamasına, müvekkil şirketlerin bu çekler nedeniyle davalıya herhangi bir borcu da bulunmamasına rağmen, çeklere dayalı icra takipleri nedeniyle haciz tehdidi altında bulunmakta olduğunu, belirterek müvekkili şirketler aleyhine icra takibinin önlenmesi için, öncelikle HMK md. 208 vd. uyarınca takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, bu talebimiz kabul görmediği takdirde, İİK md. 72/2 hükmü uyarınca yargılama sonuna kadar ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, dava konusu çeklerin üzerindeki keşideci ve lehtar-ciranta imzasının müvekkil şirketlerin yetkililerine ait olmadığının ve bu nedenle müvekkil şirketlerin davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile söz konusu çeklerin müvekkil şirketler açısından iptaline, davalı tarafın % 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili —— havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ve dava dışı ——- şirket ile herhangi bir ticari ilişkisinin ve borcunun bulunmadığı iddia ederek ——-olan sözleşmenin açıkça yok sayılarak mahkemenin yanıltılmaya çalıştığını, 29/09/2017 tarihli sözleşme uyarınca ——— olarak faaliyette bulunan davacı şirket ile ——————- müvekkili şirket arasında ——————- sözleşmesi imzalandığını, yine taraflar arasındaki önceki yılları kapsar —– sözleşmeleri akdedildiğini, sözleşme uyarınca müvekkili şirket bünyesinde bulundurmuş ——— gösteren davacı ———sözleşmede belirtildiği şekilde ——ayırmayı taahhüt ettiğini, müvekkili şirket tarafından üzerine düşen tüm sorumlulukların yerine getirildiği gibi çeklerin kaybolduğu ve kötü niyetli kişiler tarafından müvekkili şirkete ulaştırıldığı şeklinde beyanda bulunarak yükümlülüklerine aykırı davranmaya kılıf aradığını, davacı ———- sattığı misafirlerin tamamının ——- konakladığını, davacı şirketin misafirlerden parasını peşin olarak almasına rağmen konaklama bedeli olarak vekil edene sözleşme kapsamında verdiği çekleri ödemediği gibi ödememek için her türlü gayreti göstermekte ve bu kapsamda da davayı açtığını, davacı şirket ile müvekkil şirket arasında ki ticari ilişkinin ispatı hususunda sözleşmenin haricinde, sözleşme süreleri içerisindeki müvekkil şirkete—— davacı şirketin —– kısmında müvekkil şirket bünyesinde bulunan ——— içeren kayıtlarında bulunduğunu, davacı şirket ve dava dışı ———— akdedilmiş olan —– sözleşmelerini dosyaya sunduklarını, sözleşmelerde de görüleceği üzere müvekkil şirketin belli standart ve sayıda oda ayırmayı taahhüt ettiğini, bu hizmetin karşılığı olarak da sözleşmede ödeme günleri belirtilen tarihlerde ödemelerini aldığını, bu bedellerin, davacı şirket tarafından sözleşme yükümlülüğü kapsamında ve hiçbir şekilde imza itirazı ya da borçlu olmadığı şeklinde iddialarda bulunulmadan ödendiğini, 2015 yılı sözleşmesi incelendiğinde, davacı taraf adına şirket kaşesi ile birlikte sözleşmeyi —– kişinin imzalamış ve bu sözleşme ve çekler hakkında imza itirazında bulunulmadığı gibi bedelleri de günü geldiğinde ödendiğini, davacı tarafın iş yerinde kötü niyetli kişiler tarafından çeklerin ele geçirildiği ve takibe konu edildiği iddiası karşısında ispata yarar bir belgenin sunulmadığını, aynı şekilde ilgili bankaya müracaat edildiğine ilişkin de herhangi bir belge ibraz edilmediğini, davacı tarafından çeklerin boş olarak kaybolduğu ve yetkisiz kişiler tarafından imzalandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, icra takibine konu edilen çeklerin tarihleri incelendiğinde, sözleşme de belirtilen ödeme tarihlerine ait çeklerin davacı tarafından keşide edildiğinin ve takibe konulmuş olduğunu, iddia edildiği gibi çeklerin kaybolması veya kendilerince ele geçirilip kötü niyetli olarak takip başlatılmasının söz konusu olmadığını, davacı aleyhine başlatılan icra takiplerinde ödeme emirlerinin borçlu şirketin adresine tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir itirazda bulunulmadığını ve takiplerin kesinleştiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davanın icra takibinden sonra açıldığı için İİK 72/2 maddesi gereğince takiplerin durdurulmasına karar verilemeyeceğini belirterek resen dikkate alınacak nedenlerle haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddi ile % 20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava,————– sayılı takip dosyalarına dayanak yapılan çekler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, İİK.nun 72.maddesine dayanmaktadır.
——-dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde; dosyamız ———- davacı şirketin keşidecisi olduğu ——bedelli çek dayanak yapılmak suretiyle ferileri ile birlikte —- alacak yönünden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, takibin kesinleştiği,
—— takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde; dosyamız davalısı—— dosyamız davacısı —- davacı şirketin keşidecisi olduğu —- bedelli çek dayanak yapılmak suretiyle ferileri ile birlikte — alacak yönünden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, takibin kesinleştiği,
Görülmüştür.
Davaya çek asılları ile davacı şirketin ———– yetkilisi olduğu tespit edilen şirket yöneticisinin imzasının bulunduğu yeteri kadar mukayese belge asılları celbedilmiş, davacı şirket yetkilisinin tatbike bedel imza örnekleri alınmış, akabinde dava konusu çeklerdeki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda üç grafoloji uzmanından oluşur teknik bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; “..gerek inceleme —– atfen atılmış keşideci imzaların gerekse davacı şirket yetkilisi ——– imzalarını içeren karşılaştırma belgelerindeki imzaların——- yapılan incelemesinde; davacı şirket yetkilisi ——– karşılaştırma imzalarının, özellikle imzaların başlangıcında yapılan —; sayısı ve dönüş hareketlerindeki açılanmalar bakımından kendi aralarında——— oldukları görülmüş olup, imzalardaki bu—- dikkate alınarak yapılan—– inceleme konusu —–atfen atılmış keşideci imzaları ile davacı şirket yetkilisi ———— karşılaştırma imzaları arasında, imzaların başlangıç şekli, daha sonra yapılan—- yapısı, sayısı, birbiriyle bağlantısı, dönüş hareketlerindeki açılanma, imzaların sonlandırılışı ve genel olarak imzaların ————— alışkanlıklar gibi imza incelemesinde kullanılan——– ve———– unsurları bakımından çok önemli uygunluk ve benzerlikler saptandığı, …inceleme konusu—- atılmış keşideci imzaları ile davacı şirket yetkilisi —— karşılaştırma imzaları arasında, imza incelemesinde kullanılan— bakımından çok önemli uygunluk ve benzerlikler saptandığından, —- imzalarının davacı şirket yetkilisi——–eli ürünü olduğu kanaatine varıldığı…” bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı, takiplere dayanak yapılan —- keşide tarihli, davacı şirketin keşidecisi olduğu — numaralı —-, davacı şirketin keşidecisi olduğu —— bedelli çekteki keşideci olan davacı şirket adına atılan imzaların davacı şirketin yetkilisinin eli ürünü olduğu tespit edilmiş olup, alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan, davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin —– tarihli ara kararı ile davacı tarafın ihtiyati tedbir talebi kısmen kabul edilerek icra veznelerine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir talebi teminat karşılığında kabul edilmiş ise de teminat yatırılmadığından ihtiyati tedbir kararı uygulanmadığı için davalı tarafın İİK 72. maddesi uyarınca kötü niyet tazminat talebi yasal koşulları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı olarak yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine,
3-Başlangıçta peşin olarak alınan 9.392,63 TL harcın alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 9.212,73 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
4—— tarafından ödenen ——- davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 21,00 TL’nin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte ——— avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı ve vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.