Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/203 E. 2021/166 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/220 Esas
KARAR NO: 2021/112
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2019
KARAR TARİHİ: 09/02/2021
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu —– havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından, dava dışı ve de müvekkillerimizin daha önceden ortağı bulundukları —- davalı bankaya genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcu nedeniyle —– yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, söz konusu ihtarnameye müvekkilerin halihazırda şirket ortağı olmaması nedeniyle —- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, buna göre; davacının ihtarnamesinde gözüken müvekkillerden —- tarihli hisse devir beyannamesi ile hisselerinin tamamını devrettiklerini, — tutarındaki hissesini— hisseye tekabül eden — tutarındaki hissesini — devrettiğini, davalı yanın —- yevmiye nolu ihtarnamesi ile talep edilen —- rakam nedeniyle müvekkillerin borçlu olmadığının tespitini, davalının icra takiplerine başlaması halinde teminatsız veyahut —– fazla olmamak üzere teminat karşılığında icra takiplerininin durdurulmasını, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili —- tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu — havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkil bankanın —dava dışı— asıl borçlu, ——- müteselsil kefil olarak imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden krediler kullandırıldığını, asıl borçlunun kredi borcunu ödememesi üzerine asıl borçluya ve müteselsil kefillere ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesine üzerine —— sayılı dosyası ile ilamsız haciz yoluyla icra takibine geçildiğini, davacı vekilinin iddia ettiği gibi şirket ortaklığından çekilmeyle veya hisselerin tamamının devredilmesinin kefalete ilişkin borç sorumluluğunu sona erdirmediğini, müvekkil banka tarafından başlatılan icra takibinin hukuka uygun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davalı banka tarafından dava dışı —– kredi nedeniyle davacıların geçerli bir kefaletinin bulunup bulunmadığı, kredi borcundan davacıların sorumlu olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, kefalet sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) davasıdır.
DELİLLER :
Celp ve tetkik olunan —- yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiği anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik olunan—-sayılı dosyası ile —–tarihinde ilamsız haciz yoluyla icra takibine geçildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi —- havale tarihli raporunda özetle; davalı banka ile dava dışı kredi asıl borçlusu —- arasında sözleşme imzalandığını, davacılar—-söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak —— kefalet limiti ile imzaladığından doğan tüm borçlardan sorumlu olduklarını, davalı banka tarafından sunulan kayıtlar üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı bankanın dava dışı asıl borçluya kullandırmış olduğu kredilerin aksaması nedeniyle —-hesap kat tarihi itibarı ile kat ettiği ve kat tarihi itibarı ile davacı banka alacağının, —- alacaklı olduğunu, huzurdaki davanın menfi tespit davası olması nedeniyle dava tarihi itibari ile davalı banka alacağının — olarak hesaplandığını, borç tamamen ödeninceye kadar —- asıl alacaklar üzerinden %40 oranında temerrüt faizi istenebileceğini, borç tamamen ödeninceye kadar —asıl alacaklar üzerinden —- değişen oranlarda temerrüt faiz istenebileceğini beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi — havale tarihli ek raporunda özetle; davacı bankanın dava dışı asıl borçluya kullandırmış olduğu kredilerin aksaması nedeniyle sözleşme şartlarına göre hesapları —- hesap kat tarihi itibarı ile kat ettiği ve kat tarihi itibarı ile davacı banka alacağının, —- alacaklı olduğunu, huzurdaki davanın menfi tespit davası olması nedeniyle dava tarihi itibari ile davalı banka alacağının —- olarak hesaplandığını, borç tamamen ödeninceye kadar —- asıl alacaklar üzerinden — oranında temerrüt faizi istenebileceğini, borç tamamen ödeninceye kadar —asıl alacaklar üzerinden—–değişen oranlarda temerrüt faiz istenebileceğini beyan ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacıların dava dışı —–davalı bankadan kullanmış olduğu kredinin temini için — tarihinde kefil oldukları, kefil oldukları tarih itibariyle davacıların dava dışı —— ortağı oldukları, dosya içindeki kefalet sözleşmesinin unsurları taşıması ve davacıların şirket ortağı olmaları nedeniyle eş muvafakatinin aranmaması nedeniyle kefaletin geçerli olduğu, daha sonra davacıların dava dışı şirketteki hisselerini devrettikleri, şirket ortağı olmadıkları —- tarihinde kefalet limitini arttırdıkları, ancak kefalet limiti arttırımının limit arttırım tarihinde davacıların şirket ortağı olmamaları ve kefalet için gerekli eş muvafakatinin bulunmaması nedeniyle TBK 584. Maddesi uyarınca geçersiz olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından şirket hisselerinin devredilmesi nedeniyle kefaletten dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmiş ise de şirket ortaklığının devredilmesi TBK 598 uyarınca şirket lehine verilmiş kefaleti sona erdiren sebeplerden birisi olmadığından davacıların bu yöndeki iddialarına itibar edilmemiştir.
Davacıların yapmış oldukları —– tarihli kefalet geçerli olduğuna ve — tarihli kefalet limit arttırımı geçerli olmadığına göre davalının davacılardan talep ettiği miktarın —– tarihli kefalet limiti içinde kalıp kalmadığının değerlendirilerek bu limit içinde kalan borçlardan davacıların sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesi, —– tarihli kefalet sözleşmesinde belirlenen limiti aşan kısım yönünden geçerli bir kefalet bulunmadığından, davacıların bu kısım yönünden sorumlu tutulamayacakları kanaatine varılmıştır.
— tarihli kefaletin incelenmesinden kefalet limitinin — olduğu ve davacıların borçlu olmadıklarını iddia ettikleri — kefalet limiti dahilinde olduğu bu nedenle davacıların —–yevmiye nolu ihtarnamesinde belirtilen miktardan sorumlu oldukları sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Yargılamanın başında peşin alınan 3.388,83 TL harçtan alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla alınan 3.329,53 TL’nin davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 22.340,67 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen — davacı —- davacı —– tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——–Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2021