Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/116 E. 2020/177 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/116
KARAR NO : 2020/177

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2019
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle ; davalılar tarafından müvekkilleri aleyhine—- bedelli senet ile İstanbul Anadolu —–. İcra müdürlüğünün —esas sayılı dosyası kapsamında kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin …’in sahibi olduğu firmalarda yönetici sıfatı ile görev yaptığını, müvekkilinin 8.6.2018 tarihinden önce kanser şüphesi ile tetkikler yaptırdığını ve ameliyat olduğunu ve uzun bir nekahet döneme geçirdiğini, akabinde ise müvekkilinin —– bulunan hisselerini devrettiğini,bunun üzerine mevcut şirketler bakımından finansal anlamda zorluklar ortaya çıkmaya başladığını, müvekkilinin ağabeyi ve davalıların babası ———– firma alacaklılarına ödeme yapacağı taahhüdünde bulunarak ve yardım kisvesi ile müvekkillerinin güvenini kazandığını ancak bütünüklerine, cinsel dokunulmazlıkları ile mal varlıkları konu edinerek tehditlerde bulunduğunu, iş bu tehditleri müteakip—– tarihinde davalılar ve dava dışı —- tarafından müvekkillerine iş bu davaya konu bonoyu da kapsayan protokol , sözleşme ve emre yazılı senetler imzalatıldığını, davalılar ile herhangi bir hukuki ve ticari ilişkisininbulunmadığı gibi ilgili şahıslara karşı herhangi bir borcu da bulunmadığını, davalının kötüniyetle icra takibi başlatması sonucunda müvekkillerinin borçlu olmadığı bir meblağı celbi icra tehdidi ile ödemek zorunda kalmaması amacıyla iş bu davanın açıldığını belirterek İstanbul Anadolu ——. İcra müdürlüğünün — esas sayılı dosyasına dayanak teşkil eden takipte belirtilen miktarda davalılara borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin durdurulmasını akabinde de iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesinde , davacı tarafından arabuluculuk yoluna başvurulmaksızın dava ikame edildiğini belirterek dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini savunmuş ayrıca esasa ilişkin beyanlarında da bononun ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup bağımsız borç ikrarını içerdiğini bu bağlamda davacıların iddialarının hukuken dinlenebilir nitelikte bulunmadığını, dava konusu bononun korku ile imzalanmasının mümkün olmadığını, senetlerin korku ile imzalatıldığı iddiasından yaklaşık 9 ay sonra dava açılmasının da abesle iştigal olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, icra takibine dayanak yapılan senetten dolayı davacıların davalılara borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkin olup İİK 72 vd maddelerine dayanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.
Buna göre, kanunun lafzına bakıldığında “ve” bağlacı nedeniyle “alacak ve tazminat talebinin” aynı dava içerisinde ve birlikte talep edilmesi gerektiği anlamı çıkmaktadır. Bu da kanun koyucunun amaçladığı bir durum olarak yorumlanamaz.Bir kısım uygulayıcının vardığı sonuç gibi sadece alacak veya tazminat davalarında arabuluculuk dava şartı öngörüldüğü gibi bir sonuca da varılamamaktadır. Ayrıca her menfi davasının ,istirdada dönüşebileceği de gözden uzak tutulmamalıdır.Kanunda alacaklı veya borçlu tarafından açılacak dava ile ilgili herhangi bir ayırım ve sınırlama da yer almamıştır.
Burada kanun koyucu talep veya dava türü ne olursa olsun “dava konusu bir miktar para alacağı” olan tüm talepler hakkında, alacaklı ve borçlu açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını, dava şartı olarak düzenlemeyi amaçlamıştır. Elbetteki —- hukuken aynı kavramlar değildir ve bu davalar sonucunda netice-i talepler ile kurulacak hükümler de farklıdır. Ancak; burada dava konusu bir miktar para alacağı ise, açılacak davanın yada talebin ne olduğunun bir önemi yoktur. İster alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktası “dava konusunun bir miktar para alacağı” olduğudur.
Bu nedenle 6102 Sayılı TTK’nın 5/A maddesi gereğince menfi tespit talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmesi gerektiği (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ——- tarihli kararları da nazara alınarak) vicdani kanaate varılarak aşağıdaki şekilde davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 17.077,50 TL karar ve ilam harcından alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 17.023.10 TL harcı karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve taraflarca talep edilmesi halinde yatıranlara iadesine,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan —- tarifesinin 7/2 madde hükmü uyarınca vekille temsil edilen davalılar yararına tayin ve takdir edilen 3.400.00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.