Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/912 E. 2021/826 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/912 Esas
KARAR NO: 2021/826
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/08/2018
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu —– havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firma tarafından davalı —- yetkili bayisi olan diğer ——- model araç satın alındığını, alınan araç sıfır olarak satın alınmış bir araç olup davalılardan —- nakit olmak üzere geri kalan tutarı da banka kredisi kullanmak suretiyle peşin ödeme yapılarak araç teslim alındığını, müvekkili bankadan kullandığı kredi karşılığında bankaya geri ödemeyi —– olarak eksiksiz bir biçimde ödendiğini, müvekkili davacı firma tarafından teslimden sonra aracın özenli bir biçimde kullanıldığını, tüm bakımları ve tamiratları davalıların yetkili servisinde yapıldığını, tüm kayıtları davalıların servisinde mevcut olduğunu, araç müvekkili firmanın kullanımında olduğu süre içerisinde bir sefer ufak bir kazaya karışdığını ve bu kazada arka plastik tamponun davalıların yetkili servisinde tamir edilerek lokal boyası yapılmış olduğunu, müvekkili firma tarafından araç kullanıldıktan belli bir süre sonra satılığa çıkartıldığını, aracın bahsi geçen olay dışında başka herhangi bir şekilde bir zarar görmediği için davacı müvekkili tarafından bu durum belirtilecek şekilde satışa konulduğunu, müvekkilinin bu ilanı üzerine müvekkilinin aracına satın almak üzere dava dışı üçüncü bir kişinin müvekkili ile satış işlemini yapmak üzere buluştuğunu ve satış öncesi davaya konu olan aracı —- götürdüğünü, davacı müvekkili firma yetkilisi ile dava dışı aracı satın almak isteyen üçüncü kişi —— isimli ekspertiz firmasının yaptığı ekspertiz raporunda davacı müvekkilinin davaya konu olan aracının sol ön kapısının değişmiş olduğu aracın sol ön kapı dışındaki tüm yerlerinde—- yüksek düzeyde baya olduğunun tespit edildiğini, ekspertiz raporunda yapılan tespitlerde değiştirilen kapının orijinal kapı olduğunu, arka tampon dışındaki tüm boyalarında orijinal fabrika boyası olduğunun belirlenmiş olduğunu,—- bu raporu vermesinden sonra davacı firma yöneticilerinin ayıplı ürünü ayıpsızmış gibi satmaya çalışmakla, dolandırıcılık yapmaya çalışmakla itham edildiğini, hakaretlere ve fiziki saldırılara uğradıklarını, —- asıl satıcı firma olduğunu, davalı —-yetkili satıcı bayisi olduğunu, davalılar tarafından müvekkiline satılan aracın ayıplı bir araç olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak haklı nedenlere dayalı olarak açılmış olunan iş bu davanın kabulüne karar verilerek dava konusu olan aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesini, aracın ayıpsız misli ile değişiminin mümkün olmaması durumunda müvekkili tarafından ödenen tüm ücretlerin ödeme tarihi itibariyle ticari işlere işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini, davalı firmanın uğramış olduğu ticari itibarın zedelenmesi için—- tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletlerin davalılardan müşterek ve müteselsil alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili —- tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı ——havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: araçta üretimden kaynaklı gizli ayıp olduğunu kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu araçta gizli ayıp olduğunu kabul etmemekle birlikte araçta gizli ayıbın mevcut olduğu kabul edilecek dahi olsa, hak düşürücü sürelerin aşıldığını, dava konusu aracın —– tarihli ihtarname ile aracın üretimden kaynaklı ayıbının olduğunu iddia ettiğini, yani aracı satın aldıktan yaklaşık iki buçuk yıl geçtikten sonra —- göndermiş olduğu ihtarname ile seçimlik haklarını kullanmak istediğini, dava konusu aracın ayıplı olduğunu kabul etmemekle birlikte bir an için ayıplı olduğu düşünülse dahi davacı tarafın —-düzenlenen derhal ihbar sürelerine ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmediklerini, davacı ancak iş bu dava ile aracın ayıplı olduğunu ve ayıpsız misliyle değiştirilmesi talebini dile getirdiğini, davaya konu ihtilafa ilişkin dava zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı süresinin üzerinden yaklaşık 7 ay geçtikten sonra açılabildiğini, her ne kadar ayıp iddialarını kabul etmeseler de davacı taraf, seçimlik haklardan birini talep etmek zorunda olduğunu, davacı tarafın terditli talepte bulunmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu araçta davacının iddia ettiğinin aksine üretim hatasından kaynaklı herhangi bir ayıp bulunmadığını, aracın bedelinin iadesine karar verilmesinin yasalara ve hakkaniyet ilkesine aykırılık teşkil edeceğini, davacının faiz talebinin de hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, davacının somut olayda faiz talebinde bulunabilmesi için dava konusu aracı müvekkili şirkete teslim etmiş olması gerektiğini, davacının manevi tazminat talebinin hukuki dayanaktan yoksun ve yersiz olduğunu, dava konusu olayda, aracın satıcısı ve yetkili servisinin müvekkili şirkete izafe edilebilecek bir kusur olmadığı ve müvekkili şirketin herhangi bir fili nedeniyle de davacının zarar görmesinin söz konusu olamayacağının açık olduğunu, davacının talep ettiği manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu, davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddedilmesini talep ettiklerini beyan ile davanın, davacı tarafın hak düşürücü süre içinde ayıp ihbarında bulunmamış olması ve zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle reddini, davanın esasına girişilmesi durumunda esas yönünden haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —Mahkememize sunduğu —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: dava konusu aracın sonradan boyanmış, sol ön kapısı değişmiş ve/veya imalat hatalı olarak davacıya satılmış olmadığı gibi; davacı tarafından iddia edilen işlemlerin aracın davacı tarafa satım ve teslimi anında mevcut olduğu sonucuna nasıl ulaşsıldığının anlaşılamadığını, davacı tarafın iddiasının aksine, dava konusu aracın ayıplı olmadığını, davacı tarafın dava konusu aracın ekspertize götürüldüğünü ve ekspertiz raporunda aracın sol ön kapısının değiştiği ve sol ön kapı dışındaki tüm yerlerinde—– arasında yüksek düzeyde boya olduğunun tespit edildiğini, aracın boyanmış ve parça değiştirilmiş olarak satıldığının iddia edildiğini, aracın satım ve teslim anında sonradan boyanmış ve parçası değiştirilmiş olarak davacıya satılıp teslim edilmiş olmadığından aracın ayıplı olarak nitelendirilemeyeceğini, dava konusu aracın davacı tarafa satış anındaki teslim sırasında orijinal parçalarla ve üretici standartlarında teslim edildiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle davanın reddini, ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uyulmamış olması nedeniyle davanın reddini, esas yönünden haksız ve mesnetsiz olan davanın reddini, davacı yanın haksız ve mesnetsiz manevi tazminat talebinin reddini, haksız ve hukuka aykırı faiz talebinin reddini, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —-tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu: Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davalı—- değişmiş olup olmadığı, sol ön kapı dışındaki diğer yerlerde —- düzey boya bulunup bulunmadığı, sıfır km olarak alınan aracın ayıplı olup olmadığı, aracın ayıplı olması halinde aracın misli ile değiştirilip değiştirilemeyeceği veya bedel iadesinin olup olmadığı ayrıca manevi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının karıştığı trafik kazası bulunup bulunmadığı ve aracın bu sebeple boya işlemi görüp görmediği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, ticari nitelikteki satım sözleşmesinde ayıp iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: 6098 sayılı TBK.nun 227. Maddesindeki; “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın
tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Dosyada mübrez — incelendiğinde; faturanın —- tutarlı fatura olduğu, dava konusu—- tarafından diğer davalı olan —- adına düzenlendiği anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez —-isimli ekspertiz firmasının yaptığı ekspertiz raporu incelendiğinde; davacı firma yetkilisi ile dava dışı aracı satın almak isteyen üçüncü kişinin —- buluştukları, raporda davacı müvekkilinin davaya konu olan aracının sol ön kapısının değişmiş olduğu, aracın sol ön kapı dışındaki tüm yerlerinde —— arasında yüksek düzeyde boya olduğunun tespit edildiğini, ekspertiz raporunda yapılan tespitlerde değiştirilen kapının orjinal kapı olduğu, arka tampon dışındaki tüm boyalarında orjinal fabrika boyası olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti —– havale tarihli raporunda özetle; dava konusu araçta daha önce tespit edilen boya özellikleri ile tespit ettikleri boya özellikleri ve kalınlıklarının uyumlu olduğunu, tespit edilen boya kalınlıkları nedeni ile aracın ayıplı sayılmasının söz konusu olmadığını, ülkemizdeki piyasa algısı nedeni ile sol ön kapı boya kalınlığının diğer kaporta aksamından çok farklı olması nedeni ile aracın değerinde —- azalma olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi heyeti—– model araçta sol ön kapıdaki boya kalınlığı diğer bölgelerden farklı olmasının, dava konusu aracın sol ön kapısının boya kalınlığının farklı olmasının bu kapının —- olmadığı anlamına gelmeyeceğini, bu nedenle aracın ayıplı sayılmasının söz konusu olmadığını, aracın dava konusu ——— bulunmadığını, ancak araç üzerinde yapılacak boya kalınlığı ölçümü ile —– kalınlığının diğer bölgelerden farklı olmasının tespitinin ülkemizde bu kapının boya işlemine tabi tutulduğu algısı oluşturacağı da dikkate alındığında, aracın fatura tarihi itibariyle fiyatında düşüşe neden olabileceğini, bu değer düşüklüğünün serbest piyasa koşullarında —— havale tarihli ek raporunda özetle; aracın sol ön kapısının değişmiş olması ihtimali nazara alınarak ayıp oranında bedelde indirim tutarının tespiti yönünden yapılan değerlendirmelerde, aracın fatura tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında — civarında fiyatında düşüşe neden olabileceğini beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi heyeti——havale tarihli kök raporunda özetle; dava konusu araçta kullanım hatasından kaynaklanmayan, ortalama bir satın alıcının gözle yapacağı inceleme ile farkına varması mümkün görülmeyen, uzman incelemesi ile tespit edilebilecek, —- aracın değerini azaltan, satın alma öncesi satıcı tarafından alıcıya bildirilmemesi nedeniyle, satın alanın aracı satın alıp almama konusundaki iradesini kullanmasını engelleyen boya kusuru nedeniyle dava konusu aracın —–niteliğinde olduğunu, aracın sol ön kapısının yedek parça olarak ve üzerindeki ——– takıldığının sabit olduğunu, ilgili ——değerlendirildiğinde ilgili parçanın ayıplı olarak nitelendirilemeyeceği ve aracın rayiç değeri üzerinde herhangi bir değer kaybı yaratmayacağını, sol ön kapı hariç diğer parçalardaki boya kusuru nedeni ile — satış tarihindeki değer kaybının —olarak hesaplandığını beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi heyeti —– tarihli ek raporunda özetle; daha önce düzenlenen kök ve ek rapordaki tespitlerinin aynen geçerli olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi heyeti——-beyanlarını tekrarla, sol ön kapı hariç diğer parçalardaki boya kusuru nedeni ile — satış tarihindeki değer kaybının nisbi metoda göre —-olarak hesaplandığını beyan ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafından davaya konu aracın davalı —- aldıklarını, aracın sol ön kapısının değişmiş olduğunu ve aracın diğer yerlerinde —- arasında yüksek düzeyde boya olduğunu, bu şekilde aracın ayıplı olduğunu, araçtaki ayıbın satılmak istenmesi sırasında ortaya çıktığını iddia ederek aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine karar verilmesine bunun mümkün olmaması halinde davalıya ödenen ücretlerin iadesine karar verilmesini ve —- manevi tazminata hükmedilmesi talebi ile eldeki davayı açtığı, davalılar tarafından verilen cevap dilekçeleri ile davanın zaman aşımına uğradığı, aracın ayıplı olmadığı ve manevi tazminatın koşullarının gerçekleşmediği iddiası ile davanın reddine karar verilmesini talep edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından ——–indirilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Dava, ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklı ayıp iddiasına dayalı maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davalıların zamanaşımı yönünden itirazlarının incelenmesinde; TBK’nun 231.maddesinde zamanaşımının 2 yıl olarak düzenlendiği, ancak istisnai bir durum olarak maddenin 2. Fıkrasında satıcının ağır kusurlu olması halinde 2 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmayacağının düzenlendiği, davaya konu aracın sol ön kapısının değişmiş olduğu ve aracın boyanmış olduğu bilirkişi raporları ile tespit edilmiş olduğundan ve satıcının bu durumu alıcıdan gizlemesinin ağır kusur olduğu değerlendirilerek TBK’nun 231/2.maddesi uyarınca davalıların 2 yıllık zamanaşımı süresinden faydalanamayacakları kanaatine varılmış ve davalıların zamanaşımı defilerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davaya konu aracın ayıplı olup olmadığına ilişkin yapılan incelemede; dosya kapsamından alınan raporlardan davaya konu aracın sol ön kapısının orijinal kapı ile değiştiği ve aracın orijinal boya ile boyandığı, boya kalınlığının yüksek mikronlarda olduğu tespit edilmiş, —tarihli raporda, söz konusu durumların ayıp niteliği taşımadığı ancak aracın değerinde — tarihli raporda yine belirtilen hususların ayıp niteliği taşımadığı ancak aracın değerinde — tarihli bilirkişi raporunda hasar tespit uzmanı, sigorta eksperi ve otomotiv bilirkişisinin aracın ayıplı olduğu ve ayıp nedeniyle —- değer kaybının bulunduğunu, rapora ayrık görüş sunan kimya mühendisi ve makine mühendisi bilirkişilerin ise araç değer kaybının piyasa şartlarına göre hesaplanmadığı gerekçesi ile ayrık görüş sundukları anlaşılmış, her ne kadar aracın sol ön kapısı orijinali ile değiştirilmesi ayıp olarak değerlendirilemez ise de, ülkemiz koşullarında kapının değiştirilmiş olmasının aracın değerini olumsuz etkileyeceği kapının orijinali ile değiştirilmesinin aracın değerindeki azalışa engel olmayacağı yine aracın boya kalınlığının farklı olması otomotiv dünyasında — tarihli bilirkişi heyet raporunda ayrık rapor olarak sunulan raporda da belirtildiği gibi —- kadar boya kalınlığının normal karşılandığı bu kapsamda aracın ayıplı olarak değerlendirilemeyeceği ancak aracın satışı sırasında bedelini olumsuz etkileyeceği boyanın orijinal boya olmasının bu durumu değiştirmeyeceği gerçeği karşısında davacının bedelden indirim talep edebileceği, sol ön kapının değişmesi ve aracın boyanması nedeniyle araçta meydana gelecek değer kaybı oranında hakkaniyet gereği satış bedelinden indirim yapılması gerektiği, aracın ayıplı olduğuna ilişkin —- tarihli raporun ana görüşüne itibar edilmemiş ve ayıba göre yapılan değer azalışı hesabı hükme esas alınmamıştır. Buna karşılık hükme esas alınan ayrık raporda hesaplanan değer azalışı hesabının dosya kapsamına uygun olarak piyasa verileri ile desteklenmesi nedeniyle hükme esas alınmıştır. Bu kapsamda satış bedelinden —- indirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından dava dilekçesinde; aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine karar verilmesine bunun mümkün olmaması halinde davalıya ödenen ücretlerin iadesine karar verilmesi talep edilmiş ise de ıslah dilekçesi ile talep sonucunu değiştirip bedelden indirim talep etmesi nedeniyle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi ve davalıya ödenen ücretlerin iadesi talepleri yönünden hüküm kurulmamıştır.
Davacı tarafın manevi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede; davaya konu aracın üçüncü kişiye satışı sırasında ticari itibarlarının zedelendiği iddia edilmiş ise de aracın ayıplı olmaması ve davacının satış sırasında ticari itibarının zedelendiğini ispata yarar delil sunmaması nedeniyle manevi tazminat talebinin şartlarının oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
—tarihli ihtarname ile temerrüdün oluşması, tarafların tacir olması ve davanın ticari işletmeleri ile ilgili olması nedeniyle —- tarihinden itibaren avans faizi işletmek gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamından;— plakalı aracın satış bedelinden— indirilmesi gerektiği, indirilen bedele —- tarihinden itibaren avans faizi işletmek gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen reddine ve manevi tazminat yönünden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2—— tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddine,
4-Davacı tarafın fazlaya ilişkin tüm taleplerinin reddine,
5-Harçlar Kanunu uyarınca peşin alınan 4.307,22 TL harçtan alınması gerekli 423,52 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 3.883,70 TL’nin davacı tarafa iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan 35,90 TL başvuru harcı, 4.800,00 TL bilirkişi ücreti ve 273,00 TL posta ve tebligat giderinden oluşan 5.073,00 TL yargılama giderinden haklılık durumuna göre hesaplanan 786,32 TL ile 423,52 TL harç olmak üzere toplam 1.209,84 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
10- Davalı—- tarafından yargılama boyunca yapılan 85,80 TL posta ve tebligat giderinden oluşan yargılama giderinden haklılık durumuna göre hesaplanan 72,50 TL’nin davacıdan alınarak davalı —- verilmesine,
11-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ———- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2021