Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/910 E. 2020/458 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/910
KARAR NO: 2020/458
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 09/08/2018
KARAR TARİHİ : 30/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —– tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirkette başta olmak üzere otomotiv sanayinde milli tasarım ve yerli üretim konularında mühendislik ve tasarım odaklı faaliyetlerini sürdüren ve sektörde önde gelen birkaç şirketin fikir sahibi, kurucusu ve pay sahibi konumunda olduğunu, huzurdaki davaya konu davalı şirketin müvekkilinin de kurucusu olduğu ——– ürün çeşitlendirmesi ve —- amaçlı yatırım projesi kapsamında iki yıllık hazırlık aşaması sonrasında şirket yöneticileri de ortak edilmek üzere —- yılında kurulduğunu, — yılında karşılaşılan küresel ekonomik kriz ve piyasaların daralması yüzünden şirket planlarının gerçekleştirilemez duruma düştüğünü, yönetici ortak ————– kullandığı ———— üzerindeki nakdi kaynak talebinin karşılanamaması yüzünden şirketin tüm ticari ve mühendislik bilgilerini, tahsil edilmiş taşınabilir bilgisayarlarını ve kilik personelini de yanına almak suretiyle terkederek başka bir kişi ile önceden hazırlık yaptığı anlaşılan —- kurarak çoğunluk payına ve yönetimine sahip olduğu ——– rekabet etmek üzere aynı konuda faaliyetlerini sürdürmeye başladığını, bu süreçte müvekkilinin talebi ile şirkete zarar vererek ayrılar ortak aleyhine sorumluluk davasının açılmasını şirket ortaklarından —- şirket hukuk müşaviri ve dava vekili —-tarafından reddedilerek engellendiğini, müvekkili tarafından ———– Esas sayılı dosyası ile genel kurullarda alınan kararlara itiraz ederek, şirketin esas sermaye sahipleri konumundaki ——- arasında —– hisselerinin eşit paylaştırılması veya var olan ——tamamen devrinin sağlanması yoluyla şirketin yeniden yapılandırılarak faaliyetlerini sürdürmesi girişiminin sonuçsuz kaldığını, davalı —— şirketlerine borcu, grup şirketlerinin tümünde muhasebe yöneticisi ve mali müşavirlerinin şirketler arası fatura işlemleriyle ve sermayesinin —- artırımı kararıyla bozulduğunu, muhasebe hileleriyle şirketin kontrolünün menafaat işbirliği içerisinde hareket eden —— aktarıldığını,— yılından beri davaya konu şirket yöneticilerinin kötü yönetimi nedeniyle şirket öz varlığının —- oranını kaybettiğini, şirketin zarara sokulduğunu ve faaliyetsiz bırakıldığını, — tarihinde alınan kararla şirketin sermayesinin —–çıkarıldığını, dava dışı ——— davalı şirketin sermayesinin —- doğrudan ve dolaylı olarak kontrol eder hale geldiğini, davalı şirketin —– tarihinde yapılan ——– senesine ilişkin ————- hak ihlallerinin yaşandığını, azınlık pay sahiplerinin ihlal edildiğini, toplantıya bakanlık temsilcisinin ve denetçinin çağrılmadığını, davacının genel kuruldaki sorularının cevapsız bırakıldığını, detaylı bilgi verilmediğini, müvekkilinin itirazlarının genel kurul tutanağına eklendiğini belirterek genel kurul maddelerinin iptaline, maddelerin yürürlüğünün durdurulmasına, şirkete özel denetçi atanmasına, şirketin grup şirketler ile ilişkilerinin açıklanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ——— havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesine müvekkili şirketin unvanının yanlış yazıldığını, davacının somut bir talepte bulunmadığını, gelen kurul kararlarının yürürlüğünün durdurulmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin ilişkilerinin araştırılmasının somut bir talep olmaksızın mümkün olmadığını, şirkete özel denetçi atanması için TTK 439 maddeye göre en az ——oranında pay sahibi olunması gerektiğini, davacının payının—– olduğunu, talebinin yasaya uygun olmadığını, davacının genel kurullarda hazır bulunduğunu, her genel kuruldan itibaren üç aylık hak düşürücü sürenin mevcut olduğunu, buna göre—— tarihli genel kurul kararları dışındakilerinin incelenmesinin mümkün olmadığını, üç aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, T.T.K.’nun 407 inci maddesine göre genel kurulda —– bulunması zorunluluğunun kaldırıldığını, bilanço ve gelir tablolarının yasal süresinde şirket merkezinde görüşmeye açıldığı gibi, yine davacının kendi imzasını taşıyan teslim belgesine göre de ayrıca —- tarihinde elden teslim alındığını, geç teslim alındığı ya da alınmadığı veya inceleyecek zaman bulamadığı iddialarının Genel Kurulu işgal etmek ve mahkemeyi de yanıltmak amaçlı olduğunu, her ne kadar “mizanı alamadım” kaydı bulunmakta ise de —— tarihine kadar ki hesap ve faaliyetlere ilişkin olduğundan son ayın mizanının da ——– tarihinde verildiğini, yine itirazında yer alan denetçinin genel kurulda bulunma zorunluluğunun yasa ile yürürlükten kaldırıldığını, şirketin mali yapısı – geçmiş yıl zararları, yeni iş kolunda yatırım ihtiyacı ve son iki yıllık konjonktürde ki olumsuz gelişmeler nedeniyle şirketin kara dağıtacak durumda olmadığını, yasaya ve ana sözleşmeye göre yönetim kurulu üyeleri bir ile üç yıl görev yapmak için seçilirler hükmü gereği itirazların yerinde olmadığını, ayrıca davaya konu şirkette hiçbir ücretli görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri için yıllık —– ücretin emsalleri ile mukayese edilemeyecek kadar düşük olduğunu, davacının davalı şirket dışında dava dilekçesinde bahsettiği ——— şirketinin % 49,4 payının sahili olduğunu, davacının bu payları ve genel kurullarda verilen izinlerde — yılına kadar her iki şirketin de yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğünü, davalı — davacının da hazır bulunduğu önceki genel kurulda unvanına —-ibaresinin eklendiğini, ———– araç imalinde yer almayı hedeflediğini, bu nedenle 395 madde kapsamında iznin zaruri olduğunu, davacının bunları bilen ve yaşayan kişi olmasına rağmen konuyu istismar ettiğini, ayrıca verilen iznin yönetim kurulu üyelerinin kendi başlarına iş yapacakları anlamına gelmediğini, böyle bir uygulamanın hiç olmadığını, ortakların ya da yakınlarının şirkete borç alıp verme olanağının da ortadan kalktığını, ortada davacının mağdur olacağı bir karar bulunmadığını belirterek özel denetçi isteminin reddine, genel kurul iptal istemli davanın da usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davalı şirketin ———- tarihinde yapılan——- yılı mali dönemine ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline ilişkin olup TTK 445 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
Davacı taraf işbu davayı öncelikle davalı şirketin —— yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ile birlikte şirkete özel denetçi atanması talebi ile birlikte açmış olup mahkememizce davalı şirkete özel denetçi atanmasına ilişkin dava işbu genel kurul toplantısında alınan kararların iptali davasından——- tarihli duruşmada tefrikine karar verilerek TTK 445 maddesi uyarınca yargılamaya devam olunmuştur.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak dava dosyası ve davalı şirkete ait ticari defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde uzman bilirkişi heyeti aracılığı ile inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan raporun dosyadaki verilere uygun denetlenebilir ve gerekçeli olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
TTK 445. Maddesi; “446. Maddede belirtilen kişiler kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren 3 ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilirler.” şeklinde düzenlenmiştir. İşbu yasal düzenlemeye göre genel kurul kararları olağan veya olağanüstü genel kurullarda alınmış olsun iptaline ilişkin davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerekmektedir.
TTK 446. Maddesi de; “(1) a)Toplantıda hazır bulunup ta karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b)toplantıda hazır bulunsun yada bulunmasın olumsuz oy kullanmış olsun yada olmasın; çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararı alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c)Yönetim kurulu, d)kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacak ise yönetim kurulu üyelerinden her biri iptal davası açabilir” şeklinde düzenlenerek iptal davası açabilecek kişileri açıklamıştır.
Yasal düzenlemelere göre somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davalı şirketin —- tarihinde yapılan —– yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan genel kurul kararlarının iptali istenildiğine göre dava ——– tarihinde açılmış olmakla 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davacının iptale konu ettiği kararların alındığı toplantıya asaleten katılarak kararlarda muhalif oy kullanarak muhalefet beyanını toplantı tutanağına eklemiş olduğu görülmekle TTK 446/1 -a bendine göre davacının işbu davayı açmaya yetkili olduğu anlaşılarak davanın esasına girilmiştir.
Davalı şirketin ticaret sicil dosyasının incelenmesinde; davalı şirketin sermayesinin beheri —- olan —-adet hisseye ayrılmış —- olduğu, davacının toplam sermayedeki hisse oranının %3 olduğu,, davaya konu edilen genel kurul toplantısının hazurun cetveline göre genel kurul toplantısına ——-adet hisse sahibinin asaleten—– adet hisse sahibinin de vekaleten toplantıda temsil edildiği, buna göre şirketin tüm hisse sahiplerinin tamamının toplantıya katıldığı davacının da asaleten iştirak ettiği, davalı şirketin — tarihinde yapılan—yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının, toplantı yerini, tarihini, saatini ve gündemi ihtiva eden çağrı ilanlarının ——tarihinde—- tarihinde —- yayınlandığı, ortaklara ——-tarihinde taahhütlü olarak gönderildiği, posta alındı belgelerinin dosyaya sunulduğu, genel kurul bakanlık temsilcisinin bulunmasını gerektirir nitelikte bir gündem içermediği tespit edilmiştir.
Davaya konu edilen davalı şirketin —- tarihli genel kurul toplantısında gündem maddelerinden birinci maddede divan heyetinin seçiminin kullanılan —– kullandığı —- kullanılması suretiyle yapıldığı, gündemin ikinci maddesinde toplantı tutanaklarını imzalamak üzere divan heyetine yetkinin kullanılan —– kabul oyu ile —– kullandığı — ret oyu kullanılmak suretiyle oy çokluğuyla verildiği, gündemin üçüncü maddesinde şirketin —-yılı faaliyetleri hakkında yönetim kurulunun faaliyet raporunun okunmuş sayılmasına davacı— kullandığı —- ret oyuna karşılık kullanılan ——– kabul oyu ile oy çokluğuyla kabul edildiği, gündemin dördüncü maddesinde şirketin —— davacının kullandığı — red oyuna karşılık kullanılan — adet kabul oyu ile oy çokluğu ile onaylanmasına, gündemin beşinci maddesinde —- yılı faaliyetlerinden elde edilen karın, geçmiş yıllar zararına mahsup edilerek karın dağıtılmamasına davacının kullandığı — ret oyuna karşılık kullanılan —adet kabul oyu ile oy çokluğu ile karar verildiği, gündemin altıncı maddesinde yönetim kurulu üyelerinin —- yılı faaliyetleri ile ilgili ibra oylamalarının yapıldığı, ilk önce ayrı ayrı oylama, daha sonra ise topluca oylama gerçekleştirildiği; —— için yapılan oylamaya kendisi katılmayarak davacının kullandığı —- adet ret oyuna karşılık kullanılan — adet kabul oyu ile — oy çokluğu ile ibrasına, — yapılan oylamaya vekili katılmayarak davacının kullandığı—-adet ret oyuna karşılılık kullanılan —- adet kabul oyu ile —– oy çokluğu ile ibrasına, —— ibrası için yapılan oylamaya vekilinin katılmayarak davacının kullandığı —adet ret oyuna karşılık kullanılan ——– adet kabul oyu ile ——- oy çokluğu ile ibrasına, yönetim kurulu üyelerinin topluca ibrası için yapılan oylamaya kendileri ve vekilleri katılmayarak davacının kullandığı — ret oyuna karşılık kullanılan—– adet kabul oyu ile yönetim kurulu üyelerinin oy çokluğu ile ibrasına karar verildiği, gündemin yedinci maddesinde yönetim kurulu üyeliklerine üç yıl süre ile görev yapmak üzere; —- ——- davacının kullandığı ——-ret oyuna karşılık kullanılan ——adet kabul oyu ile seçilmelerine karar verildiği, bu seçimden önce davacının yönetim kurulunun tek kişiye indirilmesine ilişkin önerisinin davacının kullandığı —adet kabul oyuna karşılık —- adet ret oyu ile reddedildiği, gündemin sekizinci maddesinde yönetim kurulu üyelerine ayrı ayrı ——- üzere yıllık net —- huzur hakkı ödenmesine, davacının kullandığı —- adet ret oyuna karşılık kullanılan—- adet kabul oyu ile oy çokluğu ile karar verildiği, gündemin dokuzuncu maddesinde; yönetim hakimiyetini elinde bulunduran pay sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, üst düzey yöneticilere ve bunların eş ve ikinci dereceye kadar kan ve sıhri yakınlarına TTK.nun 395 ‘inci ve 396 ‘ncı maddesi çerçevesinde izin verilmesine davacının —- adet ret oyuna karşılık ——– kabul oyu ile oy çokluğu ile karar verildiği, gündemin onuncu maddesinde ise herhangi bir oylama yapılmayarak karar alınmadığı, sadece dilek ve temennilerin bulunduğu, davacının alınan kararlara yönelik muhalefet şerhini yazılı olarak sunduğu görülmüştür.
Mali bilirkişi tarafından davalı şirketin ticari defter, kayıt ve dayanaklarının incelenmesi sonucu düzenlenen raporda; ‘davalı şirketin — yılına ilişkin kar – zarar hesaplamaları yapılarak davalı şirketin —- yılı yılında — net satış yaptığı, satışların maliyetinin — olduğu, buna göre —- brüt kar elde edildiği, davalı şirketin—-yılındaki brüt kar oranının %64 olduğu, brüt kardan faaliyet giderlerinin tenzilinden sonra kalan net karının —- olduğu, davalı şirketin tüm satışlarının toplamının ———olarak tespit edildiğinin bildirilerek, TTK.nun Dürüst Rejim İlkesi başlıklı 515/1 ‘nci maddesindeki; ——– göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, özkaynaklarını, ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılıp” şeklindeki düzenlemesi ile TTK.nun Yönetim Kurulunun Yıllık Faaliyet Raporu başlıklı 516/1 maddesindeki; “Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, şirketin, o yıla ait faaliyetlerinin akışı ile her yönü ile finansal durumunu, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtır. Bu raporda finansal durum, finansal tablolara göre değerlendirilir. Raporda ayrıca, şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere de açıkça işaret olunur. Bu konulara ilişkin yönetim kurulunun değerlendirmesi de raporda yer alır.” şeklindeki düzenlemesi kapsamında davalı şirketin Genel Kurul toplantısına sunulan —– yılına ilişkin bilançosunun, gelir tablosunun ve yönetim kurulu faaliyet raporunun yasaya uygun olarak düzenlendiği, doğruyu yansıttıkları ve anlaşılır olduklarının görüldüğü, davalı şirketin — yılında — net kar elde ettiği, ancak önceki yıllardan devreden —— zararının bulunduğu, geçmiş yıl karının ise —-olduğu, buna göre zararın —- daha fazla olduğu, ——yılındaki elde edilen karın bu zararı kapatmaya yeterli olmaması nedeniyle kar dağıtılmamasının yasaya uygun bulunduğu…” bildirilmiştir.
Davaya konu edilen genel kurul toplantısında alınan altıncı maddesindeki karar yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkindir. TTK.nun “Oydan Yoksunluk” başlıklı 436/2 ‘inci maddesi; “Şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Uyuşmazlığa konu kararda üç yönetim kurulu üyesi için ayrı ayrı yapılan oylamada yönetim kurulu üyeleri sadece kendileri için oy kullanmamışlardır. Oysa ki anılan yasal düzenlemeye göre, yönetim kurulu üyeleri birbirinin ibrası hakkında da oy kullanamazlar. Üç içinde oydan yoksunluk söz konusu olduğundan üçününde kullandığı oylar geçersiz sayılacaktır. Çünkü ayrı ayrı oylama yapılmış olsa bile yönetim kurulu üyelerinin kendilerinin ve birbirlerinin ibralarında oy kullanamazlar. Bu durumda ibrasına karar verilen ve birbiri için oy kullanan yönetim kurulu üyeleri; —–adet olmak üzere toplam —- adet hisse oydan yoksundur. Geriye kullanılabilir —- kalmaktadır. Kullanılabilir oyun — adetlik kısmı davacı tarafından olumsuz olarak kullanıldığından kalan ve olumlu olarak kullanılan —- adet oy yönetim kurulu üyelerinin ibraları için yeterli olacaktır.
Davaya konu edilen genel kurul toplantısında alınan yedinci maddesindeki yönetim kurulu üyelerinin seçiminde yasaya ve ana sözleşmeye aykırı bir hususun bulunmadığı, gündemin sekizinci maddesinde belirlenen ve davaya konu edilen kişi başına yıllık —— huzur hakkı bedelinin gerek davacı şirketin mali yapısına, gerekse piyasa koşullarına göre fahiş olmadığı görülmüştür.
Davaya konu edilen genel kurul toplantısında alınan dokuzuncu maddesindeki; “Yönetim hakimiyetini elinde bulunduran pay sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, üst düzey yöneticilere ve bunların eş ve ikinci dereceye kadar kan ve sıhri yakınlarına TTK.nun 395 ‘nci ve 396 ‘ncı maddeleri çerçevesinde izin verilmesi” ‘ne ilişkin kararla ilgili olarak TTK. 395 ‘inci maddesinde; ” Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz. Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir.
” yasal düzenlemesinin bulunduğu yine TTK.nun Rekabet Yasağı Başlıklık 396/1 ‘ncı maddesinde de; “Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. ” şeklinde yasal düzenlemenin bulunduğu görülmektedir. TTK.nun Oydan Yoksunluk başlıklı 436/1 ‘inci fıkrasında da pay sahibinin kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz denilmektedir. Uyuşmazlığa konu edilen genel kurul toplantısındaki dokuzuncu gündem maddesindeki yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işle ilgili olduğundan toplantıya katılan yönetim kurulu üyeleri oydan yoksundurlar. Rekabet yasağının kaldırılması oylamasında bir yönetim kurulu üyesi kendisi ile kararın alınmasında oy hakkından yoksun ise de bu halde diğer yönetim kurulu üyesi ile ilgili oylamaya katılabilir. TTK.nun 395 ‘nci maddesinin ikinci fıkrasında pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 ‘ncü maddede sayılı yakınlarının şirkete nakit borçlanamayacakları kastedilmektedir. Verilen izinler için her ne kadar karar yeter sayısı sağlanmış olsa bile kararda yönetim kurulu üyelerinin haricinde sayılan yönetimi hakimiyetini elinde bulunduran pay sahiplerine, üst düzey yöneticilere ve bunların eş ve ikinci dereceye kadar kan ve sıhri yakınlarına verilen izinler, hem kanunda sayılan tanımlamaları aşmakta, hem de bu kişilere verilen şirkete nakit borçlanmaları, bu kişiler için şirketin kefalet, garanti ve teminat vermesi, şirketin bu kişilerin borçlarını devir alması gibi izinler, şirketin amacına uygun düşmemekte, ayrıca iyi niyet kurallarına aykırı bulunmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığa konu edilen genel kurul toplantısındaki dokuzuncu gündem maddesinde alınan kararın yönetim kurulu üyelerinin haricinde kalan kişiler için iptali gerekmiştir.
Davacı taraf, davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin talebi hususu ise davalı şirketin yönetim organında bir eksiklik bulunmadığından mahkememizce reddi gerekmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamındaki tüm deliller, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin —– tarihinde yapılan ———yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan kararlardan gündemin dokuzuncu maddesine istinaden alınan “Yönetim hakimiyetini elinde bulunduran pay sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, üst düzey yöneticilere ve bunların eş ve ikinci dereceye kadar kan ve sıhri yakınlarına TTK.nun 395 ‘nci ve 396 ‘ncı maddeleri çerçevesinde izin verilmesine” ilişkin kararın “Yönetim Kurulu üyelerinin” haricinde sayılan kişiler açısından yani “Yönetim hakimiyetini elinde bulunduran pay sahiplerine, üst düzey yöneticilere ve bunların eş ve ikinci dereceye kadar kan ve sıhri yakınlarına TTK.nun 395 ‘nci ve 396 ‘ncı maddeleri çerçevesinde izin verilmesine” ait kısmının iptali gerektiği, bunun dışındaki diğer kararların yasaya ve ana sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırı bulunmadığı vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile,
1.DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; davalı ———– Gündemin 9 ‘uncu maddesinde alınan “Yönetim Hakimiyetini elinde bulunduran pay sahiplerine, yönetim kurulu üyelerine, üst düzey yöneticilere ve bunların eş ve ikinci dereceye kadar kan ve sıhri yakınlarına TTK.nun 395 ‘inci ve 396 maddeleri çerçevesinde izin verilmesine” şeklindeki kararın “Yönetim kurulu üyelerinin” haricinde sayılan kişiler yönünden İPTALİNE,
2.Fazlaya dair istemin REDDİNE, (Hüküm fıkrası okunurken davacı asil kendiliğinden duruşma salonunu terketti)
3.Başlangıçta peşin olarak alınan 35,90 TL harcın, alınması gerekli olan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 18,50 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4. Başlangıçta alınan 35,90 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.Davacı tarafın peşin harç gideri dışında yaptığı 35,90 TL başvuru harcı, 354,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.889,90 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red edilen bölümleri gözetilerek takdiren 1/9 ‘una isabet eden 543,32 TL ‘sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6.Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı verilmesine,
7.Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —— Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/09/2020