Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/771 E. 2019/897 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/771 Esas
KARAR NO : 2019/897

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TARİHİ : 26/09/2019

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 04/07/2018 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin — depolama alanında faaliyet göstermekte olduğunu, davalı şirkete depolama ve ardiye hizmeti verdiğini, ilgili depolama hizmetinin davacı şirket tarafından cari hesaplarda kayıt altına alınmış olduğunu, davalı-borçlu ile mutlak bir ticari iş ilişkisi içerisine girmiş olduğunu, davalı şirketin söz konusu borcu yapılan tüm uyarılara rağmen ödemediğini, neticede davalıya ait cari hesap dökümüne göre 25.868,00 TL’ nin davalı şirkete yapılan tüm uyarı ve taleplere rağmen ödenmediğini, davalı-borçlu aleyhine asıl alacağın tahsili maksadıyla İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün 2017/15658 Esas sayılı takip dosyası ile icra takip işlemlerine başlanıldığını, aleyhine icra takibine geçilmiş olan davalı-borçlu firmanın borcunu ödemek yerine somut bir gerekçe göstermeksizin borcu olmadığı hatta davacı firmadan alacağı olduğu şeklinde itirazda bulunduğunu, itiraz dilekçesi içeriğinde davacı tarafa borcunun olmadığını, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, yapılan itirazın kötü niyşetli olduğu ve zaman kazanma amaçlı olduğunu beyanla icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26/09/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 03/09/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan” Depolama Hizmetleri Sözleşmesi” gereğince davacının müvekkili şirkete depoloma hizmeti verdiğini, söz konusu sözleşmeden kaynaklanan ticari ilişki cari hesap şeklinde devam ettiğini, davacı da icra takibine konu borcun sebebine ” 3 adet fatura ve cari hesap alacağı” yazmak suretiyle taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin varlığını kabul ettiğini, Türk Ticaret Kanununun 89. Maddesine göre cari hesap şeklinde çalışan bir hesap düzeninde fatura bazında alacak talebinde bulunulamaz ancak ticari ilişkinin bitip hesabın kesilmesinden sonra bir alacak söz konusu ise o alacağın talep edilebileğinin ifade edildiğini, davalı şirketin cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere gelen icra takip tarihi ve gerekse dava tarihi itibariyle davacıdan 11.223,82 TL alacaklı olduklarını, davalı tarafın davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının da cari hesaba konu alacağını teker teker ve ayrı ayrı isteyemeceğini, davacının alacak iddiasının icra takibine konu olan 3 adet fatura değil davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmeye ve verilen hizmete aykırı olarak yansıtma geliri açıklaması ile 31/12/2016 tarihinde davalı şirket adına düzenlediği ve davacı şirketin de yasal süresi içerisinde itiraz ettiği 4 adet faturaya dayandırılmış olduğunu, davacının deposunda hasara uğrayan ve bedellerini davacıya fatura ettiği tüketimine ve kullanımına elverişli olmayan ürünlerin tamamının imha için —————- gönderildiği ve ürünlerin imha edildiğini, söz konusuimha işlemi için davalı şirkete 973,50 TL tutarında fatura düzenlendiğini, davacı şirketin davalı şirket tarafından düzenlenen hasarlı ürünlere ait toplam 5 adet fatura ile imha gideri olarak düzenlenen faturaya herhangi bir itiraz ileri sürmeksizin ticari defter ve kayıtlarına işlemiş olduğunu, davacının davalı şirket tarafından düzenlenen faturalara herhangi bir itirazda bulunmayıp söz konusu faturaları ticari defter ve kayıtlarına işledikten sonra taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak yansıtma geliri açıklamasıyla davalı şirkete 31/12/2016 tarihli toplamda 4 adet e-fatura düzenlemiş olduğunu, bu faturalara davalı tarafından itiraz edildiğini, davalı tarafın itiraz ettiği faturaların tutarlarının davalı şirketin davacı adına düzenlediği hasarlı ürünlere ait 26/08/2016, 23/09/2016, 12/10/2016 ve 09/11/2016 tarihli faturalarla aynı olduğunu, davacı tarafın iddiasının aksine kötü niyetli olanın huzurdaki davacyı açan davacı tarafın olduğu, davacı tarafın gerek icra takibinden ve gerekse davadan önce şirket kayıtlarında yapacağı bir araştırma ile davalı tarafın itiraz edilekçesinde belirttiği hususları tespit edebilecekken davalı aleyhine icra takibinin başlatıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 26/09/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının davalıdan depolama ve ardiye hizmeti kapsamında cari hesap nedeniyle alacağının bulunup bulunmadığı, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunup bulunmadığı, hesap kat edilmeden alacağın istenip istenemeyeceği, davacının deposunda hasarlanan ürün olup olmadığı, ayrıca hasarlanan ürünlerin imha edilip edilmediği ve bu nedenle üçüncü bir şirkete ödeme yapılıp yapılmadığı, hasarlı ürün ve imha faturalarının davacı tarafa gönderilip gönderilmediği ve davacı defterinde kayıtlı olup olmadığı, takibe konu faturaların davalı tarafından gönderilen faturalara ilişkin olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu—-. İcra Müdürlüğü’nün 2017/15658 Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 22/06/2017 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi 25/03/2019 Havale tarihli raporunda özetle; yapılan inceleme sonucu davacı ile davalı arasında ticari bir ilişkinin kurulduğu ve aralarında faturalara dayalı cari hesap oluştuğu, davacının ve davalının —– düzenlemelerine göre usulüne uygun tuttuğu, davacının 2016-2017 yılları Ticari Defterlerini e-defter sisteminde tuttuğu, Gelir İdaresi Başkanlığı tasdiklerini zamanında yaptığı, davacının davalı adına toplam 118.145,58 TL 15 adet fatura düzenlediği, bu faturaları yasal defterlerine işlediği, davalının davacı tarafından adına düzenlenen toplam 81.56,87 TL adet faturayı yasal defterlerine işlediği, dava konusu 31/12/2016 tarihli toplam 37.088,71 TL 4 adet faturayı yasal defterlerine işlemediği, davalının davacı adına toplam 49.922,04 TL 6 adet fatura düzenlediği, bu faturaları yasal defterlerine işlediği, davacını bu faturaları yasal defterlerine toplam 49.921,24 TL olarak işlediği, davacının davalının adına düzenlediği toplam 37.088,71 TL tutarlı 4 adet faturayı yasal defterlerine 01/12/2016 tarihinde işlediği, davalının davacıya yaptığı toplam 42.358,65 TL 7 adet ödemeyi yasal defterlerine işlediği, davacının bu ödemeleri yasal defterlerine toplam 42.358,64 TL olarak işlediği, davacının defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede, 22/06/2017 icra takibi tarihinde davalıdan 25.865,70 TL alacaklı olduğu, davalının defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede 22/06/2017 icra takibi tarihinde davacıdan 25.864,89 TL davalı kayıtlarına işlemediği 4 adet 37.088,71 TL tutarlı fatura bedelleri düşüldüğünde 11.223,82 TL alacaklı olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Ticari Defterlerin Delil Kabiliyeti
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır. (TTK m. 83)
Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir. (HMK m. 199)
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir. (HMK m. 219)
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (HMK m. 220/1)
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/2-3-5)
Temerrüt
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …. ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/1,2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
Faiz
Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur(3095 s.y. M. 2/1).
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur(3095 s.y. M. 2/2).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, faturalar, iade/yansıtma faturaları, takip dosyası, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 25.865,70 TL alacaklı olduğu, davalının ise kendi ticari defterlerine göre davacıdan 11.223,82 TL alacaklı olduğu, davacının takibe konu ettiği 30/09/2016 tarih ve 14.727,34 TL bedelli, 31/10/2016 tarih ve 11.296,85 TL bedelli, 30/11/2016 tarih ve 814,20 TL bedelli, gümrüksüz depolama ardiye hizmeti bedeline ilişkin faturaların davalının ticari defterinde kayıtlı olduğu ancak davalının daha sonra 4 adet 11.735,93 TL, 1.277,64 TL, 14.028,55 TL ve 10.046,59 TL olmak üzere toplam 37.088,71 TL tutarlı iade faturası kestiği ve bu faturaların davacı tarafın ticari defterine kaydedildiği, bu kayıttan daha sonra davacı tarafça davalının iade faturaları ile aynı tutarda 4 adet faturayı tekrar davalı hakkında düzenlediği ancak davacının düzenlediği bu son 4 adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı vekilince bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde 4 adet fatura toplamı 37.088,71 TL tutarlı faturanın davacı firma tarafından davalıya iade edilmiş olmasından kaynaklandığının anlaşıldığını beyan ettiği, bu beyan karşısında mutabakatsızlığa konu davacının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 4 adet faturasının davalı tarafın iade faturaları üzerine kesilen iade/yansıtma faturaları niteliğinde olduğu, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davacının 4 adet faturasının iade faturası olduğu da nazara alındığında mutabakatsızlığa konu bu faturaların davacı tarafından haklı bir sebebe veya davalı ile yapılan bir anlaşmaya istinaden kesildiğinin ispatlanamadığı, her ne kadar davacı vekilince alacağın esasen mutabakatsızlığa konu son 4 adet faturadan değil davalının da ticari defterinde kayıtlı olan takibe konu 4 adet faturaya dayalı sunulan hizmet bedeline ilişkin olduğu iddia edilmiş ise de davalı taraf cevap dilekçesinde iade faturalarına dayanmış olması nedeniyle davacının defterinde kayıtlı olan bu faturaların davacı alacağından mahsubunun gerektiği, yine davacı tarafça davalının iade faturalarına konu ettiği hasara ilişkin iddialarını ispatlayamadığı beyan edilmiş ise de davalının iade faturalarının davacı tarafça ticari defterlere kaydedilmiş olması nedeniyle kendi defterindeki kaydın aksini yazılı delille davacının ispatlaması gerektiğinden bu savunmaya itibar olunmadığı, iddialarının ispatı için davacı tarafa yemin delilinin hatırlatıldığı ancak davacı tarafça yemin deliline dayanılmadığı, davacının davalıya sunmuş olduğu gümrüksüz depolama ardiye hizmeti alacağından davalının kesmiş olduğu ve davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan iade faturaları tenzil edildiğinde davacının alacağının bulunmadığı, bu nedenle icra takibinin haksız ve yersiz olduğu, takip haksız olmakla birlikte davacının kötü niyetli olarak takip başlattığı ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Başlangıçta peşin olarak alınan 312,40 TL harcın alınması gerekli olan 44,40 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 268,00 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ——uyarınca 3.103,88 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalı ‘a verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalı ‘ya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.