Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/765 E. 2020/61 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/765 Esas
KARAR NO : 2020/61

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TARİHİ : 23/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yan tarafından davacı yana nakliye hizmeti verildiğini, davalı yan tarafından düzenlenen faturalara istinaden davacı yan tarafından yapılan mükerrer ödemeler sonucunda davacı yanın davalı yandan—- cari hesap alacaklısı olduğunu, yapılan tüm görüşmelere rağmen , davalının, borcunu ödememesi üzerine, alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu —————-. İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı takip dosyası ile borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durdurulduğunu, sonuç olarak davalarının kabulüne, borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, davalının alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama ve gider ücretlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilinin dava dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunmadığı anlaşıldı.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davalının sunduğu nakliye hizmeti karşılığı yapıldığı iddia edilen mükerrer ödeme 2.150,00 TL nin tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup İİK 67 vd maddelerine dayanmaktadır .
Davaya konu İstanbul Anadolu—. İcra müdürlüğünün — esas sayılı icra takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde ; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine — tarihli takip talebiyle — asıl alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davalının yasal süresi içerisinde takibe itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Davacı tarafından dosyaya sunulan —– dekontunun incelenmesinde davalının ——- tutarında ödeme yapıldığı, yine davalının — hesabına —–aracılığı ile 22/09/2016 tarihinde—- tutarında ödeme yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce uyuşmazlık; Taraflar arasındaki ticari ilişkin nedeniyle davacının davalıdan mükerrer ödeme nedeniyle cari hesaba dayalı olarak başlattığı dava konusu icra takibi nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, davalının takip tutarından sorumlu olup olmadığı, takibe itirazının yerinde olup olmadığı, İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali hüküm ve koşullarnın oluşu oluşmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu tespit edildi.
Mahkememizce davalının ticari defter ve kayıtları üzerinden bilirkişi incelemesi yapılması amacıyla davalının adresinin bağlı bulunduğu —-. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı, talimat mahkemesince davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olmasına rağmen davalının ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği anlaşıldı.
Mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup bilirkişi 19/11/2019 tarihli raporunda özetle ; davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 07/09/2015 tarihinde başladığı, davalı yan tarafından davacı yana ———————–tutarında fatura düzenlendiği, 03/12/2015 tarihinde hesap bakiyesinin sıfırlandığı, davacı yan tarafından 2.537,00 TL tutarlı faturaya istinaden 18/07/2016 tarihinde —– olmak üzere —- tutarında ödeme yapıldığı, bu ödemeyle davacı tarafından davalıya —-tutarlı faturaya istinaden— fazla ödeme yapıldığı, taraflar arasında 23/03/2017 tarihinden sonra başka bir ticari ilişki bulunmadığı yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesi delil kısmında tarafların ticari defter ve kayıtlarına dayanmıştır.
“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı belirlenmiş olup, inceleme tamamlanmak üzere mahkemece yapılması gereken iş; davalılara takip dayanağı işin yapıldığı tarihteki döneme ait ticari defter ve kayıtların ibrazı için süre verilip, ibraz edilmesi halinde bilirkişi incelemesi yaptırmak ya da kaçınılması durumunda HMK 222/II ve III. maddeleri dikkate alınarak davacının kanuna göre eksiksiz tuttuğu ticari defter ve kayıtlarının lehine delil teşkil edip etmeyeceği de değerlendirilerek dosyanın sonuçlandırılması gerekir. Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. (—–.H.D.—- K.)
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ödeme dekontları, bilirkişi raporu, icra dosyası, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı tarafından davacıya nakliye işi nedeniyle 2 adet fatura düzenlediği, faturalar toplamının 4.687,00 TL olduğu, davacının fatura bedellerini davalıya ödediği, ayrıca dosyaya sunulan ödeme dekontlarında davacının davalıya 2.150,00 TL ödeme yaptığı, bu ödemeye ilişkin davalı tarafından düzenlenmiş bir faturanın davacı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olmadığı, davalının ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ibraz etmediği ve davacı tarafından yapılan 2.150,00 TL lik ödemeye ilişkin bir faturanın dosyaya sunulmadığı, davacının ticari defter ve kayıtlarını ibraz ederek yapılan incelemede usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defter ve kayıtlarına göre alacağının yukarıda belirtilen Yargıtay kararı doğrultusunda ispatlamış olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu ve icra inkar tazminat hüküm ve koşullarının oluştuğu, davalı her ne kadar icra takibine itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ise de para borçlarının götürülecek borçlardan olduğu ve davacının yerleşim yeri adresinin de yetkili olduğu, bu nedenle davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, tarafların tacir olması nedeniyle davacının ticari faiz isteminin yerinde olduğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın KABULÜ ile; davalının İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyasına vaki itirazın İPTALİNE,
2. Asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
3. Alacağın % 20 si oranında hesap edilen — icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Başlangıçta peşin olarak alınan 35,9 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 10,75 TL’nin, alınması gerekli olan 146,86 TL harçtan mahsubu ile bakiye 100,21 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 35,9 TL, posta ve tebligat gideri 113,00 TL, bilirkişi ücreti 1.250,00 TL, olmak üzere toplam 1.398,90 TL yargılama masrafının davalı taraftan davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca 2.150,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar acıkca okunup usulen anlatıldı.