Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/675 E. 2020/552 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/675 Esas
KARAR NO: 2020/552
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/06/2018
KARAR TARİHİ : 21/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin —- sermaye içerisinde —- sermayesine sahip hissedarı olduğunu, müvekkilinin şirkete yapmış olduğu çeşitli tarihlerdeki ödemeler neticesinde alacaklı hale geldiğinin ——- ortaklar cari hesabında açıkça görüldüğünü, müvekkilinin diğer şirket ortağının tek başına şirketi zarara sokacak şekilde yönetmesine ilişkin açılan —— dosyada alınan bilirkişi raporunda ———– alacaklı olduğunu tespit edildiğini, esasen müvekkilinin alacağının bu rakamın çok üstünde olduğunu, müvekkilinin alacağının usulsüz işlemler ile azaltıldığını, bu alacağın defalarca istenmiş olmasına rağmen alamadığını, tahsilinin engellenmesi için davalı şirket yetkilisinin şirketin mal varlığını kaçırdığını bildirerek, itirazın iptalini, davalının takip konusu alacağın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; söz konusu iddiaların gerçek dışı olduğunu, alınan bilirkişi raporunda sadece ——– ortak cari hesap incelemesi sonucu tespit olduğunu, ancak davacının şirket nezdinde başka hesapları da olduğunu, avans hesabı ve tüm hesaplar incelendiğinde müvekkili şirket nezinde bir alacağının olmadığının tespi edileceğini, davacının işbu alacağı olduğunu iddia ettiği dönemde şirket müdürü olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte alacağının tahsil kabiliyeti olduğu halde tahsil etmemiş ve işbu davada faiz talep etmiş olduğunu, diğer davanın ———- lehine sonuçlandığını, kayıtlarda herhangi bir usulsüzlük tespit edilmemiş olduğunu, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde hiçbir alacağı olmadığının tespit edileceğini, faizin dayanağı olmadığını bildirerek davanın reddine, %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davacının ortağı olduğu davalı şirketten alacağının tahsili için girişilen icra takiben yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, İİK.nun 67 vd. Maddelerine dayanmaktadır.
Davaya konu ——– sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde; davacının davalı şirket aleyhine ortaklar cari hesap alacağı açıklaması ile —- asıl alacak, — işlemiş faiz olmak üzere toplam —— alacağın tahsili için genel haciz yolu ile icra takibi yaptığı, davalının süresinde yaptığı takibe itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası ile taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır.
Davacı taraf, —sermayeye sahip olan davalı şirkette —- sermayeye sahip hissedarı olduğunu, muhtelif tarihlerde şirkete ödemelerde bulunduğunu ve alacaklı hale geldiğini, şirketin dava dışı diğer ortağının tek başına şirketin zarara sokacak şekilde yönetmesi nedeniyle yönetici aleyhine açılan ——–sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda —— alacaklı olduğunun tespit edildiğini, aslında bu rakamın çok üstünde bir rakamda alacağının olduğunu, ancak davalı şirketin yetkilisinin usulsüz işlemleri ile alacak miktarının azaltıldığını ileri sürmüştür.
——– sayılı dosyasının uyap üzerinden celbolunarak yapılan incelenmesinde; dosyamız davacısı — tarafından dava dışı ———-aleyhine dava açarak dosyamız davalısı —- yetkilisi olan —— ilgili davalı şirketin birlikte hareket ederek — zarara uğratıldığından bahisle —– aktarılan kar ve alacağın tespit edilerek—— ödenmesine ilişkin dava açıldığı, yargılamanın ——- sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, henüz İstinaf incelemesi aşamasında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirketin celbolunan ticaret sicil dosyasının incelenmesinde, davalı şirketin —-tarihinde sicile tescil edildiği, şirketin toplam — sermayesinin —- sermayesinin dava dışı —– sermayesinin de davacıya ait olduğu, —-sermayenin bölünmeyen şeklinde belirlendiği, şirket müdürlüğüne—-süre ile her iki ortağın münferit imzası ile yetkili seçilmelerine karar verildiği, davacının —— onaylı istifanamesi uyarınca istifa ettiği ve istifanın ——-tarihinde sicile tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı şirketin ticari defter, kayıt ve dayanak belgelerinin mali bilirkişiler aracılığı ile incelenmesi sağlanmıştır. Yapılan incelemede; şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı, bu hali ile sahibi lehine delil niteliğine sahip olduğu anlaşılmıştır.
Mali bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; “…davacının hesabının —- tarihli veraset intikal açıklamalı —- davacı alacağı açıklamalı kayıt ile başladığı, davacı tarafından yapılan ödemeler ve virman kayıtlarının davacı alacağı ve davacıya yapılan ödemelerin borç kaydı olarak girilmesi neticesinde hesapta —sonu itibariyle —-davacı alacağı olduğu,——- yıllarında ——davacı alacağının devam ettiğinin görüldüğü, şirket kayıtlarında alınan avanslar hesapları altında davacının hesabı incelendiğinde de davacının davalı şirkete —- borçlu kaldığının kayıtlandığı, ayrıca davacının yine ortaklara borçlar hesabı olan hesapta ——-adet şirket açıklaması ile borçlandırıldığı ve toplam —- davacının bu hesapta borçlu olduğunun kayıtlandığı, bu işlemin —- tarihli tek bir tarihte yapılan işlemden oluştuğu, bu kaydın içeriğinde — davacının borçlanmasına sebep olarak — firmadan yapılan firma kayıtları olduğu, şöyle ki davalı şirketin —–adet müşterisi ile olan ticari ilişkisinde alacaklı kaldığı bir kısım tutarları davalı şirketin hem davacı hem de diğer dava dışı ortağın paylaştırarak ortakları borçlandırdığı, ancak bu yapılan muhasebe kaydının herhangi bir dayanağının bulunmadığı, kaydın şeklen oluşturulduğu, bu nedenle bu tutarın davacı borcu olarak kabulünün mümkün olmaması nedeniyle davacının neticeden davalıdan ——tutar alacağının bulunduğunun tespit edildiği…” belirtilmiştir.
Davalı taraf savunmasında her ne kadar davacının ——— alacağı olduğunu iddia etmiş ise de, davacıya ait başkaca hesaplarda şirkete borçlu olduğunu, bunların düşürülmesi sonucunda davacının bir alacağının kalmadığını, davacının da müdürlük yaptığı dönenme iş bu borcu tahsil etme imkanı varken tahsil etmemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve şirketin dava dışı—- firmadan olan ancak tahsil edilemeyen alacağın iki ortak arasında paylaştırılmış olması işleminden haberdar olduğunu, dolayısıyla zımmi olarak işlemi kabul ettiğinden bahisle davanın reddini istemiştir. Davalı şirketin—– adet müşterisi olan ticari ilişkisinde alacaklı kaldığı ve bir kısım tutarı tahsil edememesi nedeniyle tahsil edilemeyen miktarı ortaklar arasında paylaştırarak ortakları borçlandırması işleminde şirket ortaklar kurulu tarafından alınmış bir karar bulunmadığından sırf davacının bu işleme itiraz etmemiş olması nedeniyle zımmi kabul müessesesi ile dava dışı ortağın yapmış olduğu işlemin dayanaksız olduğu, ayrıca müdür sıfatından kaynaklı olarak bu paraların davacının tahsil ettiği ve şekilde davalı şirkete borçlandığı sonucuna varılmasının mümkün olmadığı kanaatine varılarak bu bedelin davacının alacağından mahsup edilmesi yoluna gidilmemiştir.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm deliller, davalı şirketin incelenen ticari defter, kayıt ve dayanak belgeleri ile alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacının şirket kayıtlarında alacaklı kaldığı– hesapta —- alacağı mevcut olduğu, davalının bildirdiği davacının borçlu olduğu hesaplardan —- hesapta davalı şirkete ———borçlu olduğu, söz konusu bu hesabın borçlandırıcı kayıtlarının dayanaklarının ve belgelerinin davalı tarafça sunulduğu, bu kapsamda davacının davalı şirketten —– alacağını talep edebileceği, dava dışı —–adet firmanın borcundan dolayı davalı şirketin tahsil edemediği alacağın yarısının davacıya borç kaydının ise dayanağı bir belge, ortaklar kurulu kararı bulunmadığı, bu nedenle bu hususun nazara alınamayacağı, davacının davalı şirkete iş bu davaya konu ettiği alacağın ödenmesi yönünde bir iddianame göndermediği, dolayısıyla şirkete temerrüde düşürmediği anlaşıldığından işlemiş faiz alacağı talebinin de dayanağı bulunmadığı vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere
1.Davanın KISMEN KABULÜ ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile; davalının ——- sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın — asıl alacak yönünden İPTALİ İLE takibin —– asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren talep gibi yıllık %9 yasal faiz uygulanmak sureti ile devamına
2-Fazla istemin reddine
3-Hükmolunan asıl alacak miktarı bilinir ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında 83.684,64 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
4-Reddedilen miktar yönünden davalının kötü niyet tazminatı isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine
5-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 28.582,49 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 7.316,75 TL’den mahsubu ile eksik yatırılan 21.265,74 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından peşin yatırılan 7.316,75 TL harç giderinin davalı’dan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacının peşin harç gideri dışında yapmış olduğu 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 TL vekaletname tasdik harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 1.195,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam sarfedilen 2.195,00 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmına isabet eden (%69) 1.514,55 TL sinin davalı’dan alınıp davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden davacı yararına tayin ve taktir edilen 37.739,63 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştikten sonra ve talep edilmesi halinde davacı yana iadesine,
10-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden davacı yararına tayin ve taktir edilen 21.567,51 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/10/2020