Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/642 E. 2023/133 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/642
KARAR NO: 2023/133
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/06/2018
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —— tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı ile ürettiği ve/veya ithal ettiği araç lastiklerinin pazarlama ve satışı için davalı ile kurulan bayilik ilişkisi neticesinde ödenmesi gereken tutarı ödememesi nedeniyle kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, borca ve imzaya itiraz etmek suretiyle durdurulduğunu, davacının davalıya teslim etmiş olduğu ürünlerin karşılığı muaccel borcu olan —– ödemeyerek temerrüde düştüğünü, ticari defterlerince bu hususun incelendiğinde tespit edileceğini, davalının icra takibindeki itirazının haksız ve kötü niyetli——— sayılı dosyasında görülen davada itirazlarına yeni iddialar ekleyerek karekod ve seri numarasının olmadığından bahisle çek vasfında olmadığının iddia edildiğini, ancak davacının itirazının 31.12.2016 tarihinden sonra verilen çek yaprakları için uygulanabileceğini, keza çekler üzerinde yer alan para cinsinin —–olduğu ve bu nedenle ödenmesi gereken havaleyi içermediği iddiasının da her türlü hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, çekin basıldığı dönemde para biriminin — olduğunu, ——yazmasının da çekin basım tarihine delil teşkil ettiğini, —–borcun ticari işlere uygulanan en yüksek faiz oranında olmak üzere işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi ile birlikte ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili—–havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın muaccel alacağı olduğu yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığı, borcu veya taahhüdü bulunmadığını, davalı defter ve kayıtlarında sabit olduğu üzere, davacı yan perde arkasında sahip olduğu ve fiilen yönetim ve kontrolünü yaptığı, görüntüde ve evrak üzerinde müvekkili şirket yetkililerini hisse sahibi ve yetkilisi gösterdiği(buna mecbur ettiği) ———- hisse ve sermaye bedellerini müvekkili şirkete havale ettiğini ve müvekkili şirket yetkililerinin bu parayı elden çekerek görünüşte kendi adlarına anılan şirkete hisse ve sermaye bedeli olarak yatırımlarını organize ettiğini, ——- yasaklarını ve cezalarını dolanmak amacıyla yaptığı/yaptırdığı bu işlemler dolayısıyla müvekkili şirket hesabına gönderdiği bu para/paraların müvekkili şirketin davacı yana borcu imiş gibi kayıtlara alınmasını sağladığını ve müvekkili şirket yetkililerine her gündeme gelişinde bu tutarın gerçek bir alacak olmadığı belirtilerek borç kaydının düzeltileceğinin bildirildiğini, ancak fiili gerçeklikte kendi sahibi olduğu ve kontrolü ile yönetimini tamamen elinde tuttuğu şirketin hisse bedeli tutarını müvekkili şirketin borcu olarak göstermeye devam etmesine karşılık, gerçek olmayan bu tutarı müvekkili şirketin borcu olarak göstermeye devam etmesine karşılık, gerçek olmayan bu tutara haksız olarak gecikme faizi ve vade farkı uygulandığını, rekabet hukukuna aykırı işlemleri nedeniyle——- yapılacak başvuru ve doğacak haklarının saklı tuttuklarını, davacı yanın müvekkili şirketin hak ettiği prim ve indirimlerin büyük bir kısmını tahakkuk ettirmediği, ısrarlı taleplere rağmen hesap ve onay işlemlerini yapmadığını, prim alacaklarının mahsup etmeyerek aksine bu tutarlara faiz ve vade farkı uygulayarak haksız alacak doğurma yoluna gittiğini, müvekkilinin bu konudaki taleplerinin oyalama ve bayilik ilişkisinin bozulması tehdidi ile ertelendiğini, takip dosyası dayanağı çeklerin müvekkili şirket eli ürünü olmadığının bilirkişi raporları ile tespit edildiğini, banka tarafından verilen seri no. ve karekod bulunmadığı için çek vasfı taşımadığından icra takibi başlatılmasının yasal olmadığını, çekler incelendiğinde rakam ile ———- cinsinden bedeller yazılı olduğunu görüleceğinin, davacı yanın bir kısım bayilere yasalara ve kendi taahhütlerine aykırı olarak sağladığı avantaj, destek ve uygulamalar ile müvekkili şirketin zarar uğramasına sebebiyet verdiğini, bu hususta doğan haklarını saklı tuttuklarını belirterek davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak taraf defterleri üzerinde mali bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır. Alınan raporların dosyadaki verilere uygun, gerekçeli ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Taraflarca bildirilen delillerden;
———— sayılı takip dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde; dosyamız davacısı şirket tarafından dosyamız davalısı şirket aleyhine muhtelif tarih ve bedelli üç adet çek bedeli toplam —- asıl alacak, — işlemiş faiz, —– çek tazminatı ve —- komisyon ücreti olmak üzere toplam — alacağın kambiyo senedine mahsus icra takibi yapıldığı, takibin——-kararı ile çeklerdeki keşideci imzalarının sanıklar —— ait olmadığından bahisle iptal edildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki ——- tarihinde imzalanan ——— Sözleşmesinde; davacı——– nihai tüketici/tüketicilere sunulmasını sağlamak amacıyla siparişinden başlamak üzere bedeli karşılığında teslimine kadar geçen tüm süreci kapsayacak şekilde davalı bayi tarafından kendi mağazasında yada davacı şirketin yetki verilmemiş bir yerde bayi faaliyeti göstermesinin engelleme hakkı saklı kalmak kaydı ile diğer şube, acente ve benzeri yerlerinde satışının gerçekleştirilmesi ve amaca uygun olarak ürünlerin mevcut/yenilenen sözleşme hükümleri çerçevesinde, satış ve pazarlama faaliyetlerinin sürekli geliştirilmesinin konu edildiği, sözleşmeye göre siparişlerin ürün satın almak üzere bayi tarafından ek-1 ‘deki örneğe uygun sipariş formlarının doldurularak faks veya e-mail ile ile—–gönderilmek suretiyle ya da bayi bilgi sistemi ile ———- girilerek internet yolu ile verileceği, davacının gönderilen siparişi kabul/teyit ettiği takdirde sipariş konusu ürünlerin üretilerek teslim veya ithal edilerek teslim edileceği, ürünlerin mülkiyetinin davacı tarafından her bir irsaliye için malın nakliyeciye, ——-ya da bayi aracına teslim edildiği anda davalı bayiye geçeceği, davacının piyasa şartları, ekonomik durum maliyetlerindeki artışları dikkate alarak davalı bayiye sattığı ürünlerin ve hizmetlerdin fiyatlarını önceden haber vermeden düzenleyebileceği, yeniden düzenlenen fiyatları davalı bayiye derhal bildireceği, sipariş bedelinin, sipariş konusu ürünlerin fiilen faturalanma tarihinden başlamak üzere davacı tarafından daha önce davalıya sunulmuş olup, bayi tarafından tercih ve kabul edilmiş bulunan seçeneklerin vade tarihlerinde ödeneceği, ödemelerin sipariş —– sipariş girişinde kararlaştırılan şartalar çerçevesinde ödeneceği, davalının bu sözleşmeden doğan borçlarını çek, kredi kartı veya ——- ile veya tüm bu seçenekleri bir arada kullanarak ödeyebileceği tespit edilmiştir.
Tarafların somut uyuşmazlıkta bayilik sözleşmesinden kaynaklı aralarında ticari ilişki bulunmadığı yönünde bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı taraf davacının bayilik ilişkisi kapsamında satılan ürünler karşılığında kendisinden —– alacağı bulunduğunu kabul etmeyip, davacının perde arkasında sahibi olduğu ve fiilen yönetim ve kontrolünü yaptığı dava dışı——— hisse ve sermaye bedellerini kendisine havale ettiğini ve şirket yetkililerinin bu parayı elden çekerek görünüşte kendi adlarına anılan şirkete hisse ve sermaye bedeli olarak yatırımlarını organize ettiğini, rekabet hukuku yasaklarının ve cezalarını dolanmak amacıyla yaptığı bu işlemler dolayısıyla kendi hesabına gönderdiği bu para/paraların sanki davalı şirketin davacı şirkete borcu imiş gibi kayıtlara alınmasını sağladığını ve her gündeme geldiğinde bu tutarın gerçek bir alacak olmadığını belirterek borç kaydının düzeltileceğini belirttiğini, aralarındaki bayilik ilişkisinin bozulmaması için bu taleplerin geciktirildiğini, icra takibine dayanak yapılan çeklerdeki imzaların kendilerine ait olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirketin ve davalının savunmasında bildirdiği dava dışı ——— ticari defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde talimat mahkemesi aracılığı ile mali bilirkişi incelemesi yaptırılarak ——tarihli rapor alınmıştır. Alınan raporda; “…davalı şirketin —- yılı ticari defterlerinin açılış – kapanış tasdiklerinin… esaslara uygun olarak yaptırıldığı,—— defterlerinin kayıtlama sistemi olarak tek düzen muhasebe sistemi uygulama genel tebliğine ve muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak tutulduğu, davalının ticari defter kayıtlarında bayilik sözleşmesine dayalı ticari ilişkiden kaynaklı alacağı incelendiğinde; …yapılan ticari defter incelenmesinde alacağa konu çeklerin şirketin uhdesinden çıkışına dair bir kayda rastlanmadığı, ancak davalının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi —- itibariyle davacıya —– borçlu olduğunun görüldüğü ve takip tarihinden sonra da ticari ilişkinin devam ettiği, dava tarihi —- tarihi itibariyle davalının davacıya ticari defter kayıtlarına göre ——— borçlu olduğunun görüldüğü…—— tespit edildiği bildirilmiştir.
Davacı şirkete ait defter, kayıt ve dayanakları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu mahkememizce alınan bilirkişi raporunda özetle;” ..taraflar arasında bayilik sözleşmesi uyarınca ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari ilişkisinin – öncesinde başladığı, —- yılları arasındaki ticari ilişki kapsamındaki kayıtlar neticesinde —- davalı borcunun — yılına devrettiği, —– içerisinde karşılıklı faturalar ve —— sisteminden tahsilatlar ve havale kayıtları ve davalıyı alacaklandıran denkleştirme kayıtları neticesinde —- dava tarihi ve yıl sonu itibariyle —– davalı borcu bulunduğu, davacı tarafından icra takibine konu edilen çekler yönünden —tarihinde davacı kayıtlarında —— tutarındaki çeklerin giriş kaydının yapıldığı ve aynı çek tutarlarının karşılıksız kayıtlarının yapıldığı, çeklere ilişkin cari hesapta borç – alacak bakiyesini değiştirmediğinin tespit edildiği, davalının savunmasında bildirdiği dava dışı —— hisse devri bedeline ilişkin olarak davacının kayıtlarında —– açıklaması ile davalı hesabına borç olarak kaydedildiğinin, —- tarihinde denkleştirme kaydı açıklaması ile davalının bu kez —– alacaklandırıldığının tespit edildiği, tarafların kayıtları arasında 1.311.048,30 TL fark olduğu, davacı tarafından 27.02.2017 tarihinde davalı lehine 325.000,00 TL denkleştirme açıklamalı kaydı davalıda olmadığı,——- tahsilat olarak davalı lehine 25.967,29 TL kaydın davalıda olmadığı, davalı kayıtlarında mevcut dört adet toplam 89.3693,41 TL tutarındaki iade faturalarının davacıda kayıtlı olmadığı, yine davacı lehine 1.084,13 TL davacıyı alacaklandıran kaydın davacıda olmadığı.———-tespit edildiği bildirilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamındaki tüm deliller, iddia ve savunmalar birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 01.01.2015 tarihli bayilik sözleşmesinin mevcut olduğu, davalının iade faturalarına dayanak her hangi delil, bilgi ve belge sunmadığı, taraflar arasındaki dayanak sözleşmenin 9.maddesinde; davacının defter, evrak ve kayıtlarının kesin delil olacağının taraflarca kabul edilerek imza altına alındığı hususu da dikkate alınarak davacının sunulan kayıtları uyarınca dava tarihi itibariyle davalıdan 10.855.871,23 TL alacaklı olduğu sonucuna ulaşılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ ile 10.855.871,23 TL alacağın dava tarihi 05.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek değişir oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Başlangıçta peşin olarak alınan 189.263,49 TL harcın alınması gerekli olan 741.564,56 TL harçtan mahsubu ile bakiye 552.301,07 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 35,90 TL, posta ve tebligat gideri 265,85 TL, talimat ve esas dosyada bilirkişi ücretleri 2.750,00 TL olmak üzere toplam 3.051,75 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 2.989,31 TL yargılama masrafına, peşin harç 189.263,49 TL eklenerek sonuç olarak 192.252,80 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 62,44 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yargılama sırasında tebligat ve posta gideri olarak yapmış olduğu 100,50 TL yargılama masrafının davanın reddedilen kısma oranı sonucu bulunan 2,06 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 98,44 TL ‘sinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 346.558,71 TL avukatlık ücretinin davalı ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 34.745,14 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/02/2023