Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/62 E. 2019/1030 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/62
KARAR NO: 2019/1030
ASIL DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ: 16/01/2018
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
BİRLEŞEN DAVA : Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 10/09/2018
KARAR TARİHİ: 01/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan ASIL VE BİRLEŞEN davaların birlikte yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA; Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde ; müvekkillerinden … ile davalı … ve ——– tarihinde tescil olunan ve —— numarası ile kayıtlı ——- kurduklarını, ilerleyen zamanlarda şirket kurucularından—- ayırlmak istediğini beyan etmesi üzerinde şirketten ayrılmasına karar verildiğini ve şirkette sadece müvekkili ile …’un ortak olarak kaldıklarını, bir süre sonra … şirket kontrolünü ele alabilmek ve bir kısım kanunda doğan 2/3 çoğunluk haklarını kullanmak amacıyla eşi …’a %1 hisse devri yaptığını,bunun üzerine müvekkilim de eşi …’a %1 kadar hisse devri yaptığını , davalı …’un daha sonra oğlu …’a bir kısım hisselerini (%1’den biraz fazlaca olmak üzere) devrettiğini, müvekkilim şirkette çalıştığı dönemlerde kendisinin bir maaşı olması nedeniyle ve şirkette çalışıyor olması nedeni ile herhangi bir ayrılma gibi düşüncesi yoksa da ilerleyen zamanlarda kendisinin pozisyonuna başka kimselerin getirmeleri ile işsiz kaldığını, bir süre sonra müvekkilimi şirketten adeta ayrılması ve herhangi bir talepte bulunmaması için baskı yapmaya başladıklarını, müvekkillerinin şirkete giriş ve çıkışlarının yasaklandığını ve şirket hakkında hiçbir bilgi verilmemeye başlandığını, müvekkilimin kayıt dışı satışlar ile kayıt dışı geliri tespit etmek istemesi üzerine davalılarca bilgi verilmeyerek muhasebesel evrakları istediğinde vergi dairesinden talep etmesinin kendisine söylendiğini,hiçbir işlem yapamayan müvekkilinin tüm bunların tespiti için İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin ——– D.İş. Sayılı dosyası ile talepte bulunduğunu ancak tespit yapılamadığını, müvekkilim dava tarihinden yaklaşık 1,5 yıl kadar öncesinde şirketten ayrılmak istediğini de belirttiğini, davalının bu talebi önce olumlu cevap verilmişse de daha sonrasında ödeme yapamayacağını bu nedenle kendisine bir kısım şube devretmeyi teklif ettiğini, müvekkilinin Müvekkilim bunu kabul etmişse de daha sonra davalı yine fikir değiştirerek ödeme yapacağını fakat bunu da taksitler halinde yapabileceğini belirtmesi üzerine müvekkilinin davalıların bu teklifini kabul etmediğini, davalıların bilgi vermedikleri gibi uzun bir zamandan beri kendisine kar paylaşımı da yapmadıklarını, davalıların müvekkilini şirketin işleyişinden bir haber bıraktıkları gibi kanuna aykırı şekilde olağan üstü genel kurul çağrısını da yok saydıklarını, müvekkilinin ayrılacağını belirtmesi ve kayıt dışı satışların tespit ettirmek istemesi üzerine davalılar tarafından olağanüstü genel kurul toplantısına çağrıldığını, gönderilen çağrı kağıdı incelendiğinde de tadil tasarısının bulunmadığının anlaşılacağını, ne şekilde ana sözleşme değişikliği yapılacağının bir muamma olduğunu, davalı şirketin ——- tarihinde bağımsız denetmen görevlendirilmesi yönünde karar aldığını ve akabinde bir firma ile anlaştığını, bağımsız firmanın yapmakta olduğu işlemler hakkında herhangi bir bilgi alınamadığını belirterek TTK 630/2 gereğince şirket yetkilisi …’un yönetim hakkının kaldırılmasına ve yerine kayyum veya mahkemenin takdir edeceği tarafsız bir yetkilinin atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA : Davacılar vekili birleşen dava dilekçesinde; davalılar ile müvekkillerinin ———hissedarı olduklarını, davalıların İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– E sayılı dosyasında kayıtlı olan davaları ile müvekkili şirketin feshine karar verilmesini, bu fesih talebi kabul edilmez ise şirketten çıkarılmalarının ve ayrılma akçesinin ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, yargılama devam etmekle birlikte şirketin feshi koşullarının oluşmadığını, ancak TTK’nın 636/3.maddesi hükmünde mevcut koşulların gerçekleştiğini belirterek davalıların gerçek payının tespiti ile şirket ortaklığından çıkarılmasına ve paylarının müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, iş bu davanın tensiben İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- E sayılı dava dosyası ile birleştirilmesini istemiştir.
CEVAP: Asıl davada davalılar, birleşen davada davacılar vekili dilekçesinde, asıl davada davacılar vekilinin TBK’nın 636/3.maddesi hükmüne dayanarak müvekkil şirketin feshine karar verilmesini ve bu talep kabul edilmediği takdirde haklı sebeplerle ortaklıktan ayrılmasının karara bağlanmasını talep ettiğini,TTK 636/3.maddesi hükmü şirketin feshini talep hakkını şirket ortağına tanımakla birlikte haklı sebeplerin varlığını öngördüğünü,dava dilekçesine bakıldığında ise müvekkil şirket ile ilgili fesih kararı verilebilmesi için herhangi bir haklı sebebin mevcudiyetinden söz edilmediğinin açık olduğunu, bir limited şirketin sona ermesi için yasal koşulların TTK 636/1-2. bentlerinde gösterildiğini, buna göre şirketin feshine karar verilebilmesi ana sözleşmede öngörülen sona erme sebeplerinin birinin gerçekleşmesi, genel kurul kararı alınması, iflasın açılması, kanunda öngörülen sona erme sebeplerinin gerçekleşmesi, uzun süreden biri şirketin kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmaması şeklinde sayıldığını, maddenin devamında ve dava dilekçesinde zikredilen 636/3.fıkrada önceki fıkralarda sözü edilen haklı sebeplerin hiçbirine değinilmediği açık olmakla davacının HMK 119.maddesine aykırı olan dava dilekçesinin düzeltilmesi ve doğru yasa maddesine tutunarak değerlendirme yapması gerektiğini, TTK 636.maddesi hükmünün doğrudan şirketin feshini düzenleyen bir madde olup, haklı sebepler madde metninde tek tek sayıldığını, davacıların ise azınlık ortak olup, ileri sürdükleri fesih nedeninin tamamen kişisel sorunları ile alakalı olduğunu, şirketin işleyişi ile ilgili herhangi bir fesih nedeninin sunulmadığını , sadece davacıların ortaklıktan çıkarılması ile ilgili işlemlerin yapılmamış olmasının gösterildiğini, bu durumda mahkemece yapılması gereken işin müvekkillerim yararına olmak kaydı ile TTK 636/3.fıkrasında sözü edilen duruma uygun düşen çözüme hükmedilmesi olduğunu, bu çözümün de esasen kendi şirketinin feshini talep ederek ortaklıktan ayrılması gerekliliği bulunan davacıların hisse değerlerinin hesaplanmak suretiyle ortaklıktan ayrılmalarına karar vermekten ibaret olduğunu, nitekim bu hususta taraflarınca İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——— E sayılı dava dosyası ile dava açıldığını ve TTK 636/3.fıkrası hükmüne göre davacıların ortaklık paylarının ödenmek suretiyle ortaklıktan ayrılmalarına karar verilmesinin talep edildiğini ve anılan dava dosyasında birleştirme talebinde bulunulduğunu belirterek HMK 395.maddesi uyarınca ihtiyati tedbirin kaldırılması, bu talebimiz kabul edilmediği takdirde müvekkil şirketin ticari hayatı ve itibarı sarsılmış olduğundan ——- TL’den az olmamak üzere teminat alınmak suretiyle yargılamaya devam olunmasını cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak bildirilen gayrimenkullerin el değiştirmesinin engellenmesi şeklinde ihtiyati tedbirin mahiyetinin değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Asıl dava, TTK 636/3 maddesinde düzenlenen haklı sebepler nedeniyle şirketin feshi olmadığı takdirde davacı ortakların paylarının gerçek değerinin ödenmesi ile davacı ortakların şirketten çıkarılması istemine ilişkindir. Yine aynı yasanın 4. Fıkrasında fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir hükmü yer almaktadır. Davacılar öncelikle TTK 630/2 maddesi geregince şirket yetkilisinin yönetim hakkının kaldırılmasına ve yerine kayyım veya mahkemenin takdir edeceği tarafsız bir yetkilinin atanmasını talep etmişlerdir. Mahkememizce —— tarihinde verilen ara karar ile; ” Dava konusu uyuşmazlık yöneticinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması istemine ilişkin olmadığından mevcut yöneticinin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin reddi gerekmiştir. Davacı tarafın ihtiyati tedbir istemi TTK 636/3 ve HMK 389. Maddeleri uyarınca incelenmelidir.
HMK 389. Maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. Davamızdaki uyuşmazlığın konusu davalı şirketin dava dilekçesinde ayrıntılı yazılı olan şirkette kayıt dışı satış yapıldığı, davacının şirkete giriş çıkışının yasaklandığı, davacılara şirket işleri yönünden bilgi verilmediği, haksız yere kar paylaşımı yapılmadığı gibi nedenlerin varlığı ya da yokluğu ile bunlar nedeniyle şirketin fesih ve tasfiyesi gerekip gerekmediğidir. HMK 390/3. Maddesinde yaklaşık ispat koşulu aranmıştır. Ancak bu ispat koşulunun mutlak bir ispat olarak anlaşılmaması gerekir. İddialara göre şirketin yöneticisi olan … ile diğer ortaklar arasında uyuşmazlıklar çıktığı, şirketin tek yöneticisinin davalı olduğu anlaşılmaktadır. Davaya neden olarak davalının yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığı iddiası gösterilmiştir.
Aralarında ciddi uyuşmazlık bulunan şirket ortaklarından birinin davanın devamı sırasında temsil ve ilzam yetkisini tek başına kullanması, davacı açısından önemli zararlara sebebiyet verileceği endişesini yaratabilir. Tarafların hak ve sorumluluk dengesinin korunması gerekir. Davacının iddiaları henüz kanıtlanmamış olmakla birlikte aralarında uyuşmazlıklar bulunduğu, ve karşılıklı güvenlerin zedelendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi – Hukuk Dairesinin—- Esas – Karar sayılı ——– tarihli kararı da nazara alınarak davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulü ile şirketin yönetimi ile ilgili olarak geçici hukuki koruma sağlanması yönünde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir….” gerekçesi ile davacılar vekilinin davalı şirketin yöneticisi … yönetim ve temsil hakkının tedbiren kaldırılması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin reddine,TTK 636/4 ve HMK 389. Maddeleri uyarınca davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin KISMEN KABULÜ ile tarafların ortağı olduğu —— numarasında kayıtlı ——— denetim ve onay kayyımı olarak mali müşavir …’in atanmasına karar verilmiştir.
Asıl davada yargılama devam ederken asıl davanın davalıları tarafından İstanbul Anadolu 8.Asiye Ticaret Mahkemesinde açılan ———- esas sayılı dava dosyasında asıl davacıların davacı şirket ortaklığından çıkartılmasına ilişkin dava dosyasında mahkemece verilen birleştirme kararı ile dava dosyası mahkememize gönderilmiştir.
Yapılan yargılama sırasında;davacılar birleşen davalılar İstanbul Anadolu Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu aracılığı ile sunmuş oldukları ———– tarihli kimlik tespitli usulüne uygun feragat dilekçesi ile asıl davadaki tüm taleplerinden ihtiyati tedbir dahil olmak üzere feragat ettiklerini bildirmişler, akabinde birleşen İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesi ——– Esas sayılı dosyasındaki birleşen davacılar vekili uyap üzerinden göndermiş olduğu ——— tarihli dilekçesi ile birleşen davada tüm taleplerinden feragat ettiklerini bildirerek ayrıca dilekçelerinde her iki tarafın da birbirlerinden vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını, ara kararlar yönünden yapılan istinaf taleplerinden de feragat ettiklerini bildirdikleri görülmüştür. Birleşen davacılar vekilinin dosya kapsamındaki vekaletnamesine göre davadan feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davadan feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir(HMK m.307). Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği gibi, hüküm ifade edebilmesi de karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir, ancak feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır(HMK m.309). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir(HMK m.310) ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur(HMK m.311).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, feragat, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; asıl davanın davacıları ile birleşen dosyanın davacıları ayrı ayrı asıl ve birleşen davalardan feragat ettiklerin ibildirdiklerinden feragat beyanının yasal şartları taşıdığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama giderleri taraflar üzerinde bırakılarak asıl ve birleşen davaların feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine, mahkememizce verilen ——– tarihli davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, kayyımın görevinin sonlandırılmasına, işbu kararın kayyıma tebliğine ayrıca kararının——— ilanı için ——-müzekkere yazılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile;
1-Mahkememizdeki —– esas sayılı asıl dava ile birleşen İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesi ——-Esas sayılı davaların FERAGAT NEDENİYLE AYRI AYRI REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen —– tarihli davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, kayyımın görevinin sonlandırılmasına, işbu kararın kayyıma tebliğine ,
3-2 nolu kararının —– ilanı için———– müzekkere yazılmasına ,
4-Harçlar Yasası uyarınca,
-Asıl davada alınması gereken 44.40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 35.90 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 8.50 TL harcın asıl davanın davacılarından,
-Birleşen davada alınması gereken 44.40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35.90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.50 TL harcın birleşen davanın davacılarından alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Asıl ve birleşen davalarla ilgili olarak taraflar birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti istemediklerini bildirdiklerinden yapılan giderlerin taraflar üzerinde bırakılmasına, taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yerolmadığına,
6-Taraflarca yatırılmış olan gider avanslarının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istemde bulunulması halinde taraflara iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/11/2019