Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/592 E. 2020/21 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/592
KARAR NO : 2020/21
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/05/2018
KARAR TARİHİ: 14/01/2020
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu 24/05/2018 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir kısım uyuşmazlıkların çözümü için adliyeye gidip gelirken davalı ile tanıştığını, davalının müvekkilini tanıdığı olan ——– isimli avukata götürerek vekaletname verilmesini temin ettiğini ve bu kişi vasıtasıyla hukuki sorunlara müdahil olduğunu, davalının müvekkilinde güven tesis ettikten sonra 4 ay sonra müvekkilini çeşitli bahanelerle —— tarih ve ——- TL ‘lik senetle borçlandırdığını, senedi müvekkili aleyhine takibe koyduğunu, devamında mülkiyeti müvekkiline ait———— parsel sayılı taşınmazdaki ———- bağımsız bölüm nolu taşınmazın tapusunu bila bedel kendi üzerine intikalini sağladığını, daha sonra arsa satış vaadi sözleşmesi ve aynı tarihli ikinci bir sözleşmeye istinaden davalıya dava konusu ———-TL’lik senedi imzalayarak verdiğini, davaya konu senet haricinde ———- TL nakit para ve mülkiyeti müvekkiline ait Kango aracın satış yetkisini aldığını, aracı sattığını ancak bedelini ödemediğini, müvekkilinin aldatılmasında en büyük etkiyi yaratan belgenin 27/10/2015 tarihli adi yazılı arsa satış vaadi sözleşmesi ve davalının müvekkiline vermiş olduğu vekaletname olduğunu, davalının elinde başkaca senetler olabileceğini, aynı vekilin her iki tarafın vekili olmasının kendisi ve müvekkiline tavsiye ettiği vekil için sorun yaratacağını fark etmesi üzerine takibi bıraktığı gibi ——– TL’lik senedi yırtarak müvekkiline verdiğini, hileli tutum ve davranırlar ile zor durumda olan müvekkilinin hür iradesinin tümüyle kontrol altına alındığı ve arsa satış vaadi başlıklı belge ve vekaletname ile müvekkiline fazla güvence verdiği söylemini sık sık telaffuz eden davalının yine ——- izaleyi şüyu davasını geçersiz kılabileceğini beyan ettiğini, müvekkiline taraflar arası sözleşme başlıklı belgeyi imzalatarak davaya konu ——- TL’lik bedelsiz senedi elde ettiğini, herhangi bir bedel ödemeksizin aldığı —— -TL’lik senedi icra takibine koyan davalının müvekkiline ait ——-TL olan müvekkiline ait üç taşınmaza haciz koydurduğunu, önceki tutum ve davranışları ile çatışan davranış ve beyanlar sebebiyle müvekkilinin davalıyı azlettiğini, ———-TL’lik senet nedeniyle davalının haciz koydurmuş olduğu taşınmazın satışa çıkarılması sebebiyle eldeki davayı açtıklarını belirterek ———– tarihli arsa satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine, aynı tarihli sözleşmenin de geçersizliği sebebiyle iptaline, müvekkilinin davalıya —– tanzim tarihli ——— TL senet sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline kötü niyetli takip nedeniyle % 20 ‘den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 06/11/2018 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin arsa satış vaadi sözleşmesine güvenerek davalıya ——–TL’lik senedi verdiğini, hata hile ve ikrar olgusunun somut delillerle sabit olduğunu, davalı tarafın alacağın sebebini kanıtlayamadığını, sebepsiz zenginleşmeye çalıştığını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 14/01/2020 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanları ile delillerimizin toplanmasına ilişkin beyan ve taleplerini yineleyerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 08/06/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: senedin alacağa karşı verilmiş olduğunu, imzanın kabul edildiğini, bu sebebe dayalı davalarda zamanaşımı süresinin bir yıl olduğunu, bu nedenle talebin zamanaşımına uğradığını, usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafın taraflar arasında yapılan ——- tarih ve ———-vade tarihli senede ilişkin alakası bulunmayan bilgi, belge ve beyanları dilekçesine dayanak teşkil ettiğini, davacının müvekkilinin hile ve desislerle aldatıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, delil olarak gösterdiği temlikname ve sözleşmeler, vekaletnameler, avukatlara verilen vekaletname ve azilnameler, tarihleri itibarı ile incelendiğinde aldatılma yönündeki kendi iddialarını çürütür nitelikte olduğunu, dava dilekçesin ekinde sunulan delillerin dava konusu senedin icra takibine konulması ve tahsili ile ilgisinin bulunmadığını, söz konusu senedin taraflar arasındaki ———tarihli sözleşmeye dayalı olduğunu, ödeme şartlarının sözleşmede açıkça belirtildiğini, sözleşme hükümlerinin tarafların özgür iradeleriyle gerçekleştirildiğini, davacının borçlu olduğu miktarı ödeyeceğinden bahisle sürekli müvekkilini oyaladığını, dolandırıcılık iddiasıyla müvekkilinin savcılığa şikayet edildiğini, soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, müvekkili alacağına karşılık başlatılan icra takibin davacıya hemen tebliğ olmasına rağmen haciz şerhi işlenen gayrimenkul satış aşamasına geldikten 6 ayı aşkın süre sonra savcılığa suç duyurusunda bulunması ve aldatıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyanla öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddini, olmadığı takdirde esastan reddini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 16/11/2018 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle: senedin veriliş sebebinin talil edildiği yönündeki iddiaların asılsız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, borcun kaynağının senet olduğunu, alacaklı olan müvekkili olduğunu, davacının imzasını inkar etmediği, takibe karşı irade fesadına dayanarak menfi tespit davası açtığını, senede karşı senetle ispat yükümlülüğünde bulunan davacının kendisi olduğunu, sözleşme ve senet tarihinin aynı olduğundan irade fesadına dayalı davalardaki 1 yıllık zamanaşımı süresinin aşıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı vekili 14/01/2020 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla sunulan delillerin dava ile ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu: Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davaya konu bononun ve arsa satış vade sözleşmesinin davacı tarafın iradesi fesada uğratılmak suretiyle imzalatılıp imzalatılmadığı, davanın bir yıllık süre içerisinde açılıp açılmadığı, davaya konu arsa satış vaadi sözleşmesi ve bononun iptali gerekip gerekmediği olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, davaya konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/1. Maddesindeki ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen ————. İcra Müdürlüğü’nün——— Esas sayılı dosyasında; davacı/takip borçlusu hakkında 15/12/2017 tarihli takip talebi ile takip başlatıldığı, davacı/takip borçlusunun süresinde takibe itiraz etmemesi nedeni ile takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosyada sunulan ——–tarihli Taraflar Arası Sözleşme Başlıklı belge incelendiğinde, taraflarının … ve … olduğu, sözleşmenin taraflar arasında —— tarihinde yapılan ——– TL alacağa karşılık olarak imzalandığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan ——– tanzim tarihli ——- ödeme günlü —— TL bedelli bono incelendiğinde, keşidecisinin …, lehdarının … olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan —- tarihli Arsa Satış Vaadi Sözleşmesi incelendiğinde,————– sayılı taşınmazın satış vaadinde bulunan ————– Noterliği’nin —— tarih ve —— yevmiye nolu Sadış Vaadi Sözleşmesi ile —— m2 ‘sini devredildiği, —- ise bu hakkını —— Noterliği’nin ——– tarih ve ——- yevmiye nolu düzenlenme şeklinde vekaletname ile … ‘ya devrettiği, davalı … tarafından bu kez taşınmazın ——- m2 ‘sini ——— TL bedelle … ‘a devredilmesine ilişkin olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan —– tanzim tarihli —– ödeme günlü ——- TL bedelli bono incelendiğinde, keşidecisinin …, lehdarının … olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan —– tarihli İbraname başlıklı belge incelendiğinde, ——–. İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyasına ilişkin dosya borcu yönünden takip alacaklısı … ‘nın takip borçlusu … ‘ı ibra ettiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan —– Noterliği’nin — tarihli Azilname incelendiğinde, ——- Noterliği’nin ——- tarih ve ——– yevmiye nolu vekaletnamesi ile davacı tarafından vekil tayin edilen ——- vekaletten azledildiği anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … 28/02/2019 tarihli celsede alınan beyanında; “Davacı benim kardeşim olur, davalı ise kardeşime kendisini avukat olarak tanıtan kişidir, davalı kardeşimin güvenini kazanarak davaya konu bonoyu ondan almış, ben davalı …’ yı bir kez uzaktan gördüm, tarafların konuşmaları sırasında ben yanlarında bulunmadım, kardeşimin ———–olan hukuki ihtilafını halledebileceği yönünde kardeşime güven vermiş, hatta kardeşim o gün eve geldiğinde öyle bir adama rastladım ki bu kişi problemimizi çözer dedi, ben eşimden ayrı olduğum için davacı kardeşim ile aynı evde yaşıyorum, davalı kardeşime 14 dönüm kadar bir arazi vadetmiş, bu araziyi bahane ederek kardeşimden sürekli olarak para istemiş, kardeşim kardeşlerimden temin ettiği bir kısım parayı bildiğim kadarıyla davalıya verdi, davalının vadettiği arazi —– bulunuyormuş, bahsettiğim bu olaylar hangi tarihte olduğunu hatırlamıyorum, ancak bu senenin içinde olduğunu düşünüyorum, davalı kardeşime bir süre belge imzalatmış, ancak ben bu belgelerin imzalandığında yanlarında bulunmadım…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … 28/02/2019 tarihli celsede alınan beyanında; “Davacı benim dayım olur, davalıyı da dayımla olan ilişkileri nedeniyle tanıyorum, davacı dayımın birtakım hukuki ihtilafları nedeniyle adliyeye gidip gelirken davalı ile tanışmış, davalı kendisini emekli polis memuru olduğunu söyleyerek halen görevde olan emniyet mensuplarını ve ayrıca avukatları tanıdığını, dayımın hukuki ihtilaflarını çözebileceğini, kendisininde yargı işleyişi hakkında bilgi sahibi olduğunu söylemiş, davaya konu edilen belgelerin imzalanması sırasında ben tarafların yanında değildim, ancak bir kısım görüşmelerinde yanlarında bulundum, taraflar tanıştıktan bir kaç ay sonra aralarında arkadaşlık ilişkisi başladı, davalı ———– dönüm bir arazi olduğunu bunu davacı dayımla paylaşabileceğini söyledi, bu arazinin —–tapularına dayalı ve ——-paşalarına ait bir arazi olduğundan bahsetti, daha sonra davalı taraf birlikte oldukları dönemde yeme, içme gibi masraflarını davacıya ödetmeye başladı, ayrıca birtakım davaların açılacağını söyleyerek dayımdan para istedi, dayımda teyzelerimden temin ettiği yanlış hatırlamıyorsam 30 bin ve 40 bin TL’ yi …’ya vermek üzere teslim aldı, ancak bu parayı …’ya verirken ben yanlarında değildim, ayrıca davacının kendisine ait —— aracı herhangi bir bedel talep etmeden davalının üzerine devretti, davacının—— olan ihtilafına konu olan iki adet daireden bir daireyi yine davalıya devretti, davalı tarafından bahsedilen —— dönümlük arazinin mülkiyetinin edinilebilmesi için bir takım davalar açılması gerektiğini, kendisinde bu para bulunmadığını, mülkiyeti edinilince arazinin aralarında paylaşılacağını söyleyerek davacı dayımdan bahsi geçen paraları aldı ve devirler davalı üzerine yapıldı, bildiğim kadarıyla davalı ——-dönüm arazinin satışı işleminden vazgeçtiği ve bu nedenle taraflarının arası bozulduğu ve kendisi şuan dayımdan devraldığı dairede oturmaktadır, davaya konu bononun hangi sebeple düzenlendiği bilmiyorum, biz davaya konu edilen olayın tamamından taraflar arası bozulduktan sonra haberdar olabildik, az önce söylediğim gibi ben tarafların arası iyiyken yanlarında bulundum, davacı dayım davalının “ben zaten emekli polisim, hukuki yoldan çözemiyorsak yine de çözeriz, eşim avukatın yanında çalışıyor” söylemleri nedeniyle dayımın güvenini kazanmış, bahsetmiş olduğum olaylar son bir buçuk sene içinde yaşandı, ben, üç teyzem, annem ve davacı dayım aynı evde yaşıyoruz…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … 20/06/2019 tarihli celsede alınan beyanında; “Ben davanın her iki tarafını da tanıyorum, ben davaya konu edilen sözleşme ve senetlerin düzenlenmesi sırasında tarafların yanında değildim, davalı bana davacıdan —— TL alacağı olduğunu söylemişti, davacının —–TL borçlu olduğunu gösteren belgeyi de ben görmüştüm, davalı davacıdan alacağını isteyince davacı taraf bankadan —— TL kredi çekmiş ancak bu parayı davacı kendi abisine vermiş bunun üzerine davalı da davacı hakkında icra takibi başlatmış, taraflar arasındaki münasebetler ile ilgili olarak benim başkaca bir bilgim yoktur, ben davacının kredi çektiğini ve abisine verdiğini davalının anlatımıyla öğrendim ancak bu konuşma sırasında davacı tarafta bizim yanımızdaydı, dava açılmadan önce ben davacıyı bir cafede davalının da olduğu sırada tanıdım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Borcun sebebini içermemiş olsa bile borç tanıması geçerlidir. (TBK.md.18)
Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. (TBK.md.39/1)
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, bono sureti, ——- tarihli Arsa Satış Vaadi Sözleşmesi başlıklı belge ile ——— tarihli Taraflar Arası Sözleşme başlıklı belge, —– tarihli İbraname, Azilname, ——– keşide tarihli ——- TL bedelli bono sureti, ——- tarihli Protokol Vaadi, ——- tarihli Araç Satış Sözleşmesi, —— tarihli Azilname, ———– İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyası, —— TL bedelli bonoya ilişkin açılan icra dosyasındaki ödeme emri, ——– Asliye Hukuk Mahkemesi ‘nin ——– Esas sayılı dosyasındaki ——tarihli 30. Celse Zaptı, ——– tarihli düzenlenme şeklinde vekaletname, tanık beyanları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/senet borçlusu/Keşideci tarafından keşide edilen kambiyo senedinin davalı/senet alacaklısı/Hamil tarafından iktisap edildiği, menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı, genel kuralın aksine senede dayalı borç ilişkilerinde ispat yükünün senet borçlusunda olduğu, taraflar arasındaki ilişkiler kapsamında bir kısım sözleşmeler ve ibraname ile bonoların düzenlendiği, davacı tarafın davalı tarafça güven tesis edilerek davacının iradesini fesada uğratıldığını iddia ettiği, TBK.nun 30 ve 39 ‘uncu maddeleri arasında düzenlenen irade fesadı hallerinin sözleşmesel ilişkiler için geçerli olup, kambiyo taahhüdüne uygulanma olanağı bulunmadığı, davacı taraf her ne kadar —– tarihli Arsa Satış Vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığından geçersizliği nedeniyle borçlu olunmadığını iddia etmiş ise de, davaya konu bononun bahsi geçen arsa satış vaadi sözleşmesine istinaden düzenlendiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil ve ispat bulunmadığı, —— tarihli Taraflar Arası Sözleşme başlıklı belgenin ise açıkça borç ikrarı içerdiği, davacı taraf irade fesadı hallerine dayandığından en geç davalının tavsiye olduğu iddia olunan vekilin azledildiği tarih olan —— tarihi itibariyle irade fesadı halinin öğrenildiğinin kabulünün gerektiği, bu halde TBK.nun 39/1 ‘inci maddesi uyarınca bir yıl içinde davacı tarafın sözleşme ile bağlı olmadığını bildirip, verdiğini iade istemediğinden —– tarihli taraflar arasında sözleşme başlıklı sözleşmenin geçerli olduğu, davaya konu bononun —— tarihli ve taraflar arası sözleşme başlıklı sözleşmeye istinaden düzenlendiği hususunun her iki tarafında kabulünde olduğu, davaya konu bononun takibe konduğu icra dosyasında da takip dayanağı olarak bono ve bu sözleşmenin gösterildiği, davacı tarafça irade fesadı halinin ispatı için dayanılan —— nolu parselin bila bedel davalıya devredildiği iddia edilmiş ise de, bu taşınmazın ——- TL bedelli bononun takibe konulduğu ——-. İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyasına ilişkin olarak tanzim edilen ——- tarihli ibranameye göre, bu takibe konu dosya borcunun kapatılması için devredildiğinin anlaşıldığı, bu haliyle bu devrin davaya konu bononun dayanağı olan ——- tarihli taraflar arasında sözleşme başlıklı sözleşmenin irade fesadı hali ile imzalandığı iddiasını ispata elverişli olmadığı, dosyaya delil olarak sunulan araç devir sözleşmesi,—— Asliye Hukuk Mahkemesi ‘nin— Esas sayılı dosyasına ilişkin duruşma zaptı ile —– tarihli arsa satış vaadi sözleşmesi ve —- tarihli düzenlenme şeklinde vekaletnamenin, davaya konu bono ve bu bononun dayanağı olan ——- tarihli taraflar arasında sözleşme başlıklı sözleşmenin tanzimine ilişkin olduğuna dair dosyada herhangi bir ispat bulunmadığı, davaya konu bononun tanzimine esas sözleşme geçerli olduğundan ve kambiyo taahhüdüne ilişkin irade fesadı iddiası ispatlanamadığından davacının keşidecisi olduğu bonodan dolayı sorumluluğunun bulunduğu, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 1366,20 TL harcın alınması gerekli olan 54,40 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.311,80 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 30,00 TL’nin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 11.200,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça keşif harcı olarak yatırılan 253,80 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2020