Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/538 E. 2022/830 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/538
KARAR NO: 2022/830
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/05/2018
KARAR TARİHİ: 29/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu ancak cari hesap ekstresi tahsil edilemeyince müvekkili şirket adına —– sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin ödeme emrine, yetkiye borç ve ferilerine itiraz etmesi üzere anılan icra takibinin icra müdürlüğünce — tarihinde durdurulduğunu, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarından davalı şirketin —– —— müvekkili şirkete borçlu olduğunun anlaşıldığını, davalı yanca asıl alacak, faiz ve ferilerine ve icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığına dair itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek mal kaçırmak ve müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmak kastıyla yapılan vaki itirazların iptali ile ——-asıl alacak ve icra harç, masraflar ve ücreti vekalet dahil alacağa bağlı tüm ferilerle birlikte tahsiline, % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, takibin devamına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında yapılacak ilamsız icra takiplerinde müvekkilinin yerleşim yeri olan —– İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, müvekkili hakkında —— İcra Müdürlüklerinde ilamsız icra takibi başlatılmasının yetki yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle mevcut davada da yetki itirazında bulunduklarını, iş bu davada ——Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davayı ve borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının alacaklı olduğu kabul edilse dahi müvekkilinin takibe konu edilen alacak iddiasıyla ilgili olarak temerrüte düşmediğinden takip öncesi faiz istenilmesinin mümkün olmadığını ayrıca faiz oranının da takip tarihinden itibaren yasal faiz olarak uygulanması gerektiğini, icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
—— sayılı icra dosyasının incelenmesinde davacı takip alacaklısı tarafından takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, yetkiye borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin —- tarihli duruşmasında dinlenen tanık ——Ben davacı şirkette muhasebe bölümünde çalışırım, —- şirketimizin mal vermesi sebebi ile alacağımız vardır, alacağı tahsile ilişkin —— bölümünde çalışan arkadaşlarım —– küsür liralık alacak için görüşmüşlerdi, —– bey arkadaşlarıma küfür ve hakaretler ettiğini, şirketin alacağı olan —- alacağı ödemeyeceğini açık olan —– duydum” şeklinde; tanık—- Ben davacı şirkette ——-şefi olarak çalışırım, —- şirketimizin mal vermesi sebebi ile alacağımız vardır, alacağı tahsile ilişkin ——– bölümünde çalışan arkadaşlarım olan —————- bey ile —- alacak için görüşmüşlerdi, — arkadaşlarıma küfür ve hakaretler ettiğini, şirketin alacağı olan —- alacağı ödemeyeceğini açık olan— duydum ” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Mahkememizce ilgili ——- müzekkereye yazılarak taraflara ait—– istenmesine karar verilmiş olup, müzekkere cevapları dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizce tarafların niza konusu uyuşmalığın ait olduğu—— ilişkin ticari defterleri üzerinde Türk Ticaret Kanunu’nun 83-86. Maddeleri ile HMK’nın 222/1. Maddesi uyarınca inceleme yapılmasına karar verilmiş ancak kesin süreye rağmen ücret yatırılmadığından ve ticari detferler ibraz edilmediğinden davacı vekilinin defter incelemesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin —— tarihli duruşmada “Her ne kadar defterler üzerinde inceleme yapılamamış ise de davacı tanığı olarak bildirmiş olduğumuz tanıklarımız mahkeme huzurunda dinlenmiştir, tanık delili ile alacağımız ispat edilmiştir, Davamızın kabulüne karar verilsin, tanık delili yeterli görülmez ise dava dilekçemizde yemin deliline dayanıldığından yemin metni hazırlayıp sunulmak üzere tarafımıza süre verilsin ” şeklinde beyanda bulunması üzerine davacı vekiline yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunda beyanda bulunmak üzere verilmiş, davacı vekilince yemin metninin sunulması üzerine davalı şirket yetkilisinin isticvabı için —- Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ancak tebligatın iade edilmesi üzerine talimata bila ikmal cevap verildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından —– tarihli beyan dilekçesi sunulduğu, davalı şirketin iflasına karar verildiği görülmekle —-İcra müdürlüğüne müzekkere yazılarak —–Alacaklılar toplantısı yapılıp yapılmadığı, yapılmamış ise ikinci alacaklılar toplantısı tarihinin bildirilmesinin ayrıca tasfiye halinde şirketin ——– isim ve adreslerinin bildirilmesinin istenmesine karar verilmiş, ——İcra Dairesince davalı şirketin iflasının kesinleştiğinin,—- oluşmadığından iflas işlemlerinin müdürlükçe yapıldığının bildirilmesi üzerine davacı vekiline ——- masasını davaya dahil etmek üzere süre verilmiş, davacı vekilince dahili davalı dilekçesi sunulması üzerine —–usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Dava, alacak istemine dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davalının icra takibinde yetkiye itiraz etmiş olması, itirazın iptali davalarında İİK 67 gereğince usulüne uygun olarak yapılmış icra takibi bulunmasının davaya bakma koşulu olması, niteliği itibariyle bu koşulun özel dava şartı olması ve davanın esasına girilebilmesi için dava şartlarının mevcut olmasının zorunlu olması nedeniyle icra dairesinin yetkisine itirazın öncelikle incelenmesi gerekmiştir.
İİK’nın yetkiyi düzenleyen 50. Maddesinde yetkili icra dairesinin tespiti hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre; davalının davacının iddia ettiği sözleşmeyi (cari hesap ilişkisini) kabul etmediği, mahkememizce taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olup olmadığı yönünde inceleme yapıldığı, dinlenen tanık beyanlarına göre akdi ilişkin varlığının ispat edilemediği ( kesin süreye rağmen ücret yatırılmadığından ve ticari defterler ibraz edilmediğinden davacı defterlerinin incelenmediği, yemin edası için davalı şirket yetkilisinin ikameti olan —– Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimata bila ikmal cevap verildiği) , İİK hükümlerine göre davalının yerleşim yeri icra dairesinin yetkili olduğu,—– icra dairelerinin yetkili olduğu ) , icra takibinin yetkisiz yerde başlatıldığı , davalı tarafından icra takibine yetki yönünden itiraz edilmiş olması nedeniyle yetkili icra dairesinde usulüne uygun takip yapılma koşulunun gerçekleşmeden davanın açıldığı sonuç ve vicdani kanaatine——-varılarak davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın davanın başında alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 44,80 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesin olduğundan davacıya iadesine,
5-Davalı şirketin iflasına karar verildiğinden vekili ile vekalet ilişkisi sona eren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verildi. 12/12/2022