Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/486 E. 2020/702 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/486 Esas
KARAR NO : 2020/702

DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 30/04/2018
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı ….—— yöneticisi olduğundan, huzurdaki işbu davada mahkememizin görevli ve yetkili olduğunu TTK 553. Maddesinde şirketi temsilen yetkili bulunan yöneticinin sorumluluğu hükümlerinin düzenlendiğini yine TTK 644. Maddesi uyarınca ———- hükümlerin uygulanacağı da ——olup 561 madde gereğince de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olarak belirlendiğini, davalı ..——— tarihinde işyerinde geçirdiği bir rahatsızlık sonucu 13/04/2018 tarihine kadar rapor aldığını, davalının raporlu olduğu dönemde tarafınca takip edilen işlemler, aynı departmanda çalışan diğer personeller tarafından yerine getirimiş, işlerin takibi sırasında bir takım şüpheli olduğu düşünülen işlemlere rastlandığını, davalılardan …—– olarak işe gelemediği dönemde, müvekkili şirketteki görevini kötüye kullandığı, şirkete gelen çekleri şahsen tahsil edip uhdesine geçirdiği, bunu şirketten gizlemek için muhasebe sistemini kullandığının ortaya çıktığını, bu işlemlerin incelenmesi sonucunda davalıların tespit edilen hususlarda paraları uhdesine geçirdiğinin ortaya çıktığını, müvekkilinin satıcı firmalarından ———ile yıl sonu muıtabakatı yapıldığında bu şirkete gönderilen bir takım çeklerin kendilerine ulaşmadığı, bu nedenle de kayıtlarda görünmediğini müvekkiline ilettiğini, müvekkili şirketin hali hazırda kullanmış olduğu ve tüm kullanıcıların ancak kendilerine ait kullanıcı adı ve şifreleriyle giriş —— firmasının cari hesabındaki kayıtları tek tek incelemiş ve ekte dökümünü sundukları çeklerin, davalı … tarafından kendisine ait olan (———- çıkış kayıtlarının yapıldığını tespit ettiğini, müvekkili şirket tarafından ——– sisteminde her kullanıcının kendi kullanıcı adı ve şifresi ile sisteme girmesi nedeni ile yapılan her işlemin hangi kullanıcı tarafından yapıldığının kolaylıkla takip edilebilidiğini, bu sistemdeki bilgilere göre müvekkilinin ——müşterileri tarafından borçlarına mahsuben gönderilen çeklerin davalı … tarafından teslim alındığı,——- borç nedeniyle bu firmaya verildiği ve vadelerinin geçmesiyle bu firma tarafından tahsil edildiği düşünülmüş ise de, belirtilen —————carisinde görünmemesi üzerine bu çeklerin teslimatının ne şekilde olabileceği müvekkilce araştırıldığını, çeklerin teslim edildiğine ilişkin herhangi bir tahsilat makbuzu bulunmadığını, bu durum üzerine çeklerin ——gönderilebileceği düşünülmüş —– sisteminden teslimat formlarında — belirtilmediğinden bu hususta da bir sonuca varılamamış olduğu, yapılan araştırma neticesinde davalı … tarafından çeklerin bankalardan—-söz konusu çekleri müvekkili şirketin borçlu olduğu firmaya vermiş gibi göstererek ancak vermeyerek kendi isim ve —- şirket hesaplarına aktarmayarak kendi uhdesinde kaldığı ortaya çıktığı,—- nedeniyle sisteme müdahale edememesi sonucu çarpıcı durum ortaya çıkabilmiş ve müvekkil tarafından davalı hakkında —–Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, mahkemeye sundukları —- tutarındaki çek listesinde yer alan çeklerin kim veya kimler tarafından tahsil edildiği hususunun tespiti için müvekkili tarafından İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na —— tarihinde suç duyurusunda bulunulduğunu ve çek bedellerinin davalı … tarafından tahsil edildiğinin belirlendiğini,— isimli şahsın müvekkili şirket ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını, bu kişinin belirtilen çeki ne şekilde ele geçirdiği savcılık soruşturmasında ifadesinin alınmasıyla ortaya çıkabileceğini, dava dışı —– yönelik her türlü dava, şikayet ve talep haklarını saklı tutmakta olduklarını, 27/02/2018 tarihinde raporlu olan davalı …’in kendi isteğiyle müvekkili şirketi arayarak ziyarete geleceğini bildirdiğini ve geldiğini, davalının şirkete gelmesi üzerine müvekkilinin tespit edilen hususları kendisine ilettiğini ve yapılan yüz yüze görüşmede davalının birkaç çeki tahsil etmiş olabileceğini dile getirdiğini, davalıdan savunma istendiğini ancak davalının yazılı bir savunma vermediğini, müvekkilinin de iş akdini sona erdirdiğini, sonrasında davalı ile yapılan görüşmede 01/03/2018 tarihli “…kendi el yazımla imzalayıp sorumluluğumda olduğunu kabul ettiğimi beyan ettim, buna göre yapılan inceleme sırasında şimdilik tespit edilen——- verilen çeklerin listesinde yer alan çek bedeli toplamı — listesinde yer alan çek bedeli toplamı 110.759,47 TL sorumluluğumda olduğunu, bu bedelleri şirkete geri ödemeyi kabul ettiğimi belirtmek isterim. Bunların dışında 2015-2016 yıllarında —– mutabakatsızlıktan kaynaklanan—– bedelleri de kendim size bildiriyorum, bu bedeller de tarafımın sorumluluğundadır. Ayrıca 56.165,00 TL makbuzlara ilişkin bedelleri de kabul ediyorum…” şeklinde belge imzaladığını, davalının mahkemeye sundukları işbu belgeler ile birlikte toplam 1.432.561,67 TL lik bedele ilişkin olarak müvekkiline senet verdiğini, müvekkilinin de alacaklarına ilişkin olarak işbu senedi davalını bizzat kendi verdiği onay ile bir —-üzerine haciz konulabilmesi için ihtiyati haciz kararı aldığını, ——-davalının uhdesine geçirdiği çek bedellinin toplamda 2.387.969,00 TL olduğunu, mahkemece müvekkili şirketin defter ve kayıtları —————- malvarlığının tespiti ile kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasını, nihayetinde suç niteliğindeki haksız fiil ile elde edilen bu bedellerin ——- edinilmesi nedeniyle kendisinden tahsilini talep ettiklerini, —-davalı …—- ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, belirtmiş sonuç olarak tahsilde tekerrür olmamak üzere 1.805.469,00 TL lik alacaklarının haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili mahkememiz sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davaya usul yönünden itirazda bulunduklarını, her ne kadar davacı şirket, —— hesapları ile oynadığını ve müşteriler tarafından alınan çeklerin arkasına ciro etmek sureti ile bankadan tahsil ederek tahsil ettiği meblağları davacı şirkete ödemediğinden ve zimmetine geçirdiğinden bahisle dava açmış ise de diğer davalı müvekkili …’in davaya konu edilmesinin ve taraf gösterilmesinin anlaşılamadığını, bu yönde husumet itirazında bulunduklarını, davalı müvekkili …, şirketin zararından mesul olamayacağı gibi—- yapmış olduğu ileri sürülen haksız fiillerden dolayı sorumlu tutularak davaya taraf olarak gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini, hukukumuzda çokça bilinen ve yerleşik olan kurala göre ‘’Borcun şahsiliği ilkesi’’ mevcut olduğunu. Şayet ki ortaya çıkan zarardan ve borçtan davalı—– olduğu için diğer davalı ..– işbu davada taraf olarak gösterilemeyeceğini, davacı şirketin işbu davada harca esas değeri 1.805.469,00 TL olarak beyan ettiğini ve bu şekilde huzurdaki davayı ikame ettiğini ancak yine davacı şirketin davaya dayanak çeklerin listesinde toplam 17 adet çeki ve bilgilerini sunduğunu, sunulan 17 adet çekin 12 tanesinde davalı müvekkili ..—-imzası ve cirosu olduğunu ve tahsil edildiğini açıkça belirttiğini—– tanesinde dava dışı —-cirosu olduğu ve tarafından nakde çevrildiğini bir tanesinde dava dışı —- cirosu ve tarafından nakde çevrildiğinin sabit olduğunu, ancak davalı şirketin davalı —- cirosu olmayan ve tarafınca nakde çevrilmeyen işlemleri de sanki müvekkili icra etmiş gibi kötü niyetli olarak hareket etmekte ve zararları müvekkilinden talep etmekte olduğunu, ayrıca davacı şirketin —- davaya dahil etmemesi ve aleyhlerine dava ikame etmemesinin de düşündürücü olduğunu, davacı şirketin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu müvekkilinin ciroladığı çeklerin bedelleri toplamının 560.823,74 TL olup davacı şirketin hiçbir mantığı ve izahı bulunmayan sebeplerle müvekkilinden senet aldıklarını da ikrar etmelerine rağmen huzurdaki davayı da 1.805.469,00 TL lik alacak davası olarak açtıklarını, müvekkili aleyhine ispatlanabilir davacı şirketin toplam zararını 560.823,74 olduğu, fazlaya ilişkin taleplerin reddi gerektiğini, davacı şirket zararların tespiti için —–firmasına gerekli—yaptırtıldığını, ancak bağımsız ve özel bir kurum ——— raporları işbu dava dosyasına eklenmediğini ve incelememize olanak bulunmadığını, davacı şirketin gerçek zararının tespiti için incelemeler yapılmalı ve uzman bilirkişiler marifetiyle gerçek zararın tespiti yapılmalı ve davacı şirkette oluşan mali zararın ne oranda müvekkil tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıkarılması gerektiğini, dosya münderecatından da anlaşılacağı üzere davalı müvekkil …’in geçirmiş olduğu kaza sonucu beyin kanaması geçirdiği ve aylarca iş göremez durumda olduğu ve çalışamadığının açık olduğunu, müvekkilinin henüz yeni yeni kendine gelmeye başladığı sıralarda (ki geçirmiş olduğu kaza sonucu beyin fonksiyonları önemli ölçüde zarar görmüştür) davacı şirketin baskısı ile önüne sunulan tüm evrakları kabul etme durumunda bırakıldığını, davacı şirketi kendi yönlendirmeleriyle müvekkile yazılar ve mutabakatnameler yazdırmış ve esasen sorumlu dahi olmadığı zararlardan dahi müvekkili sorumlu tutmak için, müvekkilin de rahatsızlığını kullanarak hazırlanan evraklara imza attırıldığını, müvekkili tarafından verildiği iddia edilen ve müvekkilinin imzası bulunan hiçbir yazıyı, cevabı ve mutabakatı kabul etmediklerini beyan ettikleri, müvekkilin hali hazırda sağlık raporu alınırsa yaşamış olduğu kaza neticesinde beyin fonksiyonlarının önemli ölçüde zarar gördüğünün— ortaya çıkacağını, müvekkili ..— adına kayıtlı üç adet taşınmazı olduğunu, bunların dava dilekçesinde de belirtildiği üzere;—- —- taşınmazlar olduğunu, müvekkilin, davalı şirkete — mesuliyeti ispatlanmadan ——— bedelle satmış ve bu bedeli de davacı şirkete nakden ödediğini, davacı şirketin işbu dosyada müvekkilin sebep olduğunu iddia ettiği zararın 560.823,74 TL olduğunu izah ettiklerini ancak davacı şirketin yine baskı kullanarak, müvekkilinin davacı şirketi zarara uğrattığı ispat olunmadan —– senet imzalattırmış ve senedi dayanak göstererek Gebze — İcra Müdürlüğü —- Esas sayılı dosya ile (ihtiyati haciz) icra takibi başlattıklarını,— uygulanarak müvekkilin —– icra takibine kefil olarak kaydettirdiklerini hal böyle iken zaten müvekkilin hiçbir zararı ispatlanmadan (Kaldı ki ispat olunduğu iddia edilen miktar———- senet imzalatılması ile zaten davacı şirketin zararı —– ile müvekkil tarafından teminat altına alındığını, esasında müvekkili davacının zorla ve baskı ile imza attığı senedin dahi şirketin iddia ettiği zararının kat be kat üstünde olup bu hususta Menfi Tespit/İstirdat davası açma haklarını saklı tutmakla yukarıda izah ettikleri nedenlerle ikame edilen işbu davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mali bilirkişi aracılığı ile davacı şirkete ait ticari defter kayıt ve dayanakları belgelerin incelenmesi sonucunda düzenlenen raporda; “… Davacı şirketin ticari defterlerinin elektronik defter olup açılış ve kapanışlarına ilişkin beratların süresinde alındığı, davacı şirketin muhasebe kayıtlarına yetkilendirilmiş ve şifre almış kişiler tarafından bilgi girişleri yapıldığı, davalı …—-davacı —, muhasebe sistemindeki —— davacının bu kodu kullanarak kayıtlara bilgi girişi yaptığı, defterlerde özellikle bu kod kullanılarak yapılan işlemlerin incelendiği ve rapor ekinde dökümlerin sunulduğu, sunulan dökümlerde de görüleceği üzere, davacı—– senelerinde yoğun bir cari hesap ilişkisi olduğu, davalının da özellikle bu hesabı kullandığı, davalı bulunduğu pozisyon itibari ile gelen çekleri alma yetkisine sahip olduğu, aldığı çekleri de hesaplara kendisinin kaydettiği, daha sonra da bu çekleri davacı şirketin borçlu olduğu firmalara çıkış kaydını yaptığı, ancak fiilen böyle bir çıkış olmadığı için çeklerin davalıda kaldığı, dolayısıyla çıkış işlemine ait alıcının imzasına havi bir belge de bulunmadığı, yani yapılan muhasebe işleminin bir alındı belgesine, makbuza dayanmadığı, işlemin belgesiz yapıldığı, bu şekilde olan ————— toplamındaki 3 adet çeki de karşılıksız diye göstererek bedellerini tahsil ettiği, bu —— zimmetinde kaldığı, davalının yaptığı işlemlere ve çeklere ait hesap dökümlerinin inceleme sırasında alınarak rapor ekinde dosyaya sunulduğu, bu rakamların davacı şirketin yaptırdığı — tespit edildiği, davalının yaptığı hayali kayıtlara ilişkin belgelerden örneklerinde inceleme sırasında alınarak rapora eklendiği, davacı şirketin, davalı ile yaptığı görüşmelerde davalının 1.432.561,67 TL lik işlemleri kabul ederek bunun için davacı şirkete ——- senet verdiği, icra takibine konu edilen senedin tenzilinden sonra kalan alacağının 955.407,33 TL olduğu, bakiye 850.061,67 TL talebin mükerrer olduğu…” belirtilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davalılardan—davacı şirketin yöneticisi olduğu dönemde davacı şirkete ait çek bedellerinin kendi uhdesinde bırakılarak şirkete ödenmediğinden bahisle uğranılan zararın davalılardan tazmini istemine ilişkindir.
Taraflarca sunulan deliller celp edilerek dava dosyası ve davacı şirkete ait tüm ticari defter kayıt ve dayanakları belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır, alınan raporun dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı —- davacı şirkette— çalışırken müşterilerden aldığı çekleri bankalardan tahsil ederek zimmetine geçirdiğini, muhasebe kayıtlarında da söz konusu çekleri başka firmalara verilmiş gibi göstererek eylemini gizlediği, hastalandığında durumun ortaya çıkması üzerine davalının kabul ettiği usulsüz işlemler için 1.432.561,67 TL lik senet verdiğini, ihtiyati haciz kararından sonra davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, davalının haciz konulan taşınmazlarından ancak 582.500,00 TL lik bir tahsilat yapılacağının öngörüldüğünün, bu arada yaptırılan özel denetimde usulsüz işlemlerin boyutunun 2.387.969,00 TL olarak tespit edildiğini, bundan 582.500,00 TL sinin tenzil edildiğinde geriye kalan 1.805.469,00 TL lik kısmının tahsil kabiliyetinin olmadığının anlaşıldığından bahisle diğer davalı …—davalının eşi olduğu, ev hanımı olduğu, bu kişinin mal varlığının — diğer davalı olduğundan, tahsilde mükerrerlik olmamak üzere 1.805.469,00 TL nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Gebze — İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı takip dosyasının Uyap üzerinden celbolunarak yapılan incelenmesinde; davacı firma tarafından davalılardan … aleyhine—– Asliye Ticaret Mahkemesinin —- tarihli bono nedeniyle ihtiyati haciz kararı verildiği—- yapıldığı, takip dosyasında 15.05.2018 tarihi itibariyle diğer davalı ..— icra müdürlüğüne başvurarak; “.—-,—dedi.” şeklinde icra kefili olmak üzere talepte bulunduğu, alacaklı vekilinin kabul beyanı üzerine tarafların imzalarının bulunduğu şekilde davalı …—icra takip dosyasına icra kefili olarak katıldığı tespit edilmiştir.
Mali bilirkişi aracılığı ile davacı şirkete ait ticari defter kayıt ve dayanakları belgelerin incelenmesi sonucunda düzenlenen raporda; “… Davacı şirketin ticari defterlerinin elektronik defter olup açılış ve kapanışlarına ilişkin beratların süresinde alındığı, davacı şirketin muhasebe kayıtlarına yetkilendirilmiş ve şifre almış kişiler tarafından bilgi girişleri yapıldığı,—–davacı şirketteki— müdürü olup, muhasebe sistemindeki kullanıcı —– davacının bu kodu kullanarak kayıtlara bilgi girişi yaptığı, defterlerde özellikle bu kod kullanılarak yapılan işlemlerin incelendiği ve rapor ekinde dökümlerin sunulduğu, sunulan dökümlerde de görüleceği üzere, davacı şirketin—— özellikle bu hesabı kullandığı, davalı bulunduğu pozisyon itibari ile gelen çekleri alma yetkisine sahip olduğu, aldığı çekleri de hesaplara kendisinin kaydettiği, daha sonra da bu çekleri davacı şirketin borçlu olduğu firmalara çıkış kaydını yaptığı, ancak fiilen böyle bir çıkış olmadığı için çeklerin davalıda kaldığı, dolayısıyla çıkış işlemine ait alıcının imzasına havi bir belge de bulunmadığı, yani yapılan muhasebe işleminin bir alındı belgesine, makbuza dayanmadığı, işlemin belgesiz yapıldığı, bu şekilde olan işlemlerin 77 adet çekten ibaret olup muhasebedeki rakamsal karşılığının 2.337.377,00 TL olduğu, bunların haricinde davalının —– —— toplamındaki 3 adet çeki de karşılıksız diye göstererek bedellerini tahsil ettiği, bu şekilde 80 adet çekin bedeli olan 2.387.969,00 TL nin davalının zimmetinde kaldığı, davalının yaptığı işlemlere ve çeklere ait hesap dökümlerinin inceleme sırasında alınarak rapor ekinde dosyaya sunulduğu, bu rakamların davacı şirketin yaptırdığı —- edildiği, davalının yaptığı hayali kayıtlara ilişkin belgelerden örneklerinde inceleme sırasında alınarak rapora eklendiği, davacı şirketin, davalı ile yaptığı görüşmelerde davalının 1.432.561,67 TL lik işlemleri kabul ederek bunun için davacı şirkete—- senet verdiği, icra takibine konu edilen senedin tenzilinden sonra kalan alacağının 955.407,33 TL olduğu, bakiye 850.061,67 TL talebin mükerrer olduğu…” belirtilmiştir.
İstanbul Anadolu — Asliye Ceza Mahkemesinin —Esas sayılı dava dosyasının UYAP üzerinden celp olunarak yapılan incelemesinde davacı şirket tarafından davalılardan … aleyhine hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinden bahisle şikayeti sonucunda kamu davası açıldığı, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 17.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda; ——olarak çalıştığı, kendisinin müşterek imzası ile sınırlı yetkisinin bulunduğu, yukarıda inceleme ve değerlendirmeler bölümünde açıklandığı üzere verilen sınırlı yetkisini suistimal ettiği, müşterek imza ile yapması gereken işlemleri tek imza ile yaptığı, müşteki şirketin iddia ettiği gibi şirket adına tahsil edilen ve şirket adına ödenmesi gereken paraları—- tedarikçilere verilmiş gibi kaydedilmiş fakat tedarikçiler tarafından alınmamış 77 adet çek toplamı 2.337.377,00 TL, müşterilerden alınıp tahsil edilmiş fakat karşılıksız çıkmış gibi kaydedilmiş 3 adet çek toplamı 50.592,00 TL olmak üzere toplam 2.387.969,00 TL nin ) şirket kayıtlarına muvazalı şekilde kaydedilerek zimmetine geçirildiği ve bu tutarın kesin miktarının tespit edilebildiği, —- itirafı ile kabul ettiği tutarın 1.432.561,67 TL olduğu, bu hususun kendisi tarafından verilen mutabakat yazısı ve senetle sabit bulunduğu, müşteki şirket tarafından … Yaptırılan inceleme —- kayıtlara hatalı şekilde kaydettiği, hatalı kayıtların fark edilmemesi için bir takım virman kayıtları yaparak hatalı kayıtları geçici olarak düzelttiği şeklinde yapılan tespitlerin—— nedeni ile güveni kötüye kullandığı, yapmış olduğu eylemlerin T.C.K’nun 155 maddesinin birinci fıkrasındaki “Başkasına ait olup ta belirli bir şekilde kullanmak üzere zilliyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde kendisinin yada başkasının yararına olarak zilliyetliğin amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden” şeklindeki Güveni Kötüye Kullanma tanımına uyduğu…” şeklinde görüş bildirildiği, mahkemece yapılan yargılamanın devam ettiği, uyap sisteminde yapılan incelemede kararın yazıldığı tarih itibariyle uzlaştırma sonucunun beklendiği görülmüştür.
Gerek mahkememizce yaptırılan mali bilirkişi incelemesinde gerekse Anadolu —-. Asliye Ceza Mahkemesinin –Esas sayılı dava dosyasında yaptırılan mali bilirkişi incelemesinde tespit edilen hususların birebir aynı olduğu, davalı …–davacı —- müdürü olarak çalışırken bulunduğu pozisyonu kullanmak suretiyle toplamda 80 adet çekin bir kısmının karşılıksız gösterilmek suretiyle bir kısmının üçüncü kişi firmalara verilmiş gibi göstermek suretiyle toplam 2.387.969,00 TL bedelin zimmetinde kalmasını sağladığı tespit edilmiştir.
Davalılar tarafından delil olarak gösterilen Gebze—. İş Mahkemesi’nin — Esas sayılı dava dosyasında dosyamız davacısı şirket aleyhine iş bu davaya konu edilen senet ve alacak yönünden menfi tespit davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonrasında—-Karar sayılı —-kararı ile; “yargılamaya konu olan 1.432.561,67 TL miktarlı bono ile ilgli olarak davacı tarafça 10.000,00 TL’lik kısmı için harç yatırıldığı, yargılamanın 29/03/2019 tarihli birinci celsesinde davacı —-.dava konusu bononun eksik kalan harç tutarını tamamlaması için iki haftalık kesin süre verildiği, sonrasında verilen kesin süreye ve ihtara rağmen harç ve masraf avanslarının süresi içerisinde davacı tarafça ikmal edilmediği anlaşılmıştır. Yine yargılamamıza konu bononun iki borçlusunun kambiyo evrakının borçlularından … ile davalı arasında herhangi bir işçi işveren ilişkinisin bulunmadığı… anlaşılmıştır. HMK.nun 115/1-2 maddesi, 114/g ve 120/1-2 maddesi hükümleri gereğince verilen kesin süreye rağmen harcın ikmal edilmemesi nedeniyle açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş olup….” gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillere, alınan bilirkişi raporuna göre davalı …—– olarak çalıştığı ve müşterek imza yetkisinin bulunduğu, dolayısıyla yöneticilik yaptığı dönemde bulunduğu pozisyonun yetkilerini kullanmak suretiyle kayıtlara gerekli bilgi girişlerini yapmak suretiyle aldığı çekleri hesaplara kaydedip sonrada bu çekleri davacı şirketin borçlu olduğu firmalara fiilen verilmediği halde çıkış kaydını yaptığı, dolayısıyla çıkış işlemine konu çeklerin davalının elinde kaldığı, bu şekilde 77 adet çekin bulunduğu, bunun dışında üç adet çekinde karşılıksızmış gibi gösterilerek toplamda 80 adet çekin kendisi tarafından bedellerinin tahsil edildiği, davacı firmanın toplamda 2.387.969,00 TL’lik zarara uğratıldığı, bu toplamdan davalının kendi rızası ve isteği ile davacı firmaya 1.432.561,67 TL’lik işlemleri kabul etmek suretiyle —- vade tarihli senet verdiği, dolayısıyla iş bu davada davacı firmanın toplam zarardan davalının vermiş olduğu senet bedelinin düşürülmesi suretiyle bakiye 955.407.33 TL’lik ödenmeyen zararını davalı … ‘– talep edebileceği, bononun takibe konulması nedeniyle henüz tahsil edilemediğinden bahisle tahsil edilemeyen kısmın bu davaya konu edilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığı, bu şekilde mükerrer talepte bulunulamayacağı, diğer davalı … ‘in bono nedeniyle yapılan takip dosyasında diğer davalı lehine icra kefili olduğu, iş bu davaya konu edilen alacağın dayanağı işlemlerde sorumluluğunun bulunmadığı, vicdani kanaatine varılarak bu davalı yönünden davanın reddi gerektiğinden aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere
1.Davanın davalı … yönünden REDDİNE,
2.Davanın davalı … yönünden KISMEN KABULÜ İLE; 955.407,33 TL’nin 20/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 9 yasal faizi ile birlikte davalı … ‘den tahsili ile davacıya ödenmesine,
3.Davanın davalı … yönünden fazlaya ilişkin kısmının REDDİNE,
4.Başlangıçta peşin olarak alınan 30.832,90 TL harcın alınması gerekli olan 65.263,87 TL harçtan mahsubu ile bakiye 34.430,97 TL karar ve ilam harcının davalı …’den alınarak hazineye irat kaydına,
5. Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 35,90 TL, posta ve tebligat gideri 296,50 TL, bilirkişi ücreti 1.000 TL olmak üzere toplam 1.332,40 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 705,07 TL yargılama masrafına, peşin harç 30.832,90 TL eklenerek sonuç olarak 31.537,97 TL’nin davalı … ‘den alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 627,33 TL yargılama masrafı ile davalı … yönünden yapılan 14,00 TL tebligat masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına,
6.Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca 64.820,37 TL avukatlık —–alınarak davacı tarafa verilmesine,
7.Davalı … yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—uyarınca 59.553,08 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalı …– verilmesine,
8.Davacı şirketin —- olmayan dolayısıyla bu davalı yönünden şirketi yöneticiğinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davası açılması için ön koşul oluşmadığından— yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan — 7/2 maddesi uyarınca maktu 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalı … ‘– verilmesine,
9.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.