Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/483 E. 2022/891 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/483
KARAR NO: 2022/891
ASIL DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/04/2018
BİRLEŞEN DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ: 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 30/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı —– tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın —–davalılar arasında tanzim olunan —– ve eklerine ve ayrıca —- binaen Ticari ilişki bulunduğunu, işbu kredi sözleşmelerine binaen——–1.derece teminat gayrimenkul ipoteği verildiğini, ipotekli gayrimenkulün—–mevkiinde kain tapunun ———- olarak görüldüğünü, davalı banka dışındaki diğer davalılar tarafından davalı bankaya krediye binaen vaki ödemeleri ve çek senet deposundaki kambiyo evrak ödemelerini hesap ekstresinden düşmedikleri gibi, aksine haksız ve yersiz gecikme faizi tahakkuku yoluna gittiklerini, kredinin bir kısmı için adeta mükerrer tahsilat talep edildiğini, kredi kartlarına yapılan ödemelerde hesaptan düşülmediği gibi, alacak bakiyesi olarak gösterildiğini, davalı banka diğer davalıların tüm taleplerine rağmen edimlerini ifa etmedikleri gibi, hükümsüz – sebepsiz kalan kendilerinin ve müşterilerinin davalı bankaya ciro ettiği kambiyo evraklarını da iade etmediklerini, yine sebepsiz kalan ipoteği fek etmediklerini, davalı bankanın gönderdiği ihtarnameler ve hesap ekstreleri ile haksız ve yersiz olarak davalı bankaya yaklaşık ——- borçlu olunduğunu iddia ettiğini, bugüne değin tüm taahhütler yerine getirildiği halde şahıs olarak kendisinin yalnızca ipotek rakamı kadar sorumluluğum olması gerektiği ve bu yönde kendisine bilgi verilmesine rağmen, davalı banka ile diğer davalılar aralarında gıyabında anlaşarak gabin ve hile ile diğer davalıların tüm borçlarından sorumlu olacak şekilde ipotek akdi düzenlediklerini, durumun gerçeği yansıtmadığını, kambiyo evrakları, krediler, kredi kartları ve ipotek karşılığı davalı bankaya itirazları ve davaya konu talep kadar borcu bulunmadığını, diğer davalıların evrakları ve teminatlar nahak yere davalının elinde olduğunu, bedelsiz ve hükümsüz kambiyo evraklarının diğer davalılara bila-bedel iade edilmediğinden davalı bankanın ve/veya emruhavalesinin hiçbir şekilde mezkur kambiyo evraklarından dolayı alacaklı sıfatının bulunmadığını belirterek diğer davalıların borçlu göründüğü kambiyo senetler, cari hesap ve verdiği ipotekten borçlu bulunmadığımın menfi tesbit yolu ile tespitini ve hükümsüzlükten iptaline, teminat ipoteğinin fekkine, harç, masraflar ve ücret-i vekaletin haksız davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı—– havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka’nın —– diğer davalılardan olan asıl kredi borçlusu —— arasında —– istinaden ticari krediler açılıp kullandırıldığını, davacı —- ve diğer davalı —- kredi borçlusu firma ile imzalanan —— müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesap kat edilerek nakit kredi borcunun ödenmesi ve gayrinakit kredi borçlarının depo edilmesini sağlamak amacıyla—– yevmiye numaralı ihtarnameleri ve eki hesap özetleri ile ihtar edilmiş ise de borcun ödenmediğini, hesap kat ihtarnamesinde belirtilen süre içerisinde borcun ödenmemesi üzerine davacı borçlu ve diğer davalı borçlular hakkında ——dosyası ile ihtiyati haciz kararı alınarak ——dosyası ile uygulandığını, diğer yandan davacı borçlu—— tarafından davalı asıl kredi borçlusu —— kullandırılmış ve kullandırılacak tüm kredi borçlarının teminatı olarak; maliki —— bedelli limit ipoteği tesis edilmiş olduğundan söz konusu ipoteğin paraya çevrilmesi amacıyla—–dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılmış ve davacı/borçlu ——- ipotek maliki sıfatıyla takibe dahi edilmediğini, davacı/borçlunun hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve hukuka aykırı iddialarla ikame etmiş olduğu iş bu dava müvekkil banka’nın alacağını tahsil etmesini geciktirme amaçlı olduğunu ve ve esastan reddi gerektiğini, İcra ve İflas Kanunu’nun md. 72; maddesine menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir, hükmüne göre davaya konu icra takibinin——- sayılı dosyası ile açılmış olduğundan ve yine davalılardan müvekkil bankanın adresi —–bulunduğundan ve davaya bakmaya yetkili mahkemeler——- mahkemeleri olduğunu, bu nedenle —- Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılması gerekirken yetkisiz mahkemede açıldığını ve yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, menfi tespit davalarında uygulanacak harç oranının nispi olduğunu, müvekkil bankanın davaya konu —— sayılı dosyası ile paraya çevrilmesini istediği ipotek limiti tutarı——- olduğundan davacı borçlunun işbu tutar üzerinden peşin harcı yatırması gerektiğini, harcın tamamlanmaması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ettiğini, davacı/borçlu —- diğer davalı —–müvekkil banka ile diğer davalılardan asıl kredi borçlusu—- arasında imzalanan ——– müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını müteselsil kefiller hesap kat tarihi itibari ile borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarını, davacı tarafın dava dilekçesinde önce takibe konu ipotekli taşınmazın kredi sözleşmelerine bianen ipotek verildiğini belirtmiş daha sonra dava dilekçesinin devamında söz konusu ipotek akdinin gıyabında gabin ve hile ile diğer davalarının tüm borçlarından sorumlu olacak şekilde düzenlendiğini belirterek mahkemeyi yanıltıcı çelişkili beyanlarda bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde de belirttiği üzere davaya konu maliki —— bedel ile tesis edilen limit ipoteği müvekkil banka ile müvekkil bankanın kredi borçlularından olan diğer davalı —– arasında imzalanan —— ile doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak alındığını, söz konusu ipotek resmi senedi bizzat cem durak tarafından imza altına alındığını, —– sayılı takip dosyasına sunulmuş ve davacı-borçluya tebliğ edilmiş olan ——- yevmiye numaralı ipotek resmi senedi şartlarının 1. bendi hükmünden de anlaşılacağı üzere, müvekkili banka lehine tesis edilmiş olan ipoteğin diğer davalı asıl kredi borçlusu —- kullandırılmış ve kullandırılacak olan nakdi ve gayrinakdi tüm kredi borçlarından —- ipotek bedeli ile bu bedele ilaveten —— imzaladığı kredi sözleşmelerinde belirtilen akdi faizleri, temerrüt faizleri, komisyon, vergi ve harçlardan, işbu ipoteğin fekki müvekkil bankadan bildirilinceye kadar sorumlu olduğunu, yine davacı borçlunun müvekkil banka ile asıl kredi borçlusu diğer davalı —- arasında imzalanan—— müteselsil kefil sıfatı ile de imzalamış olduğundan borcun ipotek limitini aşan tutarından da sorumlu olduğunu, davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde kredinin bir kısmı için mükerrer tahsilat talep edildiğini kredi kartlarına yapılan ödemelerin hesaptan düşülmediğini iddia etmiş olsa da söz konusu ödemeler işbu davaya konu takibin konusu olmadığını, müvekkil banka tarafından davacı borçlu ve diğer davalı borçlulara gönderilen hesap kat ihtarnamesinde de açıkça belirtildiği üzere ödenilmesi istenen krediler —– —– kaynaklanan tutarlar olduğunu, söz konusu ihtarname ile yine hesap özetlerinde belirtilen gayrinakit tutarların ödenmesi ihtar edildiğini, Davanın asıl kredi borçlusu ——-bulunmadığı gibi davacı borçludan buna ilişkin bir ödeme de talep edilmediğini, davacı —– diğer davalı asıl kredi borçlusu——-kaynaklanan kredi barçlarından sorumlu olduğundan davacı-borçlunun müvekkil bankanın alacağına kavuşmasını geciktirme amacı taşıyan hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: ——-
DAVA: Davacı vekili ——- tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı kredi borçlusu ——Arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden firmaya nakdi ticari krediler açılıp kullandırıldığı, davalı borçlu —— kredi borçlusu firma ile imzalanan genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, borçlu şirket tarafından kredi şartları ihlal edildiğinden hesaplar kat edilerek,—- numaralı ihtarnamesi ile kredi borçlusu firma ve davalı/borçlu ile diğer kefillere—— gayri nakit borçlarının depo edilmesinin ihtar edildiğini, borçlular tarafından kredi borcu ödenmediğinden, haklarında——– sayılı dosyası ile infaz edilerek genel haciz yolu ile takip başlatıldığını, söz konusu icra takibi borçlu ——- tarafından yapılan haksız itiraz sebebiyle borçlu yönünden durduğunu, davalı borçlunun itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davalı itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun yersiz ve mesnetsiz olduğunu belirterek açıklanan nedenlerle, davalı borçluların —— Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve takibin takip talebindeki şartlarla devamına, davalı borçlunun nakit alacakları üzerinden %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ——- tarihli genel kredi sözleşmesi altı taraflarınca imzalanmakla birlikte müteselsil kefil olduğu kefalet tarihi ve kefalet üst sınırı miktarı daha sonra başkaları tarafından kendisine yapılan bilgilendirmeye aykırı bir şekilde doldurulduğunu kefalet sözleşmesi için anılan kanun maddesinde öngörülen şekle uygulamadığından sözleşme tarafı açısından hükümsüz olduğunu davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını bu nedenle —-dosyasına yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, ayrıca davacı bankaya borcunun bulunmadığı hususunda ——- dosyası üzerinden açmış olduğu menfi tespit davasının halen derdest olup her iki dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan daha önce açılmış ve halen duruşmaları devam eden——- sayılı dosyası üzerinden bu dava dosyasının birleştirilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Asıl dava, davalı —– tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca yapılan kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğundan ve —– bedelli birinci derece teminat gayrimenkul ipotek sözleşmesinin geçersiz olduğundan bahisle iş bu ipoteğin fekki istemi ile her iki sözleşme uyarınca davalılara borçlu olmadığınını tespiti istemine ilişkin olup, İİK.nun 72 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
Birleşen dava, —- tarihli —– uyarınca asıl borçlu dava dışı (asıl davada davalı)– kullandırılan krediden geri ödenmeyen kredi alacağının kefil sıfatı ile davalıdan tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, İİK.nun 67 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
Birleşen davaya konu ———- takip dosyasının — üzerinden celbolunarak yapılan incelenmesinde; davacı banka tarafından birleşen davalı —– birlikte birleşen dava yönünden dava dışı olan asıl borçlu —–müteselsil kefil —– tahsili için ayrıca ——- gayrinakdi alacağın banka depo edilmek üzere icra takibi başlatıldığı, birleşen davalı – asıl davacının süresinde borca itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Asıl davaya konu edilerek fekki istenilen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla —– takip dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin başlatıldığı ve devam ettiği görülmüştür.
Davacı—– yapıldığı, bu sözleşmelerden — tarihli genel kredi sözleşmesinde asıl davacı – birleşen davalı ——asıl davalı —— müteselsil kefalet sıfatı ile kefil olarak imzaladıkları, asıl davacı birleşen davalı —- eşinini imzası ile eş muvafakatnamesinin alındığı, asıl davalı —— kullandığı ve kullanacağı kredilerin teminatı teşkil etmek üzere mülkiyeti asıl davacı – birleşen davalı —— yevmiye numarası ile birleşen davalı – asıl davacı banka lehine değişken faiz oranı ile birinci derecede —– tutarında ipotek tesis edildiği, takip ve dava konusunu oluşturan alacakların davacı banka tarafından asıl borçlu şirket olan ——kullanımına verilen muhtelif numaralı ——– kaynaklandığı, bunun dışında kredili ticari mevduat hesabının ayrı talep edildiği, —– yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek toplam —– nakdi alacaklarının ödenmesi, —- gayrinakdi alacak ile ilgili olarak da banka nezdinde depo edilmesi talep edildiği anlaşılmıştır.
Asıl davacı – birleşen davalı —- tarihinde düzenlenen —- limitli —– imzaladığını, ancak kefalet sözleşmesi imzalanırken kredi limitinin —-kendisinin yazdığını, kefalet limitinin ——– olduğunu yazmadığını, yine eşinin muvafakatnamesinde de kefalet limitinin ne yazı ile ne de rakamla yazılı olmadığını, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu savunmuştur.
Kefalet sözleşmesi TBK.nun 581 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, 583 maddesi “Şekil” başlığı altında; ” Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” şeklindeki hüküm ile geçerlilik koşulunu düzenlemiştir.
TBK.nun 584.maddesi; ” Eşin Rızası” başlığını taşımakta olup; “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.” şeklinde düzenlenmiştir. Asıl davada davacı eş muvafakanamesinin de muvafakatnamedeki imza dışında yazı ve rakamların eşine ait olmadığını iddia etmiş ise de, ——– daha bir çok kararda dikkate alınarak: TBK.nun 584.maddesinin incelenmesinde eşin el yazısına ilişkin bir açıklık olmadığı, eğer ki el yazısı ile yazma şartı açıkça aransa idi tıpkı TBK.nun 583.maddesinde belirtildiği gibi bu hususun madde metninde açıkça belirtileceğinden yasal şartlara uygun olan eş muvafakatnamesinin geçerli olduğu soncuna varılarak dava dışı eş yönünden herhangi bir inceleme yapılmamıştır.
Ancak asıl ve birleşen davada; asıl davacı- birleşen davalı kredi kefalet sözleşmesindeki kendisinin el yazısı olması gereken yazı ve rakam yönünden itirazda bulunduğundan bu hususta —– aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış, —- kefalet kısmına ilişkin olmak üzere —— ürünü olmadığının tespit edildiği bildirilmiştir. Raporun denetime açık ve bilimsel nitelikte olması nedeniyle hükme esas alınmıştır.
Asıl davaya konu diğer bir uyuşmazlık ise; asıl davalı – birleşen davada dava dışı olup, asıl borçlu şirket —— kullandığı ve kullanacağı kredilerin teminatı teşkil etmek üzere mülkiyeti asıl davacı – birleşen davalı —– birleşen davalı – asıl davacı banka lehine değişken faiz oranı ile birinci derecede —- tutarında tesis edilen ipoteğin miktar itibariyle ipotek limitinin —– olması gerektiği halde —– üzerinden ipotek tesis edilmesi nedeniyle ipoteğin fekki talep edilmektedir. İpotek sözleşmesi Taşınmaz Rehni başlı altında Türk Medeni Kanunun 850 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması hâlinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir——Taşınmaz rehni tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklıdır. Taşınmaz rehninin kurulmasına ilişkin sözleşmenin geçerliliği, resmî şekilde yapılmış olmasına bağlıdır —-İş bu yasal düzenlemeler çerçevesinde somut uyuşmazlığa döndüğümüzde; dava konusu ipoteğin asıl – davacı ——— numaralı konut nitelikli taşınmaz üzerine asıl davalı – birleşen davacı ———- ipotek konulduğu, resmi senette asıl davacının imzasının bulunduğu ve okudum ibaresinin elle yazıldığı, ——–yapılan anlaşmalar gereğince mevzuatın izin verdiği konularda bankanın gerek yurt içi gerekse yurt dışı tüm şubeleri tarafından adı geçen lehine doğrudan ya da yurt dışından temin edilerek açılmış veya açılacak, kullandırılmış veya kullandırılacak TL kredilerin… Bankaya karşı asaleten ve/veya kefaleten adı geçenin doğmuş ve doğacak her türlü kredi ve borçlarının teminatı olmak üzere ——–derecede ipotek verildiği ve yine davacı tarafından imzalandığı ve okudum ibaresinin bulunduğu, ipotek akit tablosunun düzenlenmiş olduğu, davacı tarafından resmi senedin tüm sayfalarının okudum ibaresi ile imzalanmış olduğu, bu ipoteğin birleşen davacı – asıl davalı banka tarafından asıl borçlu şirkete kullandırılan ya da kullandırılacak kredi borcuna karşı teminat teşkil etmek üzere verildiği, asıl davacı tarafından kefalet sözleşmesinin dışında limitleri belli olan birleşen davada dava dışı – asıl davalı borçlu şirketin banka lehine verilecek tüm kredilerden doğan borçlarına teminat olmak üzere ipotek belgesi verildiği, ipotek belgesi ve buna ilişkin şartların resmi senet hükmünde olduğu ve kefalet sözleşmesinden farklı olduğu, asıl – davacının kefalet sözleşmesinin de geçersiz olduğundan bahisle fekkine ilişkin talebinin hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde asıl davada —— tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca kefalete ilişkin sözleşmede kefalet limitinin yazı ve rakamla yazılan kısımlarının davacıya ait olmaması nedeniyle TBK.nun 583.maddesinin geçerlilik şartı oluşmadığından kefalet sözleşmesi nedeniyle borçlu olunmadığı isteminin kabulüne, dolayısıyla birleşen davaya dayanak yapılan kefalet sözleşmesinin geçersizliği kabul edildiğinden birleşen davacı bankanın birleşen davalı —– müteselsil kefil sıfatıyla alacak talebinde bulunamayacağı———- anlaşıldığından birleşen davanın reddine, resmi senet niteliğinde düzenlenmiş olan ve asıl davaya konu edilen ipotek sözleşmesinin yasal mevzuata uygun ve resmi olarak yapıldığı, dolayısıyla geçerli olduğu anlaşıldığından (ayrıca ipotek sözleşmesi asıl davacının kefalet sözleşmesinin teminatı karşılığı değil, asıl davalı – birleşen davacı bankanın birleşen davada dava dışı asıl borçlu —– doğmuş ve doğacak alacaklarının yapılmış olduğu hususu da nazara alınmak suretiyle) ———– ipotek sözleşmesinin fekki istemine ilişkin davanın da reddine, asıl davada kefalet sözleşmesi ve ipotek sözleşmesi her ne kadar asıl borçlu şirket —— lehine yapılmış ise de bu sözleşmelerin taraflarının asıl davacı ile asıl davalı – birleşen davacı banka olması nedeniyle asıl borçlu şirket ve diğer müteselsil kefil ——davada pasif husumet sıfatlarının bulunmaması nedeniyle haklarında açılan asıl davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
MAHKEMEMİZİN —– ESAS SAYILI ASIL DAVADA
1-Davanın davalılar ——yönünden pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
2-Davanın davalı—- yönünden KISMEN KABULÜ ile davacının —- uyarınca davalı——BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
3-Fazla istemin REDDİNE,
4-Başlangıçta peşin olarak alınan 35,90 TL harcın alınması gerekli olan 136.620,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 136.584,1‬0 TL karar ve ilam harcının davalı ——-alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 35,90 TL, posta ve tebligat gideri 335,00 TL, bilirkişi ücreti 1.000,00 TL olmak üzere toplam 1.370,90 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 901,91 TL yargılama masrafına, peşin harç 35,90 TL eklenerek sonuç olarak 937,81 TL’nin davalı ——- alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 468,99 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına,
6-Davacının davalılar ——yönünden posta ve tebligat gideri olarak yapmış olduğu 196,00 TL yargılama masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı —– yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 378,65 TL, bilirkişi ücretleri 4.500,00 TL, —– fatura bedeli 960,00 TL olmak üzere toplam 5.838,65 TL yargılama masrafının, bu davalı yönünden davanın reddedilen kısma oranı sonucu bulunan 1.997,43 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalı ——- verilmesine, dava konusu toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 3.841,22 TL yargılama masrafının davalı—–üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 199.000,00 TL avukatlık ücretinin davalı ——- alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Davalı —- yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 131.200,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalı —- verilmesine,
10-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı—– tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine,
MAHKEMEMİZİN —– DAVA DOSYASI İLE BİRLEŞEN ——– DAVADA
1-Davanın REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 17.174,99 TL harçtan alınması gerekli olan 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 17.094,29 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 161.265,01 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, asıl davacı birleşen davalı vekilinin yüzüne karşı asıl davalılar ve birleşen davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile——– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/12/2022