Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/444 E. 2020/151 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/444 Esas
KARAR NO: 2020/151
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2018
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki sebebiyle davalı şirkete futaraların gönderildiğini, ve dalın yanın iş bu faturalara herhangi bir itirazda bulunmadığını borcunu da vadesinde ödemediğini, bu sebeple faturalardan kaynaklı alacağın tahsiline yönelik davalı hakkında icra takibi başlatıldığını davalı yan ise ilgil itakip dosyasına ilişkin olarak borcu olmadığıdan bahisle itiraz ettiğini, davaya konu icra takibi dışında davalı hakkında müvekkili tarafından başlatılan takip idilen diğer icra dosyasını bilgilerinin de mevcut olduğunu, ödeme yapılan icra dosyalarıyla ilgili olarak davalı yanın ödeme emrinin kendisine tebliğ edilidği anda faiz işlememesi adına takibe itiraz ettiğini, ancak itiraza rağmen müvekkili şirkete kısım kısım ödeme yapmaya devam ettiğini borcu yoktur nederek takibe itiraz edilmekte iken itiraz edildikten sonra neden aynı borç sebebiyle müvekkili şirkete ödeme yapıldığını, bu kapsamda —————- Asliye ticaret mahkemesine itirazın iptali davası açıldığını ve dosyanın halen derdest olduğunu, davalı yanın bu kötü niyetli ve kanunu dolanma amacı güden taktiği sebebiyle icra dosyasındaki alacağa ilişkin yapılan takibe yönelik itirazın iptali amacıyla ilk olarak adva açılmasınan ardından bir anda ödemelerin kisildiğini ve son olarak huzurdaki davaya konu icra takibe edildiğini ve daha önce de davalı yana karşı başka icra takibi nedeniyle itirazın iptali davalı açılmış olması sebebiyle şimdiye kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek itirazın iptali ve takibin devamına, kötü niyetli ve haksız itirazda bulunan davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatı hükmedilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; itirazın iptalini talep eden davacı tarafından icra takibi başlatıldığını, müvekkili tarafınca ödeme emridne belirtilen borca, faize, ve ferilerine ve de zamanaşımı süresine yasal süresi içerisinde itiraz etmek suretiyle takibin durmasını sağladığını, bunun üzerine davacı itirazın iptalini bertaraf etmek adına itirazın iptali davası açtığını, icra dosyasına müvekkili tarafınca itiraz edilmiş olmasına rağmen tensip tutanağı ve dava dilekesinin müvekkile asile tebilğ edildiğini, asile tebliğnin kötü niyetli olduğunu, davanın bu nedenle usulden reddi gerektiğini, davalı müvekkili şirketin davacıya herhangi bir ticari ilişkisinin veya kendisine herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafça mahkemeye sunulan faturaların borcun varlığını kanıtlamak için yeterli olmadığını, davacı şirketin iddia olunan borcun miktarının gerçeğe uygunluğnu yazılı delillerle ispatlaması gerekmekte olduğunu iddia ettiği alacak miktarını yalnızca söz konusu faturalara dayanarak ispatlayamacağını ve müvekkkili şirketin söz konusu faturalara zamanında itiraz etmediğni bu durumu değiştirmeyeceğini tüm bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddini, karşı tarafın % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, muhtelif tarih ve bedelli faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup İİK 67 vd maddelerine dayanmaktadır.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası ve ibraz edilen davacı ve davalı şirkete ait tüm ticari defter , kayıt ve dayanakları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan raporun dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu anlaşılmakla, hükme esas alınmıştır.
Davaya konu ————– İcra müdürlüğünün —- esas sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde ; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine ——– tarihinde —- tarihli —— TL bedelli fatura, —— tarihli —- TL bedelli fatura ve —- tarihli — TL tutarlı faturadan bakiye kalan —- TL tutarındaki faturalar dayanak yapılarak toplam —— alacağın tahsili için ———- ilamsız takip yapıldığı davalı borçlunun süresi içerisinde takibe itiraz ederek davacı alacaklının ———- TL tutarındaki faturanın daha önce yine davacı tarafından ———— İcra Müdürlüğünün ———- Esas sayılı dosyası ile icra takibine dayanak yaptığını beyan ederek takibe, ödeme emrine, borca, faize ve ferilerine ve zaman aşımı süresinde itiraz ettiği görülmüş ve takibin durduğu görülmüştür.
Davacı tarafından davalı takip borçlusunun icra dosyasına yapmış olduğu itirazında belirttiği ——- tutarlı faturayı mahsup ettikten sonra kalan —————- alacağın tahsili için huzurdaki itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ve davalının bağlı olduğu vergi dairelerinden takibe konu fatura tarihlerini kapsayacak şekilde BA/BS formlarının celbine karar verilmiş, celp olunan BA/BS formlarının incelenmesinde her iki tarafında takibe konu faturaları vergi dairesine bildirdiği görülmüştür.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesi yönünden bilirkişi ara kararı oluşturulmuş, davalı vekili dosyaya sunmuş olduğu ————- tarihli beyan dilekçesiyle ticari defter ve kayıtların mahkeme dosyasına sunulmayacağını beyan etmiş olup, mali bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu ———– tarihli raporunda özetle, davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan—— TL alacaklı olarak gözüktüğü, takibe dayanak faturaların ——- şeklinde tanzim edildiği ve davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafından —- olarak tebliğ alınan faturalara karşılık süresi içerisinde itiraz edilmediği yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Davalının ticari defter ve kayıtlarını incelemeye ibraz etmemesi üzerine, takibe konu faturalar yönünden BA formları ilgili vergi dairesinden celp edilmiş olup yapılan incelemede davalının takibe konu ———- faturayı—- hariç —- olarak, yine takibe konu—– tutarında faturayı ——— olarak vergi dairesine bildirimde bulunduğu görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tar6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir—————
Yapılan yargılama sonucunda ; dosya kapsamındaki tüm deliller; vergi dairelerinden celbolunan BA/BS formları , alınan bilirkişi raporuna göre , taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davaya dayanak yapılan faturaların davalı tarafa tebliğ edildiği, davalının faturaları kabul ederek BA formu kapsamında vergi dairesine bildirdiği, dolayısıyla taraflar arasında ticari ilişkinin var olduğu ve davaya dayanak faturaların davalının kabulünde olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan ———– TL alacaklı olduğu, iş bu bakiye alacağı ödediğine ilişkin de belge dosyaya ibraz etmediği gibi, ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesine esas olmak üzere mahkememize ibraz etmediği, davacının takip tutarı kadar alacaklı olduğu, yukarıda emsal olan yargıtay kararına göre alacağının varlığını ispatlamış olduğu, alacağın faturaya dayalı olduğu likit ve belirlenebilir olduğu, icra inkar tazminatı hüküm ve koşullarının oluştuğu, davacının takip tarihinden önce faiz talebinin olmadığı, davacının takip talebinde yasal faiz talebinde bulunduğu ve taleple bağlılık ilkesi gereği asıl alacağa yasal faiz uygulanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın KABULÜ ile; davalının ————– İcra Müdürlüğü’nün ——- esas sayılı dosyasına vaki itirazın ——- TL yönünden İPTALİNE,
2. Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
3. Alacağın % 20 si oranında hesap edilen——— TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Başlangıçta peşin olarak alınan 295,52 TL harcın alınması gerekli olan 2.430,99 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.135,47 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 295,52 TL, posta ve tebligat gideri 57,5 TL, bilirkişi ücreti 750 TL, olmak üzere toplam 1.103,02 TL yargılama masrafının davalı ‘dan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafça yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına
6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.338,14 TL avukatlık ücretinin davalı ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalı ‘a iadesine
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile————– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/02/2020