Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/315 E. 2018/753 K. 20.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/315
KARAR NO : 2018/753

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 20/03/2018
KARAR TARİHİ : 20/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davacı ve davalılardan …’nun İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ….. sicil nosunda kayıtlı …’nin % 50 şer oranda ortakları olduklarını, 2000 yılında kurulan şirketin ana sözleşmesinin 8. Maddesine göre ilk beş yıl … ile …(nun münferit imzaları ile temsil ve ilzam edildiğini, sürenin sona ermesi üzerine Ortaklar Kurulunun 12.04.2006 tarihinde toplanarak 2006/4 sayılı yeni bir karar alındığını, bu karar uyarınca … ve …’nun 10 yıl için yeniden müdür seçildiğini, bu kişilere A grubu imza yetkisi verildiğini ve ….kadar ki parasal işlemlerde münferit , bu miktarı geçen işlemlerde ise her ikisinin müşterek imzaları olmasına, yine bu kararla ………… da B grubu imza yetkisi verilerek bunlarında 100 ………. dolarına kadar parasal işlemlerde her ikisinin birlikte atacakları imzalarının yeterli olmasına denildiğini,kararın tescil ve ilanından sonra imza sirküleri düzenlendiğini, on yıllık sürenin dolmasının ardından şirketin çalışabilme erkini kaybetmemesi için davacı tarafından davalı ortağa noter vasıtasıyla davetiye gönderilerek 10.03.2016 tarihinde şirket merkezinde temsil ve ilzam kararının yenilenmesi için karar taslağının imzaya açılacağının bildirildiğini, davetiye davalı …’e 18.02.2016 tarihinde bizzat tebliğ edilmesine rağmen davalının toplantı gün ve saatinde aynı parseldeki işyerinde bulunmasına rağmen toplantıya gelmediği gibi teklif edilen karar metnini de imzalamadığını, şirketin iki yılı aşkın süredir temsil ve ilzam edilemediğini ve adeta sahipsiz kaldığını , davacı ve davalı ortağın birlikte ve beraber hareket edebilme olanaklarının ortadan kalktığını, 2016 yılında şirket temsil ve ilzamını kaybedince hiçbir geçerli nedeni olmayan , tamamen keyfi nedenlerle ve şirketi zarara uğratmak pahasına bu duruma getiren ortak …’nun temsil yetkisinin sınırlandırılması için önce İstanbul Anadolu …….. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2006/449 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, mahkemece nedenleri çok araştırılmadan öncelikle şirketin faal duruma getirilebilmesi için özel yetkili kayyım atandığını ve kayyıma ortaklar kurulunu toplama ve karar aldırma yetkisi verildiğini, kayyımın göreve başlayıp ortakları toplantı günü belirlemek için davet edince, davalı ortağın bu kez yapılacak ortaklar kurulu öncesi mali inceleme yapmak istediğini bildirdiğini, kayyım denetimi altında kendisine ve beraberindeki mali müşavire çalışmak üzere yer tahsis edildiğini ve evrakların arşivden çıkarılarak incelemeye sunulduğunu, sonuçta ortaklar kurulu toplanmış ise de temsil ve ilzam için ortaklarca bir karar alınamadığını, mahkemece kayyıma yetki verilirken tarafların anlaşamamaları halinde şirketin tasfiye edileceği ihtar edilmesine ve kayyımın da bu yönde rapor vermiş bulunmasına rağmen mahkemece verilen ara karardan rücu dahi edilmeden davanın reddine karar verildiğini, şirketin kuruluş dönemindeki ortakların karşılıklı iradelerinin temelden çöktüğünü ve bu nedenle de şirketin çalışamaz hale geldiğini belirterek ,…….Müdürlüğünde ……. numarada kayıtlı ……’nin TTK 636/2 ve 3 madde hükümlerince sonlandırılmasını ve tasfiyesinin kapatılabilmesi için mahkemece resen tasfiye memuru atanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı ……… vekili cevap dilekçesinde özetle; 2011 yılında davaya konu şirketin en büyük müşterisi konumunda olan ……. ‘de yönetim kurulu başkanlığının devredilmesi ile şirketin karlılık oranlarında gerileme, personel sayısında azalmalar, müşteri portföyü ile verilen siparişlerde çok büyük kayıplar meydana gelmeye başladığını ve bugüne kadar da daha da artarak devam ettiğini, bunlara ilave olarak müvekkili tarafından sistemsel olarak uygulanan idari ve ihracata yönelik personel istihdamı, yeni projelere teklif verilmesi için merkezi mühendislik kaynaklarının kullanılarak proje, maliyet ve teklif çalışması yapılması gibi uygulamaların tamamen ortadan kaldırıldığını ve bu yöndeki yeni taleplerin de karşılıksız bırakıldığını, müvekkilinin % 50 pay sahibi bulunduğu şirkette inceleme yapma ve diğer TTK tarafından sağlanan haklarının kullanılmasına dahi izin verilmeyerek şirketten uzaklaştırılmaya çalışıldığını, şirkette müvekkilinin ve davacının
temsil ve ilzam görevlerinin sona ermesinin akabinde müvekkiline davetiye gönderildiğini ancak müvekkilinin şirketle ilgili kayıtları inceleme talebi sonrasında davacının bilgi ve belgeler ile kayıtları ibraz etmediğini ve bu nedenle de herhangi bir karar alınamadığını, davacının , müvekkilinin o tarihte yasal haklarını kullanmak istemesi ve yetki belgelerinin de sona ermesini fırsat bilerek müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması ve tasfiye talepli dava ikame edildiğini ancak davanın red olunarak kararın kesinleştiğini, iş bu davada şirketin hasım olarak gösterilmesinin yanında şirket ortağı olan müvekkilinin de hasım gösterilmesinin usul hukuku bakımından geçerli olmadığını belirterek husumet itirazında bulunmuş ve öncelikli olarak müdürlerin görev süreleri bittiğinden ve bu sebeple şirket organsız kaldığından dolayı ortak ve alacaklıların menfaatlerinin korunması için tedbiren yönetici kayyım atanmasını ve İstanbul Anadolu …….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/876 esasında kayıtlı davanın bekletici mesele yapılmasını, davanın müvekkili açısından husumetten reddini, davalı şirket açısından da belirtilen nedenlerle davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
Davalı şirket vekili de cevap dilekçesinde ; davacı ile davalı …’in şirketi 10 yıl süre ile geçerli olmak üzere temsil ve ilzam yetkilerinin 2016 yılında dolduğunu ve bu süre dolduğundan müvekkili şirkette yeni bir karar alınamadığını, müvekkili şirketin temsil yokluğunun halen devam ettiğini, ancak temsil yetkisinin devamı safhasında tanzim edilen vekaletnamelerdeki yetkilerle kısıtlı olarak bazı işlerin yürütülebildiğini, davanın husumetten ve esas yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, limited şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine ilişkin olup, TTK 636.maddesine dayanmaktadır.
Limited Şirketler , tasfiyesiz sona ereceği gibi TTK 636.maddesinde öngörülen nedenlerle de sona erebilir. TTK 636.maddesinin 2.fıkrasında ; ” uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa , ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi müdürleri dinleyerek şirketin , durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmez ise şirketin feshine karar verir.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı yasanın 3.fıkrasında da ” haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine , davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı iş bu şirketin fesih ve tasfiyesi istemli davasını ……….. ile şirket ortağı davalı … aleyhine açmıştır. Oysa ki , limited şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin dava sadece şirkete karşı açılır.Şirket ortakları davada yer almaz.(Yargıtay 11 HD nin 17.12.2012 tarih 15116 esas, 20964 karar sayılı vb birçok içtihadı) Bu nedenle davacının hem şirket aleyhine hemde ortak aleyhine açtığı dava usul ekonomisi nazara alınarak tefrik edilmiştir. İş bu tefrik edilen davada şirket ortağı davalı olduğundan ve ortak aleyhine açıklandığı gibi limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemli dava açılamayacağından iş bu davanın şirket yönünden tefriki ile davalı … yönünden usulden reddi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile ;
1.Davanın davalılardan ……….. yönünden tefriki ile işbu davalı yönünden davanın mahkememizin yeni esasına kaydına,
2.Davanın davalı … yönünden PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİ İLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
3.Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 35.90 TL karar ve ilam harcı peşin olarak yatırılmış olduğundan başkaca harç alınmasına yerolmadığına,
4.Davacı tarafından yapılan harç ve giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5.Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davalı … yararına tayin ve takdir edilen 2.180.00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’na verilmesine,
6.Davacı ve davalı ………….Ltd Şti tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştikten sonra ve talep etmeleri halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı asil ve vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı