Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/26 Esas
KARAR NO : 2019/815
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/12/2017
KARAR TARİHİ : 10/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 16/08/2017 tarihinde sipariş sözleşmesi yapıldığını, yazılı teknik şartnamelerde mutfak salon,badana,bahçede sözleşmede kararlaştırılan fakat davalıca eksik yapılan hususlardan dolayı işbu sipariş sözleşmesinin tek taraflı ve haklı nedenle 02/10/2017 tarihinde Üsküdar ——–.Noterliğinin —– yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacı tarafça feshedildiğini ve davacının imzalamış olduğu farklı tarihli 1.000’er TL’lik 8 adet bononun da iptal edildiğinin davalıya bildirildiğini, teknik şartnamede belirtilen şekilde işlerin yapılmadığını, eksik ve farklı malzemeler kullanılarak işlerin yapıldığını, halen de eksik işlerin mevcut olduğunu, sözleşmenin feshedilmiş olmasına rağmen davalı tarafça İstanbul Anadolu ———-. İcra Müdürlüğünün ——— Esas sayılı dosyası ile 26/09/2017 tarihli 1.000,00 TL bedelli senedin icraya konulduğunu, haksız ve hukuka aykırı icra takibi başlatıldığını, mahkemece bilirkişi marifetiyle, şimdiye kadar yapılan işin bedelinin tespit edilerek geri kalan kısım üzerinden davacının borçlu olmadığının tespiti ve davacının imzalamış olduğu 26/09/2017 tarihli 1.000,00TL bedelli, 26/10/2017 tarihli 1.000,00TL bedelli, 26/11/2017 tarihli 1.000,00TL bedelli, 26/12/2017 tarihli 1.000,00TL bedelli, 26/01/2018 tarihli 1.000,00TL bedelli, 26/02/2018 tarihli 1.000,00TL bedelli, 26/03/2018 tarihli 1.000,00TL bedelli, 26/04/2014 tarihli 1.000,00TL bedelli bonoların iptal edilerek davacının borçlu olmadığı doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davalının sözleşme gereği edimlerini yerine getirdiğini, ayrıca sözleşmenin dışında davacının talepleri doğrultusunda, bahçe suyunun mutfak altından ana gidere bağlanması, mutfak alt zemininin yerden ısıtma sisteminin yapılması, tezgah arası fayans yapımı ve aspiratör boru montajı işlerini de yapıp teslim ettiğini, ekstradan yapılan bu işlerin toplam bedelinin 2.360,00 TL tutarında olduğunu ve bu bedelin de davalı tarafa ödenmediğini, bu nedenlerle haksız davanın reddi doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında yapılan eser sözleşmesi ile davacının evinin tadilat işlerinin yapılmasına ilişkin olduğu ve sözleşme kapsamında davacı tarafından tadilat işleri karşılığında verilen senetler nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.
Görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. (HMK 114/I-c maddesi)
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.( HMK 1 maddesi)
Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığını davanın her aşamasında resen araştırılır. (HMK 115 maddesi)
Ticari davalar TTK. 4. maddesinde mutlak ve nispi ticari davalar düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kamumda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava sözkoııusu olup mahkememizin görev alanı içinde kalacaktır.
TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakmakla görevlidir.
28.05.2014 tarihinde yüıürlüğe giren. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde. Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak . 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Konulması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında 16/08/2017 tarihli sipariş sözleşmesinde yazılı teknik şartnameye göre davacıya ait evin mutfak, salon, badana ve bahçede sözleşmede kararlaştırılan ve davacı tarafça eksik yapıldığı iddia edilen tadilat işleri nedeniyle sözleşmenin tek taraflı ve haklı nedenle feshi ile davacının sözleşme kapsamında davalıya verdiği toplam 8.000 TL bedelli her biri 1000 TL olmak üzere 8 adet senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini isteyip isteyemeyeceğine ilişkin açılan menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır.
Açılan dava kambiyo senetleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine yönelik açılan menfi tespit davası ise de, davalının tacir olduğu ancak davacının tacir olmadığı, davacıya ait —– dökümanın incelenmesinde davacının kamu emeklisi olduğu ve ssk çalışanı olduğu, tacir olmadığı gibi, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yapılan işin ve taraflar arasında yapılan eser sözleşmesinin davacının ticari işletmesi ile ilgili olmadığı, yapılan sözleşmenin davacının evinin tadilatına ilişkin olduğu, bu nedenle davacının sözleşme kapsamında yapılan tadilat işinin tüketici işlemi olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın tüketici işleminin olduğu kanaatine varılmıştır.
Açılan davanın TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari dava niteliği bulunmamaktadır.
Dava, davalıya ait konutta tadilat ve tamiratı konu alan eser sözleşmesi kapsamında verilen teminat senedi nedeniyle menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemesince verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Dava tarihi 21/09/2018’dir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/k maddesinde tüketici “Ticari veya mesleki olmayan amaçla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmış; 3/l maddesinde “Eser sözleşmesinden kaynaklanan tüketici işlemleri” bu kanun kapsamında sayılmış; 73/1 maddesinde de “ Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu” düzenlenmiştir. Yine 6100 sayılı HMK’nın 1. Maddesi gereğince de göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzeninden olup, taraflarca yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemelerce de resen dikkate alınmak zorundadır.
Bu açıklamalar kapsamında istinafa konu dosyanın incelenmesinde; dava, davalıya ait konutta tadilat ve tamiratı konu alan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı tüketici konumunda olup sözleşmeye konu iş tüketici işlemi niteliğindedir. Mahkemesince verilen görevsizlik kararı dosya kapsamına usül ve yasaya uygun olmakla davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.( İstanbul Bam ——. Hukuk Dairesi 2019/1280 E. 2019/924 K. )
Davacı vekili; müvekkilinin, evinin tamiratı ve dekarasyon işi için davalı ile 01.01.2013 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, iş bedelinin 15.250 TL olarak kararlaştırıldığını, ancak müvekkilinin davalıya toplam 18.650 TL ödediğini, ayrıca davalının sözleşmenin altında yer alan bonoyu sonradan doldurarak müvekkili aleyhine takip başlattığını, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığı gibi takibe konu edilen senedin nama yazılı olmaması nedeniyle bono vasfında bulunmadığını ileri sürerek; müvekkilinin davalı tarafça başlatılan takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tesbiti ile takibin iptalini, yine müvekkilinin fazladan ödediği 3.400 TL ile kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, görevsizlik kararı verilmediği takdirde yapılan ödemelerin takip konusu bono ile ilgisi olmadığını, zira bononun illetten mücerret olduğunu savunarak; davanın usulden ve esastan reddi ile müvekkili yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir
Mahkemece; davanın bonoya dayalı menfi tesbit isteğine ilişkin olduğu, buna göre davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava; davacı (işveren) ile davalı (yüklenici) arasındaki eser sözleşmesi nedeniyle fazladan ödenilen iş bedelinin istirdadı, ayrıca taraflarca imzalanan eser sözleşmesi metninde yer alan bononun (iş bedelinin ödenmiş olması ve nama yazılı olmamasına rağmen) davalı tarafından doldurularak takibe konulduğu iddiasıyla menfi tesbit istemlerine ilişkindir
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde; Mal, alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı; kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem, olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere, eser sözleşmeleri 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına alınmış olduğundan, ticari ve mesleki amaçlarla hareket etmeyen tarafın yaptığı eser sözleşmesi de tüketici işlemidir.
Somut olayda; davacı, konuta ilişkin eser sözleşmesi nedeniyle talepte bulunduğu için, tüketici işleminden doğan bu davaya bakma görevi, tüketici mahkemesine aittir.
Bu durumda, mahkemece; işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay —–.HD. 2016/726E. 2017/7245 K.)
Açıklanan nedenlerle 07/11/2013 tarihli 6502 sayılı yasanın 73/1 maddeleri uyarınca Tüketici istekleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli olup mahkememiz görevli olmadığından davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.