Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/264 E. 2018/812 K. 11.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/264
KARAR NO : 2018/812

DAVA : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 11/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle ; …… Şirketinin sicile …….. sicil nosu ile kayıtlı olduğunu ve şirketin 16.7.2014 tarihli 8613 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde görüleceği üzere TTK nun geçici 7.maddesi uyarınca yapılan ihtar ve sicil gazetesinde yapılan ilana rağmen süresi içinde sehven bildirimde bulunmadığı için Ticaret Sicil Müdürlüğünce tasfiye aşaması olmadan res’en terkin edildiğini, davacının da ortağı bulunduğu şirketin nakit para ve varlıkları, ticari işlemlerini yürüttüğü konut yöneticilik danışmanlık hizmetleri karşılığı aktif ve pasifleri bulunduğunu ve şirket res’en terkin edildiği için pay sahiplerinin ve şirketle iş yapan firmaların ekonomik ve ticari işlerini doğrudan etkilediğini, buna istinaden davacının ortağı olduğu bu şirketin uhdesinde tasfiyesi yapılmamış aktif varlıkların ve ticari işlemlerin bulunması , ortakların mağduriyetlerini giderebilmek için şirketin faaliyetine devam etmesi gerektiğini belirterek ……….. Şirketinin ihya edilerek sicile tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili dilekçesinde, müvekkilinin TTK m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, limited şirketlerin sermayelerini asgari tutara yükseltmeleri için son tarih olan 14.02.2014 tarihine kadar sermayesini arttırmayarak infisah etmiş olduğunun tespit edilmesinin ardından resen terkin kapsamına alındığını , tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 07.07.2014 tarihinde sicil kaydının terkin edildiğini,müvekkili ticaret sicil müdürlüğünce söz konusu şirkete, belirtilen süre içinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğini ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi yada tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin ünvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait mal varlıklarının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu hususlarının ihtar edildiğini, ancak ihtara rağmen şirketin bu yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını bu nedenle de yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilen şirketin halen faaliyetine devam ettiğinden bahisle, yapılan terkin işleminin hatalı olduğundan şirketin yeniden sicile tescil edilmesi sureti ile ihyası istemine ilişkindir.
Davacı , pay sahibi ve temsilcisi olduğu şirketin sicilden terkin işleminin usulüne uygun olmadığını ileri sürerek ihya isteminde bulunmuş, davalı ise yapılan resen terkin işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
TTK nun 34. Maddesi ; ” İlgililer, tescil, değişiklik ve silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler” hükmünü içermektedir.
Davacı, şirketin ortağı ve münferiden yetkilisidir. Davacı tarafça, terkin işleminin usulüne uygun yapılmadığı iddia edildiğine göre, iş bu davanın TTK 34. Maddesi kapsamında bir itiraz davası olarak görülmesi gerekir. Bu durumda itiraz davalarına bakma görevi ise Ticaret Sicilinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Bu yetki düzenlemesi , kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralıdır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ………HD nin 2017/777 esas 2017/773 karar sayılı 03.12.2017 tarihli kararı) Bu sebeple HMK 114/1-ç maddesi uyarınca mahkememizin yetkisizliğine ve HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile ;
1.HMK 114/1-ç maddesi uyarınca mahkememizin yetkisizliği nedeni ile HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2.Kararın süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulur ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içinde mahkememize başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının İstanbul (Çağlayan) Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3. Mahkememizin yetkisizlik kararına konu talepleri yönünden HMK 331 maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine ,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..