Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/249 E. 2019/1238 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/249 Esas
KARAR NO : 2019/1238

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 13/07/2012
KARAR TARİHİ : 12/12/2019

İstanbul Anadolu ——-. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——- Karar sayılı ilamı ile mahkememize tevzi edilen dava dosyası incelendi.
DAVA :
Davacı vekili mahkemeye sunduğu 13/07/2012 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; ———————— plaka sayılı araçların ——- numaralı kasko poliçeleri ile davalı tarafından 16/04/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bir yıl süre ile sigortalandığını, sigortalı araçların 18/03/2012 tarihinde gerçekleşen terör saldırısında hasara uğradığından hasar bedeli kasko sigortasından karşılanmak üzere——- teslim edildiğini, servis tarafından araçlarda meydana gelen hasar bedeli ——-plaka sayılı araç için ise 6.138,36 TL olarak belirlenmiş ve tarafına fatura edildiğini, kasko sigortası devam ederken gerçekleşen hasar bedelinin davalı tarafından ödenmemesi üzerine yapılan görüşmelerde sigortanın tek taraflı feshedildiği öğrenildiğini ve davalının 03/05/2012 tarihli yazısı ile de araçlarda daha evvel meydana gelen kısmi hasarları takiben Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.4.2 maddesinde taraflara tanınan tek taraflı fesih hakkının kullanıldığının bildirildiğini, kasko poliçesi genel şartlarının C.6 maddesinde tebliğ ve ihbarların ne şekilde yapılacağının düzenlendiğini, Yargıtay kararında da tebliğ ve ihbar usulünün ayrıntılı olarak ele alındığını ve poliçe iptal işleminin sigorta ettiren nezdinde geçerlilik kazanması için genel şartlar düzenlemesine uygun olarak tebliğ yapılmasının zorunlu olduğunun belirtildiğini, sigortalının adresine noter eliyle veya taahhütlü mektupla bildirim yapılması veya taraflara imza karşılığı elden verilen mektup veya telgraf geçerlilik şartı olduğunu, davalı tarafından sigortalıya hiçbir bildirimde bulunulmadığını, her ne kadar davalının 03/05/2012 tarihli yazısında ibranameye iptal notu yazılmak suretiyle bildirimde bulunulduğu iddia edilmişse de bu ibranameyi kimin imzaladığının bilinmediğini, sözlü görüşmede ifade edildiği gibi bildirim araçların tamir edildiği servis çalışanı ——- yapılmışsa tebliğin usulüne uygun olsa dahi geçerliliğinin bulunmadığını, zira genel şartlarda tebligatın sigortalı veya sigorta ettirene yapılması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, kasko poliçesini tek taraflı fesheden davalının genel şartlarda düzenlenen usule uygun bildirimde bulunmadığını, bildirimde bulunsa dahi sözleşmenin tarafına bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği bu nedenle araçlarda meydana gelen zarardan kasko poliçesi kapsamında sorumlu tutulması gerektiğini beyan etmiş, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 17.052,19 TL’nin zararın doğduğu 18/03/2012 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili mahkemeye sunduğu 31/10/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı kurumun iptal bildirimlerinin kuruma yapılmadığı hususundaki açıklamalarının gerçeğe uygun olmadığını, zira———-plakalı aracın şirketçe düzenlenen —————-tarihinde meydana gelen hasar nedeni ile ibranameye yazılan iptal notu ile bildirim yapılmak suretiyle iptal edildiğini, aynı şekilde —– plakalı aracın şirketçe düzenlenen—– vadeli poliçesinin de 04.09.2011 tarihinde meydana gelen hasar nedeni ile ibranameye yazılan iptal notu ile bildirim yapılmak suretiyle iptal edildiğini, acenteye elektronik posta ile bilgi verildiğini, sigortalının 04.10.2011 tarihinde müvekkile verdiği talimat ile bildirimlerinin kendisine yapılmaması hususunun bildirildiğini, acenteden sigortalı kuruma yapılacak bildirimler için muhatap bilgi ve adresi defalarca talep edilmiş olmasına rağmen herhangi bir karşılık alınamadığını ve bildirimin bu yolla yapılmasının zorunlu olduğunu, acentenin 29.07.2011 tarihli e-posta cevabında — “poliçelerin iptalini sigorta kabul etmemektedir” yazarak sigortalının iptal işlemi yapılmasını istemediğini beyan ettiğini, bunun da bildirimlerin yapılmasına sigortalı kurum tarafından kasıtlı olarak engel bulunduğu anlamına geldiğini, tarafların imza karşılığı ile elden verilen mektup veya telgrafla yapılan bildirimlerinin de taahhütlü mektup hükmünde olduğunu, bunun da müvekkil şirket tarafından yapılan bildirim şeklinin de usulüne uygun olduğunu gösterdiğini, ibranamelerde yazılan iptal notunun davacı temsilcisi tarafından elden tebliğ alınarak davacı kuruma teslim edildiğini, davacı tarafın söz konusu iptaller hakkında bilgisinin bulunduğunu,———–sigortalı araçlarla ilgili “…çek almakta para almakta, ibraname imzalamakta ve ilgili işleri takip etmekte…” yetkisinin bulunduğunu, ibraname imzalayan ve para tahsili yapan bir kurum yetkilisinin ibraname üzerindeki iptal notunun ibraname ile birlikte bildirme ve ilgili kuruma teslim etme yükümlülüğünün bulunduğunu, bildirimleri doğru adres ve muhataba yapmak üzere —————– ile talepte bulunulduğunu ve ayrıca yazılı bildirimlerin iadeli taahhütlü posta ile acenteye yapıldığını ancak acentenin kendisi muhatap olmadığı gerekçesiyle tebligatları tebliğ almadığını, müvekkil şirketin iyi niyetle yazılı bildirimin usulünü yerine getirmiş olmasına rağmen gerçek poliçelerde sigortalı olarak bildirilen kurum gerekse poliçeleri kesen acente tarafından kabul edilmediğini, müvekkil şirketin bu durum ile karşılaşma riskine karşı en başta iyi niyetle sigortalı yetkilisine teslim edilen ibranameye iptal notunu yazarak bildirimi mektupla elden teslim ederek yaptığını, davacı kurumun söz konusu iptallerden haberi olduğu halde olmadığını beyan ederek tazminat talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması ve iyi niyetten uzak bir yaklaşım olduğunu beyan etmiş, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
————- tarihli müzekkere cevabı———-
——- tarihli müzekkere cevabı————— plakalı araçlara ait kasko sözleşme fotokopileri),
——– tarihli müzekkere cevabı,
-Sigorta Uzmanı bilirkişi mahkemeye sunduğu 22/09/2014 tarihli raporunda özetle; Davacı kurumun araçların onarım belgelerini dosyaya tevdii halinde davalı sigorta şirketinin sigortalısı kuruma ait araçlarda meydana gelen hasar tutarı olan 17.052,19 TL tazminatı kasko poliçeleri kapsamında ödemesi gerekeceğini, belge yokluğundan geçmiş gün faizi hesaplaması yapılamadığını beyan ve rapor etmiştir.
-Sigorta Uzmanı bilirkişi mahkememize sunduğu 30/10/2019 tarihli ek raporunda özetle; Davalı sigortacının davacı sigortalısına ödenmesi gereken hasar tazminatına dayalı olarak ayrıca 580,00 TL geçmiş gün avans faizi ödemesi gerekeceğini beyan ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT:
Dava; kasko poliçesi kapsamında oluşan zararın tazmini talepli alacak davasıdır.
————– plakalı araçlar davalı sigorta şirketi tarafından ————- numaralı kasko poliçeleri ile —– tarihinden itibaren 1 yıl süre ile sigortalanmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalanan dava konu araçlar 18/03/2012 tarihinde meydana gelen terör saldırısında hasarlanmıştır.
Kasko poliçesi kapsamında hasarlanan araçlar onarılmak üzere servise teslim edilmiştir. Servis ön ekspertiz raporuna göre ———- plakalı araz için ise 6.138,36 TL onarım bedeli belirlenmiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından kasko poliçelerinin feshedildiği belirtilerek dava konusu araçlarda oluşan hasar bedelleri ödenmemiştir.
Davacı tarafça davalı aleyh-ayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı tarafça temyiz üzerine Yargıtay —– Hukuk Dairesi’nin—— Sayılı ilamı ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu —–. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —–. Sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya mahkemesize tevzi edilmiştir.
Dosyada mevcut tüm delillerin incelenerek değerlendirilmesinde; Hükme esas alınan sigorta uzmanı bilirkişinin kök ve ek raporu dayanak yapılarak; Davaya konu edilen araçların davalı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalandığı, kasko poliçesi kapsamında araçların terör saldırısı neticesinde hasarlandığı, davalı sigorta şirketi kasko poliçelerini iptal etmiş ise de; dosyada dava konusu araçlara ait kasko poliçelerinin iptaline ait zeyilnamelerin ve poliçe bedeli olarak tahsil ettiği bedelin iadesine dair belge bulunmadığı, davalı sigorta şirketi tarafından davaya konu araçların kasko poliçelerinin Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları kapsamında uygun şekilde feshedilmediklerinden geçerliliklerini korudukları, araçlarda meydana gelen hasarlardan davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu, temerrüt tarihinin davalı sigorta şirketinin sigortalısının tazminat talebini reddettiği 03/05/2012 tarihi olduğu, davanın ticari dava, davalının tacir olması nedeni ile işleyecek faizin ticari faiz olduğu anlaşılmakla; davanın kabulü ile 17.052,19 TL asıl alacağa hasar/tazminat tarihi olan 03/05/2012 tarihinden dava tarihine kadar 580,48 TL işlemiş avans faizi ve dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
17.052,19 TL asıl alacağa hasar/tazminat tarihi olan 03/05/2012 tarihinden dava tarihine kadar 580,48 TL işlemiş avans faizi ve dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli olan 1.164,84 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 239,50 TL, bilirkişi ücretleri 700,00 TL olmak üzere toplam 939,50 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.