Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/228 E. 2019/48 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/228
KARAR NO : 2019/48
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2017
KARAR TARİHİ : 17/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle ; davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu 12. İcra müdürlüğünün———– esas sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı icra takibi yapıldığını, bu dosyadan müvekkili adına kayıtlı olan üç aracın haczedildiğini ve yakalaması yapılarak yedi emin otoparkına çekildiğini, icra takibine konu edilen senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davalı yanın bir dönem müvekkiline ait olan şirkette muhasebe elemanı olarak çalıştığını, icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin – tarihinde o dönem sorunlar yaşadığı eşine tebliğ olunduğunu ve uzun bir dönem dosyanın işlemsiz kaldığını, akabinde ise yenilenerek , usulsüz biçimde muhtara tebliğ edildiğini, müvvekkilinin ise bu icra dosyasından araçların yakalanması esnasında haberdar olduğunu, müvekkiline yapılan her iki tebligatın da usulsüz olduğunu, yaptırılacak inceleme sonucunda senetlere atılan imzaların müvekkiline ait olmadığının ortaya çıkacağını belirterek, müvekkilinin takibe konu senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı asil cevap dilekçesinde ; takibe dayanak olan senetteki imzaların davacı tarafından vekil tayin edilen ——-ait olduğunu, —- mernis adreslerini değişik adreslerde gösterdiğinden dolayı tebligatı alıp almadığını bilmediğini, kayıtlı olduğu mernis adresine tebliğ edilmiş olacağından dolayı icra takibinin kesinleştiğini, bundan dolayı araçlara yakalama çıkardığını, asıl davacı tarafın sahtecilik yaparak ve kendisi gibi kişileri kullanarak menfaat temin etmeye çalıştığını ve kendisinin kötüniyetli olmadığını belirtmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İstanbul Anadolu 21. İcra Müdürlüğünün ———– esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan —– düzenleme , —– tediye tarihli alacaklısı davalı …, borçlusu davacı … olan ——TL bedelli bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, İİK nun 72 vd maddelerine dayanmaktadır.
Davaya konu İstanbul Anadolu 21. İcra müdürlüğünün ——esas sayılı takip dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde , davalı tarafından davacı aleyhine davaya konu bono dayanak gösterilmek suretiyle ———— TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmüştür.
Davacı tarafından davaya konu edilen senetteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle sahte özel belge düzenlemek suçundan şikayette bulunduğu, İstanbul Anadolu C.Başsavcılığının ——- soruşturma sayılı dosyasının açıldığı, davaya konu bono üzerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen —— tarihli bilirkişi raporunda ;———-İnceleme konusu senetteki …’a atfen atılmış borçlu imzalarının karşılaştırma belgelerindeki kişiye ait imzalara kıyasla ——- eli ürünü olmadığı, 2-İnceleme konusu senetteki …’a atfen atılmış yazı, rakam ve imzaların karşılaştırma belgelerindeki …’a ait imzalara kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı, 3-İnceleme konusu senetteki …’a atfen atılmış yazı, rakam ve imzaların karşılaştırma belgelerindeki———- ait mevcut yazı, rakam ve imzalara kıyasla ——— eli ürünü olduğu kanaatine varılmıştır” şeklinde tespit yapılmıştır.
Davalı taraf iş bu davaya karşı sunduğu savunmada; davaya konu senedin davacı ——— tarafından değil, eşi ——- tarafından kendisine davacının vermiş olduğu vekalet nedeniyle … adına kayıtlı tüm şirket işlerinin, banka işlerinin kendisi tarafından yapılıyor olmasından dolayı kabul ettiğini, yani dava konusu senedin davacı … tarafından değil onun ———– verdiği vekaletnameler nedeniyle ——- tarafından imzalandığını ve bu şekilde senedi kabul ettiğini beyan etmiştir. Bu durumda somut uyuşmazlıkta incelenmesi gereken husus bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığı değil, dava dışı ——– davacı adına bonoyu düzenleme yetkisinin bulunup bulunmadığı, dolayısıyla davacının dava dışı 3.kişinin düzenleyip imzaladığı bono nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığıdır.
Davalının savunmasına dayanak yaptığı vekaletnamelerin incelenmesinde; davacının ——— adına 2 farklı tarihte noter aracılığıyla vekaletname düzenlendiği görülmüştür. Bunlardan birincisi ———–Noterliğinin ———— yevmiye numaralı vekaletnamesi olduğu, bu vekaletnamenin incelenmesinde; “………ahzu kabza, evrak ve makbuz ve ibralar vermeye, çekleri keşide etmeye, çekleri imzalamaya, çek bedellerini tahsil etmeye , ahzu kabza , evrak ve belgelerini……..gelmiş ve gelecek olan havaleleri almaya, makbuzlarını imzalamaya ……..emre muharrer senetleri ilgili bankaya tahsil ve teminata vermeye, ……….mezun ve yetkili olmak üzere———— vekil tayin
edildi.” şeklinde düzenlendiği, diğer ———- Noterliğinin —- tarihli ——yevmiye numaralı vekaletnamesi olduğu bu vekaletnamenin de incelenmesinde ; ” ……ahzu kabza, evrak ve makbuz ve ibralar vermeye , adıma verilmiş ve verilecek çekleri ilgili banka veznesinden tahsil etmeye, evrak ve belgelerini imzalamaya, bankalara gelmiş ve gelecek olan havaleleri almaya, makbuzlarını ve imzaya , ibralar vermeye, bilumum çek , poliçe, emre muharrer senetleri ilgili bankaya tahsil ve teminata vermeye , protestolarını talep etmeye, hesap özeti ve dökümlerini almaya, …..mezun ve yetkili olmak üzere ……..kimlik nolu ————- vekil tayin edildi.” şeklinde düzenlendiği tespit edilmiştir.
Davaya konu edilen bonoların dava dışı ———- tarafından davalıya verildiği sabittir. Öncelikle , somut uyuşmazlıkta davacının dava dışı ————-vekaleten kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verip vermediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için vekaletin kapsamına ilişkin yasal düzenlemeler incelenmelidir.
6098 sayılı TBK nun “vekaletin kapsamı” başlıklı 504.maddesi “vekaletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. Vekalet özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar. Vekil , özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz. Sulh olamaz. Hakeme başvuramaz. İflas , iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez. Kambiyo taahhüdünde bulunamaz. Bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz , hükmünü amirdir. Görüldüğü üzere , vekil özel bir yetkiye sahip olmadıkça dava açamayacağı gibi kambiyo taahhüdünde de bulunamaz. Vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için vekaletnamede açıkça “kambiyo taahhüdünde bulunmak üzere” yetkilendirilmiş olması gerekir. Ancak açıkça verilen yetkiye dayanarak kambiyo senedi düzenlenmesi halinde asilin, vekilin bu işleminden sorumlu olduğu kabul edilebilir. Şayet bu açık yetki verilmemişse 6102 sayılı TTK nun kambiyo senetlerinden sorumluluğa ilişkin hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Hemen burada 6102 sayılı TTK nun bonolar hakkındaki sorumluluk hükümleri ortaya konulmalıdır. 6102 sayılı TTK nun “yetkisiz imza” başlıklı 678.maddesinde temsile yetkili olmadığı halde bir kişinin temsilci sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi , o poliçeden dolayı bizzat sorumludur, bu poliçeyi ödediği taktirde temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği hakları sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir ” denilmekte, “düzenleyenin sorumluluğu ” başlıklı 679.maddesinde de ; ” düzenleyen , poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur.Düzenleyen, kabul edilmeme halinde sorumlu olmayacağını şart edebilirse de ödenmemeden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıtlar yazılmamış sayılır” hükmü yeralmaktadır. 6102 sayılı TTK nun 778/2- (e) maddesi uyarınca bono hakkında da TTK nun 678-679.maddeleri uygulama alanı bulacaktır.
Bu durumda, vekil özel yetki gerektirdiği ve bu konuda özel olarak açıkça yetki verilmediği halde kambiyo taahhüdünde bulunmuşsa bu taahhüdünden bizzat ve şahsen sorumlu olur ve burada artık davacı asilin sorumluluğundan sözedilemez. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay HGK nun 08.11.2006 gün ve 2006/12-682 esas , 2006/682 karar , 22.06.2016 gün ve 2014/12-1091 esas, 2016/847 karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda ve yapılan yargılama sonunda; dosyada mevcut ———- Noterliğinin ——-tarihli vekaletnamelerinde dava dışı ——- davacı …’ın vekil tayin ettiği, ancak sözkonusu vekaletnameler ile verilen yetkiler arasında “kambiyo senedi düzenlemek” üzere verilmiş özel bir yetki bulunmadığı, dolayısıyla dava dışı ———–tarafından vekaleten düzenlendiği taraflarca da kabul edilen davaya konu bononun davacıyı borç altına sokmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, ——–
——— tarihli, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. HD nin —— esas —– karar sayılı —- tarihli kararları da nazara alınarak ) aşağıdaki şekilde davanın kabulüne , yapılan takibin davalı tarafça kötüniyetle yapıldığı ispatlanamadığından davacının kötüniyet tazminat isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yazılı gerekçe ile ;
1-Davanın KABULÜ ile; davacının İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünün ———– Esas sayılı takip dosyası ve işbu takip dosyasına dayanak yapılan —– düzenleme, —— tediye tarihli alacaklısı davalı …, borçlusu davacı —- olan —— TL bedelli bono nedeni ile BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2- Davacı tarafın kötü niyet tazminat isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine,
3-Harçlar Yasası uyarınca davanın değeri üzerinden alınması gereken 9.563,40 TL harçtan, dava açılırken peşin alınan 1.878.53 TL harç ile bilahare yatırılan 515.00 TL tamamlama harcı toplamı olan 2.393.53 TL harcın mahsubuna, eksik alınan 7.169,87 TL harcın davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam (1.914.53 TL+ 515.00 TL) 2.429,53.-TL harç masrafı ile 196,50 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam sarfedilen 2.626.03 TL yargılama giderinin tümünün davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca dava değeri üzerinden davacı yararına tayin ve takdir edilen 13.950.00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştikten sonra ve talep edilmesi halinde davacı yana iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/01/2019