Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/148 E. 2018/1123 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/148
KARAR NO : 2018/1123

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 16/03/2017
KARAR TARİHİ : 15/11/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkemeye sunduğu 16/03/2017 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davacının şirket hesaplarının bağımsız bir denetim firması tarafından yapılan denetlenmede şirketin muhasebe sorumlusu olan ….. tarafından şirket hesaplarının suistimal edildiği, şirketle gerçekte herhangi bir ticari ilişki bulunmamasına rağmen davalı hesabına 28.200,00 TL ödeme yapıldığını, ödemenin geri iade edilmesi için davalıya ihtarname gönderildiği, ödemenin yapılmaması üzerine Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/2400 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek fazla ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Anadolu ………. İcra Müdürlüğü’nün 2017/2400 esas sayılı dosyasına yapılmış olan haksız itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 22/03/2017 havale tarihli davalı tarafın beyanlarına karşı beyanlarımızın sunulması konulu dilekçesinde özetle: konu ile ilgili olarak … tarafından yapılan inceleme sonucunda tanzim edilen…. göre müvekkil şirketle gerçekte herhangi bir ticari ilişkisi bulunmamasına rağmen …’ya 28.200,00 TL ödeme yapılmış olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine Beyoğlu ……… Noterliği’nin 23/01/2017 tarih ve ……. yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya gönderilerek herhangi bir mal ve hizmet alımı yapılmadığı halde davalının hesabına gönderilen 28.200,00 TL’nin kendi şirket hesabına iade edilmesinin istenildiğini, davalı tarafın tutarı müvekkile iade etmeye mecbur olduğunu, müvekkil şirketin kira sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi hizmeti alan şahıs da olmadığını, hiçbir şirket personelinin kira bedellerini ödemeyeceğini, davalı tarafın ödemelerin kimin tarafından yapıldığını kontrol etmekle yükümlü olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkemeye sunduğu 24/04/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafın kendi çalışanının yapmış olduğu usulsüz işlemlerin taraflar arasındaki hukuki ve cezai müeyyideye tabi işlemler olduğunu, durumun müvekkili ile ilişkilendirilmek istenmesinin mümkün olmadığını, müvekkiline yapılan ödemenin kira ödemesi olduğunu, söz konusu taşınmazının kira karşılığı olan alacağını alma ötesinde davacının çalışanı ile ortak ve birlikte hareket etmiş olduğunu gösteren bir eylem içerisinde olmadığının da açık kanıtı olarak kira kontratını, kiracının kiralanan yerde oturmuş olduğuna dair delilleri ibraz edeceğini, kira kontratı incelendiğinde kiracının işyeri adresinin ……… Olduğunu, orada çalışan bir kimse olarak kirasının bankadan gönderilmesi sırasında paranın çalıştığı işyeri tarafından ödenmesinin ya da kendisi tarafından ödenmesini ayırt etme durumunda olamayacağını, …….. Gibi bir firmanın muhasebe müdürlüğünü yapan kişinin bu kira bedelinin şirket tarafından da ödenebileceği düşünüldüğünde, kötü niyet ve amaç taşımadan ve birlikte hareket ettikleri kanıtlanamayan sadece kiraya verdiği taşınmazın kira bedelini banka hesabına ödenmesi ile kirasını tahsil eden müvekkilinin sorumlu olduğunun kabulüne imkan bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili 15/11/2018 tarihli duruşmadaki beyanında; müvekkilinin ticari işletmesinin mevcut olmadığını, kendisinin emekli bir ev hanımı olduğunu belirtmiştir.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
İstanbul Anadolu ………. Asliye Hukuk Mahkemesi ‘nin 2017/110 Esas sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM……. HD’nin 24/01/2018 tarih 2018/63 Esas – 2018/55 karar sayılı ilamı ile davanın Asliye Ticaret Mahkemesi ‘ne hitaben açıldığı gerekçesi ile görevsizlik kararını kaldırarak dosyanın davanın açıldığı, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzii edilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu …cra Müdürlüğü’nün 2017/2400 Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 02/02/2017 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 06/02/2017 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
………….Dairesi Müdürlüğü ‘nün 22/02/2018 tarihli yazı cevabı incelendiğinde, davalı …’nın 01/01/2015 tarihinden itibaren gayri menkul sermaye iradı mükellefi olduğunu, kendisine ait bir ticari iş yerinin bulunmadığı belirtilmiştir.
……………. Merkezi ‘nin 01/03/2018 tarihli yazı cevabı incelendiğinde, davalı …’nın ……. tarihinde ……. olarak başladığı ticari faaliyetini, 30/08/2003 tarihinde son bulduğunun tespit edildiğini, 28/09/2007 tarihindeki talebine istinaden 01/10/2007 tarihinde geçerli olmak üzere 4/1-(b) kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, Vergi Dairesi ve İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre devam eden ticari işletmesinin bulunmadığı belirtilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 09/03/2018 tarihli yazı cevabı incelendiğinde, davalı …’nın gerçek kişi ticari kaydının bulunmadığı gibi ortaklarından, yönetim kurulu üyelerinden ve yetkililerinden olduğu şirket ve kooperatif kaydının da bulunmadığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır(TTK m.4). Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.(TTK m.5).
Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir(TTK m.11 ).
Esnaf ise; ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri esnaf işletmesi için öngörülen sınırda kalan, sanat veya ticaretle uğraşan kişidir(TTK m.15 ).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları,……. kayıtları, Vergi Dairesi yazı cevabı, icra dosyası, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında davacı şirket hakkında yaptırılan özel inceleme raporuna istinaden şirket hesaplarına davalıya ödendiği tespit olunan 28.200,00 TL’nin tahsili talebi ile takip başlattığı, davalı takip borçlusu tarafından icra takibine süresinde, borca ve ferileri yönünden itiraz edildiği, eldeki itirazın iptali davasının ise süresinde açıldığı, davalının 4/1-(b) kapsamında emekli olduğu, yine davalı vekilinin 15/11/2018 tarihli duruşmadaki beyanına göre davalının ticari işletmesinin bulunmadığını ve kendisinin emekli bir ev hanımı olduğunu beyan ettiği, dolayısıyla davalının ticari işletmesi bulunmadığı gibi uyuşmazlığın Ticaret Kanununda düzenlenen bir husustan da kaynaklanmadığı, her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesince verilen istinaf incelemesi öncesinde verilen kararında şirketlerin Ticaret Kanununda düzenlendiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de, uyuşmazlığın şirketin kuruluş ve işleyişinden kaynaklanmayıp, Borçlar Kanununda düzenlenen sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı, davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması nedeni ile ticari dava niteliğinde olmadığı, taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, Mahkememizin görevinin tayininde Ticaret Kanununda düzenlenenler hariç uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türünün ve ticari iş karinesinin etkili olmadığı Ticaret Kanununu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediği(Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar), uyuşmazlığın Mahkememizin görevine girmediği, 6102 sayılı Ticaret Kanunun 5/3. Maddesinde 26/6/2012 tarihinde yapılan değişiklik ile Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisine dönüştüğü, görevin genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine(HMK m.2) ait olduğu, mahkemenin görevli olmasının(HMK m.114/1-c) dava şartlarından olduğu, mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden(HMK m. 115/1) nazara alınacağı, tespit edilen dava şartı noksanlığının giderilmesinin mümkün olmadığı, her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu kararın istinaf incelemesi sırasında kaldırılmış olması nedeniyle görev uyuşmazlığı durumunun söz konusu olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama harç ve giderleri görevli mahkemede değerlendirilmek üzere Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.